22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 29 Kasım 2016 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yeniden d‘oGğüsnuenş’SEkuaurluzmrusulrpçaurapmanarylautasloaısmğkınaluaamsiizçıpniinnadnavTyeüyarraiklbrmiayaleeaş’lnydaiatenınlcdyeGıarüdnımeş Bağış kampanyasına 1103 lira para cezası Bağış kampanyası başlatmak için gerekli evraklarla Kocaeli Valiliği’ne giden Güneş Erzurumluoğlu “Valilikte bana, ‘ne kadar sürede iyileşeceğine dair bir rapor getirmen gerekli’ denildi. Doktorlar ise, ‘süre belirten böyle bir raporu bizler veremeyiz’ dediler. Heyet raporunda ömür boyu bakıma muhtaç yazan birinden böyle bir rapor istendi” dedi. Ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı Erzurumluoğlu hakkında Kabahatlar Kanunu’na aykırı davrandığı gerekçesiyle 1103 TL idari para cezası kesti. Suruç katliamı davasında yine adalet yok! Kobani’ye çocuk parkı yapmak ve oyuncak götürmek için yola çıkan SGDF üyesi 33 gencin Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015’te IŞİD’in canlı bomba saldırısındakatledilmesiyle ilgili dönemin İlçe Emniyet Müdürü olan Mehmet Yapalıal’ın “Görevi kötüye kullanma ve ihmal” suçundan yargılandığı davaya devam edildi. Yapalıal, duruşmaya katılmazken katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, Suruç Aileleri İnisiyatifi’nden Hacer Elçin ve Suruç İçin Adalet Platformu’ndan avukatlar hazır bulundu. Ailelerin adalet isyanı Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız, katliamın üzerinden 16 ay geçmesine rağmen adaletin sağlanmadığını vurgulayarak, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararının kaldırılmasını istedi. Murat Yurtgül’ün babası Nimet Yurtgül, “Oğlum psikoloji öğrencisiydi. Çocuklara oyuncak götürmek ve savaşı gören çocuklara destek olmak için Suruç’taydı. Katliamı yapan, işbirliği olan herkesten şikâyetçiyim” diye konuştu. Emrullah Akhamur’un babası Şerif Akhamur, “Oyuncaklarla uğurladığımız oğlumun, katledildiğini telefondan öğrendik” dedi. İsmet Şeker’in kızı Dilek Şeker, “Polisler katliamdan sonra gaz bombası atmak yerine yaralıları kurtarmaya çalışsalardı belki babam yaşıyor olacaktı. Tüm devlet yetkililerinden şikâyetçiyim” dedi. Şeker’in kızı Yağmur Şeker, sanığın duruşmaya getirilmesini isteyerek “Faillerden İlçe Emniyet Müdürü’nün duruşmaya gelmesini, gözlerimizin içine bakarak ifade vermesini istiyorum” diye konuştu. Sanığın duruşmaya getirilmesi talebini reddeden mahkeme, duruşmayı 9 Ocak’a erteledi. Savcı 3. kez değişti Suruç Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davanın savcısının 3. kez değiştiği, dosyaya yeni atanan savcı Selman Eskiler’in katliam mağduru ailelerin görüşme talebini kabul etmediği belirtildi. Savcı Eskiyen ile görüşen Suruç İçin Adalet Platformu’ndan avukat Sezin Uçar savcının kendilerine “Gereken tüm işlemler yapılacak, endişeniz olmasın” dediğini ancak gizlilik kararının kaldırılmadığını söyledi. l Yurt Haberleri Suruç katliamında ağır yaralanan 20 yaşındaki Güneş Erzurumluoğlu, tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı. Yüzde 98 engelli olan Erzurumluoğlu ömür boyu bakıma muhtaç. Türkiye’deki tedavi yöntemlerinin yetersiz olduğunu, bu nedenle İsviçre’nin Basel kentinde bulunan bir klinikte tedavi olmak istediğini söyleyen Erzurumluoğlu, “İsviçre’deki hastane, tedavi ile sağlığıma kavuşabileceğimi söyledi. Oradaki tedavim de yaklaşık yıllık 900 bin lira. Bu parayı ancak dayanışmayla toplayabilirdik. Devlet beni terör mağduru gazi olarak dahi saymadı. Valilik ülkemde bağış toplanmasına dahi izin vermedi. Bunun üzerine arkadaşlarım internet üzerinden uluslararası bağış ve destek kampanyası başlattı. İstediğim tek şey sağlığıma tekrar kavuşmak” diye konuştu. Güneş Erzurumluoğlu, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) “Kobani’yi Yeniden İnşa Edelim” kam panyasına destek için Türkiye’nin çeşitli illerinden oyuncaklar, kitap, sağlık malzemeleri ile Kobani’ye gitmek için 19 Temmuz 2015’te yola çıktı. Suruç’ta Amara Kültür Merkezi önünde patlayan bomba ile ağır yaralandı. 4 ay hastanede tedavi gördükten sonra taburcu olan Erzurumluoğlu, Endüstri Mühendisliği’ni ka zandı. Sağlık sorunla rı nedeniyle kaydını dondurmak zisiyim. Devlet bunu kabul etmiyor. zorunda kaldı. Yaralandığım andan itibaren 1 yıl bo ‘Bedenler siper oldu’ yunca günlük 45 dakikalık bir fizik tedavi hakkı veriliyordu. Bu süre sa Erzurumluoğlu, Suruç’ta meyda dece kemiklerin kireçlenmesi önlü na gelen patlama öncesi ve sonrası yaşadıklarını gazetemizle paylaştı. “Arkadaşlarım ile çocuklara götür SEYHAN AVŞAR yor” dedi. Erzurumluoğlu, tedavisi için başlatılan yardım kampanyası ile ilgili de şunları söyledi: mek için oyuncaklar topladım. Toplamda “Benim gibi hastalarda tekerlek 5 kişi tanıyordum ama otobüsteki herkes li sandalyede havasızlıktan vücutta yara birbirini yıllardır tanıyormuş gibiydi” di lar açılıyor. Yaralar açılmasın diye otur yen Erzurumluoğlu, “Sabah Amara Kültür ma minderi almak için 600 TL ödedik. İs Merkezi önünde karpuz, peynir ve pide ile viçre’deki bir rehabilitasyon kliniğinin çok kahvaltı yaptık. Uzak yoldan gelenler var iyi olduğunu duyunca raporlarımı gön dı. Yorgundular” dedi. Basın açıklaması sı derdim. Doktorlar, ‘Tedavi edebilecekleri rasında patlama olduğunu söyleyen Erzu ni, umudun olduğunu’ söylediler. Arkadaş rumluoğlu, şöyle devam etti: larım benim için dayanışma kampanyası “Patlama noktasıyla aramda 23 metre başlattı. Kampanyanın ikinci gününde va vardı. İnsan bedenleri bana siper oldu. Po lilikten izni alınmadan böyle bir kampanya lis araçları geçmemize izin vermedi. Gaz başlatılmasının suç olduğunu öğrendik ve atıldı. Gaz daha da etkiledi. Ambulanslar kampanyayı dondurduk. Belgelerle Kocaeli alana giremediği için karga tulumba bir Valiliği’ne gittim. Valilik, ‘Ne kadar sürede araçla devlet hastanesine götürüldüm. Ora iyileşeğine dair bir rapor getirmen gerek ya bile gaz atıldı. Özel bir hastaneye nakle li’ dedi. Heyet raporunda ömür boyu bakı dildim. Gece saatlerinde ise helikopter am ma muhtaç yazan birinden böyle bir rapor bulansı ile İstanbul’a nakledildim. Sağ ak istendi. Üstelik Kocaeli Valiliği, Kabahatlar ciğerim patlamış. Boyun hizasından giren Kanunu’na aykırı davrandığım gerekçesiy bilye tesirli olan bomba parçası, omurgam le 1500 TL para cezası kesti. Emniyet, Vali daki sinirleri kesmiş, sağ koluma giden si liğe ‘benim terör örgütüne bağış topladığı nirleri de yakmış. Belden aşağısı felç bir mı söyleyen’ bir yazı yazdı. Benim için ül insan haline geldim, sağ kolumu da hisset kemde bir yardım kampanyasına geçit ve miyorum. Ağır bir fizik tedavi görmem ge rilmediği için arkadaşlarım şimdi ulusla rektiği az da olsa iyileşebileceğim gibi bir rarası bağış ve destek sitesi www.genero çok ihtimalden bahsettiler.” sity.com adresi üzerinden ‘Umuda el ver, Devletin verdiği fizik tedavi seanslarının Güneş yeniden doğsun’ adlı bir kampanya eksik olduğunu kaydeden Erzurumluoğlu, başlattılar. Eğer yeterli desteği bulursam “IŞİD terör örgütü ve ben terör örgütü ga tedavi olabileceğim.” l İSTANBUL Ethem’in katiline 10 ay hapis istemi Ethem Sarısülük’ü vuran polis memuru Şahbaz’ın yargılandığı davada savcının mütalaası tepki çekti Duruşmaya Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük ve kardeşleri de katıldı. Davada sıra ‘mızrak başında’ Agos Gazetesi Genel Yayın Yönet di. Çapraz sorgu sırasında mahkeme başmeni Hrant Dink’in öldürülmesine kanının “Dink’e karşı ses getirici eylem ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı ve ne pahasına olursa olsun öldürülece davada dönemin İstihbarat Daire Başkan ğine dair iki ayrı rapor arasında fark gör lığı C5 Şube Müdürlüğü görev dünüz mü” diye sorduğu Demi lilerinin sorgusu yapıldı. Davaya rel, “Savcı bey gösterince fark et ilişkin iddianamede, C5 bürosu tim. Meslekte kafamızda yer et FETÖ/PDY yapılanmasının “mız miş bir bakış açısı var. Odaklan rak başı” olarak nitelenmişti. dığımız Yasin Hayal’in kendisi. Duruşmada ilk olarak dinlenen Mesela benim kafamda ‘Agos ga Tamer Bülent Demirel, Dink’in öl zetesine bomba atabilir’ diye gel dürüleceğine ilişkin istihbaratın yazılı olduğu F4 raporu üzerine di” diye yanıt verdi. Ali Poyraz Hrant Dink ise ifadesinde, 2007 yılında yeni “istanbula yazılmayan husus varsa görü bürolar kurulduğunu hatırladığını söyle şelim” diye not aldığını kaydederek, “Sa yerek, “C5 büro gizli değildir, legal bir dece istihbarat Daire Başkanlığı’na yazıl bürodur” dedi. Poyraz, Hrant Dink’in is dığı için not aldım. Trabzon’un İstanbul’a mini ilk kez öldürüldüğünde duyduğu iletip iletmediğini kontrol etmek amaç nu aktararak, “20 yıl terör örgütleriyle lı. Koruma konusu ise Trabzon ve mücadele etmiş bir kişiye bu suçlamalar İstanbul’u ilgilendiriyor diye düşündüm. ölümden beterdir” ifadelerini kullandı. Koruma konusu ilgili ilin görevidir” de l İSTANBUL/Cumhuriyet Gezi Direnişi sırasında Ankara Kızılay’da 1 Haziran 2013’te polis memuru Ahmet Şahbaz tarafından başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük ile ilgili davaya Yargıtay’ın bozma kararının ardından Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Tutuksuz yargılanan sanık polis memuru Ahmet Şahbaz SEGBİS sistemiyle verdiği ifadede, göstericilerin kendisini tekme atarak düşürdüğünü bunun üzerine silahını çektiğini, kaskına taş isabet etmesinin ardından silahına mermiyi sürdüğünü iddia etti. Şahbaz, “Kaldırım taşlarını ikiye bölmüş atıyorlar. Aradaki mesafe 4 metre. ‘Eylemci grup döndü gidiyordu’ deniliyor. Eğer dönüp gidiyorlarsa bu taşları bana kim attı efendim? Benim amacım uyarı atışı yapmaktı, bunu gördüler ama taşlamaya devam ettiller. Ben bir ağaç kütüğü değilim, kaldırım taşları bana atıldığında bana işlemesin” dedi. Savcı vicdan dedi ama... “Şimdiye kadar vicdanımın hayır dediği hiçbir mütalaaya imza atmadım. Nasıl bir savcı mütalaa veriyor bilinsin istedim” diyen Cumhuriyet Savcısı Halil Çığlı, Ankara Adli Tıp raporu, vurulma anına ilişkin görüntüler, maktulün 5 kez taş atarkenki görüntüsü, sanığın vücudunun çeşitli yerlerindeki yaralanma raporlarının incelendiğini belirtti. Çığlı, mütaalasında, “meşru müdafaa sınırını aşmak suretiyle taksirle ölüme neden olmak” suçundan 10 ay hapis istedi. Mahkeme duruşmayı 19 Aralık tarihine erteledi. Avukat Kazım Bayraktar, “Cezasızlık politikalarının adalet sistemine yerleşmesi bu mütalaada da görülüyor. Geri çekilme emri varken, Şahbaz silahını çekiyor. Kasıt orada oluşuyor. Sosyal medyada paylaşılan ‘çektim sıktım 3 tane’ dediği video sonrası psikolojisinin incelenmesini talep ettik” dedi. Sarısülük’ün kardeşi Mustafa Sarısülük sosyal medya hesabından, “Maalesef hak arayıcıları bu mahkemeye ilgisiz kaldı. Yakınmamız yalnızlığımızdan veya korktuğumuzdan değil” ifadelerini kullandı. Aydınlanma bilgesi Prof. Tanilli’yi anıyoruz Sosyoloji, siyaset bilimi ve Anayasa hocası, Aydınlanma bilgesi, yazarımız Prof. Dr. Server Tanilli’yi ölümü nün 5. yılında anıyoruz. 7 Nisan 1978 yılında hain saldırı sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum edilen, yıl madan mücadelesine devam eden “Uygarlık Tarihi” adlı eseri üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan Prof. Tanilli için bugün saat 10.00’da Karacaahmet Mezarlığı 3 No’lu Ada’daki mezarı başında bir anma töreni düzenlenecek. Törene Tanilli’nin ailesi ve sevenleri katılacak. Prof. Dr. Server Tanilli ve Anaya sa Hukukçusu Prof. Dr. Bülent Tanör için bugün saat 13.30’da İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi’nde yapılması planlanan “Prof. Bülent Tanör ve Prof. Server Tanilli Anma Paneli”nin ise ileri bir tarihe ertelendiği belirtildi. Aile, toplantının yapılacağı tarihin önümüzdeki günlerde açıklanacağını bildirdi. haber 7 Kelebeğin bumerang etkisi! Köşe yazarlığımın bir yörüngesi de televizyon eleştirmenliği olduğu için Altın Kelebek ödül töreninin yapıldığı 13 Kasım gecesinin başlangıcına ekranda canlı yayında göz ucuyla baktığımda içimi bir hüzün kapladı. Cumhuriyet’teydim. Gazete olarak maruz kaldığımız operasyonun ardından yaralarımızı sarmaya çalışırken bir yandan da geçmiş olsun ziyaretinde bulunan dostlarla ilgileniyorduk. Bu arada dışarıda bizimle dayanışma için müzik dinletisi gerçekleştiren Yeni Türkü solisti Derya Köroğlu’nun bahçedeki okurlarımızın eşliğinde seslendirdiği efsane şarkılar kulağımıza çalınıyordu. Sonrasında Köroğlu da “Herkesler Altın Kelebek yarışması falan filana giderken ben ödülümü Cumhuriyet’ten aldım” şeklinde müthiş bir açıklamada bulundu ki bu bizim için her şeyden kıymetliydi. Ama ben yine de hüzünlüydüm. Gel gelelim hüznümün nedeni, biz bir darbe yemiş ve bir avuç aydınlık insanın verdiği omuzla doğrulmaya çalışırken Altın Kelebek’in göz kamaştırıcı ortamından; Oskar’ları, “Emmy”leri çağrıştıran şaşaasından; “Kırmızı Halı”sından uzak kalmış olmak falan değildi. Ben, oradakiler adına hüzünlüydüm ve onların sanki memlekette hiçbir şey olmamışçasına, rüya gibi bir atmosferde adeta efsunlanmış görüntülerine üzülüyordum. Halleri, Konstantinopolis fethedilirken surların gerisinde meleklerin cinsiyetini tartışan papazları andırdığı için üzülüyordum!.. Sadece bizim gazete Cumhuriyet’in değil, ama “Cumhuriyet”in surlarına dayanmış, kendileri için de bir nefeslik mesafedeki dinbaztotaliteryanizmin varlığını hissetmiyormuşçasına bir bilinç ve ruh körlüğü içinde oldukları için üzülüyordum. Ve nasıl ki Bizans devrilirken meleklerin cinsiyetini tartışmak papazları kurtarmadıysa Cumhuriyet çökertilirken de “kelebek” dağıtmanın kimseye fayda getirmeyeceğini bildiğim için üzülüyordum. HHH Nitekim netice, hüznümün yersiz olmadığını gösterdi. İktidar karşısında hanidir “Benim gönlüm bir kelebek, dolaşıyor titrek titrek” şarkısını terennüm edegelen bir yayın kuruluşunun her şey güllük gülistanlıkmış gibi, adeta “antidepresan neşesi” içinde gerçekleştirdikleri etkinlikte bir masum hata… O dinbaz iktidarın gadrine öyle bir uğramalarına yol açtı ki Bizans’ın papazları dahi Fatih Sultan Mehmet beyaz atıyla kilise kapısında arzı endam ettiğinde politik gerçeğin duvarına bu kadar sert toslamamıştır!.. HHH Üstelik iktidarın hoşuna gidecek işler de yok değildi törende. “DirilişEtruğrul”un en iyi dizi olarak seçilmiş olması da; Hande Fırat’a 15 Temmuz röportajı nedeniyle bu yıla özgü bir istisna olarak verilen ödül de bu çerçevede düşünülebilir. Bunlar hak edilmiştir edilmemiştir, uygundur veya değildir, ayrı bir tartışma konusu ve gerekirse de tartışırız ama bu yazının konusu başka… Mesele şu ki siz ne yaparsanız yapın, bu iktidarın “alıcı kuşları” ensenizde bitmeye devam ediyor, boşluğunuzu arıyor ve bir anlık gafletle yapılmış hatayı bile affetmiyor. “Diriliş Ertuğrul”un temsilcilerini ödül töreninde konuşturmayı unutmanız gibi… Ve muktedir, Hande’ye verilen ödülle aslında ona da yönelik yumuk yumuk jestinizi görmezden gelirken Okan Bayülgen’in kendine has mizahi üslubuyla “Diriliş Ertuğrul”a ilişkin ifadelerini “yamukluk” diye ayırt ediyor. Bunu diline doluyor ve tortop edip suratınıza geri savuruyor. İşte bu, “kelebek etkisi”dir. Ama kelebeğin “bumerang” etkisidir!.. HHH Böyledir, çünkü tüm memleketi bir karabasan gibi sarmış ağır dinbazpolitik atmosfer içinde “popüler kültür”e kaçılıp orada bir “vaha” yaratılamaz. Dinbazlık, ancak seküler bir atmosferde nefes alıp neşvünema bulabilecek popüler kültürü de boğuntuya uğratır. O yüzden yıllardır bas bas bağırıyoruz ama hâlâ anlatamadık: “Popüler”, politiktir!.. Şimdi Altın Kelebek’le içerisine kaçılmaya çalışılan “popillüzyon” dağıldı. Memleketin politik gerçeği orada da belirdi ve suratlara tokat gibi çarptı. O tokadın etkisiyle ödül törenini, hem de kızı ile birlikte sunmak üzere, önüne kırmızı halılar serilmiş kapılardan âlâyıvala ile içeri aldıkları Okan Bayülgen’i acele kapının dışına koyuverdiler!.. Ne diyelim, geçmiş olsun Okan’a... Cumhuriyet’e bekleriz!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle