02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 29 Kasım 2016 14 yorum ÖzAgecanr Latince “Verba volantt, scripta manent (Söz uçar, yazı kalır)!” diye bir deyiş vardır. HHH 3 Ekim 2004 Berlin’de Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, “Yılın Avrupalısı” ödülünü överek Özgen Acar Sultan’a verdi. Sultan konuşmasın Tseüçrkeiynee’knlienri ve ‘iktidar’ AB, ABD (Batı), Rusya ve ŞİÖ seçenekleri kamuoyunda bugün “otomobil markası seçer gibi” iktidar tarafından sıralanırken “kimileri” de bunu ciddi ciddi tartışıyorlar. 7 Mart 2002’de Harp Akademileri’ndeki açık ve sivil oturumda tebliğimi sunarken “TürkiyeBatı ilişkilerinde denge sağlamak için Rusya ve İran’la da ilişkileri her boyutta geliştirmek durumundayız” tezini savunmuştum. Seminerdeki MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç da benim tezimin altına imza atacağını söylediği zaman “Fetö ve arkasındakiler düğmeye basmışlar, Ergenekon ve Balyoz’un hazırlıklarına geçmişlerdi”. (*) Ne tuhaftır, o gün Atatürkçülerin söylediğinin daniskasını bugün çok katı olarak ve Türkiye’yi Batı’dan koparmak için iktidar (ve Erdoğan) söylemeye başladılar. Çünkü dün destekledikleri Gülen (ve arkasındakiler) bugün, yalnız Atatürkçüleri değil, devletle birlikte kendilerini de hedef almıştı. Atatürkçülerle birlikte hedefe kondular, ironiye bakın... AKP iktidarının temel çelişkisi buradaydı; “dün işbirliği yaptıkları güçler” bugün, Atatürk Türkiye’sini ve iktidardaki “kendilerini” de hedef alıyordu. Devlet ele geçirilmek istenirken “kendileri” de dışlanıyordu. 16 Temmuz’daki dev Atatürk posteri, bu ironinin sonucuydu. İşin doğrusu mu? Kadbviar,şm“aTeküdrekniyiyee’ntlienrAçvartuışpma’aysaınkaatyıolıml aıç maz, birleştirici olur” dedi. Törende “Beraber yürüdük biz bu yollarda…” şarkısı, arya gibi söylendi. Aynı gün Lüksemburg’da Hükümetler Arası Konferans ile Türkiye’nin AB’ye katılım müzakerelerine başlandı. HHH 16 17 Aralık 2004 Brüksel’de AB Konseyi’nin “Genişleme” ile ilgili Doruk Toplantısına Sultan da katıldı. Sonuç Bildirgesi’nin Türkiye bağlantılı 18. maddesinde şöyle denildi: “AB Konseyi, Türkiye’nin geniş kapsamlı reform sürecinde kaydettiği belirleyici ilerlemeyi memnuniyetle karşıladı, reform sürecini devam ettirmesine olan güvenini ifade etti. Konsey ayrıca, Türkiye’nin Komisyon tarafından belirlenen altı yasal düzenlemeyi yürürlüğe koyma yolundaki çabalarını etkin bir biçimde sürdürmesini bekler. Siyasi reform sürecini geriye dönülmez kılmayı ve özellikle temel özgürlükler ve insan haklarına tam saygı açısından reformların tam, etkin ve kapsamlı olarak bir uygulanmasını teminat almak amacıyla, bu süreç, işkence ve kötü muameleye karşı sıfır hoşgörü politikasının uygulanması da da Kavşak ‘Söz Uçar Yazı Kalır!’ yesinde kaygı kaynağı olarak belirlenen tüm noktaları ele alarak Konsey’e düzenli olarak rapor sunmayı sürdürmeye çağrılan Komisyon tarafından yakından izlenmeye devam edilecektir. AB, reform sürecindeki öncelikleri ortaya koyan Katılım Ortaklığı temelinde siyasi reformlardaki ilerlemeyi yakından izlemeye devam edecektir.” Bildirgenin 19. maddesi ise şöyle: “AB Konseyi, Birliğe on yeni üye devletin katılmış olduğunu göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin, Ankara Antlaşması’nın uyarlanmasına yönelik Protokolü imzalama kararını memnuniyetle karşıladı. AB Konseyi bu bağlamda, ‘Türk Hükümeti, müzakerelerin fiilen başlamasından önce ve Avrupa Birliği’nin mevcut üyeliğine dair uyarlamalar üzerinde anlaşmaya varılarak sonuçlandırıldıktan sonra, Ankara Antlaşması’nın uyarlanmasına ilişkin Protokolü imzalamaya hazırdır’ biçiminde Türkiye tarafından yapılan beyandan da memnuniyet duydu.” şılanan Sultan, Kızılay’da kurulan kürsüde alkışlarla karşılanan konuşmasında “Hamdolsun tarih aldık…” dedi, şöyle devam etti: “Bundan sonra şüphesiz önümüzde uzun, zorlu yollar var, unutmayın! Çünkü bundan sonraki çalışmalarımız, her attığımız adım, Türkiye’de yeni bir başarının oluşmasını temin edecektir. Ülkemizde demokrasi daha farklı biçimde güç bulacaktır. Ekonomi çok daha farklı biçimde performans ortaya koyacak. Türkiye çağdaş ülkeler arasındaki yerini almaya başlamıştır, alacaktır.” HHH Aradan 12 yıl geçti… O gün dolar 1.4 TL idi. Bugün 3.5 TL… Siyasal durumu Cumhuriyet okurları çok iyi biliyor. Kısa bir süre önce İngiltere başbakanlığından ayrılan David Cameron, “Bugünkü hızıyla Türkiye’nin AB üyeliği 3000 yılını bulur…” diye alay etti. Papa heykelinin altında. tosu, 2004 Bildirgesi’nin 23. maddesine dayanarak Türkiye’nin üyeliğinin dondurulması için “tavsiye kararı” aldı. Bu madde şöyledir: “Aday ülkenin kişilerin özgürlük, insan haklarına saygı ve temel hakların korunması ve hukukun üstünlüğü gibi Birliğin temelini oluşturan ilkelere karşı ciddi ve sürekli bir ihlali olması durumunda, Komisyon kendi girişimiyle ya da üye ülkelerin 1/3’ünün isteğiyle, müzakereleri durdurma ve müzakerelerin yeniden başlatılması için koşullar koymak için tavsiye verme hakkını saklı tutar!” AP’nin kararı “kendine gel” uyarısı niteliğinde… Sultan dinler mi? “Şu terbiyesize bak ‘yaptırım yaparım’ diyor. Her tarafın yaptırım olsa ne yazar? Herkes haddini bilecek! İç hukukumuz kimseyi ilgilendirmez!!!” Siyasal hukuk konusunda bir temel ilke vardır: “İktidar bozar, mutlak ikti Türkiye’de Atatürk Türkiye’sinin değerlerini, çağdaşlı hil, Komisyon’un 2004 rapor ve tavsi Ankara’da “AB Fatihi” şöleni ile kar 24 Kasım 2016 Avrupa Parlamen dar mutlaka bozar!” ğı, uygarlığı ve demokrasiyi savunanlar Avrupalı değerle ri esas alırken bunun, a) karşılıklı siyasi ve iktisadi çıkarla rı dengeli bir biçimde koruyarak yapılmasını, b) Batı dışında Rusya (ve Asya) ile ilişkilerin de geliştirilerek dengelenmesini savunuyorduk. Hatırlayalım: Atatürk Batı emperyalizmine karşı Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı yaparken Moskova’dan siyasi ve askeri destek aldı. İlk uluslararası anlaşmasını Moskova ile yaptı. Moskova’ya “bayıldığı için” değildi: Batı’yı dengelemek için yapılıyordu, akılcıydı. Çok ilginç, bugün iktidar (ve Erdoğan) Fetö (ve arkasındaki) ile karşı karşıya gelince Moskova’ya yaslanmak durumunda kaldı, ancak bir farkla: Atatürk Türkiye’si Avrupa de Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Tanıklık ediyoruz ğerlerini, çağdaşlığı, laikliği, Cumhuriyet devrimlerini özüm seyerek ve “ulus devlet kimliğini öne çıkararak” bunu yapı yor ve başarıyordu. Sözün kısası 1) Türkiye bugün Avrupa ile ilişkilerini koparamaz ve onun değerlerinden uzaklaşamaz. Çünkü demokratik değerler ve laiklik oradadır. 2) Cumhuriyet döneminde, özellikle de 1950’lerden başlayarak: Türkiye ile Avrupa arasında doğal bir entegrasyon oluşmuştur. Nüfus hareketinden tüketim kalıplarına, eğitimden sanata ve spora kadar bu doğal entegrasyonun içindeyiz. Bugün, ikinci nesil Necip Şahin’in Almanya’da Türk ve Alman onlarca kuruluş ve derneğin genel başkanı olması örneğinde görüldüğü gibi. 3) Ekonomik ilişkilerimizin yüzde 50 dolayındaki bölümü Avrupa ile oluşmuştur. 4) TürkiyeAB kurumsal ilişkileri “sakat ve yanlış bir zemine oturtulmasına rağmen”, bu durum fiili olarak yerleşik konuma gelmiş; şirketler de bu “kumalık” düzenine kendilerini uydurmuşlardır. Bu köşede hep yazdığım “yanlışlar”: hamamböcekleri misali, uyum sağlamışlardır. 5) Türkiye’nin baştan beri Avrupa Konseyi’nin içinde yet MURAT SEVİNÇ Ankara Üni., SBF Değil mi ki Türkiye’de yayımlanan en köklü ve adı ‘Cumhuriyet’ olan bir gazeteye yazı gönderiyorum, o zaman bu ada yaraşır bir ‘gelenek aktarımı’ ile başlamalı. 1995 yılının Aralık ayında, SBF yani Mülkiye Anayasa Kürsüsü asistanlık sınavını kazandığım açıklandığı gün, sevgili ‘Kürsü’ hocalarımdan Cem Eroğul odasına gelmemi rica etmişti. Gittim. Her zamanki ‘ciddiyetle gülümseyen’ yüzüyle karşıladı ve karşısındaki sandalyeye oturma Cumhuriyet’in tutuklanan yazarların/idarecilerinin tutukluluk gerekçelerinin, yöneltilen suçlamaların, sorgudaki soruların; anayasayı, hukukun temel ilkelerini bir kez daha yok saydığının, tanığıyım. Attığı manşet nedeniyle ‘talimat aldığı’ varsayımıyla tutuklanan gazetecilerin, çiğnenen ‘düşünce özgürlüğünün’, görmezden gelinen ‘basın özgürlüğünün’, yok sayılan ‘kişi haklarının’ ve ulusal/uluslararası hukuka aykırılıkların, tanığıyım. ki ve yükümlülüklere sahip olması ülkenin çağdaşlaşması ve mı istedi. Ardından yaklaşık 10 da demokratikleşmesi bakımından olumludur. kika süren bir konuşma yaptı. 21 yıl İktidarın (ve Erdoğan’ın) bütün bunları dışlayıp silmeye çalışması zaten imkânsızdır. Ancak uzun vadede, Avrupa ile sürekli kavga halinde görünerek ülkenin “Ortadoğulaştırılmasına” çalışıyorlar. ŞİÖ gibi örnekleri de tribüne havuç olarak gösteriyorlar. Evet, Türkiye ABD ve AB ile ilişkilerini, “Türkiye’nin çıkarlarını karşılıklı olarak koruyacak şekilde siyasi, iktisadi ve askeri olarak revize etmek zorundadır”: Ankara elindeki kartı güçlendirmek için Rusya ile de siyasi ve iktisadi olarak ilişkilerini üst düzeye çıkarmalıdır: ŞİÖ ile ilişkilerini geliştirmelidir. ABD, AB, Rusya, Türkiye için alternatif stratejik kozlar dır hatırladığım bir konuşma. Akademi ve Anayasa Kürsüsü üzerine. Bir saat önce asistan olduğunu öğrenmiş genç bir insana, çalışacağı yerin bir kamu kurumu olduğunu, alacağı maaşın yoksul halkın vergilerinden sağlandığını, bunun karşılığının verilmesi gerektiğini hatırlattı. “Seni dinlenmiş, uykunu almış görmek istemem, çok çalışacaksın, yoksa gidersin!” de değildir. Ankara hepsi ile de karşılıklı çıkarlara dayalı olarak ilişkilerini geliştirmeli ve denge sağlamalıdır. Bunun için de en önemli koşul “Türkiye’de demokratik çıkarları bu bağlamda gözetecek bir parlamentonun bulunmasıdır”. Tribünlere oynayıp kavga ederek koskoca Türkiye’nin dış politikası yürütülemez. (*) E. Manisalı, “Avrupa’nın Askerle Kavgası”, 257335 arası, Cumhuriyet Yayınları, 2008 yiverdi. Kurallar çok açıktı. Üç fotoğraf Ve arkasındaki duvarda asılı olan üç fotoğrafı göstererek şöyle bitirdi: “Fotoğraftaki üç insanın huyu suyu, davranışları birbirinden farklıdır. Ancak üçü de işlerini cid Yazar ve yöneticilerimiz sadece gazetecilik yaptığı için cezaevinde tutuluyor. ediyoruz. Elden geldiğince. Neden anlatıyorum bunları? Kök, gelenek, o geleneğin tortusu önemli de onun için. Güçlü geleneği olmayan hiçbir kurum, “yeni” bir şey yaratamaz. Yarattığını zanneder, buna mu gılamanın temel ilkelerini, tarihimizde çoğu kez olduğu gibi, bir kez daha iğfal eden o berbat ‘mahkeme’ zırvalarının, Cumhuriyet tarafından nasıl eleştirildiğinin ve nasıl karşı durulduğunun, tanığıyım. le getirdiysem, bugün de attığı manşet nedeniyle ‘talimat aldığı’ varsayımıyla tutuklanan gazetecilerin, çiğnenen ‘düşünce özgürlüğünün’, görmezden gelinen ‘basın özgürlüğünün’, yok sayılan ‘kişi hakları diyetle yaptı ve çok çalıştı. Bilmeni kabil harç zayıftır, dayanıksızdır. İki Cumhuriyet bu tavrı sergiler, nın’ ve ulusal/uluslararası hukuka 29 KASIM 2016 SAYI: 33291 ve unutmamanı isterim.” yüzyıldır yan yana yürümek için çaba Türkiye’de yüzlerce gazeteci işin O üç insanın önemli bir özellikle harcadığımız Batı demokrasileri, güç den olurken, hokkabazların Bank aykırılıkların, tanığıyım. Zamanında ‘Muhtar bile olamaz’ İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ri daha vardı. Çalışmalarında, söz lü gelenekleri üzerine ve onlardan il Asya’dan çektikleri kredilerle yalı başlığını atan muhteremlerin ise bu Orhan Erİnç lerinde “kamu yararına” öncelik ham alarak inşa ettiler, ‘yeni’ olanı. dairesi alışlarının ve Cemaat’in sö gün nasıl taklalar attıklarının, elleri İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay vermişlerdi. Toplumlarına ve mes Bana o gün anlatılanlar yalnızca ba züm ona ‘hizmetlerini’ övmekten leklerine ihanet etmemiş, yalan na değil, düşünen ve yazıp çizen her helak oluşlarının, tanığıyım. ni ayaklarını nereye koyacaklarını bilemeyişlerinin, tanığıyım. Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Haber Koordinatörü söylememişlerdi. Soysal, Aksoy ve Savcı kese, akademiye yönelik önerilerdi. Bir akademisyen işini, alanını, kürsüsünü ciddiye almalı, sahiplenmeli Cumhuriyet’in ifade özgürlüğü savunusunun, farklı görüşteki yazarlara yer vermesinin, mağduri O gün o manşetleri atanlar o günkü ‘devletin’ hizmetindeydi. Şimdi de bugünkünün. Oysa Cumhuriyet’in, Bülent Özdoğan Aykut Küçükkaya Fotoğraflardan biri, odasında kitap ve doğru ya da yanlış, her ne düşünü yetleri dile getirmesinin, tüm te okumaya başladığım günden bugü Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Sorumlu Müdür Abbas Yalçın lığın önünde ellerini kavuşturmuş du yorsa bilimsel namusundan ödün ver rör örgütlerine karşı oluşunun, bir ne ‘halkın haber alma hakkının’, ‘ifa Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel ran Mümtaz Soysal’ındı. 12 Mart döneminde SBF Dekanı iken dersinden “alınmıştı” darbeciler tarafından. Di meden dile getirmeli. Toplum içinde okur olarak, tanığıyım. yaşadığını, topluma borcu olduğunu unutmamalı. Doğru ya da yanlış olabi Suçsuzluk karinesi de özgürlüğünün’ yanında oluşunun, tanığıyım. SBF Anayasa Kürsüsü’nün mensu l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak ğer fotoğraf Muammer Aksoy’un. Kitaplığın önünde, kır saçları ve güzel yüzü ile bakıyordu. 1990’da katledildi. Üçüncü fotoğraf Bahri Savcı’nın. lir değerlendirmesi, varsın olsun, çıkarsızca söylemeli sözünü. Yurttaş olarak tanığım Ve şimdi; FETÖ’cülük suçlamasıyla tutuklanan gazeteci ve yöneticilerin soruşturmasının FETÖ’den ‘soruşturulan’ savcıya verilmiş ol bu ve kendisine miras geleneğin sahiplenicisi olarak, Cumhuriyet’in ‘Fethullah Gülen’ ve devlete ‘sabırla yerleştirdiği örgütüne’ karşı verdiği Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Ara Güler’in İstanbul’daki eski bina önünde çektiği nefis bir siyahbeyaz fotoğrafta belli belirsiz gülümsüyordu. 12 Eylül darbesi sonrasında gir Bir insan, bir yurttaş ve SBF Anayasa Kürsüsü’nün bir mensubu olarak, dile getiriyorum tanıklığımı: Cumhuriyet’in yıllardır Cemaat’e masının, tanığıyım. Tutuklanan yazarların/idarecile rin tutukluluk gerekçelerinin, yöneltilen suçlamaların, sorgudaki mücadeleye, tanığım. Tabii, ne acıdır ki kimi eski Cum huriyet yazarlarının dizginleyemedikleri ihtiraslarının ve yüz kızartıcı Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] diği derste, 1961 Anayasası’nı çöpe karşı verdiği mücadeleye, okur ola soruların; anayasayı, hukukun te davranışlarının da, tanığıyım. Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. atan faşist darbeyi eleştirmişti. Emek rak, tanığım. liliğine aylar kala 1402 sayılı Yasa’ya Cumhuriyet’in 14 yıl önce attığı mel ilkelerini bir kez daha yok saydığının, tanığıyım. Kafalar çevirmemeli l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] dayanılarak görevine son verildi. Onların fotoğrafları önünde oturan hocam, aynı yasa ile üniversiteden atıl ‘Gülenciler Terör Örgütü’ manşetine ve o manşet nedeniyle çekilen sıkıntılara, açılan davalara, tanığım. Başta ‘subliminal mesaj’ denilen tu Tanık olan ‘insan’ kafasını çevirmehaflık olmak üzere, yöneltilen soru meli, perdeyi kapatmamalı, yolunu larla halen yürürlükte olan anayasa değiştirmemeli. Tanıklığını dile ge Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 dı. Kürsünün bir başka öğretim üyesi Cemaat yayın organı ‘Türkan nın ‘temel haklar rejiminin’ yerle bir tirmeli. Bu bir lüks değil, zorunluluk. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Fazıl Sağlam ise istifa etti. Saylan’ın burs verdiği fahişeler’ ha edildiğinin, tanığıyım. Cumhuriyet, kökü derinlerde olan bir Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Kök önemlidir berlerini yapar ve yandaş medya, ya Daha ilk günden malum basın tara gazete. Her ‘köklü’ kurum gibi, topra şamının son haftalarında Saylan’ı iti fından suçlu ilan edilmelerinin, temel ğı, görünmeyen dalları ile sıkıca kav Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İmsak 06.28 06.11 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.00 12.59 15.23 07.42 12.44 15.10 Akşam 17.46 17.34 Yatsı 19.11 18.57 Şimdi o fotoğraflar odamın duvarında. Hocam rahmetli Yavuz Sabuncu’nun fotoğrafı, hemen onların yanında. Bıraktıkları derslerine, geleneğin temsilcileri olarak devam barsızlaştırma peşinde koşarken, Cumhuriyet’in saygıdeğer bilim kadınını nasıl ‘sahiplendiğinin’ tanığıyım. Daha iki üç yıl öncesine dek süren ve her adımıyla hukukun / yar anayasal ilke olan ‘suçsuzluk karinesine’ aykırı oluşunun, tanığıyım. Yıllar önce, okuduğu şiir nedeniyle cezaevine giren bir siyasetçiye yapılan haksızlığa nasıl tanıklık edip di ramış. Ve o kök, yargı kararları ile berhava olmaz. Çünkü kökü yaratan ve güçlendiren, mahkeme değil. Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan, tarih ve okuyucusudur... İzmir 06.32 08.00 13.07 15.37 18.00 19.22 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle