Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumartesi 26 Kasım 2016 teslim olmayız 10 EDITÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Özgürlük adına CEZAEVİNEMEKTUP Görülmemiştir 10 yönetici ve yazarı 22 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet, dünyanın en saygın insan hakları ödüllerinden biri olarak gösterilen Alternatif Nobel’i, Stockholm’de düzenlenen törenle aldı Cumhuriyet, dünyanın en saygın insan hakları ödüllerinden biri olan ve Alternatif Nobel olarak bilinen Doğru Yaşam Ödülü’nü, İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen tö renle aldı. Törene bir me saj görderen Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, “Bu değerli ödüle layık olmaya çalışacağı mıza, demokrasiyi, özgür OSMAN İKİZ lükleri ve laikliği savunmaktan ne pahasına olur Yazarlarımız Zeynep Oral ve Işıl Özgentürk, ödülü Right Livelihood Award Vakfı’nın kurucusu Jakob von Uexkull’un elinden aldı. “Kasımda aşk başkadır...” Arkadaşlar hatırlarsınız, bu bir film adı. Belki izlediniz bel ki izlemediniz. Nerden çıktı şimdi di ye kızmayın hemen. “Çok güzel biz da ha kitap okuyamıyoruz adam bize film den bahsediyor” fi lan demeyin. Bilme yenler de bizi akşam sabah sinemaya ti yatroya giden adam lar zanneder. Yanlış bilgi olur. Gazeteci milleti sinemaya mi EGrüdlem nemaya gitmez yahu. Ben de zaten bu kasımda aşkın nasıl başka olacağını an sa olsun geri durmayaca lattığını tahmin ettiğim filmi izlemedim. ğımıza inanmanızı dile Dışarıdaydım oysa. Yanılmıyorsam sı rim” dedi. Ödülü gazetemiz adına yazar radan bir Amerikan filmi. Ama sizin de larımız Zeynep Oral ve Işıl Özgentürk beraber aldı. Zeynep Oral törende yap Zeynep Oral en iyi bildiğiniz iştir, gazeteci bahtsızlığıyla mı alışkanlığıyla mı desem, olay tığı konuşmada “Karanlığı, baskıyı, şiddeti, hukuksuzluğun şiddetini püskürtebilecek tek güç demokrasi güçleridir, la Jakob von Uexkull ları başlık başlık düşünürüz. O yüzden aklımda kalmış. Klişe bir söz işte. Afili isim. Kasımda aşk başkadır. ikliği ve özgürlükleri ödünsüz savunmadır” ifadelerini kullandı. Right Livelihood Award Vakfı tarafın Işıl Özgentürk Filmin adı klişe olmasına klişe ama sahici olan bir durum var. Ve işte o sahici durumu sizin en iyi bildiğiniz cüm dan, her yıl daha iyi bir yaşam için çaba harcayan, küresel sorunların köklerine inen, öngörülü, örnek olabilecek çözümler geliştiren kişi ve kurumlara verilen Doğru Yaşam Ödülü’ne bu yıl gazetemiz Cumhuriyet’le birlikte Rus insan hakları savunucusu Svetlana Gannuşkina, Mısır’da kadın hakları konusunda çalışmalar yürüten Nazra adlı dernek ve kurucusu Mozn Hassan ve ‘Beyaz Kasklılar’ olarak bilinen Suriyeli sivil savunma birimi layık görülmüştü. ‘Alternatif Nobel’ olarak bilinen ödüller dün akşam İsveç’in başkenti Stockolm’deki Vasa Müzesi’nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Politikacı, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve gazetecilerden oluşan 300 davetlinin katıldığı törende, ödülleri İsveçli parlamenterler sundu. Davetliler sohbetlerinde Türkiye’nin nasıl bu hale geldiğini anlamakta zorlandıklarını belirterek şaşkınlıklarını ifade ettiler. Gazetemize ödül verilmeden önce gösterilen video büyük alkış aldı. Geri durmayacağız Ödülü gazetemiz adına yazarlarımız Zeynep Oral ve Işıl Özgentürk aldı. Oral, yaptığı konuşmanın başında gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in mesajını okudu. Erinç’in mesajı şöyle: “Alternatif Nobel Ödülü’ne bizleri layık görerek onurlandıran, zor günlerimizde değeri ölçülmez bir destek veren jüri üyelerine, Cumhuriyet gazetesi adına teşekkürlerimi sunuyor ve ödülü paylaştığımız öteki dostlarımızı da kutluyorum. Bu değerli ödüle layık olmaya çalışacağımıza, demokrasiyi, özgürlükleri ve laikliği savunmaktan ne pahasına olursa olsun geri durmayacağımıza inanmanızı dilerim. Lütfen saygılarımızı ve selamlarımızı kabul ediniz.” REUTERS rene katılamadığını belirtti. Cumhuriyet’in Türkiye’nin en es ki gazetesi olduğunu, adını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğunu, Türkiye’de ve dünyada referans gazetesi olarak nitelendiğini vurgulayan Oral, “Cumhuriyet hiçbir sermaye grubuna bağlı değildir. Başka bir deyişle: O, patronsuz bir gazetedir. Sahibi Cumhuriyet Vakfı, yani çalışanlarıdır. Dünyada benzerleri çok azdır. Gazetemiz en büyük gücünü, okurları ve çalışanlarından alır. Bir de haksızlığa uğrayanın hakkını sa vunmasından... Ezilenin, sömürülenin yanında yer almasından... Sesi duyulmayanların sesi olmasından... Toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmesinden... Doğayı ve çevreyi en yüce değer olarak korumasından... Şiddeti ve nefret dilini değil, barışı ve hoşgörüyü; teksesliliği değil, çoksesliliği savunmasından... Ve de hakikatin peşinde koşmasın dan alır” dedi. Çizgimizden sapmayız Cumhuriyet’in Türkiye’nin aydınlık ve çağdaş yüzünü temsil ettiğini belirten Oral, şöyle devam etti: “Onurlu tarihi boyunca gün oldu yazarları öldürüldü, gün oldu yazarları hapislerde çürütüldü. Türkiye’de demokrasinin, hukukun, kuvvetler ayrılığının, basın ve ifade özgürlüğünün neredeyse “yok” sayıldığı şu günlerde; Cumhuriyet gazetesi hoyrat ve haksız bir saldırıyla karşı karşıya kaldı. İktidar güçleri demokrasiyi, özgürlükleri, laikliği savunan etkili tek gazete Cumhuriyet’in susturulması için lıktan” tutuklanarak hapishaneye kondu. Ne zaman mahkeme karşısına çıkacaklarını bilmiyoruz. Bu uzun bir süre de olabilir. Üstelik mahkemenin onları tutuksuz yagılanmak üzere serbest bırakıp bırakmayacağını da bilmiyoruz. Her şeye rağmen hapiste olmayan bizler, gazetemizin yayınını devam ettiriyoruz. Demokrasiyi, basın özgürlüğünü ve laikliği ödünsüz savunma çizgisinden hiç sapmadan Cumhuriyet’i yaşatmaya çabalıyoruz. Evet, sayısız güçlükle, mali zorluklarla, baskılarla boğuşuyoruz. Bu doğru. Ama bunun üstesinden gelebiliyoruz. Okurlarımızın desteği, günün her saatinde adeta bir açık hava mitingine dönüşen bahçemiz, düşünce ve ifade özgürlüğüne bağlılığımız, haber alma hakkına saygımız, yolumuzu açıyor.” Tek güç demokrasi Türkiye’den ve dünyanın hemen hemen her ülkesinden gelen dayanışmanın Cumhuriyet için önemli ve çok değerli olduğunu vurgulayan Oral, şu ifadeleri kullandı: “Ancak, Alternatif Nobel Ödülü’nün bambaşka bir anlamı var. Yaşadığımız bu tehdit ve şiddet ortamında yalnız değilsiniz duygusunu bize iletiyor. Korkmamamız gerektiğini haykırıyor. Baskılar karşısında eğilip bükülmeyeceğimizi, yolumuzdan sapmayacağımızı bizimle birlikte dünyaya ilan ediyor: Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü olmadan demokrasiye geçilemeyeceği; hiçbir hakkın, hiçbir özgürlüğün olamayacağını, bilgi üretilemeyeceğini, tartışma açılamayacağını, ileriye bakamayacağımızı, herhangi bir umut besleyemeyeceğimizin bilincindeyiz. Karanlığı, baskıyı, şiddeti, hukuksuzluğun şiddetini püskürtebilecek tek güç demokrasi güçleri ‘GÜCE KARŞI HEP DOĞRUYU SÖYLEDİLER’ Alternatif Nobel Ödülü’nü veren Right Livelihood Vakfı İcra Kurulu Başkanı Ole von Uexkull bu yılki ödüle layık görülenlerin, çok zor koşullar arasında çalışmak zorunda kaldığına dikkat çekerek “Suriye’den Mısır’a, Rusya’dan Türkiye’ye modern zamanın en çalkantılı zamanlarına tanıklık ettik. (Ödülü kazananlar) Başarısız darbe girişimleri, durma noktasına gelen barış görüşmeleri, propaganda savaşları ve zulümler arasında yaşamı, eşitliği, eğitim ve ifade özgürlüğünü savunup, güce karşı doğruyu söylemekten hiçbir zaman korkmadılar” dedi. Cumhuriyet’in “korkusuz araştırmacı gazeteciliği, baskı ve sansür, hapis ve ölüm tehditleri altında ifade özgürlüğüne olan sadakati” sebebiyle ödüle layık görüldüğünü söyleyen Uexküll, yazar ve yöneticilerimizin bir an önce serbest bırakılmasını talep ederek “Türkiye’nin gazeteciler için en büyük hapishaneye dönüşmesi hayrete düşürücü” ifadelerini kullandı. “Suriye’deki sivilleri savaş felaketinden kurtarmak için gösterdikleri olağanüstü cesaretlerinden dolayı” ödüle layık görülen ve Beyaz Kasklılar olarak bilinen Suriye sivil savunma biriminin yöneticisi Raed el Saleh ise “Bugün sadece Suriye çapında çalışan üç bin gönüllü için değil aynı zamanda her gün korku içinde yaşayan ve ayrım gözetmeyen bombalı saldırıların hedefi olan sivil Suriyeliler adına buradayım” dedi. Mısır’da “şiddet, suiistimal ve ayrımcılık ortamında kadınların haklarını savunduğu” için ödül kazanan Nazra adlı dernek ve kurucusu Mozn Hassan ise tören için gönderdiği mesajda, “Bu le kuruluşuyla ‘açıklıyorum.’ Kasımda hapishane başkadır. Ya da biz her kasımda hapisteyiz. Gerçek olan bu. Öteki aylar için bir şey diyemem ama kasımda sektirmediğimiz kesin. Kasımda kaçış yok yani. Mutlaka gireceğiz. Artık kasım ayında alınacaklar listesinde Cumhuriyet çalışanlarının olduğuna inanıyorum valla. Üstelik buna siz neden oldunuz. Elbette yalnızca sizin yüzünüzden değil. Benim de sizin kadar katkım var bu işte. “Nerden çıktı, kafa ütülüyorsun” demeyin. Dinleyince bana hak vereceksiniz. Artık gazeteyi okuduğunuzu biliyorum. O yüzden yine klişe olacak ama biz, bu satırları okuduğunuz dakikaların tam bir yıl öncesiydi. Davet üzerine Çağlayan Adliyesi’nde ifade vermeye gidiyorduk. Hatırlarsınız o sahneler gözünüzün önündedir. Çünkü hepiniz ordaydınız. (‘Ulan’ yok tabii ki). Günün tamamını alan adliye mesaisinin ardından gece yarısı ayrılmıştık zorunlu olarak. Biz oraya gönderilmiştik. Siz üzgün gözlerle bizim zorunlu ayrılığımızı mesleğin gözü kör olsun diyemeden haberleştirmek için gazetenin yolunu tutmuştunuz. Kasımda bir başka... Birbirimizden ayrılana kadar hep bir arada olduğumuzdan neler konuştuğumuzu dün gibi hatırlıyorsunuz. Ama bizden ayrıldığınız dakikalar içinde sizinle paylaşamadığım bir söz vardı kafamın içinde. İşte o filmin adıydı. “Kasımda.... başkadır.” İçimden geçiyordu bu üç kelime sürekli. Aslında daha sonraki günlerde ya yazarak, ya ziyaretçilerimiz aracılığıyla ya da geldiğinizde size anlatacaktım bunu. Oradayken anlatamadım nedense. Sonra kasım geçip, gördüğünüz gibi kasım önemliyanında birkaç kısa ay daha geçip ya Konuşmasının başında “Her Ödül harekete geçti. 31 Ekim sabahı, yazarla dir, laikliği ve özgürlükleri ödünsüz sa ödül sadece Nazra’nın çalışmalarının nınıza geldiğimizde de anlatabilirdim. önemlidir. Ancak Doğru Yaşam Ödülü gibi köklü ve insani değerleri yücelten bu ödülü almak, hele hele içinde bulunduğumuz şu günlerde almak, Cumhuriyet gazetesi için hayal bile edemeyeceğiniz bir anlam taşıyor” diyen Zeynep Oral, Orhan Erinç’in mesajını kendisinin iletmek istediğini ancak tö rımızın ve vakıf yöneticilerimizin evleri sabah 05.00’te basıldı ve gözaltına alındılar. Cumhuriyet’i susturmak üzere düğmeye basılmıştı. Beş gün sonra iki yazarımız yurtdışına çıkış yasağı konarak serbest bırakıldı. 10 arkadaşımız ise yazdıklarıyla, çizdikleriyle, haberleriyle, görevleriyle, “teröre yardım ve yatak vunmadır. Ve bu dayanışmadan öte dayanabileceğimiz, direnme gücümüzü diri tutabileceğimiz başka bir güç yok. İşte tam da bu çok kritik dönemde gelen bu “Alternatif Nobel Ödülü” bizler için bu dayanışmayı taçlandıran bir umut ışığı oldu. Bu ödüle layık olmaya çalışıyoruz, çalışacağız.” l STOCKHOLM değil, bizlere ilham olan Mısır’daki yüz yıllık feminist mücadelenin de tanınması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Ödül kazanan isimlerden Rus insan hakları savunucusu Svetlana Gannuşkina ise “Bütün dünyada sağcı politik akımlar giderek güçleniyor. Radikallik, sivil toplum için büyük bir tehdit haline geldi” diye konuştu. Ama bir türlü olmadı. Kısmet seneyi devriyeye imiş. Şimdi anladınız sanırım. İşte böyle gerçekleri yüzünüze karşı ilan etmiş oluyorum. Kabul edin artık. Kasımda biz başka oluyoruz. Bu yazı boyunca ispatladığım kasım tezine karşı bir itirazınız olacağını zannetmiyorum. Varsa da itirazınızı iletme şansınız yok na ‘Bunun altından kalkamayız’ sıl olsa. Nasıl ileteceksiniz ki. İletilmediğine göre bir itiraz yoktur kabulünden hareket ederim ben de. Postacının sizinle arası iyi olmadığına göre belki bugün yarın pencereye bir güvercin konarsa kanatlarını hemen kontrol edece ğim tabii “hah itiraz geldi işte” diye. CHP’li Çakırözer, gazetemiz yazar ve yöneticilerinin AP’nin müzakereleri dondurma kararıyla ilgili görüşlerini, AB Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü komisyon toplantısında anlattı Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakere Haber yazdıkları için. l Kadri Gürsel, “Bir parag leri dondurma çağrısı yap rafımı almışlar, sadece bir pa tığı gün AB Bakanlığı’nın ragraf; 63 soru soruldu bana, 2017 bütçesi Meclis’te görü bir tanesinde, bir yazının son şüldü. CHP milletvekili Ut paragrafını gösteriyorlar ve ku Çakırözer toplantıda, Siliv oradan ‘Sen subliminal mesaj ri Cezaevi’nde görüştüğü ga verdin, darbeye zemin hazır zetemiz Genel Yayın Yönetme ladın.’ diye bir sonuç çıkara ni Murat Sabuncu, Yayın Da rak beni yatırıyorlar.” Bugün nışmanı Kadri Gürsel ve diğer onların yirmi beşinci günü ce gazetecilerin cezaevinde yaşa zaevinde yani gözaltıyla bir dıklarını anlattı. CHP milletvekili Çakırözer, Utku Çakırözer likte yirmi beş. l Ali Bulaç, sizin siyaset halen cezaevlerinde yaşanan dramları öncesinden tanıdığınız, bildiğiniz, bel AB Bakanı Ömer Çelik’e şöyle anlattı: ki birlikte çalıştığınız, sonrasında görüş l Murat Sabuncu, o da AP kararıy leriniz farklı olabilir. Yüz yirminci gü la ilgili kaygı taşıyor. Murat Sabuncu, nü yani dördüncü ayını doldurmuş ce Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın zaevinde. Henüz iddianame yok. 60 kü Yönetmeni. Bana soruyordu: “Yarın ne sur yaşında. “Ben kendim teslim oldum. karar çıkacak?” diye. Şundan: “Böy Bu bizim ülkemiz. Hiçbir yere kaçacak le bir kararda bir kopuş olur. Ülke bu halim yok. Benim suçum ne olabilir ki? nun altından kalkamaz. Eğer karar da Yazı yazmışımdır, makale yazmışımdır, ha sonra AB Konseyi tarafından da ka görüş yapmışımdır. Benim görüşlerim bul edilirse bir kopuş olur, bunun al hakkında 86 tane doktora tezi yazılmış. tından kalkamayız ülkece” diyor. Şim Cezaevinde kitap alamıyorum. Beni bı di, bu insanlar cezaevindeler ve niçin? raksalar, tutuksuz yargılanabilirim, illa yargılamak istiyorlarsa. Benim hakkımda da, hiçbir yazım hakkında da bugüne kadar ne bir dava açıldı ne bir soruşturma açıldı” diyor. l Şahin Alpay, yine yakından tanıyacağınız, o dönemde (AB ile müzakerelerin başlama süreci) belki de size en fazla desteği veren isimlerden biri. 11 tane kronik hastalığı var, 72 yaşında. Silivri Cezaevi’nin en yaşlı tutuklu ya da hükümlüsü. Diyor ki: “Benim suçum ne? Benim yazdığım yazılar dışında ne hakkımda bir soruşturma ne bir şikâyet var ne bir dava var. Benim suçum ne?” Yine o da cezaevinde aynı şekilde 120’ni gününü doldurmuş durumda. Tutuksuz yargılayın Çakırözer, Bakan Çelik’in AB’yi Türkiye karşıtlığı ve İslamofobi ile eleştirdiği sözlerine de şu yanıtı verdi: “Bu insanları biz haber yaptıkları için, görüş açıkladıkları için, aykırı da olsa ifade ettikleri için yargılıyoruz. Bunların arasında bakın, Aslı Erdoğan yok. Necmiye Alpay’ın bugün 70’inci yaş gününü dostları adliye önünde kutluyor. Ya ni, bunlar ne Avrupa’nın İslamofobisi, ne Avrupa’nın Türkiye karşıtlığı, bunlar bizim kendi sorunumuz. Ahmet Türk, siz de iyi biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de Kürt sorununun çözümü denildiğinde her zaman en aklı başında, en sağduyulu uyarıları, önermeleri yapan isimdir. Bu kişiyi tutuklu yargılamak zorunda değilsiniz, tutuksuz yargılayın.” AB’ye yüklemek yanlış AB Bakanı Ömer Çelik ise “tutukluluklar konusunda, akademisyenler ve gazeteciler konusunda her bir dosyanın farklı değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Çelik, AB ile yol ayrımının tartışıldığı toplantıda “Bütün günahların AB’ye yüklenmesi tabii ki yanlış” diye konuştu. Çelik, AB’ye birlikte zirve düzenlemeyi önerdiklerini belirterek Türkiye aleyhinde alınan kararın AB ve dünyadaki gelişmelere bağlı olduğunu savunan Çelik, AP kararına karşı muhalefet milletvekillerine de ortak ortak bir bildiri yayımlamayı önerdi. l ANKARA/Cumhuriyet Bu kasım geçer Yazının başlığı da bu postacı ile arayı bir türlü düzeltememiş olmanızdan kaynaklandı. Postacı hayatınızda olsaydı siz bu başlıktaki cümlenin olumlusuyla çok haşır neşir olacaktınız. Madem öyle ‘görülmüştür’ kelimesini size fazla kullandırmak istemiyorlar o zaman ben niye kullandırayım ki! Ben de arkadaşlarıma bu kelimeyi kullandırtmam. O yüzden görülmemiştir. Cin gibi olduğunuzu biliyorum. O yüzden ben daha yazmadan meramımı anladığınızı biliyorum. Postacı kötü davranıyormuş... Don Kişot gibi kafayı bozmayın diye fazla kitap okumanızı sağlıklı bulmuyorlarmış... Bunlar hikâye. Benim meramım başka. “Ben size böyle bir yatmak görülmemiştir” demek istiyorum. Demek istiyorum öyle bir yatıyorsunuz ki bir yatışta birkaç kat yatış birden. Ama işte onun için böyle bir yatış görülmemiştir. Asıl diyeceğim finalde tabii ki. Bu görülmemiş yatışın kasım ayıyla bağlantısını kurarsanız anlarsınız. Bana öyle geliyor ki kasım geçici bir ay. Yani kasım geçer. Bittecrübe sabit yahu. Baki selam. C MY B