02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 22 Kasım 2016 haber 6 EDİTÖR: HAKAN AKARSU / TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Ahmet Türk’e gözaltı 17 Kasım’da Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Ahmet Türk ile Artuklu Belediyesi eşbaşkanları Emin Irmak ve Leyla Sevinç Bozan dün gözaltına alındı İçişleri Bakanlığı tarafından 17 Kasım’da Mardin Büyükşehir Belediye Baş kanlığı görevinden alınan ve yerine Mardin Valisi Musta fa Yaman’ın kayyum olarak atandığı Ahmet Türk’ün Mar din kent merkezindeki evi ne dün saat 10.15 sıraların da giden poliler Türk’ü gözal tına aldı. Ah met Türk, Mar din Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken, evinde yapılan MAHMUT arama saatler ORAL ce sürdü. Eş za manlı olarak Mardin merkez Artuklu Bele diye Eşbaşkanları Emin Irmak ve Leyla Sevinç Bozan, Mar din Belediyesi Genel Sekrete ri Baran İlhan, Artuklu Bele diye Başkanı Yardımcıları İs met Birtek ve Mehmet Yıldı rım, Yerel Yönetimlerden So rumlu Meclis Üyesi Mehmet Ali Amak, belediye çalışanları Şeyhmuz Amak, Sultan Bingöl ve Artuklu Belediyesi avukatı Ziya Baği de gözaltına alındı. Ahmet Türk’ün gözaltına alındığı soruşturma için 5 günlük kısıtlılık kararı verildiği belirtildi. Alınan kısıtlılık kararı nedeniyle Ahmet Türk’ün 5 gün boyunca avukatları dahil kimse ile görüşmesine izin verilmeyeceği, soruşturma konusuyla ilgili avukatlarla da bilgi paylaşılamadığı belirtildi. Soruşturma kapsamında şimdiye kadar 4’ü belediye avukatı olmak üzere 30 kişinin gözaltına alındığı ve 5 kişinin gözaltına alınma işlemlerinin sürdüğü belirtildi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, Ahmet Türk’ün de aralarında bulunduğu 30 kişinin gözaltına alındığı soruşturmanın “terör örgütü üyesi olmak” suçundan başlatıldığını belirtti. Artuklu Belediye Eşbaşkanları Emin Irmak ve Leyla Sevinç Bozan’ın gözaltına alınmasının ardından belediyenin internet sitesi de durduruldu. cezaevleri ile meclis arasında ‘Bu siyaset felaket getirecek’ demişti Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alındığı gün Cumhuriyet’e konuşan Türk, ,“Kürt siyaseti olarak geçmişte de biz bunları yaşadık. Ama hiçbirisi sindirmeyle, zulümle başarılı olamadı. Şu andaki yönelim aslında sadece Kürtlere dönük de değil tüm muhaliflere ve vicdanlılara karşıdır. İşte Cumhuriyet gazetesine yapılanlar ortadadır. Muhalif basına yapılan baskılar, der neklerin kapatılması, basının tamamının kontrol altına alınmak istenmesi, tek bir ses haline getirilmesi ağır bir tablodur. Biz bunun ağır faturasını halkların ödemesini istemiyoruz. Gerçekten bu hukuksuz anlayışın sona ermesi için insanlarımızın daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Bu siyasetin halklarımıza bir felaket getireceği artık görülmelidir. Bu nedenle artık suskun kalınmamalıdır” demişti. Ahmet Türk, milletvekili ağabeyi Abdürrahim Türk’ün öldürülmesi ile siyasete girdi. 1973 yılında Demokrat Parti’den 15. dönem milletvekili seçilen Türk, daha sonra CHP’ye katıldı. Ahmet Türk, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından tutuklandı, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde ağır işkencelerden geçti. Türk, Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kurucuları arasında yer aldı. Paris’teki Kürt Konferansı’na katıldıkları için HEP milletvekilleri SHP’den ihraç edildi ve HEP, 14 Temmuz 1993’te Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı. 2 Mart 1994’te DEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı ve DEP’liler gözaltına alınarak tutuklandı. Ahmet Türk, iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ahmet Türk, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) ve Demokratik Halk Partisi’nde (DEHAP) siyasete devam etti. Türk, 2005’te Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kurulmasıyla yine siyasete döndü. Çözüm süreci 3 Ocak 2013’te Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’nın İmralı’da Öcalan ile görüşmesiyle başladı. Yarın çok geç olabilirÜlkenin çok büyük tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Selim Sadak: MAHMUT ORAL Çözüm sürecinin sona ermesi, çatışmaların yeniden başlaması Kürt sorunu da siyaseti de çıkmaza soktu. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 8 milletvekili olmak üzere 10 HDP’li 4 Kasım’da tutuklandı. Eski milletvekilleri DBP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak da tutuklandı. Kürt siyasetenin en önemli isimlerinden Ahmet Türk, dün gözaltına alındı. 11 Eylül’den bu yana 106 DBP’li belediyeden 34’üne kayyım atandı. 4 ilçe belediyesinin faaliyetleri ise, ilçe kaymakamlıklarının iznine bağlandı. 1994’te tutuklanan DEP Milletvekillerinden Selim Sadak ile dünü, bugünü ve yarını konuştuk. HDP’lilere yönelik operasyonda parti Genel Merkezi’nin basıldığı gece HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken’in, tıpkı 1994’te DEP Milletvekili Orhan Doğan gibi kafasından bastırılarak gözaltına alınmasını değerlendiren Sadak, “Ben insanım’ diyen, ‘ben varım’ diyen,‘bir insana onursuz yaşamın dayatılmasını kabul etmeyen herkese, tarih boyunca bu türden davranışlar uygulandı. Bu uygulamaları yapanlar, ben insanların onurunu kıracağım, onların boynunu bükeceğim anlayışında olanlar hâlâ da iktidardadır” diye konuştu. ‘Sessiz kalınmamalı’ Ülkenin çok büyük tehlike ve zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyleyen Sadak, yaşananlar nedeniyle sadece Kürtlere değil, tüm Türkiye’ye geçmiş olsun denilmesi gerektiğini belirtti. Sadak, “barıştan yana olanlar, demokratik bir Cumhuriyet talep edenler, ‘biz bir arada yaşamak istiyoruz’ diyenlerin, kim olursa olsun sessiz kalmaması gerekiyor. Yoksa yarın geç olabilir. Çünkü bugün sahip çıkmak, çocuklarının geleceğine sahip çıkmaktır” dedi. Tutuklamaların ardından HDP’nin TBMM çalışmalarını askıya almasını değerlendiren Sadak, “AKP’liler, HDP’liler Meclis’te yoktur diye kendi istedikleri gibi hareket edeceklerini sanmasınlar. Bu hamur daha çok su kaldırır” dedi. ‘Artık yeter denmeli’ “Hükümetin bir sistem değişikliği projesi var. Bu proje gerçekleşene kadar da feryatları, çığlıkları duymak istemiyor. Biz içerdeyken bir devlet yetkilisi ‘Yurtdışına çıkamıyoruz, kime gitsek önce Leyla Zana’yı, DEP milletvekillerini soruyorlar’ demişti. Bugün durum o günleri de aşmıştır. Artık süper güçler, AB, uluslararası demokratik koalisyon bunu taşıyacak durumda değildir. Artık yeter demenin zamanıdır. Duvardan bir tuğla sökülmek üzeredir ve o duvar hepimizin üzerine düşecektir.” ‘Tek adam sistemi var’ Türkiye’ye artık tek adam sisteminin yürürlükte olduğunu da söyleyen Sadak, sadece “Saray, onun çevresinde yer alanlar” bulunduğunu kaydetti. Türkiye’nin Ortadoğu’da söz sahibi güçlü bir ülke olmak istiyorsa mutlaka Kürtleri dikkate alması gerektiğini anlatan Sadak “Kürtler artık Ortadoğu’nun temel taşıdır. Dünya onları böyle kabul edip, müttefik ilişkisi kurmuştur. Türkiye, ‘neden dünya Kürtleri müttefik olarak kabul ediyor’ diye düşünsün” diye konuştu. Selim Sadak 1994 yılında tutuklanan DEP milletvekillerindendi. Şırnak’ta kiralar üçe katlandı Sokağa çıkma yasağının 8 ay sonra kısmi olarak kaldırıldığı Şırnak’ta konut sıkıntısı yaşanıyor. 2 bin 700 binanın yıkıldığı, 14 bin 727 binanın ise hasar gördüğü kente dönen vatandaşlar, ev kiralarının yüksek olmasından şikâyetçi. Kentte, yasaktan önce 200250 lira olan ev kiraları, şimdilerde 600700 liraya çıkarken, birçok aile yerleşecek ev bulamıyor. Bu yüzden kenti terk etmek durumunda kalan vatandaşlar, 14 Mart’ta yasak ilan edilmesiyle birlikte gittikleri çevre il ve ilçelere geri dönüyor. Konut sıkıntısı yaşayan aileler adına açıklamalarda bulunan Şırnaklı işadamı Yusuf Som, sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde vatandaşların gittikleri ilçelerde de ev kiralarının yükseltildiğini ve bunun üzerine sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri olarak ev sahiplerine, evsiz barksız insan ların üzerinden kira fırsatçılığı yapılmaması yönünde çağrı yaptıklarını anımsattı. Ancak şimdi diğer yerler bir yana Şırnak’ta da ev kiralarının yükseltildiğini vurgulayan Som, “Evleri olan insanların diğer insanlar üzerinden fırsatçılık yapması kadar bizi üzen bir şey yoktur. Bugün öyle bir gün ki herkesin birbirine yardım edeceği, hatta diğer insanlardan kira almaması gereken günüdür. Fırsatçılık yapanları kınıyorum” dedi. VAN DİYARBAKIR 10 gün her türlü etkinlik yasak Bu kez telefonlar çalışmadı Van’da her türlü gösteri, basın açıklaması, yürüyüş, miting, çadır ve stand kurma, oturma eylemi gibi etkinlikler, Valilik tarafından 10 gün boyunca yasaklandı. Van Valiliği’nden yapılan açıklamada, “İl sınırlarında huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması, vatandaşların can ve mal güvenliğinin korunmasının amaçlanmaktadır. Yapılacak olan her türlü eylem ve etkinlikler 21 Kasım 2016 tarihinden itibaren 10 gün süreyle yasaklanmıştır” denildi. l VAN/ Cumhuriyet Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde pek çok ilde dün sabah saat 09.30’dan öğle saatlerine kadar mobil telefon hatları ve mesaj sistemi kullanılamadı. İnternet erişiminde ise sorun yaşanmadı. Daha önce de 24’ü DBP’li 28 belediyeye İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atandığı 11 Eylül ’de, HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile milletvekillerinin gözaltına alınıdğı 4 Kasım’da günlerce internet erişimi sağlanamamıştı. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet İlkelliği mi savunacağız durmadan? Toplumda kaç ilkel tabaka var?.. Durmadan karşımıza getirdikleri şu gerekçelere bakar mısınız: “Halk böyle istiyor...” “Halkın kültüründe bunlar var, ne yapalım...” “Toplumda bunlar yaşanıyor, yok mu sayacağız?..” Vb. vb... Toplum içinde hemen her türlü ilkel yaşama, anlayışa, düşünceye, töreye, geleneğe ilişkin anlayışlar, davranış biçimlerini adeta kutsayan, sahiplenen ve bunları üstelik meşrulaştırarak yasal statüye kavuşturmaya çalışan bir iktidar ve partisi var önümüzde! Kadının aşağılanması, alınıp satılması, eve kapatılması, örttürülmesi, erken evlendirilmesi, kız çocuklarına karşı tüm erkek egemen ilkellikler.. tecavüz, her türlü istismar ve töre olsun olmasın cinayetler... Bunların tümü çağdaş toplumlarda görülmeyen, ama alabildiğine ve amansızca savaşılan konular. Tüm ilkellikler yaşıyor Bizde hepsi bol miktarda var. Çünkü Türkiye demokratik devrimini tamamlayamadı. Toplumda geçmişin her türlü ekonomiksosyal tortusu, bazen ciddi ölçülerde yaşıyor. Genç Cumhuriyet, köktenci radikal devrimleriyle, Osmanlı’nın Cahiliye toplum yapısından çağdaş topluma geçiş için tüm devrimleri birbiri peşi sıra gerçekleştirdi. Ama toplumların çağdaşlaşması, hele bir cahil toplum yapısından bilgili ve çağdaş toplum yapısına geçmek kolay olmuyor. Devrimleri sürekli canlı tutmanız ve kesintisiz çağdaşlığa yürümeniz halinde bile, ben diyeyim 10 kuşağın değişmesi gerekiyor. Çağdaşlık, düzenli bir kültürel değişimin yanı sıra, bu değişimin sağlıklı gelişen bir ekonomik yapı ve refah ile desteklenmesi gelişebilir ve toplumda yaşayan ilkel tortular, töreler bertaraf edilebilir. Türkiye’de her türlü ilkellik var. Ve bunları besleyen ekonomik ilkellik (geniş yoksulluk) dahil. Kaç bin yıl öncesinin yaşam ve alışkanlık tortuları canlı canlı sürüyor ülkemizde? Kaç “kültür” tabakası üst üste yaşıyor? Tıpkı mesela Troya’da 8 kültürel toplum kalıntısı gibi... kSaozsıyyoalopgmlaarlıarkeolojik Arkeologlar bunu yapıyor da, bugünün toplumbilimcileri, bugün yaşayan toplumda neden “arkeolojik tabakalaşmayı”, geçmişin tüm farklı ilkel yaşam biçimlerini ortaya çıkartacak çalışmalar yapmıyorlar? Ben mi soyunayım buna?! AKP iktidarı tümüyle bu ilkel töre kalıntılarının tümünü sahipleniyor. Ve bu ilkelliğin üzerinden ticaret ve siyaset yapıyor. Yanlış anlaşılmasın, geçmişin tortuları şu veya bu ölçüde, en “modern” veya “modern kılıklı” katmanlarda da var, yaşıyor ve iktidara onay veriyor. Tüm bu ilkelliklere sahip çıkan bu iktidarla mı çağdaşlığa yürüyecek bu ülke! İildkaemlliğisintedğıişdaevurumu İdam isteği de bunlardan biri aslında: ABD ve idamın olduğu diğer ülkeleri örnek göstermelerine bakmayın; ama adeta esiri oldukları, belki de daha doğrusu halkın esir etmek istedikleri dinci ideolojinin kısasa kısasını savunuyorlar. Bakın, saati Suudi Arabistan’a göre sabitlediler. Orada kelleler uçuruluyor. Afganistan, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Kırgızistan, Kuveyt, Libya, Lübnan, Malezya, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Suriye, Somali, Sudan, Ürdün, Yemen, İran, Irak, Bahreyn, Cezayir, Fas, Tunus.. adeta tüm İslam ülkelerinde idam var. Herhalde şöyle düşünüyorlar: Bizim neyimiz eksik? İslam ülkesi değil miyiz? O halde idam da olmalı! Adamlarını ‘İdam isteriz’ diye bağırtıyorlar İdam hangi koşullarda yeniden gündeme geldi: Ülkeyi sürükledikleri iç savaş, dışta savaş, kamplaşma, yoksulluğun sürmesi, cinayetlerin artması, milletin kin ve öfkesinin siyasal söylemlerle bilenmesi ve arkasından da millete çözüm olarak dayatılan “Bu işi ancak idamla çözeriz” aldatıcılığı. Liderlik ilkelliği dayatmakta yatmaz. Toplumda böyle bir niyet ortaya çıksa bile, bunun ilkellik olduğunu söyleyince şıp diye idam isteyen sesler kesilir. Ama bu konu şöyle işliyor: Meydanlarda toplantılarda partinin lideri, adamlarını ‘idam’ diye bağırtıyor, sonra lider de çıkıyor bunu halkın isteği olarak ilan ediyor. Birbirini besleyen bir girdap içinde toplum sözde idam istiyor! Türkiye bir ilkellik sarmalı içinde, bu sadece idam istemekle kalsa! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle