17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 21 Kasım 2016 10 teslim olmayız EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Benim de itirazım var Tümüyle sivil, tümüyle değerli, tümüyle çok anlamlı bir eylem başladı. Benim de itirazım var!.. (Twitter dilinde ?benimdeitirazımvar oluyor). Bu yurttaş eylemini başlatanlar çoğunuz için tanıdık. Yurttaş Girişimi. Hani yıllar önce “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” adıyla ünlenen o harikulade, o çok başarılı eylemi başlatan yurttaşlar yine kolları sıvamış. Birkaç kez Tırmık’ta altı çizildi, “Yurttaş olmak zor zenaat” dendi. Tribünde oturmayan, devletten hesap soran, alanlara çıkılmak gerekiyorsa çıkan, interneti yoksamayan, tersine imanına kullanan, katılan, katılımcılığı günlük yaşam gerçeğine dönüştüren yurttaşlardan söz ediyorum. Benim de itirazım var etkinliği için bir açıklamaları var. Dikkatle okuyacağınız umut ve beklentisi ile aynen aktaracağım: “Yurttaştan yurttaşa bir çağrımız var. Bu toplumun büyük çoğunluğu gelişmelerden memnun değiliz, huzursuzuz, güvensiziz, geleceği göremiyoruz, böyle yaşamak istemiyoruz. Milyonlarca yurttaşın olup bitenlere rızası değil itirazı var ama tek tek sesimiz duyulmuyor. Gücümüzü gücümüze, seslerimizi birbirimize katarsak suskunluğu aşarız, sessizliği deleriz, duyulur görülür hale geliriz. Ekteki metni elindeki bütün olanak ve yollarla gönderebildiğin, ulaşabildiğin herkese, her partiye, her kuruluşa, üyesi olduğun örgütlere, arkadaşlarına, eşine dostuna, izlediğin kanalların haber ve tartışma programlarına, kendi sosyal medya ağına, her yere gönder. İstersen bu metinden birkaç cümleyi al, istersen kendi itirazını 140 karaktere indirip “BenimdeİtirazımVar” hashtag’iyle paylaş, metni Facebook’una koy. Yurttaşın, hepimizin itirazının milyonlara ulaşabilmesi için yaratıcı ol.” Elden geldiğince yayılması, çoğaltılması istenen ekteki metin ise okuyup dağıttıktan sonra çerçeveletip duvara asılacak kadar anlamlı ve önemli. Onu aktarıp bu Tırmık’ı noktalayacağım. Sakın “Tembel yazar günü böyle kurtarmış” diyecek çatal dillilere, eylem tembellerine kulak asmayın. AKP iktidarında, OHAL koşullarında beyinleri ve vicdanları bacaklarının arasına sıkışmış heriflerin kol gezdiği şu günlerde susmamak, “itiraz etmek”ten daha önemli ne olabilir? (İtiraza itirazı olan beri gelsin) Buyrun Yurttaş Girişimi’nin temel metnine: Bu toprakların ortak sahibi olan bizler; AKP, CHP, HDP, MHP ya da başka partilere oy veren Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Laz, Süryani, Çerkes, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi, inançlı, inançsız bütün yurttaşlar, barış ve huzur içinde yaşayabileceğimiz bir ülke istiyoruz. Savaş istemiyoruz, şehit istemiyoruz, çocuklarımızın ölmesini, öldürmesini, birbirlerine silah çekmesini istemiyoruz. Düşman cephelere bölünmek, kardeşliğimizi, ortaklığımızı yitirmek istemiyoruz. Ne darbe, ne vesayet. Ne diktatör, ne terör! İşimizde gücümüzde, huzur içinde, özgür yaşamak istiyoruz. Kadın olduğumuz için hırpalanmak, tecavüze uğramak, öldürülmek, örtülüyüz diye aşağılanmak, şort giydik diye saldırıya hedef olmak, korku içinde yaşamak istemiyoruz. Kadın erkek hepimiz; inançlarımızı, dinimizi, kültürümüzü özgürce, eşitçe yaşamak istiyoruz. Hangi suçla suçlandığımızı bilmeden, kimin adına, hangi hukuka göre karar verdiklerini bilmediğimiz mahkemelerce tutuklanmak, hapse atılmak; darbeyle, terörle hiçbir ilgimiz yokken yalan ihbarlarla, sahte delillerle sorgusuz sualsiz işimizden olmak, meslekten uzaklaştırılmak, çoluk çocuğumuzla açlığa mahkum edilmek; barış deyince terörist, mağduriyet deyince hain ilan edilmek istemiyoruz. Keyfi kararlarla malımıza mülkümüze el konmasını, emeğimizin hakkının, ücretimizin, maaşımızın elimizden alınmasını, evlerimizin, köylerimizin yakılıp yıkılmasını, çocuklarımızın eğitimlerinin aksamasını, gençlerimizin sokaklarda heba olmasını istemiyoruz. Biz halkız, vicdanlı, iyi insanlarız; bizi tahriklerle kötücülleştirmeyin, kin ve nefret sözleriyle ayrıştırmayın, kana, ölüme alıştırmayın. Savaş, ölüm, idam, çatışma, kavga istemiyoruz. Bu ülkeyi yönetenler, kaderimize hükmedenler! Sizler; halkı sindirmek, özgürlükleri yok etmek için değil, biz yurttaşları barış, güven, huzur içinde yaşatmak için seçildiniz. Bilin ki bu gidişe rızamız değil itirazımız var. Bizi duyun! Özgür medya vazgeçilmez 10 yazar ve yöneticimizin tutuklanmasının ardından Şişli’deki gazetemiz binasına destek ziyaretleri dün de devam etti. Ziyarete gelenler “İfade özgürlüğü ve özgür medya demokrasinin vazgeçilmezleridir. Cumhuriyet’e yapılan baskıyı kınıyoruz. Cumhuriyet Gazetesi’nin tutuklanan yazar ve yöneticilerinin bir an önce serbest bırakılması tek dileğimiz” dediler. Gazetemize yönelik operasyonun 20. gününde de Şişli’deki binamıza çok sayıda siyasi ve aydın destek ziyaretinde bulundu. Alman Sos yal Demokrat Partisi üyeleri Ulrich Maurer, Karin Evers Meyer, Stefan Studt, Felix Schmidt, Marc Angel, Heinrich Meyer, Bridgritte Radke, Harald Berwanger, Kerstin Schulthei, Ulla Schmidt yazarlarımızdan Aydın Engin ile görüşerek dayanışma duygularını iletti. Alman Federal Parlamentosu Başkan Vekili Ulla Schmidt, yaptığı açıklamada “İfade özgürlüğü ve özgür medya demokrasinin vazgeçilmezleridir. Bu nedenle gelişmeleri izlediğimizi göstermek için buraya geldik. Kapıların kapanmamasını arzu ediyoruz” dedi. BASKIYI KINIYORUZ Gazetemize destek ziyaretinde bulunan Kepirtepe Köy Enstitüsü’nden bir grup ise “Cumhuriyet’in yanındayız” mesajını verdi. Kepirtepe Köy Enstitüsü’nden Raif Özdilek, grup adına yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “İstanbul’da yaşayan Kepirtepeliler olarak Cumhuriyet’e destek olmak için buradayız. Ben sıkı bir Cumhuriyet okuruyum, yurtdışında olduğum zamanlarda bile Cumhuriyet’i oraya getirtirdim. Cumhuriyet’e yapılan baskıyı kınıyoruz. Aynı zamanda basın özgürlüğümüzden yana tavrımızı göstermek için buraya geldik.” İnsanlar özgürlük arıyor Cumhuriyet’in Türkiye için vazgeçilmez olduğunu söyleyen TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, Cumhuriyet Kitapları’ndaki imza eylemine verilen desteğin önemine dikkat çekti EZGİ ATABİLEN Bu yıl tutuklu yazar ve gazetecilere dair pek çok eyleme mekân olan 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı dün son buldu. TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, hem fuarı hem de fuarın Türkiye’deki gerginliklerin yansıdığı atmosferini Cumhuriyet’e değerlendirdi. n Fuarın 35’inci yılını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yılki fuar çok ama çok başarılı geçti. Geçen yıl 550 bin ziyaretçiyle kapatmıştık. Dün akşam genel ziyaretçi hesaplamamız 540 bindi. Bugünü de sayarsak yaklaşık 600 bin ziyaretçi sayısıyla kapatacağız demek ki fuarı. Genç bir yazarın imzası dün akşam 22.30’a kadar sürdü mesela. Neresinden bakarsanız çok coşkulu bir fuar oldu. Fakat fuarın ilk üç günü Cumhuriyet Kitapları standı sanki üzerine ölü toprağı serilmiş gibi solgun bir stanttı. Sonra birkaç arkadaş bir araya gelerek Cumhuriyet Kitapları standında bir imza etkinliği başlattık. Orası da ilk gününden itibaren oldukça canlı geçti. Okurların desteği de çok güzeldi. n Siz gazetemizin yazarlarındansınız ama burada farklı bir kimliğiniz de var. Mesafeli durup yazarların örgütlenmesini beklemektense dahil olup organize etmeyi seçtiniz. Neden? 20 yıldır Cumhuriyet’te yazıyorum. Cumhuriyet’te yazmak kolay değil. İlhan Selçuk ağabeyimizin önerisiyle gazeteye yazmaya başladım. Benim gazeteye bağlılığım çok başkadır. Orayı aile gibi görüyorum. Türkiye için vazgeçilmez bir yayın organı. Dolayısıyla bu benim görevlerim arasındadır. Bu bağlamda eleştirmek istediğim bir şey de var. Cumhuriyet yazarlarından yalnızca dört kişi bu etkinliklere katıldı. Bazılarının mazeretleri vardı ama onların dışında kalan yazar arkadaşlarımızın gelip bu etkinliğe omuz vermesini bekledim doğrusu. Soluklanmaya geliyorlar n Bu yıl fuara daha fazla ziyaretçi gelmesini, okurların tutuklu yazar ve gazeteciler için düzenlenen eylemlere katılmasını, özetle onlara sahip çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu başımıza ilk defa gelen bir durum değil. Ne zaman ülkenin üzerinde kara bulutlar belirmeye başlasa insanlar soluklanmak için kendilerine bir özgürlük platformu arıyor. TÜYAP özünde bir özgürlük platformudur. Burası her inanç, görüş ve siyasi eğilimden yayıncının kendisine alan bulduğu bir mekân. İn İMZA NÖBETİ DÜN DE SÜRDÜ Kitap Fuarı’nda bulunan Cumhuriyet Kitapları standına, fuarın son günü olan dün de gazetemizle dayanışma için pek çok yazar ve sanatçı konuk oldu. Sanatçılar tutuklu yazar ve yöneticilerimizden Turhan Günay’ın yayın yönetmenliğini yaptığı Cumhuriyet Kitap ekini ve Cumhuriyet gazetelerini fuar ziyaretçileri için imzaladılar. İmza nöbetine katılan isimler arasında Nevra Bucak, Egemen Berköz, Yaşar Miraç ve Ali Ekber Ataş gibi pek çok yazar yer aldı. sanlar Kitap Fuarı’na aktıklarında aynı onu engellemek istiyor, belki engelliyor. zamanda özgürlüğe doğru yöneldiklerini Bizim bunda bir dahlimiz yok. Biz bura hissediyorlar. Bu çok önemli bir şey. Bu da farklı disiplinler için bir özgür ifade rada her görüşten yazar var. İslamcılar, alanı sağlıyoruz. Bizim desteklediğimiz o laikler, sosyalistler... Bütün bu insanlar alan ve o alanın kendi bütünlüğü içinde burada kendilerini rahat hissediyorlar. ki özgürlüğü. Bu kadar. n Bu yılki sanat fuarı bölümünde Özgür Korkmazgil’in bir eseri polis ta Almanya’nın desteği rafından önce kaldırılmak, sonra +18 n Fuarın ‘Onur Konuğu’ Almanya ol ibaresiyle sergilenmek istendi. Netice du. Türkiyeli yazar ve yayıncılar Al de sanatçı işlerini fuardan çekti. Bu man meslektaşlarıyla pek çok panel nun üzerine çıkan sansür haberleriyle de buluşup fikir alışverişinde bulun ilgili bir şey söylemek ister mi dular. Alman konukların Türkiye’de siniz? olanlara yönelik tavrı nasıldı? Biz bu iş için yola çıktı Almanya’nın 35. yılda konuk ül ğımızdan beri neler ya ke olması gerçekten çok önemliydi. şadık. Bir arkadaş geli 2008 yılında Türkiye Frankfurt Ki yor mesela kitapları top tap Fuarı’nda “konuk ülke” iken, latıldığı için yayıncısının Almanların Türkiye’den resmi standında kendini zinci olarak davet ettiği yazarlar re vuruyor. Bize ona gidip arasında Aslı Erdoğan da “Arkadaş, bu zincirleri bı vardı. Dolayısıyla rak” demeyiz. Başka bir sa Aslı Erdoğan’ın natçı bir resim yapmış ve tutuklanma bazılarınca müstehcen bu sı Almanya’da lunmuş. Müstehcen olsa çok önemli tep da olmasa da biz ona ses kilere neden ol çıkartmayız. Şikâyet olu du. Alman Ya yor, polis geliyor, polis Deniz Kavukçuoğlu yıncılar Birliği Aslı Erdoğan’la ilgili bir imza kampanyası düzenledi. İlk elde bu kampanyaya imza veren kişi sayısı 80 bindi. Alman dostlarımız İstanbul’a geldiklerinde ise bu sayı 120 bine çıkmıştı. Bunu bir ölçüde Alman arkadaşlarımız Türkiye kamuoyuna yansıttı. Tabii ki buradaki Alman yazarları da Aslı Erdoğan’dan başlayarak, Cumhuriyet gazetesi tutuklamalarını, akademisyenlerin içeri alınmasını da doğal olarak tartışma konusu yaptı. Kimse inandıramaz n Sizin OHAL sonrası Türkiye manzarasıyla ilgili yorumlarınız neler? OHAL sonrası yaşadıklarımızın bir bölümü anlaşılabilir. Yani, Fethullahçı terör örgütüne karşı girişilen operasyon doğal. Fakat bu operasyonlara konuyla hiç ilintisi olmayan medya kuruluşlarının katılması bence çok endişe verici ve toplumu tedirgin edici. Aynı durum bizim Silivri’deki 10 arkadaşımız için de geçerli. Kimse kimseyi inandıramaz o arkadaşlardan birinin bu FETÖ girişimini desteklediğine. Yüzlerce akademisyenin durumu da öyle. Bütün bunlar dehşet verici. Bu davalar şayet başlar ise aklar karalar belli ölçüde ortaya çıkacak. ‘Birbirimize ses vermeliyiz’ Aykut Küçükkaya Nazan Özcan Fehim Taştekin Pınar Dağ Taştekin ve Dağ’a gazetemiz Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya ve editörlerimizden Nazan Özcan eşlik etti. Gazetemiz ile dayanışmak için meslek örgütleri tarafından başlatılan “Haber Nöbeti”ni dün gazeteciler Fehim Taştekin ve Pınar Dağ devraldı. “Bu süreçte birbirimize ses vermezsek, teker teker hepimizin sesi kısılacak” diyen Fehim Taştekin “Kendi geleceğimiz için, ülkenin geleceği için, ülkenin karartılmaması için Cumhuriyet’e ve diğer kapatılan yayın organlarına sahip çıkmamız gereki yor. Bu bir ihtiyacın ötesine geçti, varolmak için son derece zorunluluk haline gelen bir ödev oldu. Şu süreçleri yaşadık; Kürt’ün sesi kısıldığı zaman Türk’ün sustuğu, Alevinin sesi kısıldığı zaman Sünninin sustuğu, tam da iktidarın arzuladığı bir duyarsızlık ortamı yaşadık” dedi. Tutuklamaların siyasi olduğunu dile getiren Pınar Dağ ise “Herkesin biraz daha duyarlı olmasını istiyorum” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle