23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 14 Ekim 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘FETÖ’nün yerine Menzil hevesli’ haber 7 TBMM Darbeyi Araştırma Komisyonu, 15 Temmuz’da görevde olanlar yerine eski Genelkurmay başkanlarını dinleyecek. Diyanet’ten Prof. Öztürk, FETÖ’den boşalan yere diğer cemaatlerin heveslendiği uyarısı yaptı 15Temmuz darbe girişimini araştıracak açıklayan Rusya Devlet Başkanı Putin’in alınsaydı 15 Temmuz olmazdı. İki yıl ön İŞTE EKİM PROGRAMIözel temsilcisi Aleksandr Dugin dinlene ce darbe olacağını öngördük. Darbe olaca TBMM Komisyonu’nda benim senen bir aylık çalışma tak vimi; komisyonun ilk aşama da 15 Temmuz günü yerine, geçmişe yöneldiğini gösterdi. MAHMUT LICALI Muhalefetin özellikle komis yonun 1516 Temmuz günü yaşananlara odaklanılarak darbe girişimi sırasında ak tif olarak görev yapan kişilerle görüşülme talepleri çalışma takvimine yansımadı. Putin’in danışmanı da listede Komisyonun bir aylık çalışma takviminde ağırlıklı olarak eski Genelkurmay Başkanları ve bazı eski siyasetçilerin yanı sıra gazeteciler ve bazı akademisyenler yer aldı. Takvime göre darbe sırasında aktif olarak görev yapan isimler arasında yal cek kişiler arasında yer aldı. Komisyona bilgilendirme yapılması konusundaki taleplerin iletildiği Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet’in hazırlık için süre istediği dile getirildi. Muhalefet, süre istenilmesine tepki gösterdi. İkinci Gülen var Komisyona bilgi veren Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Şafak Ertan “Devlet bu yapının hizmet hareketi olmadığını biliyordu. Bürokratlar siyasileri sürekli kandırdı. Bunlar belgelerde var. Biz o belgeyi bulduk. Bir mahzende unuttukları belgeler olmasaydı, bunlar ortaya çıkmayacaktı. Bu belgeyi yazılı olarak kurumdan talep etmelisiniz. O belgelerde gizli ikinci Fetullah Gülen’in kim olduğunu da ğı bilgisi sivil siyasete gelene kadar kesintiye uğratıldı. Önlem alınamadı” dedi. Menzil uyarısı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi Prof. Mustafa Öztürk, FETÖ’den boşalan yere diğer tarikat ve cemaatlerin heveslendiği uyarısı yaptı. Öztürk, şunları söyledi: “Din devlet cemaat ilişkileri sıkıntılı. Bu kadar özgürlük cemaatler için lüks. Şu anda başka yapılar da o boşluğu doldurmanın hevesi içinde. Menzil cemaatinin devletle ilişkilerinin senli benli olmaya çalıştığını bu konuda çok talepkâr olduğunu biliyorum. Nurculuğun diğer kolları da hevesli.” Balyoz mağduru emekli Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel, 1982’de Harp 18 Ekim: Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, eski Bakan Mehmet Ağar, gazeteci Fehmi Koru. 19 Ekim: Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, eski CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler, gazeteci Nevzat Bayhan. 20 Ekim: Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, yazar Yavuz Çobanoğlu, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu. 25 Ekim: Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, gazeteci Nedim Şener, Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak, eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar. 26 Ekim: Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Hüseyin Gülerce, Putin’in danışmanı Aleksandr Dugin, eski Emniyet Genel nızca Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dün göreceksiniz.” Darbeci generallerin kendi Okulu’nda özel bir sınıf ihdas edildiğini, dar ve eski İçişleri Bakanı Efkan Ala bu leriyle ilgili raporları yok ettiğini söyleyen bu sınıftan çıkan 11 generalin 11’inin de Müdür Yardımcısı Emin Arslan, eski bakan Tayyibe Gülek. lunuyor. Takvimine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbeyi öğrendiğini ifade ettiği Ziya İlgen dikkat çekerken, darbe girişimini bir gün önceden yetkililere ilettiğini Çomaklı, “1725 Aralık’tan sonra gri alana çekildiler ve darbe hazırlığına başladılar. Örgüt yapılanması Cizvit tarikatı, mali yapılanması ise Escobar gibi işliyor. Önlem darbenin içerisinde olduğunu dile getirdi. Önsel, söz konusu dönemde Öğrenci Alay Komutanı olan kişinin Hilmi Özkök olduğunu kaydetti. l ANKARA 27 Ekim: Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Cumhurbaşkanının eniştesi Ziya İlgen, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fikret Acar. DİNK DAVASINDA GARİP Eylemi biliyorduk amaSAVUNMA öldürüleceğini bilemezdik Dink davasında ifade veren istihbaratçı polis Sarı, jandarmayı suçladı CANAN COŞKUN Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı’nın sorgusu yapıldı. Sarı, “Yasin Hayal’in eylemden vazgeçtiği yönünde EylülEkim 2006 gibi haberim oldu. Eylemin şekli hakkında konuşmadık. Öldürülme bir eylemin fiili sonucudur, öldürüleceğini bilemeyiz” dedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada, cinayetin azmettiriciliği ile yargılanan Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanlığından ilişiğinin kesilmesine ilişkin yazıda imzası bulunan Faruk Sarı dinlendi. Sarı, kusuru ve ihmali olmadığını savunarak, “Şahıslar yakalandığında önleme dinlemesinin amacı son bulmuştu. Bu ses kayıtlarının imha edilmemesi gerekiyordu. Cinayetin aydınlatılması için imha edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Cinayetin ortaya çıkarılması adına Trabzon’daki kamu görevlileri ciddi hassasiyet göstermiştir” dedi. ‘Jandarma bölgesinde’ Sarı, iddianamede kendine yöneltilen suçlamalarla ilgili ise “Kamu görevlisiyim ve mevcut kanunlar gereği görevimi yerine getirdim. Cinayetin azmettiricileri jandarma bölgesinde yer almaktadır. Jandarmanın cinayetin keşfinde bilgi sahibi olduklarını Engin Dinç de söyledi” diye konuştu. Mahkeme yargıcı, çapraz sorgusu sırasında Sarı’ya “Erhan Tuncel’le ilişik kesildikten sonra neden para ödemeye devam edildi” diye sordu. Sarı da, “Bozuk bir saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir. Belki düzelir diye görüştük” yanıtını verdi. ‘Öldürüleceğini bilemeyiz’ Yargıcın, ‘cinayet tasarısından haberiniz hiç mi yoktu?’ sorusuna Sarı, “Daha önce eylemin yapılacağı yönünde haberim vardı. Yasin Hayal’in eylemden vazgeçtiği yönünde EylülEkim 2006 gibi haberim vardı. Eylemin şekli hakkında konuşmadık. Öldürülme bir eylemin fiili sonucudur, öldürüleceğini bilemeyiz” dedi. Yargıç, “Erhan Tuncel’in teknik takibi sonucu jandarmayla irtibatlı olduğu ortaya çıkmış. Bu istihbarat elemanlığı görevini sonlandırmayı gerektirir. Neden sonlandırmadınız” diye sordu. Sarı ise “Teyit edemedik, sadece biliyorduk. O dönemdeki arkadaşlarımız bilgi verebileceğini değerlendiriyordu” karşılığını verdi. ‘Çalışan sayısı az’ Mahkeme başkanının “Silah talimleri, fotoğrafların indirilmesi konusu var. Yargıtay kararlarında geçiyor artık somut hazırlık. Teknik takip yapılsaydı bunlar tespit edilebilir miydi” sorusunu yönelttiği Sarı, “Bugün bu bilgiler elimizde olsaydı size katılıyorum. O gün içinde bulunduğumuz şartlarda zaten 3 çalışan vardı” dedi. Sarı, “Dink’in öldürülmesi bu işlerle ilgilenmesi gereken Trabzon için bir sıkıntı oluşturacaktı. Böyle bir gelişmeden haberinizin olması gerekmez mi” sorusu üzerine de “Evet, gerekir ancak benim dönemimde bir gelişme olmadı” diye yanıt verdi. Avukattan suç duyurusu Avukat Günay Dağ, Maltepe Çocuk Kapalı İnfaz Kurumu’nda uğradığı saldırıya dair suç duyurusunda bulundu. Dağ, kurum müdürü, 2. müdürü ve infaz koruma memurları hakkında ‘işkence’, ‘tehdit’ suçlarından soruşturma açılmasını istedi. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Kartal Hukukçular Derneği üyesi avukatlar da Anadolu Adliyesi önünde bir araya gelerek, Dağ’a destek verdiler. Dağ, “Kurum 2. müdürüne müvekkilimin işkenceye maruz kaldığını belirttim. İşkencenin devamı halinde ağır hukuki sonuçlar yaşanabileceğini ifade etmeye çalıştım. ‘Beni tehdit mi ediyorsunuz’ diyerek, gardiyanları çağırdı, beni zorla dışarı attırdı. Koridor boyunca sürüklenerek, duvarlara çarpılarak, merdivenlerden sürüklenerek dışarıya atıldım. Hapishane önünde bir gardiyanın daha saldırısına uğradım” dedi. CUMHURİYET’İN SORULARINI Necmiye Alpay: EnYANITLADI büyük endişem iç savaş EVRİM ALTUĞ Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin danışma kurulunda yer aldığı için tutuklanan dilbilimci ve çevirmen Necmiye Alpay, Türkiye’de bir iç savaşın patlak vermesinden endişe ettiğini söyledi. Muhalif basına destek çağrısı yapan Alpay, “Kâğıt gazetelere destek unutulmasın, cezaevlerine internet giremiyor” dedi. Alpay’ın avukatı aracılığıyla kendisine ulaştırdığımız sorulara verdiği yantılar şöyle: n 12 Eylül ile bugünün kıyaslamasını yapınca en çok neden endişe duyuyorsunuz? En çok bir iç savaşın patlak vermesinden endişe duyuyorum. 12 Eylül’de gücün bir siyasi partisi yoktu, bugün var. 12 Eylül’de toplum bugünkü kadar yarılmış ve kışkırtılmış değildi. Bugünkü kışkırtma dozuna uzun süre miş bir toplumun temel kav dayanması mümkün değil bu ramlarından biridir. Nasıl ki ge toplumun. lişmiş bir insan saldırganlığın n 200’ü aşkın küresel ay dan arınırsa toplumlar da öyle dın imza topladı. Size destek dir. Özellikle iç çatışma dönem artıyor. lerinde hayati bir problem bu. Bize gösterilen desteğin te n Muhalif medyaya önerile mel hak ve özgürlükler ile ev riniz veya bir mesajınız var mı? rensel hukukun talep edilme Muhalif medyanın kıymetini si anlamını taşıdığı görülmeli. bilmek tüm demokrasi yanlıla Bütün siyasal ve toplumsal ke Necmiye Alpay rının işi olmalı. İki kesim (mu simlerden bu temeli benimse halif medya ile muhalif demok yenler bir araya gelmeli. Bu süreç başla ratik kesimler) birbirine destek olma dı ve “dükkâncılık” yapılmadan devam dan gelişkin bir toplum yönünde adım edilmeli. atmak mümkün değil. İfade özgürlüğü n Türkiye’de barışın çevirisini yap de başka türlü sağlanamaz. Kâğıt ga mak neden zor? zetelere destek unutulmasın bu arada, Türkiye’de barış demek zor çünkü ba cezaevlerine internet giremiyor! Ve te rış fikri baştan beri devlet terörüne ma mel kavramlar en göze çarpar biçim ruz bırakıldı. Sosyalistlerin bir kışkırt de, bir sözlük gibi, usanmadan göste ması gibi görülegeldi barış. Oysa geliş rilsin, ögretilsin, yayılsın. TBMM’DE GÖRÜŞÜLEN 677 SAYILI KHK’DE DEĞİŞİKLİK YAPILDI Kapatılan 53 özel okul açılacak TBMM Genel Kurulu’nda, OHAL kapsamında çıkarılan 677 sayılı KHK’nin görüşmelerine devam edilirken, söz konusu kararnamede daha sonra çıkarılan KHK’lerle yapılan değişiklikler AKP’lilerin verdiği önergeyle 677 sayılı KHK’ye eklendi. Önergeyle, 53 özel okul ve 1 öğrenci yurdunun yeniden açılması kabul edilirken, darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda darbeci general Semih Terzi’yi öldürdükten sonra şehit edilen Ömer Halisdemir’in ismi Özel Kuvvetler Karargâhı’na verildi. Ayrıca önergeyle 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Yasası’na tabi personelin komutanının teklifi, bakanlığın onayıyla kamu görevin den çıkarılması hükmü düzenlendi. Görüşmelerde HDP’li Celal Doğan, AKP’ye tepki göstererek “Suç tarihi belirliyorsunuz. Hangi hakla, sıfatla yargı ve TBMM uhdesindeki yetkiyi ilan ediyorsunuz? Bu sizin yetkinizde değil” dedi. CHP’li Murat Emir de, CHP’nin KHK’lerin iptali ile ilgili başvuruyu redden Anayasa Mahkemesi’nin kararını “garabet” olarak nitelendirerek, mahkemenin “majestelerin mahkemesi” olduğunu açıkça gösterdiğini söyledi. Değişiklikleri eleştiren HDP’li İdris Baluken, “Ya cemaatle örtülü bir anlaşmanın zemini var ya da hükümet bu kurumlarla ilgili kayyım benzeri bir mekanizmayı devreye koymak için böyle bir şey yapıyor” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Gardiyan açığa alındı, intihar etti Adıyaman Cezaevi İnfaz Kurumun da gardiyan olan 31 yaşındaki Enver Ş., FETÖ soruşturmala rı kapsamında açığa alındı. Enver Ş, Mu salla Mahallesi’nde bulunan TOKİ ko nutları 8. katta sa Enver Ş. bah saatlerinde kendini merdiven boşlu ğuna asarak intihar etti. Evli ve 1 çocuk babası olan gardiyan Enver Ş’nin cena zesi Adıyaman Eğitim ve Araştırma Has tanesi morguna kaldırıldı. l DHA Önce demokrasi, sonra anayasa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen salı ince çalışılmış belagatle sarıp sarmalayarak Erdoğan iktidarına verdiği “başkanlık müjdesi”ndeki özlü ifadeler şunlardı: “Fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerini arayalım... MHP, Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır... Millet ne derse o olur, neye karar verirse boynumuz kıldan incedir.” Başbakan Binali Yıldırım da geçen çarşamba Bahçeli’nin hediyesini aynı selamlama cümlesiyle aldı: “Türkiye, fiili durumu hukuki duruma dönüştürmek mecburiyetindedir.” Bu iki zat, mevcut fiili duruma hukuki statü kazandırmak hususunda mutabık görünüyorlar. Sanki fiili durum şahanedir de memleketin yegâne meselesi bunun üzerine tastamam oturan bir anayasa yapmaktır. Fiili durum bir felaket, farkında değil misiniz? Türkiye, eylem ve kararları dengelenip denetlenemeyen bir tek adamın keyfi baskı rejimi altında, demokrasi ve hukuk devletinden her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor. Siyasi erk üzerinde dengeleme ve denetim işlevini görmesi icap eden kurumlar ya felç edilmiş ya da iktidara tabi kılınmış. Yasama işlevsiz, yargı bağımlı. Ağır baskı ve tehdit altında yaşam mücadelesi veren biriki eleştirel gazete ve bir TV kanalını saymazsanız, basın özgürlüğü sıfır. Medya, iktidara propaganda ve dezenformasyon hizmeti veriyor... Akademik hürriyet yok edilmiş. Ülkenin güneydoğusunda kanlı bir savaş, şiddetini artırarak sürüyor. 15 Temmuz başarısız darbe girişimi, iktidar sistemindeki ittifak ilişkilerinin neticesinde yaratılmış devlet krizi ve zaaflarının ürünüydü... Bu darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL, kısa sürede tüm muhalif kesimlere karşı bir baskı, sindirme ve tasfiye aracı olarak kullanılır oldu. İşkence geri geldi. İnsan hakları ihlalleri yaygınlaşıyor ve endişe verici boyutlara tırmanıyor. Önlenen askeri darbenin ardından Türkiye şimdi bir karşı darbe sürecinin içinde bulunuyor. Fiili durum budur. Yolunu açan da “hukukileşsin” dedikleri tek adam rejimi... Türkiye’nin tercihi, ülkeyi felakete sürükleyen söz konusu fiili durumu anayasal hale getirmek olmamalıdır. Ülkenin önündeki acil görev, bu fiili durumu demokrasiyle değiştirmektir. Demokrasi ve onun güvencesi olan kurumlar ihya edilmeden gidilecek bir referandumun sonucunda yürürlüğe girecek tek adam rejimi anayasası da tıpkı 12 Eylül Anayasası gibi meşruiyeti sakat bir belge olarak doğacak... Basın özgürlüğünün olmadığı, muhalefetin medyaya erişiminin azami ölçüde kısıtlandığı, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı ve yüz binlerce insanın sürüp giden çatışma nedeniyle evsiz barksız kaldığı bir ülkede, adil ve serbest seçim ya da referandum yapılamaz, yapılırsa meşru olmaz. Önce OHAL kaldırılmalı, hemen ardından da OHAL uygulamalarının yol açtığı büyük demokrasi hasarı onarılmalıdır. Bunlar yapılıp serbest ve demokratik bir tartışma ortamı oluşturulmadan dayatılacak bir başkanlık sistemi anayasasının doğal sonucu, ülkenin anayasal bir olağanüstü hal altında ilelebet yaşamaya mahkum edilmesidir... Hepimiz biliyoruz ki bu imkânsızdır. Mevcut şartlarda ortaya çıkacak olan, bir karşı darbe anayasasıdır. Böyle bir anayasaya göre yönetilen Türkiye’de, muktedirin arzuladığı mutlak istikrar ortamı hâkim kılınamaz; fakirleşme, itibar kaybı ve sürekli istikrarsızlık kaçınılmaz olur. 2 bin 400 öğretmen, 184 hâkim ve savcı açığa alındı Milli Eğitim Bakanlığı ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında 2 bin 400 öğretmeni, HSYK de Bylock kullandığı tespit edilen 184 hâkim ve savcıyı daha açığa aldı. Açığa alınan hâkim ve savcı sayısı 3 bin 640 oldu. 109 hâkime TSK’den ihraç Milli Savunma Bakanı Fikri Işık başkanlığında toplanan Askeri Hakimler Komisyonu’nun aldığı kararla 109 Askeri Hâkim Subay TSK’den ihraç edildi. TSK ile ilişiği kesilenler arasında eski Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hayrettin Kıldırımcı, Hava Kuvvetleri eski Adli Müşaviri Hava Hâkim Yarbay Bedrettin Özgür de yer aldı. 15 Temmuz’dan sonra ihraç edilen Hâkim Subay sayısı 209 oldu. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle