23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 şçi ve memurlar, hükümetin kıdem tazminatı ve 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda yapacağı değişikliklere karşı ortak mücadele başlattı. TBMM Başkanlığı’na sunulmak üzere hazırlanan metin MUSTAFA imzaya açıldı. ÇAKIR Metinde, “657’ye ve kıdem tazminatına dokunma” denildi. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesine karşı çıkan DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9630 1 kuruş 3.2100 4.1 kuruş 11.03 0.08 puan 73.481 1.053 puan 710.66 5.3 lira 106.00 69 kuruş EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Cumartesi 30 Ocak 2016 ‘Güvenceli iş haktır’ Kıdem tazminatı ve 657 değişikliğine karşı ortak bir tavır geliştiren işçi ve memurlar yaptıkları ortak açıklama ile ‘657’ye de, kıdeme de dokunma’ dedi İ DİSK, imza kampanyası başlattı. TBMM Başkanlığı’na sunulmak üzere tüm çalışanların imzasına açılan “Güvenceli bir iş haktır” başlıklı metinde, Türkiye’de iş güvencesi olmadan çalışan milyonlarca işçinin, emekçinin yaşam güvencesinin de bulunmadığına dikkat çekildi. Metinde, önümüzdeki dönemde TBMM çalışmaları sırasında 3 isteğin dikkate alınması istendi. Metinde yer alan 3 talep şöyle: 1 Kıdem tazminatı iş güvencemizdir; işverenin yükümlü lüğündedir. “Fon/sandık” gibi adlar altında kıdem tazminatının fiilen ortadan kaldırılmasına, işçileri işten çıkarma maliyetlerinin azaltılmasına dair planlardan vazgeçilmeli. 2 Taşeron düzeni köleliktir, yasaklanmalıdır. Tüm taşeron işçilere kayıtsız, şartsız, ayrımsız kadro verilmeli. 3 Kamu çalışanlarına iş güvencesi sağlayan 657 sayılı yasanın ilgili maddelerine ve işçilere iş güvencesi sağlayan kıdem tazminatına dokunulmamalı. DİSK, tüm işçilerin kıdem tazminatı alabilmesi için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: n Mevcut yasaya (1475 sayılı yasanın yürürlükteki 14. maddesi) bir cümle koyarak, bir yılın altında çalışanlara da kıdem tazminatı ödenmesi sağlanmalı. n İflas nedeniyle ödenmeyen kıdem tazminatını devletin ödemesi ve işverenden haciz yoluyla tahsili sağlanmalı. İflas halinde bankaların, devle Tavan kalkmalı tin değil işçilerin alacaklarının ödenmesi öncelikli ve imtiyazlı hale getirilmeli. n Kıdem tazminatı ödemeyen işverenlere ağır yaptırımlar getirilmelidir. 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan “kıdem tazminatı tavanı” kaldırılmalı. n Sendikal barajlar, örgütlenmenin ve grev hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Örgütlü işçinin kıdem tazminatını gasp etmek mümkün olmayacak. l ANKARA Notu politik katılık değiştirecek redi derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia Rating’in Başkanı Orhan Ökmen, iç ve dış siyasi riskler ile demokrasi standartlarındaki bozulmaların güven eksikliği yarattığını bunun da yatırımcıyı olumsuz etkileyeceğini söyledi. Dış borç bağımlılığının ve kısa vadeli borçların baskınlığının giderek artıyor olması karşısında, döviz rezervlerindeki kaybın Türkiye’nin en önemli riskleri arasına girdiğini belirten Ökmen, “İç ve dış siyasi riskler ile demokrasi standartlarındaki bozulmaların ekonomi ve K yatırımcı atmosferi üzerinde yarattığı tahribat ve güven eksikliği son yılların en yüksek seviyesine ve yönetilebilir olmaktan çıkma noktasına ulaşmıştır. 2016 yılında Türkiye’nin olası not değişikliğinin en önemli sebepleri, ekonomik alandan ziyade politik alandaki mevcut bu katılaşmalarla ilgili olacaktır” değerlendirmesini yaptı. JCR, Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para ve yerel para notlarını “BBB”, not görünümlerini de “durağan” olarak derecelendiriyor. l Ekonomi Servisi İstanbul’da Avrupalı markalar için üretim yapan bir atölyede çalışan 12 yaşındaki Şukri, ailesine yardım etmek için okula gitmeyerek haftada 60 saat çalışıp 600 lira kazanıyor. Gübretaş’tan 310 milyon TL’lik yatırım ran’a ambargonun kalkmasıyla önlerinin açıldığını dile getiren Gübretaş Genel Müdürü Kutlu, İran’a 196 milyon liralık yatırım bütçesi öngördüklerini söyledi. Geçen yıl şubatta genel müdürü olduğu Gübre Fabrikaları Türk Anonim Şirketi’nin (GÜBRETAŞ) 2015’i nasıl geçirdiğini anlatan Şükrü Kutlu, 2016 hedeflerini anlattı. Türkiye’nin, gübre hammaddesinden yoksun bir ülke olduğunu belirten Kutlu, Türkiye’de 5 buçuk milyon ton kimyasal gübre kullanıldığını, bunun 2 milyon tonunun ithal edildiğini söyledi. Türkiye’de üretilen gübrenin hammaddesi de dışarıdan geliyor. Kutlu, bu yılın kendileri için rekor yılı olacağını söyleyerek, öngördükleri 2 milyon tonu aşan satış hacmi ile 4 milyar TL üzerinde konsolide ciro ve 234 milyon TL net kâr hedeflediklerini ifade ettiği toplantıda, gübrede KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e inmesinin ve İran’a ekonomik yaptı İ İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2.3 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin bulunduğu Türkiye’de çocuk işçi çalıştırmanın had safhaya ulaştığı vurgusu yaparken, Avrupalı markalara da istismar uyarısı geldi. vrupalı markalar için üretim yapan merdivenaltı tekstil atölyelerinde Suriyeli çocuk işçi sayısı artarken, uluslararası sivil toplum örgütleri, markaları çocuk istismarı konusunda dikkatli olmaya çağırıyor. Türkiye’de merdiven altı tekstil atölyelerinde yasadışı olarak binlerce Suriyeli mülteci çalıştırılırken, Avrupalı markalar için üretim yapan atölyelerde çocuk işçi çalıştırma yaygınlaşıyor. İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesi, Avrupalı markaların tedarikçisi haline gelen, çocuk işçi çalıştıran kayıtdışı atölyelerin, işçi ve insan hakları örgütleri tarafından mercek altına alındığını yazdı. Guardian’ın haberine göre, 120’yi aşkın markanın tem FWF: Suriyeli çocuk işçi çalıştırmayın A sil edildiği sivil toplum örgütü Adil Giyim Vakfı (Fair Wear FoundationFWF), kayıt dışı üretim yapılan yerlerin tedarik zinciri gözetim sistemine dahil olup olmadıklarının tespit edilmesi için üyelerine çağrıda bulundu. Vakfın uluslararası onay koordinatörü Ruth Vermeulen de, şirketlere, mültecilerin yasadışı çalıştırıldığı atölyelerle iş yapmamalarını ve mültecilere işçi statüsü kazandırılması için çalışmalarını tavsiye etti. İş ve İnsan Hakları Kaynak Merkezi de, önde gelen 28 giyim markasına, tedarik zincirleri hakkında şeffaf olmaları çağrısında bulunarak, Suriyeli mültecileri korumak için at Kutlu: Gübretaş’ın geliştirdiği ürünlerle, Saray’ın çimlerinin bakımını üstleniyoruz. rımların kalkmasının kendileri için destekleyici olduğundan bahsetti. Gübrenin doğalgazdan üretildiğine dikkat çeken Kutlu, İran’a bu yüzden yatırım yaptıklarını anlatarak, İran’daki ambargonun kalkmasıyla önlerinin açıldığını belirtti. Kutlu, “İran’a devam eden tesis yatırımları için, bu yıl yaklaşık 196 milyon TL yatırım bütçesi öngörüyoruz” diyerek, Türkiye ve İran’daki toplam yatırım bütçelerinin yaklaşık 310 milyon TL olduğunu dile getirdi. l Ekonomi Servisi 28 şirkete markaj 2016 rekor yılı tıkları adımları bildirmelerini istedi. İngiltere merkezli kuruluşun araştırmacılarından Danielle McMullan, altı aydır Türkiye’de bulunan mültecilere çalışma izni verilmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi, ancak markalara mülteciler konusunda gevşekliğe düşmemeleri, dikkatli olmaları uyarısında bulundu. Guardian, İstanbul’da Avrupalı markalar için üretim yapan bir atölyede çalışan 12 yaşındaki Şukri’nin yaşadıklarına da yer verdi. Gazete, Suriye’nin Kamışlı şehrinden amcasıyla birlikte 10 ay önce kaçan Şukri’nin ailesine yardım etmek için okula gitmeyerek haftada 60 saat çalışıp 600 lira kazandığını yazdı. l Ekonomi Servisi İstanbul’da toplu ulaşıma zam geldi Pazar gününden itibaren tam bilet 2.30 TL, öğrenci 1.15 TL, indirimli bilet de 1.65 TL olacak. stanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) kararıyla, toplu taşımalarda uygulanacak ücret tarifesine zam yapıldı. Yeni düzenlemeyle tam bilet 2.15 TL’den 2.30 TL’ye, indirimli bilet 1.50 TL’den 1.65 TL’ye çıkarıldı. Aylık mavi kartı tam kullanan Cam işçisi Kanyon’da Şişe Cam’ı protesto etti Mersin’deki işten çıkarılan ŞişeCam işçileri İstanbul’da, Şişe Cam şirketini protesto etti. Cam işçilerinin günlerdir devam eden protesto eylemlerine dün bir yenisi daha ekledi. Levent Kanyon AVM önünden ŞişeCam Holding’in genel merkez binasına doğru yürüyen emekçiler basın açıklaması yaparak taleplerini dile getirdi. İnşaat Sendikası’nın da aralarında olduğu birçok sendika, kurum ve parti eyleme katılırken, halk da; “Mücadeleniz mücadelemizdir” sloganıyla eyleme destek verdi. line tutuşturmak” diye bir deyimimiz var bizim. Sözlük karşılığı, “Karşısındakinin isteyip istemediğini düşünmeksizin verivermek.” Gerçekten de “eline tutuşturmak” dendiğinde, eylemin tek taraflı olduğunu; yanı sıra tutuşturulan kimsenin rızasının aranmadığını hissetmek için, öyle oturaklı hukukçu olmaya pek gerek yok. Sevgili Can ile Sevgili Erdem hakkında hazırlanan 473 sayfalık iddianamede geçiyor bu deyim. İki arkadaşımın, yazdıkları haberler nedeniyle cezaevinde ölmesi gerektiğini öngören, “intihalli” iddianamenin 211. sayfasından aktarıyorum: “Beyanlardan da anlaşılacağı üzere şüpheliler, ellerinde somut hiçbir bilgi ve belge olmamasına rağmen FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün, aracılar vasıtasıyla ellerine tutuşturduğu görüntüler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetini terörle ilişkilendirmeye girişmişler, bu amaç doğrultusunda bilinçli ve sistematik olarak, gerçeklikten uzak/kurgu yazılar kaleme almışlardır.” İddianameyi okurken Can ile Erdem’i, bambaşka işlerle uğraştıkları bir sırada, hangi köşeden nasıl belirdiği anlaşılmayan ve işleri bittikten sonra olay mahallini koşar adım terk eden birtakım aracıların koşa koşa gelip ellerine “görüntü tutuşturulurken” hayal etmeye çalıştım, olmadı. HHH Hukuksal değerlendirmelerde, genellikle fakültenin ilk yıllarında öğretilen ve sonrasında ister yargıç, savcı, ister avukat olunsun, sıkça rehberliğine başvurulan yalın ve yaygın bir kriter vardır: “Hayatın olağan akışı.” Can ile Erdem’in cezaevinde ölmeyi hak edecek kadar ağır bir suç işlediklerine kanaat getirirken biri 56, diğeri 49 yaşında her ikisi de meslekte çeyrek yüzyılı devirmiş iki gazetecinin, “eline tutuşturulan” görüntülerle “gerçeklikten uzak/kurgu” yazılar kaleme almasının, hayatın olağan akışına pek uygun olmadığını öngörememek ne kadar talihsiz bir durum. Talihsizlikler bununla sınırlı değil. Bir köşe yazısı hacmini epeyi aşacak uzunluktaki listeden, vahim bir örnek daha aktaralım: Can ile Erdem, 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandılar. Tutuklama kararının, Basın Kanunu’ndaki 4 aylık süre geçmesi nedeniyle usulden sakat olduğuna ilişkin itiraz dikkate alınmadı. Bu itirazın, hukuken ne kadar ciddi nitelik taşıdığı ve ağır sonuçlar doğurma ihtimali bulunduğu, iddianame ortaya çıkınca anlaşıldı. Hatırlayalım: Can, 29 Mayıs 2015, Erdem ise 12 Haziran 2015 tarihli haberleri nedeniyle suçlanıyor. 4 aylık soruşturma süresinin aşıldığı her iki haberin tarihi için de tereddütsüz. İddianameden anladık ki, hukuka aykırı olan bu sakatlığın giderilmesinin yolu, suç tarihini geriye ve ileriye doğru genişletmekten geçebilirmiş. MİT TIR’ları haberinin yayımlandığı 29 Mayıs 2015 değil, ta 2 Aralık 2013’ten bu yana suç işliyormuş Can. Dahası, Silivri’ye girdikten sonra, kâh elde çamaşır yıkarken, kâh eşiyle, çocuğuyla görüşürken bu suçu işlemeye devam ediyormuş olacak ki, 2 Aralık 2015 tarihli yazısı da delil olarak girivermiş iddianameye. Okurken kahkaha attığımı anımsadığım, bir direnme aracı olarak mizah duygusunun ustalıkla kullanıldığı yazısı üstelik. Evet Can’ın “Erdem’le Silivri’ye getirildiğimiz gece, ilk kayıtta hangi suçtan tutuklandığımızı sordular. Casusum ben dedim. İyi de sorsalar hangi ülkenin casusu olduğumu bilmiyordum...” diye başlayan yazısı, iddianamenin 206. sayfasında delil olarak duruyor. İnsanın da dimağı duruyor. Mizah ağlıyor. Mizah ağlıyor “E TÜİK’te sürpriz ayrılık ürkiye İstatistik Kurumu Başkanı Birol Aydemir sürpriz bir kararla emekli oldu. Aydemir’in önceki akşam saatlerinde personelle vedalaştığı ve emeklilik kararını duyurduğu öğrenildi. Aydemir’in emekliBirol Aydemir lik kararının 15 şubat itibarıyla yürürlüğe gireceği belirtiliyor. 10 Eylül 2011’de Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı olarak atanan Aydemir’in görev süresi eylülde dolacaktı. Geçen hafta da gazetecilerle bir araya gelen Aydemir, milli gelir revizyonu çalışmalarında son aşamaya geçildiğini açıklamış, ayrıca kişisel verilerin korunması kanun tasarısında değişiklik yapılmazsa TÜİK’in istatistik üretemeyebileceği uyarısında bulunmuştu. T İ vatandaşlar 170 TL öderken, pazar gününden itibaren 185 TL ödeyecek. Aktarmalı biniş ücretlerindeki artış ise, tam biletler için 1.45 TL’den 1.65 TL’ye, öğrenci 0.45 kuruştan 0.50 kuruşa, sosyal kart da 0.85 kuruştan 0.95 kuruşa çıkarılacak şekilde düzenlendi. l Ekonomi Servisi Sendika sahiplenmedi Mersinde’deki fabrikada modernizasyon gerekçesi ile işveren çalışan kısıtlamasına gitmek istemiş, ardından işçilerin örgütlü olduğu Kristalİş sendikası ile işveren arasındaki görüşmelerden sonra an laşmaya varılmıştı. İşçiler bu süreçte sendikanın kendilerine sahip çıkmadığını belirterek direnişe başlamışlardı. 20 Paşabahçe ve 14 Anadolu Cam Sanayi işçisinin işten atılması üzerine işçiler tarafından direniş başlatılmıştı. Çalışmaya devam eden işçiler de işten çıkarılan arkadaşları için mücadeleye devam edeceklerini ilk günlerden duyurmuştu. Tüm zorluklara rağmen devam eden direnişte, işçilerin ŞişeCam yönetimi ile yaptıkları görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle