22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Ocak 2016 EDİTÖR: serkan ozan TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 5 ‘Çözüm süreci yarından tezi yok başlatılmalı’ DP ARINÇ: H KANDİL’E Lİ İTİLMEME ski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buzdolabına kaldırdığı çözüm süreci ile ilgili “Yarından tezi yok başlatılmalıdır” dedi. CNN Türk’ün sorularını yanıtlayan Arınç’ın açıklamalarından satır başları şöyle: Örtbas edildi: 21 Mart’ta okunmak üzere Öcalan’dan beyanname alındı. Silah bırakma teşvik edilecek. Çıkışlar yüzde 15 ile kaldı. YDGH yürüyüşler yapmaya başladı. Valiler kendilerini bilmeyen gençlerdir dedi, örtbas edildi. Erdoğan’ın haberi vardı: Dolmabahçe Mutabakatında okunan metin hükümetin önüne gelinmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı’nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’ın haberdar ettiğini belirttiler. Belki kendisine yeterince bilgi verilmemiş olabilir. Ben anı anına bilgi verilmeden yapılacağını tahmin etmiyorum. Burada bir mutbabakat söz konusu değil. Burada bir toplantı var ve taraflar açıklama yapıyor. HDP Kandile itilmemeli: Çözüm süreci yarından tezi yok başlatılmalıdır. Kandil’le Öcalan arasında kuryelik yapan HDP’liler dürüst davranmadı. Kandil’in talimatlarına kulak verdiler. KCK tutukla BÜLENT ARINÇ, ERDOĞAN’IN DOLMABAHÇE MÜTABAKATINDAN HABERİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ Büyük sınav... tuklu... 473 sayfalık iddianamenin özetini önceki gün Cumhuriyet’in birinci sayfasında okudunuz. İddianamede suçlama çok, kanıt yok... Acı ama gerçek olan bu! Üstünkörü iddianameye bir göz attım, Aydın Engin, Murat Sabuncu ve Kemal Göktaş’ın yazılarını okudum... İddianamede yok yok! Laik demokratik Cumhuriyetle yaşıt gazeteniz, “vatan hainlerini”, casusları alıp beslemiş. Birini genel yayın yönetmeni, ötekini Ankara temsilcisi yapmış. Bir dönem darbecilikle suçlanmıştı yazarlarımız. İlhan Selçuk’un üç köşe yazısı ve kitapları Ergenekon iddianamesinde “kanıt” olarak gösterilmişti. İlhan Selçuk’u yazılarıyla suçlayan savcı şimdi firarda... İddianameyi hazırlayan savcıyı anımsadınız mı? Efsane savcı Zekeriya Öz! Efsane adını ben koymadım. Ülkeyi yöneten AKP iktidarının sözcüleri, Başbakan koymuştu: “Efsane savcı, kahraman polis!” Efsane savcılar, yeşil pasaportlarıyla yurtdışına tüydüler sokak diliyle söylersem... Kahraman polislere gelince... Çoğu zindanda! Can ve Erdem için hazırlanan iddianamede terörün tarihini ve haşhaşileri anlatmış savcı. Ayıptır söylemesi, 40 yılı aşkın süredir Cemaatin, devletin olanaklarını kullanarak devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarında kadrolaştığını yazmıştım, belgeleriyle birlikte ama kimseye anlatamamıştım... HHH Aynı zamanda hukukçu olan arkadaşımız Kemal Göktaş, yazısında şu vurguyu yapıyordu iddianameye ilişkin: “Bu iddianame, cezalandırılması kararlaştırılmış bir ‘düşman’ın bütün fiilerini suç kategorisine koyan, soyut iddialarla ağır suçlamaların yöneltildiği bir hukuk pratiğinin örneği olarak tarihteki yerini şimdiden E R VE A D N DÜ RUMU O Y L GÜ Dündar ve Gül mesajı: Bu yargının içerisine düştüğü ya da düşürüldüğü durum iyi değil. Sadece Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımıza uygulananlar değil paralel devlet çetesine yönelik uygulamalar da böyle. Adalet hakim ve savcıların adalet ve vicdandan başka başka yerlerden korkarak karar aldıkları malum. Ama birileri nakil olur meslekten çıkarılırsın diye ‘NE DAVA NE CEZA MÜMKÜN DEĞİL’ insanlara malesef ceza veriliyor. Gazetecilik faaliyetleri sebebiyle gerçekleşmesi mümkün değil. MİT TIR’ları konusu, casusluk, silahlı örgüt vesaire bütün bunlardan ne kadar ağır bir şekilde tasvip edilirse edilsin suçun unsurları bakımından, bir insanı en ağır suçlamalarla hakim önüne getirirsiniz ama kararı verecek mahkeme suçun vasfını da tayin eder. Siz adam öldürmekten dava açarsınız o bir başka sebepten ceza verebilir. Burada çok ağır suçlamalar var. Ama bu suçlamaların hem Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları hem konuyla ilgili daha açılan davaların seyri, diğer konularla bağlantı kuruyorum kafamda. Böyle bir suçtan ne tutuklanması, ne dava açılması, ne de mahkemenin bir ceza kararı vermesi mümkün değildir. Üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum: Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok dava var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Kendi içimizde latife ediyoruz, bizi de bi yere kayyum yapsalar diye, parası da güzelmiş. at, bunu sat diyebiliyor. Hamasetle dış politika: Dış politika değişikliğine ihtiyacımız var. Mısır, İran, Rusya böyle bir değişikliği gerektiriyor. Hamasetle devletlere destur vermek mümkün değil. Hükümet meclis ile birlikte yürütmeli. Hamasete kapılıp da ortaya çıkarsanız, notayı alabiliriz. Bizim camiada ‘troliçe’: Bazı yazarlar var ki, yazar demeye bin şahit ister. Kabadayılanma, efelenme filan. Bir zamanlar troller diyorduk meğer bunların kadın olanları da varmış. Onlara da bizim camiada “troliçe” diyorlar. C an Dündar ve Erdem Gül iki ayı aşkın süredir Silivri zindanında tu maları olunca sevinenler bile oldu. Siyasi aktör olarak HDP kullanılacaksa onu güçlendirmemiz lazım. HDP’yi Kandil’e itmek yerine farklı bir yol izlenmeli. Çözüm süreci lafı bayatladı. Bediüzzaman’dan biliyorum: Ortadoğuda her türlü oluşumun Türkiye aleyhine döndüğü bir ateş çemberinden bahsediyorum. İslam’da da bir kuraldır, ben Bedüüzzaman hazretlerinden biliyorum. Dahilde niza, kavga olmaz. İçerdeki nizayı, kavgayı bizim çözmemiz lazım. Bu da ancak çözüm süreci benzer bir iş ve yarından itibaren olacak şekilde bunun gerçekleşmesi lazım. Elçi PKK yanlısı değil: Hiçbir zaman PKK yanlısı, şiddet yanlısı olduğuna inanmadım. Barış olsun diyen bir insandı... Elçi’ye açılan davanın ayıp olduğunu düşünüyorum, mutlaka beraat verilecekti. Vicdanım kabul etmez: Aydın Doğan’ı terör örgütü mensubu gibi fotoğraflırını montajladılar. Bu vicdansızlıktır. Doğan’ın bir örgüt lideri gibi gösterilmesini vicdanım kabul etmez. Eleştiri olmazsa hakaret tehdit başlar. Elinden kılıcından kan damlayan bir insan, şunu Muhalefetin anayasa taktiği BMM’de 4 yıl aradan sonra yeniden kurulan Uzlaşma Komisyonu mesaisine 4 Şubat’ta resmen başlayacak. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha “ön alarak” önceden ilan ettiği gibi, “başkanlık sistemi” hedefli yeni anayasa konusunda, kendisine yakın “sivil toplum” kuruluşlarının organizase ş y A yonuyla “arama Sayın konferansları”nı başlattı. AKP ise “iki koldan” çalışma yürütecek. Bir yandan komisyon masasında “muhalefetle müzakere” yapılırken, diğer yandan AKP milletvekilleri 6 ay boyunca Türkiye’yi dolaşarak, başkanlık sisteminin “ne kadar gerekli olduğunu” anlatacak. Muhalefet partileri ise Erdoğan’ın, yeni anayasa çalışmalarını “başkanlık propagandası”na çevirme girişimine son derece tepkili, ancak yine de anayasa masasında sonuna kadar kalmayı planlıyor. CHP’li TBMM Uzlaşma Komisyonu Üyesi Ömer Süha Aldan, Erdoğan’ın “asıl niyetini” iyi bildiklerini belirterek “Erdoğan, sürekli pedal çevirmek zorunda, gaz kesemez, öylesine fazla can yaktı ve toplum kesimleriyle öyle anlaşmazlık içine düştü ki, mutlaka başkanlığı elde etmek zorunda. AKP adına o masaya oturacak olanların da AKP’deki pek çok kişinin de isteyerek o masada olduğu kanısında değilim” dedi. T Başkanlık sisteminin önünü kesmek ve yeni anayasa sürecini Erdoğan vesayetinden kurtarmak için masaya oturuyorlar almış oldu.” Aydın Engin ise iddianameyi yazan savcının tarihe geçeceğini söyleyip şöyle bir tümce kuruyordu: “Valla ben John le Carre’den Frederick Forsyth’ye kadar casusluk literatürünün tüm ustalarını okudum. Hiç elde ettiği bilgileri gazetede yayımlayan casus görmedim. Bu edebiyat literatürüne savcının icadı olarak geçecek. Böylece savcı da tarihe geçecek.” Ergenekon sürecinde Zekeriya Öz tarihe geçmemiş miydi? Önce Cumhuriyet’e atılan üç bomba, ardından İlhan Selçuk, Erol Manisalı ve Mustafa Balbay’ın gözaltına alınması... Balbay’ın 2011’de milletvekili seçilmesine karşın zindanda yatması... İlhan Selçuk’un, iddianameye konu olan yazılarından birinin başlığı şuydu o yıllar: “Hedef Cumhuriyet Gazetesi...” Bugün hedefte iki ad var: “Can Dündar ve Erdem Gül!” İki arkadaşımız, iddianameye göre devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin edip yayımlamışlar... Ne denir buna: “Vay anasına sayın seyirciler!” HHH Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı Ahmet Abakay, Can ve Erdem’e ilişkin iddianamede “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istenmesinin, yaşamlarının sona erdirilmesi anlamına geldiğinin altını çizip şöyle diyor: “İddialara, dava açanlar dışında kimsenin inanmadığı, ilkel, politik bir suçlama ve öç alma anlayışıdır. Ortada silah, cephane, mühimmat yok, silahlı grup yok, sadece haberler ve makaleler varken böylesine hayali iddialarda bulunmak hem akıl hem hukuk dışıdır.” Gazeteci arkadaşım Abakay’ın deyişiyle bu davada hem yargı hem de gazeteciler önemli bir sınav karşısındadır. Evrensel hukuk ilkeleri çiğnenmemeli, basın ve ifade özgürlüğünün yargılanmayacağı yüksek bir sesle haykırılmalıdır... Bakanlar Kurulu umre yaptı Başbakan Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki bakanlar Suudi Arabistan ziyaretinin ilk gününde umre yaptı. Davutoğlu, gece saatlerinde geldiği Cidde kentinden Mekke’ye geçerek sabah namazını Kâbe’de kıldı. Davutoğlu’yla beraber, başbakan yardımcıları Yalçın Akdoğan ve Lütfi Elvan, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı milletvekilleri de umre yaptı. Öte yandan Davutoğlu, yılın ilk Yeni Türkiye Yolunda konuşmasını da dün yaptı. Yeni anayasa için Meclis Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarına başlayacağını anımsatan Davutoğlu, “Meclis’teki her partinin ve hatta her milletvekilinin Türkiye’ye yeni bir anayasa borcu var. Yıllar yılı bu ülke yönetim krizleriyle uğraştı, zaman kaybetti, nice nesiller bu rölanti yılları sebebiyle sıkıntılar yaşadı. Başkanlık sistemi de dahil olmak üzere her şeyi demokratik bir olgunluk içinde tartışabilmeliyiz. Kişileri değil olguları konuşmak durumundayız” dedi. Anter JİTEM davası Anter dosyasıyla birleştirildi dosya içeriklerinde sanıkların üzerine atılı suçların niteliği ve iddianamelerde olayın anlatılış biçimine göre her iki mahkemenin dava dosyaları arasında olayları, suç tarihleri, ve suçları yönünden şahsi, hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu ifade etti. Erdoğan’ın bütün devlet gücünü elinde bulundurduğunu ve “arama konferanslarını” kimin finanse ettiğinin sorgulanması gerektiğini belirten Aldan, CHP olarak masaya oturmalarını gerekçesini ise şöyle anlattı: “2010’da oturulmadığı zaman ne kadar ağır sonuçları olduğunu gördük. Yargıyı AKP’ye teslim ettik. 2011’de başkanlık hedefini engelledik. AKP’nin, Erdoğan’ın elinde büyük devlet gücü, yandaş gücü var. Masadan kalkarsanız, algıyı tamamen onlar yönlendirecek. AKP’nin gerçek yüzünü göstermek, deşifler etmek için masadayız. Ayrıca, Türkiye 12 Eylül’den kalma antidemokratik hüküm içeren başta anayasa olmak üzere yasaları değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak istiyoruz.” HDP’li Komisyon Üyesi Mithat Sancar ise yeni anayasa sürecine yaklaşımlarını, doğrudan bir anayasa metni üzerinde yazımından önce “demokratik bir anayasa yapma koşullarını tartışmak” olarak açıkladı. Sancar, “Antidemok Kim finanse ediyor ratik, baskıcı ortamda, savaş politikalarının egemen olduğu bir ortamda anayasa yaparsanız, o anayasa antidemokratik olur, o anayasanın ruhu baskıcılıkla sakatlanmış olur, anayasaya toplumsal barış ruhunu vermeniz mümkün olmaz” görüşünü dile getirdi. Sancar, “Cumhurbaşkanı’nın anayasa sürecini kendi hakimiyeti altında kendi vesayeti altında yürütme çabalarına karşı, parlamento içinde ve dışında her türlü girişimine demokratik imkanlarla taş koyacağız. Oradaki varlığımız, bütün bu planları açığa çıkarmak ve tartışılmasını sağlamak, demokrasi özgürlük ve barış hattı oluşturmak içindir” dedi. MHP’li Komisyon Üyesi Oktay Öztürk ise Erdoğan’ın yeni anayasa yapım sürecine müdahalesine, “Cumhurbaşkanının ihtirasları aklının önünde gidiyor, hayallerinin oyuncağı olmuş, anayasa masasını sabote etmeye çalışıyor” sözleriyle tepki gösterirken, partisinin hedeflerini şöyle özetledi: “Kendi tezlerimizi savunacığız. Masa kurulsun, iktidarın ortaya koyduğu enstrümanlar nedir bir görelim. Ama hiçbir şekilde kendimizi kullandırdırtmayız.” l ANKARA Kurultay tartışması sürüyor MHP’de muhalifler mahkemeye gidiyor SELDA GÜNEYSU Tezlerimizi savunuruz Demokratik anayasa HP’ye olağanüstü kurultay çağrısında bulunan Meral Akşener, Koray Aydın ve Sinan Oğan’ın, toplanan imzalara yanıt vermesi için Genel Merkez’e verdiği 15 günlük süre dün doldu. Muhalifler, Genel Merkez’in kendilerine 15 gün içinde yanıt vermesi gerektiğini savuDisiplin süreci nurken, Genel Merkez “parti tüzüğünde, herBahçeli Başkanlık Divanı ve hangi bir süre sınırının Merkez Yönetim Kurulu bulunmaması” nedeniyle “imza üyeleri ile Devlet Bahçeli ile ilgilar üzerindeki incelemenin sür li “gerek sosyal medyada, gerekdüğünü” belirtiyor. Genel Merse yazılı açıklamalarda” hakarekez, imza sayısının 543 değil te varan açıklamalar yapan par422 olduğunu belirtirken birço ti üyelerinin tespit edildiği ve işğunun da “MHP delegesi olmalem başlatılacağı belirtiliyor. Ayyan isimlerden alınan imzalardın ve Akşener için de bir parti dan da oluştuğu” kaydediliyor. disiplin sürecinin başlatılabileDelegelerin son 6 ay içinde çeceği kaydediliyor. l ANKARA M kilmiş fotoğraflar olup olmamasına bile bakılıyor. Akşener, Aydın ve Oğan’ın avukatlarının bu hafta sonu itibarıyla atılacak adımlarla ilgili olarak bir araya gelip, yol haritası belirleyecekleri dile getiriliyor. Avukatların şubat başında Genel Merkez’in kararını beklemeden yargı sürecini başlatacaklar. argıtay 5. Ceza Dairesi, aralarında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da bulunduğu 16 sanıklı JİTEM davası ile Musa Anter cinayeti davasının birleştirilmesine karar verdi. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, güvenlik gerekçesi ile Ankara’ya gönderilen Musa Anter davası ile bağlantısı bulunduğu gerekçesi ile JİTEM ana davasını Ankara’ya göndermişti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, iki dava arasında fiili ve hukuki bağ olmadığını gerekçe göstererek, birleştirme talebine olumsuz cevap verdi ve dosyayı Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Yargıtay 5. Dairesi, incelenen Y Karar oybirliğiyle Daha önce Anter davasının Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde nakledildiğini hatırlatan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, JİTEM ana davasının da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine oy birliği ile karar verdi. l ANKARA / Cumhuriyet eçim kabinesinde Kültür ve Turzim Bakanlığı görevini üstlenen Yalçın Topçu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığı görevine getirildi. 63. Hükümette Kültür ve Turizm Bakanı olan Topçu, Nevşehir Dernekler Federasyonu’nda düzenlenen toplantıda, Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın aradığını belirterek, “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’na Sayın Cumhurbaşkanımız bizi lütfetmişler” dedi. Topçu, “Milletin başı, yüz Yalçın Topçu, Erdoğan’ın başdanışmanı oldu S de 52 ile seçilmiş, demokrasi tarihimizde benzeri yok. Birileri zaten bunu bildiği için hazmedemiyor. Tabii böyle bir cumhurun başının bize, devlete, Topçu millete hizmette, kendi yanında bizim tecrübelerimizden istifade etmeyi uygun görmesi, bizim için şeref. Devlet bize görev verir, ‘başüstüne’ deriz” dedi. Topçu, PKK’nin iki kutuplu olarak ele alınması gerektiğini belirterek, “İhanetin bir ucu içeride, bir ucu dışarıda” dedi. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle