23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Ocak 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER 10 10 metrekarede iki ağa! ddianamemizin hazırlandığı haberini aldığımda hastanedeydim. Kederli yüzler, “üzüldük” dedi. “Üzülmeyin” dedim, “birkaç yıl isteseler ciddiye alabilirdim, iki kez müebbetse at çöpe... Bir şey çıkmayacağını gösteriyor.” Savcı belli ki kendini “mevzuata bağlı” hissetmemiş, ölçüsüz abanmış. Öcalan’a verilen cezayı istemiş. Eski yasadaki karşılığı, idam... Yetmiyor, reankarne olup dönmem ve kalanını yatmam gerekiyor. İstenen cezanın büyüklüğü, korkunun büyüklüğünü gösteriyor. Eh, haklılar. Ağır suç işlediler ve suçüstü yakalandılar. Onun paniği bu... İ İddianame değil iltifatname almış gibi kasılıyorum koğuşta... Talimatla yazmak sizin işiniz İltifatname Sonra avukatlarımız basına sızdırılan iddianameyi gösterdi. Sıkıcı buldum biraz.. Ben eski yazılarımı okumayı sevmem pek... Ama savcı sevmiş. 52’sini bir araya getirmiş. Telif istesem hak doğar; gizli bir hayranlık sezmedim değil. Ama talimatla yazdığımı söyleyip başkalarıyla karıştırmış. Bize talimat vermek kimsenin haddi değil. İnsan önceki savcılardan örnek alır, araya o talimatları belgeleyecek birkaç sahte delil sıkıştırır. Mahkeme başlasın da kimin, kime, ne talimat verdiğini haykıracağız dünyaya.. Savcı bizim suçu anlatmaya milattan sonra 66 yılından, “Zelotlar”dan başlıyor. Dünya ateşten bir topken biz teröre yataklığa başlamışız meğer. Bu sıkıcı tarih kitabının sayfalarını hızla geçip son sayfada, “katil kim”miş sorusunun cevabına bakıyorum. O da ne? Son cümle, “yargılamanın tamamının kapalı oturumda yapılmasına karar verilmesi talep olunur.” Niye ki? Bizim gizli saklımız yok. Kimin ne ipliği varsa çıksın pazara... Herkes de görüp bilsin. Yok öyle yağma... an Dündar ve Erdem Gül’ün avukatları Akın Atalay ve Bülent Utku, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili İrfan Fidan’ın iddianameyi sunduğu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne savcılığın birleştirme ve kapalı oturum talebi konusunda görüşlerini içeren bir dilekçe sundu. Dilekçede, görüşler dinlendikten sonra bu konuda karar verilmesi talep edildi. Dilekçede, iddianamenin kabulü ya da iadesi ile ilgili değerlendirme yapılırken, savunmanın tamamen dışlandığı, bilgi ve hak sahibi olamadığı bu süreçte, birleştirme ve kapalı oturum kararı verilmesinin talep edildiği belirtildi. Davaların birleştirilmesine itiraz C Dilekçede, savcılığın Dündar ve Gül hakkındaki davayı toplumun ve uluslararası ilginin odağından kaçırmak, Dündar ve Gül ile aralarında hiçbir bağlantı kuramadığı kişilerin yer aldığı çok sanıklı bir yargılamanın içine hapsetme çabasına katkı verilmemesi gerektiği vurgulandı. 10 bin sayfayı aşan bir iddianame ve yüz binlerce sayfa ek ve 112 sanığın bulunduğu Selam Tevhid’de kumpas yargılamanın içine yalnızca haber ve yazıları nedeniyle suçlanan iki gazetecinin karıştırılmasının Dündar ve Gül’ün adil yargılanma hakkının daha yargılamanın başlangıcında ihlal edilmesi anlamına geleceğinin altı çizildi. Dündar ve Gül’ün üyesi olmakla suçlan madıkları halde çok geniş çaplı bir silahlı terör örgütünün yönetici ve üyesi olmakla yargılananan kişilerle aynı yargılamanın içine dahil edilerek, dava ekonomisine uygun, süratli bir yargılamaya tabi olamayacaklarına dikkat çekildi. Yargılamanın birleştirilmesi için gerekli olan, aranılan yarar unsurunun bu birleştirme talebinde olmadığı aktarılarak, Dündar ve Gül’ün sanık sayısı ve dava dosyasının kapsamı nedeniyle yargılamasının uzun süreceği daha baştan belli olan bir yargılamaya tabi kılınmasının adil yargılanma hakkı ihlali ve yargılama zorluğu getireceğine işaret edildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ! SİLİVRİ CEZAEVİ ÖNÜNDEKİ UMUT NÖBETİ 59. GÜNÜNDE DEVAM ETTİ Silivri’ye döndüğümde yürüyüşüm değişmişti. İçerde yatanlar bilir; “ağır müebbetlik mahkum”, koğuş ağalığına yükselir. Bizim koğuşta sadece Erdem’le ben varız. Maalesef... İkimiz de ağır müebbetlik olduğumuzdan 10 metrekareye iki ağa düşüyor. Etkisi azalıyor. Ama cezaevinde süksemiz hızla arttı. Nasıl artmasın; yazdığı yazıyla, “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırabilen” bir yazarım. “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” Herkesin yazdığı konuda ben yazınca neredeyse küreğe mahkum edilmişim; gazetem ve benim için ne iltifat... Aramızda kalsın Ne olacak fal açıp göreceğiz! Nöbette konuşan Orhan Erinç, iddianame ile trajikomik bir durum ortaya çıktığını söyleyerek “Hukukun olmadığı yerde hukuku tartışma gibi acayip bir durum söz konusu” dedi İT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklu bulunan Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılması istemiyle gazeteci Mete Akyol tarafından başlatılan Umut Nöbeti’ni 59. günde CHP MYK Üyesi ve İzmir milletvekili Zeynep Altıok, Cumhuriyet Vakfı İmtiyaz Sahibi ve yazarımız Orhan Erinç, gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Üyesi Önder Çelik, suikasta kurban giden gazetemiz yazarı Ahmet Taner ALİ AÇAR Kışlalı’nın kızı Dolunay Kışlalı, sanatçı Güvenç Dağüstün, Cumhuriyet Okurları (CUMOK) ile gazetemiz Düzeltme servisi şefi Mustafa Çolak ile Düzeltme servisinden Rüya Özkalkan devraldı. Orhan Erinç, Dündar ve Gül ile meslektaşlarının görüştürülmemesini eleştirerek, “Daha önceki davalar sürecinde savcılıktan telefonla görüşme izni verilir, Adalet Bakanlığı da açık görüş için izin verirdi. Ya daha öncekiler kendilerine yada birilerine güvenerek bir şey olmaz diyordu. Ya da bunlar çok fazla korkuyorlar. Bu uygulama Can ve Erdem için kaldırıldı. Bunu da anlamış değiliz” dedi. ddianameye bakarken rahmetli İlİ han Ağabey’in kendi iddianamesi için söylediği bilgece teşhisi çınladı O odada ne konuşulmuştu? kulağımda: “İddianame bir hukuk faciası... Savcımızın geleceği parlak görünmüyor.” 26 Kasım günü ifadeye gittiğimizde ben de bizim savcıya fazla mağrur olmanın Zekeriya Öz’ü nereye sürüklediğini hatırlatmıştım. Bizimki Öz gibi değildi; bizi çok kibar karşılamış, çay/kahve ikram etmişti. Şikâyetçilerden biri olan Hakan Fidan’la aynı soyadına sahip olmasının sadece tesadüf olduğunu söylemişti. Nedense hiç orada öyle talimatla yazı yazdığımı filan dillendirmedi. Hatta, “Can Bey’e ‘örgüt üyesi’ dersek bize gülerler” dedi. “Üye” değildim, ama bilerek ya da bilmeyerek yazılarımda örgüte yardım ve yataklık etmiştim. “Sözünü ettiğiniz örgüt Fethullahçılarsa, bizi buraya getirten irade onlarla müttefikken biz tehlikelerine dikkat çekiyorduk” dedim: “Yardım ve yataklıktan yargılanacak biri varsa, ‘Ne istediler de vermedik’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’dır.” Tabii bu konuyu hızla geçtik. diye meraklandı Savcı Bey ve sürpriz bir örnek verdi: “Çıplak resmimi bulsanız, bunu basmak haber midir?” “Sizin çıplak resminizin yayımlanmasında kamu yararı yok” diye cevap verdim; “ama devlet, yaşadışı bir iş üzerinde çıplak yakalanırsa onun yayımlanması kamunun yararınadır.” Susurluk kazası örneğini verdim; “O da devlet sırrıydı. Devlet orada da çıplak yakalandı ve iyi ki o kirli ilişkiler ağı ortaya çıkarıldı. Türkiye aydınlandı. Burada da devlet bir suç işliyorsa; Türkiye’yi Meclis’ten habersiz Suriye batağına, savaşa sokuyorsa basının görevi, burada da kamuoyunu uyarmaktır.” İşte bu savunma, bizi önce tutuklanma kararına sonra bir kez müebbet, bir kez ağırlaştırılmış müebbet talebiyle mahkemeye sürükledi. M Yazarımız Meriç Velidedeoğlu öncülüğündeki Cumhuriyet Okurları (CUMOK) nöbete katıldı, “Özgür basın susturulamaz” dedi. CHP’li Gürsel Tekin ve Enis Berberoğlu, Dündar ve Gül’ü ziyaret ettikten sonra nöbete geldi. Nöbette bugün İstanbul Üniversitesi Gazetecilik öğrencileri ve İzmir Kent Konseyleri Birliği ile Nuray Kaya olacak. liyor” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP’li yetkililerin cezaevinde gazetecilik mesleğinden dolayı kimsenin bulunmadığı yönündeki sözlerini de eleştiren Orhan Erinç, “Gazetecilerin tutuklu olması, mesleklerini yapamıyor olması ayrıca halkın haber hakkını kullanamıyor olması da demek. Yetkililerin dediklerine bakarsanız cezaevinde gazeteci yok. Ama iddianamenin gerekçesinde 50 dolayında haber var. Bu gazetecilik değilse, gazetecilik nasıl yapılıyor, bunca yıl sonra öğrenmek gibi bir sorunla karşı karşıyayız” dedi. huzura ve güvene gereksinimi ve ihtiyacı olduğu bir dönemden geçiyoruz.” Kışlalı’nın kızı nöbette Öğleden sonra Umut Nöbeti’ni devralan CHP’li Zeynep Altıok da ocak ayının gazeteciler açısından önemli olduğunu belirterek, “Bugün yine bir ocak ayı içerisinde Dündar ve Gül’e yapılan haksızlığı dile getirmek için bulunuyoruz. Ocak ayı öldürülen gazetecilerin ayıdır. Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy bu ayda öldürülmüştür. Bugün ise siyasi iktidar gazetecilere, sanatçılara ve barış isteyenlere terörist yaftası yapıştırıyor. İktidar tarafının reddettiği MİT TIR’ları savcının iddianamesi ile ortaya çıkmıştır. Teröristlere kimlerin yardım ettiği ortaya çıkmıştır” dedi. Dolunay Kışlalı ise kendisi açısından özgürlüğün ya tam olduğu ya da olmadığını kaydederek, “Bizim ülkemizde özgürlük yok. Öldürülen aydınlarımız için bir şey yapamadık ama özgürlükleri ellerinden alınanların yanında olmak zorundayız. Fikirdaş olsun ya da olmasın herkes özgürce konuşabilmeli” diye konuştu. CHP’li Gürsel Tekin ve Enis Berberoğlu da dün Dündar ve Gül’ü ziyaret etti. Güçler külliyesi Çıplak resmim haber mi? Savcı Bey, TIR’larda silah gittiğini bizden iyi biliyordu: “Bir istihbarat örgütü, ‘silah taşıyorum’ diyebilir mi” diye sordu. “Diyemez” dedim, “ama bu, illegal bir sevkıyatsa, yani devlet suç işliyorsa hiçbir gazeteci bunu gizleyemez.” “Peki, sizin için her şey haber midir” Kamuoyu, “asıl savcı”yı biliyor. Daha dünkü konuşmasında, “Güçler arasında ayrılıkgayrılık istemiyoruz” diyordu. Bence de yargıyı boşa yormayalım. Savcılık, sulhceza filan, bir sürü kâğıt, kalem, zaman kaybı... Tek parti devletinde, yasamayürütmeyargı, tek başkanın elinde toplansın. Başkana kafa tutanı içeri tıkmak için savcılar, milattan bugüne 500 sayfa tarih yazmak, benim yazıları kopyalamak zorunda kalmasın. Devlet mevzuatla, hukukla uğraşmasın. Güçler ayrılmasın, birleşsin, birlik olsun. Hepsi bir külliyede buluşsun. ‘Gazeteciliği öğreniyoruz!’ İddianamenin açıklanması ile trajikomik bir durumla karşı karşıya kalındığını söyleyen Erinç, “Gazeteci arkadaşlarımız ne olur sorusunu yöneltiyorlar. Hukukun olmadığı yerde hukuku tartışma gibi acayip bir durum söz konusu. Uygulamalara baktığınız zaman ancak fal bakmakla mümkün görünüyor. Şöyle ya da böyle olur demek en ünlü hukukçuların bile yanıt veremediği bir durum. Ama iddianamenin hazırlanmış olması tünelin ucundaki ışığın da görüldüğü anlamına gelebi ‘Güvene ihtiyaç var’ Temel hak ve özgürlükler için nöbette olduklarını kaydeden Hikmet Çetinkaya ise şunları söyledi: “Biz temel hak ve özgürlükler için, demokrasi ve düşünceyi ifade özgürlüğünün Avrupa standartlarına ulaşmış, demokratik ülkelerde olduğu için düşünce ve ifadenin özgürce söylenebilmesi ve açıklanabilmesi için buradayız. Yine habercilerin yaptıkları haberden dolayı cezaevine sokulmasına karşı olduğumuz, düşüncelerinden dolayı tutuklanan insanlar ve meslektaşlarımız için Silivri’deyiz. Türkiye’nin barışa, kardeşliğe, Keşke katil olsaymışız medi 30 yıl da bonus) cezamız isteniyor ya.. Kimler tutuksuz yargılanıyor, diye merak ettim. Yetenekli adliye muhabirimiz Canan Coşkun ilk aklına gelen örnekleri yazıp yolladı. Bakın kimlerden daha tehlikeli durumdayız: Talihsiz bir tesadüfle Ahmet Hakan’ı dövenlerden son tutuklu sanık da önceki gün salıverildi. Bir gazeteciye topluca saldırmak, tutukluluk gerektiren bir suç değil. Sedat Peker tutuksuz çünkü Akademisyenlere “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız, kanlarınızda duş alacağız” demek, tutuklanma gerektiren bir suç değil. Hrant Dink soruşturmasında “İhmalle kasten öldürmeye sebebiyet verdikleri öne sürülen” Engin Dinç, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler tutuksuz. Bu Emniyetçiler ve istihbaratçılar gibi azmettiricilikle suçlanan Erhan Tuncer de tutuksuz yargılanıyor. Ankara ve Suruç katliamları başta olmak üzere 5 ayrı eylemden sorumlu tutulan İlyas Aydın tutuksuz yargılanıyor. Bizim “örgüt üyeliği”miz adece kalemi ele alıp yazı yazS dığımız, haber yaptığımız için tutukluyuz ve iki kez müebbet (yet Kim tutuklu kim tutuksuz 1 2 3 4 yok, Aydın “örgüt lideri” olmakla suçlanıyor. Torunlar inşaat kazasında taksirle 10 kişinin ölümüne sebebiyetle suçlanan 25 sanık da serbest. Hepsi tutuksuz yargılanıyor. Hani Armutlu’da gencecik bir kızı, evini bastığında annesinin, babasının, ağabeyinin önünde göğsünden vurup öldüren polis vardı ya... O da tutuksuz yargılanıyor. Ama Dilek’in ailesi tutuklanabilir. Çünkü onlar için “Polise mukavemet”ten soruşturma açıldı. Malatya’da biri Alman üç kişiyi boğazlarını keserek öldüren beş kişi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüse düzenlenen silahlı saldırının iki şüphelisi de tutuksuz yargılanıyor. Dündar Kılıç’ın torunu, bir işadamını öldürmekten yargılanırken salıverildi; dışardayken gittiği restoranda bir çalışanı yaraladı, ifade verip serbest bırakıldı. Bu sefer de manken sevgilisini öldüresiye dövdü; halen serbest. Soma’da 301 cana mal olan maden faciasında yargılanan 46 kişinin sadece 6’sı tutuklu. Bu 6 kişinin acilen salıverilmesi bekleniyor. Vicdanınıza sunulur. 5 6 7 8 9 10 kararını verebilecektir” denildi. dana’da Ocak 2014’te durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’ları ile ilgili yaptıkları haberler nedeniyle tutuk Kendilerini ihbar edecekler lanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Türkiye Gazeteciler Sendikası eski BaşCan Dündar ve Ankara Temkanı Ercan İpekçi’nin çağrısilcimiz Erdem Gül hakkında sıyla aydınlar, gazeteciler ve hazırlanan iddianameye tepyazarlar gazetecilik faaliyetlekiler artıyor. ri nedeniyle tutuklanan Dünİddianameye ilişkin yazıdar ve Gül için kendilerini ihlı açıklama yayımlayan Basın bar etme eylemi gerçekleştiKonseyi, “Dündar ve Gül’ün recek. Eylem kapsamında 1 iddianame ile gazetecilik yapŞubat Pazartesi günü Çağlatıkları için suçlandıkları teyan’daki İstanbul Adliyesi ile yit edilmiştir” dedi. AçıklaAnkara ve İzmir Adliyeleri’ne mada iddianamede delil olakendileri hakkında ihbarda rak yer alan köşe yazıları, bulunacaklar. yazı dizisi, haber ve Twitter CNN TÜRK’te önceki gün Etyen Mahçupyan mesajının Dündar ve Gül’ün yayımlanan “Ne Oluyor?” gazetecilik faaliyetinden ötürü suçlanprogramında Şirin Payzın’ın konuğu olan dığının en açık kanıtı olduğuna dikkat Akşam gazetesi yazarı Etyen Mahçupçekildi. Açıklamada uluslararası kamu yan, Dündar ile Gül hakkında hazırlaoyunun aydınlatılması için iddianamenan iddianame için konuştu. Mahçupyan nin yabancı dillere tercüme edilip si“Türkiye’de yargı sistematiği bu iddiayasi kuruluşlara ve insan hakları kunameyi çıkarıyor ve bu cezaları istiyorsa ruluşlarına dağıtılması için hükümet bunun kabul edilebilir bir yanı yok” dedi. ve Adalet Bakanlığı göreve çağrılarak, Mahçupyan, “Bu hükümete puan kaybet“Böylece bütün dünya, yargılamanın tiren bir unsurdur” ifadelerini kullandı. neye ilişkin olduğu hakkındaki kendi l İSTANBUL/Cumhuriyet İddianame tepkisi büyüyor A Kerry’den özgürlük vurgusu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Washington Post gazetesinin yeni merkez binasının açılış töreninde basın özgürlüğü vurgusunu öne çıkaran bir konuşma yaptı. Kerry, özgür ve bağımsız basını olmayan hiçbir ülkenin övünecek, öğretecek hiçbir şeyi olamayacağını söyledi. Törene, İran’da 1.5 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan muhabir Jason Rızaiyan da katıldı. EFJ: AB uyarı göndermeli Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) önceki gün yayımladığı açıklamada DündarGül iddianamesi karşısında şoke olduklarını ifade ederek Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini sürdüren Türkiye’ye güçlü bir uyarı gönderilmesi gerektiğini belirtti. Açıklamada, “Can Dündar ve Erdem Gül görevlerini kamu yararına yaptıkları için cezaevindedir ve derhal serbest bırakılmalıdır” denildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle