21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Ocak 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY tasarım: ZARİFE SELÇUK haber 7 Casusluğa beraat Sanıklar cezaevinde kaldıkları süreye ilişkin tazminat davası açabilecek. skeri Casusluk davasında aldıkları mahkumiyet kararları Yargıtay tarafından bozulan 14 sanık ile Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı vermesiyle dava kapsamında yeniden yargılanan 44 sanığın yargılandığı İstanbul Askeri Casusluk davasında mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme tüm sanıkları ayrı ayrı beraat ettirirken, Mahkeme Başkanı Selçuk Kaya, kararını açıklamadan önce “Bu davanın adı aslında bana göre askeri casusluk İstanbul’daki Askeri Casusluk davasında tüm sanıklara beraat veren mahkeme başkanıNIN BU SÖZÜ ALKIŞLANDI: ASLINDA CASUSLUK DEĞİL DİJİTAL TERÖR DAVASI ‘Sanık değil mağduruz’ l Sanıklardan emekli Kurmay Albay Mehmet Koray Eryaşa, “Bizler bu davanın sanığı değil mağduruyuz. 5 yıl hayatımdan çalan Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Adli Müşavirliği’nde görevli bulunanlar hakkında da suç duyurusunda bulunulmasını talep ederim” dedi. ‘Tek karacı bendim’ ‘HAİNLER TEMİZLENSİN’ Can ve Erdem İçin de Sistem Aynı Sistem... nceki genel yayın yönetmenlerimizden Oktay Kurtböke’yi sevgi ile anıp sıkça yinelediği bir kısa öyküyle başlayalım. Köyün delikanlısının askerlik çağı gelmiş. Başvurunca bahriyeliye ayırmışlar. Deniz kuvvetlerinde de denizaltı eri olmuş. Tezkereyi alıp dönünce arkadaşları etrafını sarıp askerlik anılarını dinlemeye başlamışlar. Söyleşi sırasında aralarından biri merakını gidermek için soru yöneltmiş. Denizaltındayken torpil atınca niye içeriye su girmiyor? Delikanlı söze başlamış. Sen çayda çimerken gaz kaçırınca su giriyor mu? Girmiyor. İşte sistem aynı sistem... HHH Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Paralelcilerle ortaklaşa yürüttüğü kumpastan memnun kaldığından aynı sistemi uygulamaktan vazgeçmiyor. Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ile Ankara Temsilcimiz Erdem Gül için uygulamaya konulan sistem de elifi elifine aynı sistem... Tek farkı uydurulmuş belgeler yerine aynı mantıkla yorumlanan haberler ve köşe yazıları... Bir yandan “gazetecilikten yargılanmıyor” diyorlar, öte yandan da tümü zamanaşımına uğramış yazıları belge diye kullanmaya kalkışıyorlar. Önceki kumpas döneminde de aynı iddiadaydılar. Ama dünyadaki gazetecilik meslek örgütleri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin uyarısı sonunda gerçeği görmüş, AKP iktidarı da lütfedip (!) “Tutuklu sekiz gazeteci var” demek zorunda kalmıştı... Bakalım iddianame sonrasında 64’üncü hükümetten ne zaman itiraf gelecek? HHH Paralelciler ya kendilerine ya da birilerine(!) güveniyor olmalıydılar ki görüş yasağı koymamışlardı. Özellikle Ergenekon ve Odatv davalarında tutuklu yargılanan gazetecilerle, meslek örgütleri temsilcileri ile iş arkadaşları Silivri Savcılığı’nın izniyle cam arkasından telefonla, Adalet Bakanlığı’nın yazılı izniyle de bir masada karşılıklı oturup görüşebiliyor ve özlem giderebiliyorlardı. Şimdiki Silivri Savcılığı ile Adalet Bakanlığı ise görüşme başvurularına izin vermiyor. Bu nedenle de dün Hikmet Çetinkaya, Önder Çelik, Rüya Özkalkan ve Mustafa Çolak ile birlikte Silivri Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu’nun dış kapısına kadar gidebildik. “Uzaktan merhaba olmaz” dizesini bilmeme karşın Halikarnas Balıkçısı’na öykünüp Can ve Erdem’e bir merhaba yolladım. Doğal olarak duymadılar. Bugün gazetede okuyacaklar. Yerleşkenin adı bile, arkadaşlarımızın tutuklu olmalarına karşın cezalarının infaz edilmekte olduğunu kanıtlıyor. Bu infazın hınçtan kaynaklandığı da bir başka gerçek. Herkesin bildiğini gizli yargılama ile irdeleme isteği ise bir başka ilginçlik... HHH İddianameyle tünelin ucundaki ışık göründü. Sulh cezaları turlama süreci bitecek. Türkiye’nin hukuk devleti mi, guguk devleti mi olduğunu duruşma günü geldiğinde göreceğiz... l Yarbay Tamer Karslıoğlu, “Bu davadaki tek karacı subay bendim. Silahlı Kuvvetler’den bu dava nedeniyle atıldım. Genelkurmayın bu konuda ne yaptığını merak ediyorum. TSK içindeki bu yapıdaki insanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum” diye konuştu. l Binbaşı Hakan Çetinkaya, “Genelkurmay içindeki vatan hainlerinin temizlenmesini istiyorum. Özürlü kardeşimin sakinleşmesi için verilen filmlerden oluşan CD’lere el koyan ve içine porno görüntüler yükleyen emniyet personeli hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum” dedi. Ö A davası değil, dijital terör davası olmalı” dedi. Kaya’nın bu sözü salonda alkışlarla karşılandı. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya aralarında emekli Albay İbrahim Sezer’in de bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Dava kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verdiği 44 sanığın yeniden yargılandığı ana dava ile birleştirme ara kararı verildi. Birleştirme kararının ar dından mahkeme başkanı Kaya, dosyaya gelen bilirkişi raporunu özetleyerek okudu. Raporun okunmasının ardından söz alan sanıkların avukatlarından Hüseyin Ersöz, dijital delillerden imajın alınmadığı ve bu durumda delillere müdahale edilip edilmediğinin bilinmediğini, delillerin hukuka aykırı alınmış oluşunun dikkate alınması gerektiğini belirtti. Avukat Mahir Işıkay ise sürecin başından beri arama el koyma esnasında hukuka aykırılıklar yapıldığını belir terek, “Bilirkişiler suya sabuna dokunmadan rapor hazırlamışlardır” dedi. Dava kapsamında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, sanıkların üzerlerine atılı suçları işlemediklerini belirterek tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesini talep etti. Tüm sanıkların beraatına hükmeden mahkeme heyeti, dijital delillere ilişkin sorumlu bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar’ Öcalan’dan MİT yetkilisine TIR yorumu bdullah Öcalan’ın; kendisinin Selahattin Demirtaş’ı istemediğine yönelik iddialara “Şimdi bazıları Selahattin için ‘Apo onu istemiyor’ diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum” diye karşılık verdiği belirlendi. Öcalan’ın MİT TIR’larının durdurulması konusunda da MİT yetkilisine “SYere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, MAHMUT silah doğrultuyorlar, siz LICALI de görmüyorsunuz” dediği tutanaklara yansıdı. Öcalan, İmralı Notları kitabında; 26 Haziran 2014’te yapılan görüşme tutanağına göre Demirtaş’a “değer verdiğini” ifade ediyor: ÖCALAN: (...) Bazı çevreler güya benim başka liderlerin çıkmaması için önlerini kestiğimi iddia ediyorlar. Ben daha önce Selahattin’e söyledim. (Pervin’e dönerek) Size de söyledim. Bütün yetkilerimi size vermeye hazır olduğumu söyledim. Ama 24 saat taşıyabilmeniz koşuluyla bunu ifade ettim. Bugün de söylüyorum. Taşıyabilen biri çıksın, ben bütün yetkilerimi vermeye hazırım. Şimdi Selahattin için “Apo onu istemiyor” diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum. Kendisi de mütevazı birisi, öğrenmeye çalışıyor. Selahattin’in Kürt siyasetini tanımasını, tüm kırk yıllık mücadelenin girdisini çıktısını bilmesini istiyorum. Sadece bir başlangıç yapıyor, daha fazla çabalaması gerekir. PKK dahil hiç kimse benim önderlik tarzımı geliştiremiyor. Öcalan’ı doğru anlama hayatidir. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gerçekleştirilen görüşmelerde Öcalan ile heyet arasında HDP’nin göstereceği aday konusunda ilginç diyaloglar yaşanıyor. Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli tutanakta şunları söylüyor: ÖCALAN: (...) Cumhurbaşkanlığı meselesine gelince, bağımsız adayla gireceğiz. İkinci turda duruma göre bakacağız. Türkiye’de iki temel sınıf var. Biz demokratik emek blokunun bileşeniyiz. Birinci turda azami oy almalıyız. Emekçi halklarımızın burjuvazi karşısında müzakere pozisyonunu güçlendirmek önemlidir. Cumhurbaşkanlığı ve yeni anayasa meselesini AKP ile de yapabiliriz. Yasa ve anayasaya giderken müzakere gerekir. Ancak otoriter bir Erdoğan’ı ve hegemonik bir AKP anlayışını kabul etmeyiz. Bazıları bize ‘AKP’nin kuyrukçuluğunu yapmayın’ diyor. Aslında durum tam A ‘SİZİ ADANA’DA NE HALE GETİRDİKLERİNİ GÖRDÜM’ Ö rı şimdi de Irak’ta görüyorsunuz. Bunların calan MİT tır’larının durdurulmahepsi aynı okuldan çıkıyor. sı konusunda görüşmede bulunan MİT yetkilisine ilginç ifadelerle söz koYakalandığı anı anlattı nusu olayı yorumluyor. Söz konusu böÖCALAN:(...) O uçağa bindirilme anını lüm şöyle: hiç unutmam. Ben yerdeydim, üzerimde ÖCALAN: (...) Geçenlerde Engin Alan avını yakalamış kartal misali Engin Alan ve dışarı çıktı. Onun durumunu iyi inceleyin! ekibi duruyordu. Tahmin etmedikleri ka(Yetkiliye dönerek) Sayın yetdar rahattım. O nedenle şaşırdılar. kili, sizler de çok iyi takip edin! Ardından gözlerimi bağlayıp üç saGerçi sizi de Adana’da ne hale at sonra açmışlardı. Hoş geldiniz getirdiklerini izledim. Yere yatıterhanelerini o zaman sözde beni rıp üzerinize ayak basıyorlar, siküçültmek için kullandılar. lah doğrultuyorlar, siz de hâlâ Tutanaklarda Öcalan’ın hükümetgörmüyorsunuz. Bunların hepten gelen yeni şart taleplerine çok sine Amerika’da Rambo eğitimi sinirlendiği görülüyor. Söz konusu vermişler. Engin Alan ve benbölüm şöyle: zerleri öldürücü tiplerdir. Bu bir ÖCALAN: (...) AKP’nin bakışı kaEngin Alan okuldur, bu okuldan çıkanla ‘Doğru anlama hayati’ rakol yapmak, HES yapmak, yani tüm yaşamı bitirmeye yönelik politikalar uygulanmaktadır. Ben bunun aşılması için dokuz boyut saydım. Bunlar çok önemliydi. Ama siz bunları hükümete anlatamıyorsunuz, yaşama geçiremiyorsunuz. Böyle olduğu için şimdi heyet bana yeni şartlar getiriyor. (Öfkelenerek) Peki, getiriyorsun da, sen bana özgür yaşamın nesini veriyorsun diye sormadınız mı? Biz kendi toprağımızda ne yapacağız, tartışmadınız mı? Gidin, Beşir Bey’le de konuşun. Bunları tartışmadan uyduruk gerekçelerle bana gelmesinler. Biz çocuk değiliz, deli değiliz, terörist değiliz! ‘Teröristin Allah’ı da sizsiniz’ deyin. Kendilerini uyarıyorum, bana sahte gündem dayatmasınlar. tersidir. AKP bizi takip etme durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz. CHP’yle de görüşün. Onlar için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. 26 Haziran 2014’teki tutanağa göre de aday konusunda yaşanan diyalog şöyle: ÖCALAN: Şimdi bu Cumhurbaşkanlığı meselesine gelelim. Ne yaptınız, bunu görüşelim. BULDAN: Selahattin Demirtaş ismi öne çıkıyor. ÖCALAN: Bence çabanız Türk, Alevi gibi farklı bir aday profili üzerinde olmalıydı. Böylesi bir durumda tartışmalar yaşanabilir. İşte dün de Figen’i sıkıştırmaya çalıştılar. “Kürt hareketi seni, Türk mayası olarak kullanıyor olmasın” diye sordular. Yoksa Selahattin de uygundur. Ama Alevi ve Türk olması farklı çevrelerin kendi temsiliyetini görmesi açısından olumlu bir etki yaratır diye düşünüyorum. ÖCALAN: Rıza Türmen üzerinde yoğunlaşmışsınız ama sizi zor durumda bıraktı. ÖNDER: Tam tersine olumlu oldu, kendisi de ‘onur duydum’ dedi. ÖCALAN: Peki, başka kim olabilir? ‘Türk, Alevi gibi aday’ Cumhurbaşkanı adayı ‘Otoriter Erdoğan’ (Sırrı’ya dönerek) Sen ya da Ertuğrul olabilir misiniz? ÖNDER: İkimizin de üniversite diploması yok, o nedenle olamaz. ÖCALAN: Figen olabilir peki? Nerelidir Figen? ÖNDER: Ceyhanlı’dır. Ama onun da üniversite diploması yok. ÖCALAN: Ufuk Uras olabilir mi? ÖNDER: Sol çevrelerde ciddi bir tepki var. Ortaklaşmayı sağlamaz. ÖCALAN: Gençay Gürsoy. BALUKEN: Yeterince kabul görmeyebiliriz. ÖNDER: Şebnem Korur Fincancı ismi de çıktı. Sebahat ve ben de önermiştik. ÖCALAN: O da uygun değil. Yahu gerçekten de uygun kimse yok. YETKİLİ: Efendim, bu konuda heyeti eleştirebiliriz, sanki çok iyi çalışmamışlar, ama her üç arkadaş da diğer bütün konularda yüzlerine karşı söylemiyorum, ama temsiliyetin boyutuyla gerçekten çok iyi götürüyorlar. ÖCALAN: Peki, bu isim konusunu buradan belirleyemeyeceğiz. Onu siz yetkili organlarla tartışarak, kriterlere uygun bir şekilde belirlemeye çalışın. Selahattin de olabilir tabii. Benim için bir veto durumu söz konusu değil. Daha geniş katmanları içerebilecek, hatta HDP’li olmayacak bir aday da olabilir. Milletvekili olması şart da değil. Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik. l ANKARA IŞİD roketiyle yaralanan Gülten 11 gün direnebildi uriye’nin IŞİD denetimindeki Bab bölgesinden 18 Ocak’ta atılan Katyuşa roketinin okulun bahçesine düşmesi sonucu ağır yaralanan Eyüp Gökçeimam Ortaokulu öğrencisi Gülten Canpolat (12) dün sabah yaşamını yitirdi. Kilis’i vuran 3 Katyuşa roketinin ikisi boş araziye, biri okulun bahçesine düşmüştü. Bahçede patlayan roket hizmetli Ayşegül Polat’ın ölümüne, 7’nci sınıfta okuyan nöbetçi öğrenci Canpolat’ın yaralanmasına yol açmıştı. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi gören Canpolat yaşam mücadelesini dün yitirdi. Canpolat dün Kilis’te toprağa verildi. l DHA Gülten Canpolat S ‘Ekmeleddin gibi’ Önder ve Kürkçü talya’nın Palermo kentinden sonra Napoli de Abdullah Öcalan’a fahri hemşehrilik verdi. Karara merkez sağdan ve diplomasi çevrelerinden tepki gelirken, Belediye Başkanı Luigi de Magistris, ‘cahillikle’ suçlandı. BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre Öcalan’a fahri hemşerilik kararı, Napoli Belediye Başkanı Luigi de Magistris’in önerisiyle Belediye Meclisi tarafından önceki gün alındı. Belediye Meclisi’nin basın açıklamasında kararın, “Kürt halkıyla demokrasi, eşitlik ve özgürlük dayanışması sergilemek adına alındığı” belirtildi. Napoli’deki Kürt derneği “Napoli Kürdistan Ağı” da, fahri hemşerilik beratının 15 Şubat’ta törenle Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan’a teslim edileceğini açıkladı. l Haber Merkezi Öcalan, NAPOLİLERİN hemşeriSİ! İ nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ı koltuğundan eden görüntüler ile 2011’de bazı MHP’li yöneticilerin istifasına yol açan görüntülerle ilgili soruşturma dosyalarını, “özel hayatın gizliliğine” yönelik eylemlerin “Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” (FETÖ/PDY) tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin şüpheler üzerine birleştirdi. Eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un kitabında konuya değinmesi üzerine MHP’li Metin Çobanoğlu, geçen yıl şikâyette bulunmuştu. l ANKARA Baykal ile MHP kasetleri FETÖ’de birleştirildi A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle