21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 28 Ocak 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER 10 TAMAMLANAN 473 SAYFALIK İDDİANAMEDE ‘DELİL’ SADECE GAZETECİLİK Bazı savcılar için eğitim notları aşlıktan da anlaşılıyor, bu Tırmık’ta “bazı savcılar” için meslek içi eğitim olarak anlaşılabilecek ya da hukuk fakültesinde okudukları yıllarda sık sık pencereden baktıkları için öğrenilmesi eksik kalmış ilkeleri hatırlatma amacı taşıyan notlar var. “Hangi savcılarmış onlar” diye kimse sormasın. Onlar kendilerini bileceklerdir... Bazı savcılar da “Sen beni kastetmişsin” diye niyet okuyup celâllenmeye kalkışmasın. Bunlar genel eğitim notlarıdır ve ondan ibarettir... Yararlanmaya baksınlar; eksiklerini gidersinler. Tamam mı? Tamam! Öyleyse buyrun... HHH Önce birkaç genel ilke. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Başlangıcı ve Hukuk Felsefesi kürsüsünden rahmetli Profesör Orhan Münir Çağıl der ki: l Adalet ile kanunlar arasında bir çelişki varsa siz adaletten yana saf tutun. l Mesleğiniz “kanun uygulamaya” indirgenemez. Göreviniz adaleti tecelli ettirmektir. l Asla niyet okumayın; sizi somut olgular bağlar... Veeeee... l Geciken adalet adalet değildir. Bazen bir günlük tutukluluk bile gecikmiş adalet anlamına gelir. Bu kadarı yetse gerek... HHH Birazcık daha yerim kaldı. Onu da savcının nihayet bitirdiği Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımın “ağırlaştırılmış müebbet”e kadar varan cezalandırma talepleriyle dolu iddianamesine ayırayım mı? Ayırayım. Peki, buyrun. Iddianamede Can Dündar ve Erdem Gül’ün yayımladıkları haber(ler)le devletin başındaki siyasetçileri Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılatma hesabı güttükleri yazılıyor... Ne kadar cahilmiş benim arkadaşlarım. Öyle ya, Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi Sözleşmesi’ni imzalayan bir ülke değil. Yani isteseler de devletin başındaki o mübarek, o sütten çıkmış kaşık benzeri siyasetçilerimizi, yüksek bürokratlarımızı o mahkemede yargılatamazlar. Demek imkânsızı hedeflemişler. Cehalet işte... Aynı iddianamede savcı “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçuna da yer vermiş. Valla ben John le Carre’den Frederick Forsyth’a kadar casusluk literatürünün bütün ustalarını okudum. Hiç elde ettiği gizli bilgileri gazetede yayımlayan casus görmedim. Bu edebiyat literatürüne savcının icadı olarak geçecek. Böylece savcı da tarihe geçecek. Tebrikler yani... Ceza yasamızda basın suçlarını düzenleyen bir madde gözüme çarptı. Orada bir gazetede yayımlanan herhangi bir haber ya da yorumla ilgili olarak 4 ay (yazıyla dört ay) içinde iddianame yazılıp, mahkemeye sunulup, mahkemece iddianamenin kabul edilmesi koşulu var. Tartışılamayacak kadar açık, seçik bir koşul. Oysa savcı bırakınız iddianame yazmayı, davayı bile o haberlerin yazılmasından 6 ay sonra ve Cumhurbaşkanı’nın “Bunu o gazetecinin yanına koymam” diye naralanmasından hemen sonra açtı. Yoksa savcının bu yasa maddesi umurunda değil mi? Ben okulda “Savcılar yasalara uygun hareket etmek zorundadır” diye öğrenmiştim de... HHH Madem bu yazı hukuk, adalet ve yasalar üstüne yürüdü, öyle bitsin. Merak ediyorum. Bir savcının iddianamesini sunduğu bir mahkeme bu güne kadar “mesleki yetersizlik” gerekçesiyle iddianameyi iade etmiş midir? Benimki sadece merak. Hani “Merak kediyi öldürür” derler ya, inşallah benim merak başımı belaya sokmaz. “Inşallah” dedim, çünkü bu ülkede yargı erkinin bugünkü durumu karşısında işimiz galiba Allah’a kaldı da ondan dedim... B 4 Delil 52 köşe yazısı! 473 sayfalık iddianamede Dündar ve Gül’e, ‘örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım’ suçlaması yöneltildi 4 Yargılamanın tamamının kapalı oturumda yapılması talep edilirken, dosyadaki tek delil ise ‘köşe yazıları’ oldu azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’le ilgili MİT TIR’ları soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan iki ayın sonunda iddianameyi tamamladı. Dündar’ın köşe yazılarının tek delil olarak gösCANAN terildiği 473 sayfalık idCOŞKUN dianamede Fidan’ın aynı köşe yazılarını birden çok kez kullanması ‘iddianamenin altını doldurma çabası’ olarak yorumlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı’nın müşteki olarak yer aldığı iddianamede, yargılamanın tamamının kapalı oturumda yapılmasının talep edilmesi dikkat çekti. Fidan, iddianamede, aralarında Fethullah Gülen, Emre Uslu, eski polis müdürleri ve bazı muvazzaf subayların da tutuklu bulunduğu MİT TIR’larına ilişkin 122 şüpheli hakkında açılan “Selam Tevhid’de Kumpas” davasıyla birleştirilmesiŞikâyetçi erdoğan ve mit ni talep etti. Dündar ve Gül’ü ‘örgüteki te üye olmadan bilerek ve isteyerek Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı’nın müş da ı savc e med ana yardım’ suçlaması yönelten Savolarak yer aldığı iddi e Emr en, Gül ah hull Fet da cı Fidan’ın iddianameyi söz konusu vanın araların azdavayla birleştirmek istemesi çelişUslu, eski polis müdürleri ve bazı muv MİT ğu ndu bulu ki yarattı. zaf subayların da tutuklu e Adana’da Ocak 2014’te durdurulan TIR’larına ilişkin açılan “Selam Tevhid’d di. iste sini lme ştiri birle la asıy ve Suriye’ye insani yardım taşıdığı Kumpas” dav iddia edilen ancak mühimmat taşıdığı ortaya çıkan MİT TIR’larına ilişkin müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kahaberleri nedeniyle 2 aydır tutuklu bulu dar hapis cezası istedi. Fidan 2 aydır yünan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni ve rüttüğü soruşturma kapsamında hazırAnkara Temsilcisi Erdem Gül’e ilişkin so ladığı iddianamede Dündar ve Gül’e 17ruşturma tamamlandı. Başsavcı Vekili İr 25 Aralık soruşturması, MİT TIR’larının fan Fidan tarafından hazırlanan 473 say durdurulması ile Reyhanlı ve Cilvegöfalık iddianamede köşe yazılarından baş zü patlamalarında “FETÖ/PDY Terör Örka hiçbir delil yer almadı. gütü” şeklinde tanımlanan örgüt tarafından görev verildiğini öne sürdü. Fidan, Gazetecilik değil casusluk! Can Dündar’ın 52 köşe yazısını, 2 yaİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Tezı dizisini, Can Dündar ve Erdem Gül’ün rör ve Örgütlü Suçlardan Sorumlu Baştoplam 6 haberini ve 1 Twitter mesajını savcı Vekili İrfan Fidan tarafından hadelil olarak tanımladı. zırlanan iddianame terör ve örgütlü suçSavcı yine ‘unuttu’ lara bakmakla yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Fidan Fidan iddianamede MİT TIR’larının iddianamede, Dündar ve Erdem için, durdurulmasını ele aldığı kısma ise “ey“devletin gizli kalması gereken bilgilelemle ilgili olarak FETÖ/PDY Terör Örrini siyasal veya askeri casusluk amagütü tarafından şüpheliler Can Dündar cıyla temin etme”, “devletin güvenliğine ve Erdem Gül’e verilen görev” ismini ilişkin gizli kalması gereken bilgileri ca verdi. Fidan, Dündar ve Gül’ün TIR’lara susluk maksadıyla açıklama”, “cebir ve ilişkin görüntüleri ve bu malzemeler şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyehakkında hazırlanan inceleme raporlati Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya verını 7 Haziran seçimlerinden 1 hafta önya görevlerini yapmasını kısmen yada ce ısrarla yayımladıklarının tespit ediltamamen engellemeye teşebbüs etmek” diğini ifade etti. Fidan, “MİT’e ait devlet ve “silahlı terör örgütüne üye olmaksısırrı kapsamında yardım faaliyeti yürüzın bilerek isteyerek yardım etme” suçten” şeklinde tanımladığı TIR’lara ait folarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış toğrafları ve belgeleri Dündar ile Gül’ün G numu FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün işbirlikçiliğidir” dedi. Dündar ve Gül’ün avukatlarının tutukluluk sürecinde yaptıkları itirazlarda dile getirdikleri Basın Kanunu’ndaki sürelere de iddianamede yer veren Fidan, suç tarihleri göz önünde bulundurulduğunda yerinde olmadığının açık olduğunu öne sürdü. Örnek için Dündar’ın 3 Aralık 2013 tarihli “Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin” yazısına yer veren Fidan, Dündar’ın amacının ne olduğunu izaha muhtaç olmadığını dile getirdi ancak Basın Kanunu’ndaki dava açma süresiyle ilgili herhangi bir somut açıklama getiremedi. Fidan, Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013’te gerçekleşen patlama ile ilgili MİT’in patlamayı önlemek için operasyon yapılması yönünde Savcı Özcan Şişman’a ısrarla talepte bulunduğunu ancak Şişman’ın operasyona izin vermediğini öne sürdü. 8 Ağustos 2015 tarihli savcı Şişman ile yapılan “Bizimki gazetecilik sizinki ihanet” başlıklı röportaja da yer veren Fidan, MİT’in terör örgütleriyle işbirliği yaparak patlebi ta um Kapalı otur lamaya sebebiyet verdiği yönünde kamuoyu oluşturmaya çalışıldığıSavcı Fidan’ın iddianamenin sonunda nı iddia etti. yargılamanın tamamının kapalı oturum ti. da yapılmasını talep etmesi dikkat çek ızca MASAK incelemesi Bu talep Dündar ve Gül’ün yaln ıFidan, Dündar’ın 17 Aralık soruşgazetecilik faaliyetinden dolayı yarg turmasından 2 hafta önce ve 25 Aralanmasının kamuoyundan gizlenmesi lık soruşturmasından da 1 gün önamacı taşıması olarak yorumlandı. ce haberdar olduğunu ileri sürerek, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cum“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, sahte ihbar ve delillerle teröre yardım eden hurbaşkanı, Başbakanı, bakanları, milletvekilleri, bürokratları, öğretim üyeülke konumuna sokarak Uluslararaleri ve işadamlarının telefonlarının dinsı Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını lendiği, bu kişilerin aile fertleriyle birsağlamak” amacıyla temin ettiğini öne likte takip edildiği sözde soruşturmalarsürdü. Ancak Fidan, Uluslararası Cela ilgili olarak kendisine FETÖ/PDY Teza Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyet rör Örgütü’nün verdiği görevi yerine geDevletini veya Türk yurttaşlarını yargıtirmektedir” dedi. lama yetkisini sahip olmadığını unuttu. Fidan tespitlerini bir adım daha ile‘MİT TIR’ı bilgi belgesi yok’ ri taşıyarak, Dündar’ın 3 Aralık 2013 tarihli “Siyasette nasıl geldiysen öyle giSoruşturma dosyasında sahte ihbar tutanağı dışında MİT’e ait TIR’ların her dersin” başlıklı, 24 Aralık 2013 tarihli “Piyonlar devrildi sıra şahlarda” başlıkhangi bir terör örgütüne gittiğine dair lı yazıları ile kamuoyunu FETÖ/PDY Tebilgi ve belge olmadığını öne süren Firör Örgütü’nün amaçları doğrultusundan, “Bu durum TIR’ların durdurulması da ve örgütle işbirliği içerisinde yöntalimatını veren, sahte ihbarı yapan, bu lendirmeye, 17 ve 25 Aralık’ı meşrulaşihbar doğrultusunda TIR’ları durduran tırmaya çalıştığını savundu. Dündar’ın ve arayan FETÖ/PDY Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile şüpheliler Can Dün 17 Aralık soruşturmasını konu alan “Erdoğan’ın en uzun günü” isimli belgedar ve Erdem Gül tarafından da bilinmektedir” dedi. Dündar ve Gül’ün kastı seliyle ilgili finansmanın nereden sağlandığı konusunda MASAK incelemesinın Türkiye Cumhuriyeti devletine sahte ihbar ve delillerle tuzak kuran şüphe nin devam ettiğini belirtti. Fidan, terör kavramının tarihsel gelililerle birlikte Türkiye Cumhuriyeti devşimine uzun uzun ele aldığı iddianameleti ve hükümetini terörle ilişkilendisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gürip görevini yapamaz hale getirmek ollen cemaati ile ilgili sıklıkla kullandığı duğunu ileri sürerek, “Bu amaca giden “Haşhaşiler”in tarihini de yer verdi. yolda şüphelilerin soruşturmadaki ko AB Komiseri Hahn: Şoke oldum RSF: İddianame reddedilmelidir D ündar ve Gül hakkındaki garip iddianamenin ardından AB’den ilk tepki Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn’dan geldi. Hahn, Türkiye’nin AB ile üyelik müzakeresi yürüttüğünü anımsatıp, “Avrupa Konvansiyonuna göre, ifa de özgürlüğünün de dahil olduğu insan haklarına saygıyı sağlamalı” dedi. Hahn, müebbet istenen iddianamenin ardından twitter’dan “Cumhuriyet’ten gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında müebbet hapis talebine şoke olduk” diye yazdı. l ANKARA Cumhuriyet U luslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Dündar ve Gül hakkında düzenlediği iddianameyi eleştirdi. RSF’nin Paris merkezinden dün yaptığı yazılı açıklamada, iki ayı aşkın bir süredir cezaevinde bulunan Dündar ve Gül için savcılığın talep ettiği “ağırlaştırılmış mü ebbet” cezalarının “suçluluk hırsı”ndan kaynaklandığına vurgu yaptı. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, “İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ni bu mantık dışı iddianameyi savcılığa göndererek Türkiye adaletinin onurunu kurtarmaya çağırıyoruz” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Ahmet Hakan’a saldırıda tek tutuklu da serbest Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a evinin önündeki saldırıya ilişkin 1’i tutuklu 7 kişinin yargılandığı davada ilk duruşma yapıldı. Mahkeme tutuklu bulunan tek sanık Ahmet Şengüler’in ilk duruşmada tahliye edilmesi yönünde karar verdi. Diğer sanıklar hakkındaki adli kontrol şartı da kaldırıldı. Duruşma Nisan ayına ertelendi. Sanık Uğur Adıyaman, duruşmada verdiği ifadesinde, emniyetteki ilk ifadesini dayak, zulüm ve işkence altında verdiğini belirtti. l İSTANBUL/DHA ŞANS TOPU 08, 21, 23, 25, 26 + 07 5+1 BİLEN: 359 bin 934’er TL (4 kişi) 5 bilen: 6 bin 793’er TL 4+1 bilen: 372.40’ar TL 4 bilen: 38.10’ar TL 3+1 bilen: 18.95’er TL 3 bilen: 4.30’ar TL 2+1 bilen: 5.65’er TL 1+1 bilen: 3’er TL ek yakında... Eksik kaldı... Bekliyorum... Tayyip Erdoğan’ın çıkıp bu cümleyi kurmasını: “Bombadan tesirli köşe yazıları vardır!..” Ne de olsa AKP iktidarında kısa aralıklarla aynı olayları yaşıyoruz. Gazeteci... İşi gereği... İktidarın hoşuna gitse de gitmese de... Haberi araştırıyor, ortaya çıkartıyor, yazıyor... AKP iktidarı, bir süre önceye kadar yıllarca müttefiki olan Cemaat’in kontrolündeki yargısıyla ortaklaşa, şimdilerde ise kendi yargısıyla... Hoşuna gitmeyen haberi yazan gazeteciye “bedel ödetiyor, öyle bırakmıyor onu”... Yakından izlediğim davalardan bir örnek. 2010 yılında Odatv davasında pek çok gazeteciyle birlikte arkadaşlarım Nedim Şener ve Ahmet Şık tutuklandılar. O günün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gazetecilerin tutuklanmasını eleştiren bir açıklama yaptı. (Sahi Gül bugünlerde nerede; gören, bilen var mı?) Bu açıklama üzerine o günlerin “kudretli adamı” bugünlerin “kaçak savcısı” Zekeriya Öz şunları söylemişti: “Yürütülmekte olan soruşturma, bir kısım basın mensubunun gazetecilik görevleri, yazdıkları, yazacakları yazılar, kitapları ve ileri sürdükleri görüşlerle ilgili olmayıp ‘Ergenekon’ terör örgütü soruşturması kapsamında elde edilen ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlemdir.” “Hee” dediler kimileri; “Gazetecilik, ki P Can Dündar imzalı iddianame! tap değilmiş iş, gizlilik gereği açıklanmayan deliller varmış”. Aylar sonra ortaya çıkınca iddianamede ne görülsün; ortada sadece gazetelerde yazılan haberlerle, kitaplar varmış. Böyle iki cümlede özetlemek kolay ama bir yıl boşu boşuna Silivri Cezaevi’nde haksız yere yatan meslektaşlar, onların aileleri, evlatları... O günlerden son bir not... Tarih 13 Nisan 2011. Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantısında konuşan o günün Başbakanı Erdoğan, Ahmet Şık’ın henüz basılmamış “İmamın Ordusu” kitabı için kullanıyor o meşhur cümleyi: “Öyle kitaplar vardır ki, bombadan daha tesirlidir!..” Bugün cezaevlerindeki onlarca gazeteciye, Türkiye ile acılar üzerinden kirli bir mülteci pazarlığı yürüttüğü için sessiz kalan Avrupa, o gün de bu çıkı şa susuyor. Bugüne geldi ya söz... Bakalım Can Dündar ve Erdem Gül’ün iddianamesine... Bir cümlede anlat derseniz, “başlıklı yazısında özetle...” derim. Bu ne demek biraz açayım. 473 sayfalık iddianamede suç delili olarak sadece Can Dündar’ın köşe yazıları ile haberleri, onlardan yapılan “başlıklı yazısında...” ya da “başlıklı yazısında özetle...” diye alıntılanan kısımlar var. 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından MİT TIR’larına, hatta cezaevinden gazeteye yollayıp yayımlanan onlarca köşe yazısına hepsi birer “suç delili” yani!.. Hani 2010’da Nedim ile Ahmet davası için demişti ya kaçak savcı Öz, “iddianamede daha neler var neler” diye... Aklıma Can ile Erdem tutuklandıktan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun “Soruşturmanın anayasal teminat altında bulunan basın özgürlüğü ile hiçbir ilgisi bulunmayıp, kişi hak ve hürriyetlerini ihlal edecek hiçbir tavır içerisine girilmemiştir” açıklaması geldi. Hani soruşturmanın “basın özgürlüğü ile alakası” yoktu?.. O zaman “suç delili” nasıl sadece haber, köşe yazısı, yorum olabiliyor. “Casusluk” diyorsunuz... Günde 55 bin satan bir gazetede, her gün milyonlarca ziyaretçisi olan o gazetenin internet sitesinde yayımlanmış bu içerikler nasıl oluyor da “casusluk” diye yorumlanıyor? Ve benzer içerikler yaklaşık 1.5 yıldır Türkiye ve dünya medyasına saçılmışken, Cumhuriyet’te yayımlanınca nasıl “devlet sırrı” oluveriyor! Geçtiğimiz günlerde ABD’de New York Times, CIA ve Suudi Arabistan arasındaki gizli anlaşmayla Suriye’deki tartışmalı muhaliflere yapılan yardımları ortaya çıkardı. Muhtemelen bu haberi yazan gazeteciler ülkelerinde ödül alacaklar. Ancak benzer bir haberi yazdığı için Can Dündar ve Erdem Gül cezaevinde... Her geçen gün gerileyen demokraside bu iddianame tarihte daha önce de örneği görülen “ayıplı benzerleri” arasındaki yerini alacak. Ama meslektaşlarımız cezaevinde boşu boşuna kalmış olacaklar. Türkiye’de gazetecileri tutuklayarak, yazıdan, kitaptan “terör” çıkartarak dışarıdaki gazetecilere de mesaj verilmeye çalışılıyor. Yazmayın, kurcalamayın, sormayın diyorlar. Evet bugün onları dinleyen gazeteciler çoğunlukta... Ama azınlık da olsak... Biz yazmaya, sormaya, kurcalamaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, demokratik bir Türkiye, haber alma özgürlüğü elinden alınmamış bir halk, komşusundaki iç şavaşa silah taşıyan TIR’ları örgütleyenlere sandıkta daha farklı bir yanıt verirdi. Kürt meselesini çözmüş Türkiye, Cenevre masasına eli güçlü oturur, bölgedeki sorunlarda söz sahibi olurdu. “Asıl suçu ne” derseniz Can Dündar ve Erdem Gül ile Cumhuriyet’in... Cevabı, Dündar ve Gül tutuklandığında Orhan Veli’ye atıfla Twitter’da paylaşılan dizelerde... Demek ki sen teröristsin Bütün belgeleri yakan sensin 17 Aralık’ı sen... 25 Aralık’ı sen! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle