21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 25 Ocak 2016 KULTUR ‘Karagöz’ün Uykusu’ İstanbul Şehir Tiyatroları “Karagöz’ün Uykusu” adlı yeni çocuk oyununu seyirciyle buluşturuyor. 3 yaş ve üzeri çocukların seyredebileceği oyun, 28 Ocak’ta Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde, 4 ve 11 Şubat’ta ise Kâğıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde oynanacak. kültü[email protected] EDITÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 17 Sanatçılara vergi darbesi ükümet 2016 yılında köklü bir vergi reformunu hayata geçirmeye hazırlanıyor. Haziran 2013 döneminde hazırlanan, mevcut gelir ve kurumlar vergisinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş Yeni Gelir Vergisi Kanun Tasarısı son günlerde tekrar gündemdeki yerini aldı. Bu tasarının ses getiren düzenlemelerinden biri “fikir ve sanat” eseri üretenlere yüklenen yüzde 35 gelir vergisi hükmü oldu. Sözcü’nün haberine göre, yeni kanun tasarısı res H Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı’na göre sanat ve fikir insanlarının yüzde 17 olan vergileri yüzde 35’e kadar yükseltilecek. sam, bestekâr, heykeltıraş, senarist ve mucitleri beyanname vermeye ve yüzde 35’i bulan vergiyi ödemeye zorluyor. Mevcut sistemde fikir ve sanat eserlerini üretenler sadece yüzde 17 stopaj vergisi ödüyor. Ancak, tasarı yasalaşırsa bir yıl içinde 188 bin liranın üzerinde gelir elde edenler yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek zorunda kalacak. Bu da, yüzde 35’e kadar vergi ödemek anlamına geliyor. Son dönemlerde sanat eserlerinin satışı durma noktasına geldiğinden yakınan ressam, heykeltıraş ve bestekârlar ise TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda düzeltilmesi ve yüzde 35’i bulabilen verginin tekrar gözden geçirilmesini bekliyor. Vergi uzmanı Dr. Nedim Türkmen “Bu düzenleme ile müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekârlara, ‘bu memlekette sanat eseri üretmene gerek yok’ deniyor. Aynı zamanda serbest meslek erbabı olarak makbuz düzenleyeceksin anlamına da gelir. Bu da ‘vergi silahını her zaman kullanabilirim’ demek” diye konuştu. Mehmet Güreli’den Film Noir Sergisi ade Kolektif’in The Marmara Pera’da düzenlediği üçüncü sergisi, 11 Şubat 11 Mart tarihleri arasında Mehmet Güreli’nin yeni eserlerine ev sahipliği yapacak. Mehmet Güreli, “Film Noir” (Kara Film) adlı yeni sergisinde Film Noir’ı karanlıkların içinde kalan ilişkilerin dışına çıkarmayı başarıyor ve sanat tarihine, İstanbul’un 1930’lu yıllarındaki görüntüsüne, sinema tarihinin ünlü filmlerine göndermeler yapıyor. Yazar, müzisyen, ressam ve yönetmen olarak tanıdığımız Güreli’nin resimleri belki de okuduğu kitaplar, yazdığı yazılar, besteleri ve dinlediği melodilerle oluşuyor ama sanatçının her bir resmi farklı bir dünyayı yansıtıyor. S Fellini’vari görsel şölen “Gençlik” yaşamlarının son evresine gelmiş, ‘dinozor’ Fred’le Mick’in dünyayı sürekli ‘dikizlemeleri’ üzerinden yaşlanma kaygılarıyla yaşlılık durumları üstüne baştan sona birbirinden ilginç ayrıntılar demeti halinde seyreden, iki saatlik bir fanteziyi, esprimizahı da barındıran bir duygusallıkla perdeye taşıyor. Değil haftanın ayın kaçırılmayacak filmi ‘YouthGençlik’ gösterimde Tiyatro ustalarından reji eğitimleri erformans Tasarım Akademisi, “Tiyatro Yönetmenliği ve Performans Tasarımı Atölyesi”nin ilkini Beyoğlu’ndaki ikincikat’ta yapacak. Akademi, reji eğitiminin sadece lisansüstü düzeyde ders olarak verildiği ülkemizde, bu önemli boşluğu doldurmak amacıyla tasarlanmış bir eğitim modeli sunuyor. Teori ve pratiğin bir arada verildiği, uygulamaya dönük bu eğitim, ‘temel reji’ derslerinin yanı sıra, ‘disiplinlerarası sahneleme’, ‘sahnede metin yazımı’, ‘mekân tiyatrosu’, ‘tasarım ve performans’, ‘kamusal alan performansları’ gibi güncel sahneleme pratikleri konusunda da deneyim kazandırmayı hedefliyor. ? Kayıt için son tarih 10 Şubat. Atölyede, Engin Alkan, Nurkan Erpulat, Ilgın Abeln, Özlem Hemiş yer alacak. Filmin iki yaşlı dost kahramanları ve onlara bir içim su bedeniyle iç geçirten kâinat güzeli masajcı genç kız. P sviçre Alpleri’nde 5 yıldızlık hizmet verilen, muhteşem bir otelde tatil yapmaktaki, vaktiyle dünyaca ünlü bir besteci ve orkestra şefi Maestro Fred’le (Michael Caine), ‘Yaşamın Son Günü’ başlığını takıp vasiyetim dediği son senaryosunu genç çıraklarıyla birlikte yazmaktaki 60 yıllık eski arkadaşı, Hollywood senaristi Mick (Harvey Keitel) ikilisinin kahramanı olduğu “YouthGençlik”, son haftalarda seyrettiklerimiz arasında iz bırakan, başarılı bir film. Vaktiyle romantik duygularla aynı kıza sevdalanmış, çeşitli hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı, prostattan mustarip, geçip giden zamanın belleklerini nerdeyse sıfırladığı, aynı zamanda dünür de olan, yaşamlarının son evresine gelmiş, ‘dinozor’ Fred’le Mick’in dünyayı sürekli ‘dikizlemeleri’ üzerinden yaşlanma kaygılarıyla yaşlılık durumları üstüne, birtakım yan karakterlerle zenginleştirilmiş, baştan sona birbirinden ilginç gözlemlerle ayrıntılar demeti halinde seyreden, iki saatlik bir fanteziyi, esprimizahı da barındıran bir duygusallıkla perdeye taşıyor ve meraklısınca habire artan bir ilgiyle izleniyor “Gençlik”. Sean Penn’in emekli rock şarkıcısını canlandırdığı “This Must Be the PlaceOlmak İstediğim Yer”iyle (2011) beğendiğim ama asıl “La Dolce VitaTatlı Hayat” başyapıtının güncellenip, entelektü İ elce zenginleştirilmiş modern versiyonu niteliğindeki o nefis “La Grande BellezzaMuhteşem Güzellik”iyle (2013) artık iyice pekiştirdiği ustalığını kanıtlayıp Visconti, Antonioni, Fellini’lerin dönemindeki o eski İtalyan sinemasının gücünü hissettiren Paolo Sorrentino, günümüzün en önemli sinemacılarından biri. Karakterlerin resmi geçidi Yazıp yönettiği son filmi “Gençlik”, can alıcı hikâyesinin yanı sıra görüntülerle müziği kaynaştıran başarılı görsel atmosferiyle ele geçiriyor seyircisini. Genelde otelde kalanları gözlemle yip haklarında olası tahminler yürüterek vakit geçiren iki yaşlı dosta odaklanırken ikilinin gözlerini ayırmadığı diğer otel sakinlerine de “bakıyor” film; örnekse oyunculuğunu geliştirmek amacıyla radarlarını hep açık tutan Kaliforniyalı film aktörü Jimmy (Paul Dano); Fred’in Mick’in oğlu Julian’la evli olan, yıllardır hayatını müziğe adayıp ailesini ihmal etmiş, Maestro’nun mutsuz, güzel kızı Lena (Rachel Weisz); sonunda havada duracak olan, astral seyahatçi; birbirleriyle hiç konuşmayıp orman da orgazm çığlıkları atarak sevişen çift; futbolu bırakınca bol kokainli, zevksefa yaşamına dalan Maradona ve yaşlı kahramanlarımıza çıplak, bir içim su bedeniyle iç geçirten kâinat güzeli masajcı genç kız gibi... Rezil ve acıklı hayatlarımız boyunca, geçmiş, gelecek, sadakat, ihanet, yaşlanmak, emeklilik, gençlik vb. gibi kaçınılmaz duraklara uğraya uğraya, keyif ve hüzünle seyrettiğimiz, her karesi adeta bir tablo değeri ve özeni taşıyan filmde, yönetmenin verdiği görsel zevkin yanı sıra edebi bir tat da içeren, akıcı, alaycı ve duygusal üslubunun yanı sıra oyunculuk performansları da birinci sınıf. Doktorunun sonunda “sapasağlamsın” dediği, hep anılarını yazması istenen Maestro rolündeki M. Caine’le gözde yıldızı Brenda’nın finalde hüsrana uğratmasıyla ansızın, Fred’in gözleri önünde intiharı yeğleyen Mick rolüne cuk oturmuş H. Keitel ikilisinin sürüklediği “Gençlik”, bundan sonra daha da iyi filmler çekeceğini umduğum yaratıcı yönetmen Sorrentino’nun şimdilik en başarılı eseri kanımca. Fred’in yemyeşil İsviçre çayırlarında boyunlarındaki iriliufaklı çanlarıyla otlanan sevimli inekleri bir orkestra gibi yönettiği Çan(lar) Dinletisi gibi hoş bölümler barındıran “Gençlik”, değil haftanın, bence ayın kaçırılmayacak filmi. [email protected] Edebi tat Cem Dinlenmiş’in ‘Asker Esenyurt’a İndi’ adlı tablosu. Şehrin değişimine ironik bir bakış stanbul Nişantaşı’ndaki xist sanat galerisi, 28 Ocak Perşembe 18.00’de Cem Dinlenmiş’in “Görsen Kesin Tanırsın” başlıklı sergisini açacak. Dinlenmiş, bu sergisinde hayali bir inşaat firması olan Akarca İnşaat’ın hikaâyesinden yola çıkarak, şehirde yaşanan değişimi ironik bir bakış açısıyla irdeliyor. Akarca İnşaat’ın nalbur olarak kurulduğu günden bugüne Esenyurt’la birlikte dönüşümünü konu alan tuval ve ahşap işlere, ilçenin şifreli bir haritası eşlik ediyor. Aksaray İSKİ binası ve kentsel dönüşümle mücadele eden Tozkoparan Mahallesi gibi mekânları resimleyen Dinlenmiş, sergide karikatürlerindeki gündemi izleme alışkanlığını farklı bir ölçekte sürdürüyor. Sergi 27 Şubat’a kadar sürecek. (www.artxist.com) l Kültür Servisi İ Önemli bir sinemacı ‘Gençlik’in başrollerini Harvey Keitel ve Michael Caine paylaşıyor. Umut Adan ‘Güvercin Şarkısı / Eflatun Kardeşler’ Ruşen Alkar ‘SebrSabırPatiance’ (Z / Kalan) mut Adan, Anadolu pop müziğine tedavisiz şekilde vurulmuş bir romantik olarak İtalya’dan Türkiye’ye döndüğünde, inançları yüzünden bu ülkenin engellerini tanımaya çalışıyordu. Gitar çalıp kendi yazdığı sözleri söyleyerek kaydettiği iki 45’lik plakla birlikte çok şey öğrendi; en başta da mücadele etmeyi. Umut’un “Güvercin Şarkısı” ve “Eflatun Kardeşler” adlı iki şarkıdan oluşan üçüncü 45’lik plağı, örnek aldığı eski müzisyenlerin yolunda çıktığı amansız maceranın yeni durağı. Gitara dayalı saykodelik rock anlayışını şehirli ozanlara has bir dille bütünleştiren Umut’un şarkılarını ilki geçmişten geleceğe, uzaktan yakına, soyut U tan somuta tahayyüllerle dolu bir aşk hikâyesini güvercin diliyle anlatıyor. Diğeri ise bıçkın delikanlı ağzıyla söylenmiş bir İstanbul saykodeliği. Duygularını ifade ediş şeklinde fantastik bir taraf var. Şarkılarında bazen sözcükleri farklı anlamlara gelebilecek şekilde ve yerde kullanarak duygusal kırılmalar yaratıyor, ama kesinlikle metaforik oyunlara girmiyor. Umut’un müziğinin en zayıf tarafı sesi. Renginin ve tonunun güzelliğine rağmen bu sesin halen bir parça şan kısmına müdahale gerekiyor. Umut Adan, hedefi albüm olan uzun ince bir yolda, malzeme biriktirmeye devam ediyor. rodüktörünün Serdar Ateşer, katkıda bulunanlar arasında Ayşe Tütüncü, İzzet Kızıl, Cem Aksel, Vedat Yıldırım gibi isimler olduğunu görünce, ilgi göstermeden edemiyor insan. Bu kadar iyi ismi bir araya getiren bir çalışmanın çalgısal açıdan çok zengin olduğunu kestirmek güç değil. Diyarbakır doğumlu İzmirli Ruşen Alkar’ın ilk albümü “SebrSabırPatiance”, kendini ilginç kılacak birden fazla özelliğe sahip aslında. Rock müziğinden gelen Serdar, güzel ve güçlü bir sese sahip olan sanatçısının içinde bulunan sayısız duyguyu gün yüzüne çıkarmış; karşı karşıya bulunduğu müziğin karakterini bozmadan başka bir boyuta taşımış. Farklı dünyalarla P arasında köprüler kurmuş. İlham kaynağı tek bir coğrafya ya da kültür değil; folk müziğini yorumlayan çağdaş caz şarkıcılarından, Kürt kadın ozanlarına kadar uzanan albüm Nizamettin Ariç’ten Ciwan Haco’ya uzanan bir anlayışın devamı. Müzikle tiyatronun buluştuğu bir mizansene sahip, Roboski’ye adanmış “Hilbuna Sîh u Çar Gîyan” albümün zirvesi. Sadece klişelerden değil, sırıtan ticari kaygılardan ve pazarlama taktiklerinden de çok uzak bir albüm bu. Sahibi içindeki hassas çocuğu yaşatan ve onu elinden tutarak sahneye çıkaran genç duygusal ve kırılgan bir kadın. Ayşegül Aldinç’in ‘Sekiz’ albümü yolda yşegül Aldinç’in yeni şarkılardan oluşan albümü ‘Sek’iz’ DMC etiketiyle 29 Ocak’ta çıkacak. Aldinç’in albümüne Kenan Doğulu, Gökhan Türkmen, Göksel, Harun Tekin, Eflatun, Yüksek Sadakat ve Nada hem besteleri hem de sesleri ile katkıda bulundu. Albümde bu isimlerin imzasını taşıyan 7 yeni şarkı ve Mabel Matiz bestesi “Bir Tek Gördüğüm” ile birlikte toplam 8 şarkı yer alıyor. A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle