22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 20 Ocak 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ‘Enflasyonda yıl içinde çift haneyi görebiliriz’ Asgari ücretin reel yüzde 20 artmasının, büyüme, para politikası ve bütçe açısından önemli rol oynayacağını dile getiren Erbil, enflasyonda da artış görüleceğini belirtti eçen yıl ekonomik ve finansal açıdan zorlu koşullar içermişti, siyasi belirsizlik çoktu. Bu nedenle üst üste yapılan seçimlerin ardından daha öngörülebilir bir yıl beklentisi tüm çevrelerde hâkim olmuştu. Yaşanan şu 20 günlük süre beklentileri ne kadar karşıladı bilinmez ama bu yılın işsizlik ve enflasyon açısından pek de umut vaat etmediği görülüyor. GaranOlcay ti Bankası GeBüyüktaş nel Müdürü Fuat Erbil de geçen yıl enflasyonu yüzde 8.8’le kapatan ülkede, hükümetin asgari ücrette yaptığı reel bazda yüzde 20’lik artışın diğer etkilerinin yanı sıra enflasyonu yukarı çekeceği, yıl içinde çift hanelere yaklaşılacağı değerlendirmesinde bulundu. Tüketici kredilerinde vadelerin 60 aya uzama ihtimalinden söz eden Erbil’in sorularımıza verdiği yanıtlara göre değerlendirme ve öngörüleri özetle şöyle: 2015 Türkiye ekonomisi ve finansal piyasalar açısından oldukça zorlu koşullar içeren bir seneydi. Öncelikle yıl içerisinde ülkede iki seçim yapılması politik belirsizlik yaratarak finansal koşullar ve ekonomi üzerinde baskı oluşturdu. Bu risklerin yanı sıra ABD Merkez Bankası Fed’in 2015 içerisinde faiz artırımı yapacağı beklentisi gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye üzerinde de özellikle sermaye akımları kanalıyla baskı yarattı. Dolayısıyla beklentilerin yıl genelinde kur üzerinde baskı yarattığı, sürecin fiyatlandığı bir yıl oldu. Bu sebeple nihayet Aralık ayında Fed’in faiz artırımına başlaması oynaklığı düşürerek yurtiçi piyasalar açısından aslında olumlu bile algılandı. 4 Öte yandan, TL’deki ciddi değer kaybı ve gıda fiyatlarındaki katılıkla enflasyon 2015’te Merkez Bankası hedef ve beklentisinin üzerinde gerçekleşti ve seneyi yüzde 8.8’de kapattı. 4 Tüm bu risklere ve belirsizliklere rağmen Türkiye 2015’te iyi bir performans göstererek tahminlerimize göre yüzde 3’ün üzerinde büyüme kaydetti. Bu yıl büyümenin 2015’in üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. 4 Hükümetin verdiği vaatlerin önümüzdeki 1 yıllık dönemde gerçekleştirilecek olmasının ekono ekonomi 9 Orta Vadeli Programların Türkiye’si... rta Vadeli Program (OVP) yayımlandı. OVP’ler üçer senelik zaman ufku altında ulusal ekonominin temel ekonomik dengelerini kamuoyu ile paylaşmakta. Türkiye ekonomisinin yakınorta dönem göstergeleri, ilgili belgelerde yer almakta. Geçen hafta başında yayımlanan “yeni” OVP de 2018’e değin ulusal ekonominin yol haritasını çizmekte. “Yeni” OVP’yi bir sene önceki “eski” OVP ile karşılaştırdığımızda Türkiye ekonomisinin süregelen durgunluk içerisinde bozulan dengelerinin yansımasını görebiliyoruz. Aşağıdaki tablo bu süreci sergilemekte. Tabloda “eski” OVP 20142017 arasını, güncel olanı “yenisi” ise 20152018 arasını betimliyor. Satırbaşlarıyla karşılaştıralım: Büyüme oranının eski OVP’de “potansiyel” büyüme hızı olarak kabul edilen yüzde 5’e 2016’da ulaşılacağı varsayılmakta idi; yeni OVP ise bu beklentiyi 2017’ye çekmiş. Eski OVP milli geliri (GSYH) 2015’te 850 milyar dolar, fert başına düzeyini ise 10.936 dolar olarak tasarlamaktaydı. Aynı verileri yeni OVP’de ancak 2018’de beklemekteyiz. Yani, yeniTürkiye’nin ekonomisinin 2013 düzeyine ancak 2018’de ulaşabileceği öngörülüyor. Enflasyon ve işsizlik öngörüleri de mevcut OVP patikasında, eski OVP’ye görece daha kötümser bir görünüm sunuyor. Türkiye’nin uzun süredir özlemini çektiği “yüzde 5 enflasyon hedefinin” gerçekleşmesi ancak 2018 sonuna ötelenmiş. İşsizlik oranının ise yüzde 10’un üzerine çıktıktan sonra ancak program ufkunun son yılında, yani 2018’de, yüzde 9.6’ya düşeceği varsayılmakta. HHH OVP metinlerine yönelik en temel eleştiri, program öngörülerinin tutarlılık göstermediği ve bir planlama disiplini yaratmadığına ilişkindi. Mevcut programda da bu eksikliğin sürmekte olduğunu gözlüyoruz. Bu bağlamda, örneğin, OVP’nin temel fiyatlama varsayımlarından en önemlisi olan döviz kurunun son derece abartılı bir iyimserlik içerisinde tahmin edildiği görülmekte. OVP’de döviz kuru varsayımı açık olarak belirtilmemiş. Ancak, programın Türk Lirası ve ABD Doları üzerinden verilmiş olan GSYH hedeflerinden döviz kuru beklentisini hesaplamak son derece kolay bir işlem. Böylesi bir egzersiz bize 2016 yıl sonu kur beklentisini 2.99 TL/ ABD Dolar olarak veriyor. 2018 sonunda ise kur beklentisi 3.24 TL. Mevcut kur öngörüleri 2017 ve 2018’de Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında birikimli olarak toplam yüzde 8 değer yitireceğini dile getiriyor. Oysa OVP’nin aynı dönemdeki fiyat beklentileri birikimli olarak toplamda yüzde 20.4 boyutunda bir enflasyon yaşanmasını öngörüyor. Yani ulusal fiyat düzeyi toplamda yüzde 20.4 artış gösterecek iken, döviz kurundaki değişimin sadece yüzde 8 olacağının varsayılması, Türk Lirası’nın yeniden (yaklaşık yüzde 12 düzeyinde) aşırı değerlenme içerisinde olacağı beklentisini ifade ediyor. Böylelikle, Türk Lirası’nın aşırı değerlenmesinin olanaklı kıldığı ucuz ithalat ucuz tüketime dayalı spekülatif büyüme balonu yeni Türkiye’nin ısrarla gündeminde kalacağı anlaşılıyor. Bu döngüyü olası kılacak senaryo ise ancak ve ancak sıcak paranın yüksek faiz politikası aracılığıyla Türkiye’ye çekilmesiyle gerçekleşebilir. Hedefler (iyi niyet temennileri mi, desek) ne siyasi ne de reel gerçeklerle bağdaşıyor. G Koşullar zorluydu miye doğrudan yansımaları olacak. Özellikle asgari ücret artışı, emeklilere ekstra maaş ödemeleri gibi düşük ücretli kesime yapılacak destekler, yeni öğretmen atamaları, yeni iş ya da projelere mali destekler ve vergi muafiyetleri, konut/çeyiz hesabı gibi sübvansiyonlar iç tüketimi canlandırıcı unsurlar olacak. Bu adımların büyümeye yaklaşık yarım puan katkısı olabileceğini hesaplıyoruz. Bu anlamda 2016 büyümesi yüzde 3.5’in üzerine çıkabilir. 4 Ayrıca hükümetin asgari ücreti reel bazda yüzde 20 artırması da enflasyon, büyüme, para politikası ve bütçe açısından 2016 yılında önemli bir rol oynayacak. Asgari ücret artışının özellikle enflasyon üzerinde 2016’da yukarı yönlü baskı yaratacağını tahmin ediyoruz. Yıl içinde çift haneli rakamlara yaklaşabiliriz. Petrol fiyatlarının düşük seviyelerde devam etmesi ve Avrupa’daki toparlanma bu açıdan olumlu. Ancak jeopolitik riskler ve Rusya’nın yaptırımları hem turizm sektörü açısından hizmetler kanalıyla hem de ihracat yoluyla cari açık üzerinde kısmen olumsuz etki yaratabilir; fakat ekonomimizin sağlam temelleri bu etkiyi bertaraf etmemizi sağlayacaktır. Risk primleri yükseliyor Türkiye için belirsizliğini koruyan ve çok hızlı değişen, en önemli konulardan biri jeopolitik riskler. Bu durum, diğer gelişen ekonomilere göre Türkiye’nin risk primlerinin halihazırda daha hızlı yükselmesine sebep oluyor. Bu da kur ve faiz hareketlerinde negatif ayrışmamızı tetikliyor. Reformların etkin ve kararlı bir şekilde uygulanması, Türkiye özelindeki risklerin daha ılımlı kalmasına destek vererek sermaye girişlerini de devam ettirebilir. Keza, bu durum sektörümüz açısından da olumlu olacaktır. O Erbil, ticari ve kurumsal kredilerde sektör üzerinde büyüyerek pazar payını koruduklarını söyledi. Tüketici kredileri sınırlı 015’in ilk yarısındaki ivmenin senenin ikinci yarısında kaybolmasıyla sektörde kredi büyümesi önceki yıla görece bir miktar yavaşladı. Önceki yıl yüzde 18 büyüyen TL krediler geçen yıl yüzde 16 büyüme kaydetti. Sektör son dönemde olduğu gibi tüzel krediler ağırlıklı büyümeye devam etti. TL kurumsal ve ticari krediler yüzde 23 ile büyümeyi en çok destekleyen alan oldu. Tüketici kredileri ise yüzde 8.6 artış ile sınırlı ka 2 larak son yılların en düşük büyümesini gerçekleştirdi. Çin önemli risk Çin’in beklenenden daha hızlı yavaşlaması da gelişmekte olan ülkeler özelinde risk algısının bozulmasına sebep olabilir ve dış finansman ihtiyacıyla öne çıkan Türkiye’yi zayıf sermaye akımları ve artan risk primleriyle kısmen zorlayabilir. Dolayısıyla küresel para politikalarının seyri kadar Çin’deki gelişmeler de 2016 yılının en önemli risk unsurları. Öte yandan Fed’in Aralık 2015’te nihayet başladığı faiz artırımlarının 2016 yılında hızı ve sertliği bizim için önem arz ediyor. Nispeten kötüleşen enflasyon beklentileri ve Fed’in faiz artırması daha sıkı bir para politikasıyla karşılaşabileceğimiz anlamına geliyor. Dolayısıyla Fed’in politika adımları ve buna karşı Merkez Bankası’nın alacağı önlemler önümüzdeki dönemde özellikle kur ve enflasyon tarafında belirleyici konular olacak. üketici kredilerinde vade uzatma ihtiyacı birkaç nedenden doğuyor. Toplam gelire oranla borçluluk anlamında Türkiye dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında iyi bir yerde. Ancak aylık gelirin içerisinde aylık ödeme taahhütlerine bakıldığında tüketicinin sıkıntı çektiğini çok net gözlemliyoruz. Bunun en kritik nedeni kredi kartı ve kredili mevduat hesabındaki minimum ödeme oranlarının dünyadaki diğer ülkelere göre çok yüksek olması. Bir taraftan da tüketici kredilerinde maksimum vadeye getirilen Vadeler 60 aya çıkabilir T kısıtlamalar ile tüketicilerin aylık ödeme taahhütleri daha da yükseldi. Türkiye’deki kredi kullanan müşterilere baktığımızda yüzde 60’a yakını 40 yaş altında. Bunun sonucu olarak büyüme mevduat yerine kredi kaynaklı tetikleniyor. Ancak yapılan bu düzenlemelerin etkisiyle toplam borç stoku çok fazla olmayan birçok genç hanehalkı, aylık ödemelerini yapmakta zorlanmakta. Bu kapsamda, birçok iyi durumdaki müşterimizi batık krediye dönüşmeden kurtarmanın yolunun vadeleri uzatmaktan geçtiğini düşünüyoruz. Vadelerin tüketici kredilerinde eskiden olduğu gibi 60 aya kadar çıkabileceği görüşündeyiz. Bankacılık sektörü açısından bakarsak, bu sene sektör büyümesi geçen seneye göre yavaşlamış olsa da biz Garanti Bankası olarak başarılı bir yıl geçirerek hedeflerimize paralel büyüdük. Hemen her alanda pazar payı kazanmayı başardık. Tüketici kredilerinde sektörün lider özel bankası olmayı sürdürdük. Garanti olarak büyüdükçe insana ve verimli şube ağına yatırım yapmayı sürdürüyoruz. Binden fazla şubemiz ve 20 bine yaklaşan Garantili ile hizmet veriyoruz. 20 bin çalışan var OVP Belgeler nde 2013 2018 Rusya’da iki Türk şirket finale kaldı Rusya’nın Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlarına rağmen, Rusya’da faaliyet yürüten Türk ortaklı şirket LimakMaraşstroy ve Renaissance, Rusya başkenti Moskova’nın giriş kapısı sayılan “Şeremetyevo” havalimanı ihalesinde finale kaldı. “Şeremetyevo” havalimanı Genel Müdürü Mihail Vasilenko, “Şeremetyevo havalimanının genişletilmesini öngören ‘B’ terminali inşaatı ihalesinde iki Türk şirketi LimakMaraşstroy ile Renaissance finale erişmiş bulunuyor. 630 milyon dolarlık ihalenin bu iki şirketten birisinin kazanması için önlerinde hiçbir engel yok. Çünkü bu şirketlerin kuruluşu Rusya” dedi. Havalimanı, Moskova’ya 29 km uzakta. l Ekonomi Servisi Kayıp 7 milyar dolar usya, Libya ve Irak ile Türkiye arasındaki sorunlar nedeniyle Türk müteahhitlerinin kaybı 7 milyar dolara ulaştı. Müteahhitler, Sahraaltı Afrika ülkelerine yöneldi. Türk müteahhitlerin yurtdışındaki iş hacminin 2025 milyar dolar olduğuna işaret eden Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), “Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri iyi ol Müteahhitlerin yeni hedefi ‘Sahraaltı ülkeler’ R saydı bu, yüzde 20 artardı” değerlendirmesini yaptı. TMB Başkanı Mithat Yenigün ile yönetim kurulu üyeleri gazetecilerle yemekte bir araya geldi. Yenigün, hükümetin dış politikasının yansımaları ile komşu ülkelerle yaşanan sorunların müteahhitlik firmalarının işlerini etkileyip etkilemedikleri konusunda, “Siyaset ve ekononerjide dışa bağımlılığı çözerek fiyatları indirme olasılığı görülmeyen ülkede, halka çare olarak bankaya borçluluk öneriliyor. Kar yağışının arttığı ve ısınma masraflarının yukarılara doğru tırmandığı günlerde İGDAŞ, alacağını garantilemek amacıyla taksit formülü getirdi. mi iç içe. İstiyoruz ki her gittiğimiz ülkeyle siyasi ilişkilerimiz de iyi olsun. Biz de bu durumda devletin kartvizitini kullanırız. Diğer türlü tek başına gitmiş gibi oluruz. Siyaset ne kadar iyi olursa ekonomi de o kadar iyi olur” dedi. Toplantıda şu bilgiler verildi: 4 Yurtdışında 2025 milyar dolar iş hacmi var. 4 Komşu ülkelerle ilişkiler daha iyi olmuş olsaydı rakam yüzde 20 oranında artardı. 4 Toplantıda TMB’nin yıllar itibarıyla üstlendiği yeni iş tutarları da paylaşıldı. 4 Buna göre 2012’de 29.7 milyar dolar olan tutar, 2013 yılında 30 milyar dolara çıktı. 4 2014’te önce 26.8 milyar dolara, 2015’te 19.4 milyar dolara indi. l ANKARA Denizbank’ın sahibi Sberbank özelleştirilecek Rusya, Sberbank ve VTB’yi özelleştirmeye hazırlanıyor. Rusya Ekonomi Bakanı Aleksey Ulyukaev, bakanlığın, Sberbank ve VTB’nin özelleştirilmesi için teklif hazırlığında olduğunu belirtti. Rus haber ajansı TASS’ta yer alan habere göre, Ulyukaev, Sberbank’ın satışı için yasada bazı düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret ederek, “İki bankanın da özelleştirilmesi konusundaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Rusya Merkez Bankası Sberbank’ın yüzde 50 hissesine sahipken, Rusya hükümetinin ise VTB’de yüzde 60.9’luk hissesi bulunuyor. Sberbank ayrıca Denizbank’ın da yüzde 99.85’lik hissesini elinde tutuyor. l Ekonomi Servisi İGDAŞ’tan E 3 taksit dönemi İGDAŞ, artan maliyetlere karşı abonelere kredi kartlarıyla vade farksız 3 taksitte ödeyebilme imkânı sağladı. Amaç kış aylarıyla gelen kabarık faturalarda ödeme kolaylığı sağlamak. Bu kampanyada Akbank, Denizbank, Garanti Bankası, HSBC Bank, İş Bankası, TEB, Vakıflar, Yapı Kredi Bankası ve Burganbank yer alıyor. Ayrıca taksitlendirmeler bankadan bankaya değişiyor. Vakıflar Bankası 50 TL’lik limitle taksit kampanyasını uygularken Akbank, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası 100 TL’lik limit arıyor. HSBC Bank da en az 250 lira ve üzeri faturaları 3 taksite bölüyor. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle