22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 20 Ocak 2016 KMA I Ç ĞA MEN A K SO ĞI KIS A I YAS LDIRILD KA EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Savaşa evet, şiddete buyur, vahşete eyvallah 6 yaşındaki herhangi bir oğlan çocuğuna bakın... Gözlerine bakın, saçlarına dokunun, ellerine dokunun, zihnini okuyun... Neler ister, neler hayal eder? Bacaklarına bakın... Nasıl koşar, nereye koşar, neye koşar?.. Sonra gözlerinizi kapatıp Hüseyin’i düşünün... 16 yaşında olduğunu; Güneydoğu’da doğduğunu; hangi dili, hangi hikâyeleri dinleyerek büyüdüğünü düşünün... Gözlerini düşünün, saçlarını ve ellerini... Yüreğiniz kaldırırsa 16 yaşındaki o oğlan çocuğunun bacaklarını düşünün. Kaçarken ya da savaşırken (fark eder mi?) tam bacağından vurulduğunu... Bacağındaki kurşun yarasını, o yaradan akan kanı... 16 yaşındaki bir çocuğun kanaya kanaya sarardığını düşünün... Savaşı düşünün; Hüseyin’in içine doğduğu; içinde öldüğü... Devlet, direniş, örgüt, hukuk, yasa cehenneminde gönderilmeyen bir ambulans, bulunmayan bir doktor, aşılmayan bir bürokrasi, kırılmayan bir inat, bitmeyen bir öfke, paylaşılamayan bir dünya yüzünden... Aslında tahammülünüz; sizin tahammülünüz yüzünden... Ölen, ölüveren ve cesedi şu anda morgda çürüyen 16 yaşındaki o oğlanı düşünün. Hızı o bacaktan akan kanı yakalayamayan AİHM kararı buz gibi bir cümle olsun; Avrupa’lardan kanatlansın, kalbinizin tam ortasına düşsün: “Yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün korunması için her türlü tedbirin alınması”... Kalbiniz donsun; bir an buz gibi olsun... Sonra size katlanmayı öğreten hayatın ılık nefesini kalbinize üfleyin; tüm buzlar çözülsün... Devran bildiği gibi dönsün; birileri daha sokaklarda, odalarda, kucaklarda kanaya kanaya ölsün... Siz güvenli hayatlarınızın bedeli suskunluklarınıza sıkıca sarılıp yaşayın. Karnınız tok, sırtınız pek olsun diye sizden uzaktaki tüm savaşlara evet, tüm şiddetlere buyur, tüm vahşetlere eyvallah demeyi sürdürün. Düzenini fırsat eşitsizliği üzerine kuran medeni dünyada, at gözlüklerinizi takıp kendi payınızın peşine düşün. Azınlığın mutluluğunun çoğun 1 Silopi ağır yaralı 37 gün süren, 26 kişinin öldüğü operasyonların ardından halk öfkeli ırnak’ın Silopi ilçesindeki sokağa çıkma yasağı dün itibarıyla sabah 05:00 ila ilopi’deki evinin önünde öldürüakşam 18:00 saatleri arasında kallen ve cenazesi 7 gün boyunca dırıldı. Yasak kalkmasına karşın evinin önünden alınamayan 11 çouzun süre ilçe halkı “keskin nicuk annesi Taybet İnan’ın eşi Haşancı” korkusuyla evlerinden çılit İnan evinde taziyeleri kabul edikamadı. HDP Şırnak Milletvekilyordu. İnan, “Teybet komşumuzun leri Ferhat Encü ile Aycan İrmez, evindeydi. Evimize dönmek isterilçe binasına giderek halkın soken onu vurdular. Onu almak için runlarını dinledi. Encü, yapacakilk olarak bitişik evde oturan karları ilk şeyin, aralık ayı ortalarındeşim dışarı çıkmak istemişti. Onu da vurdular. Sonra ben çıktım. da ilçede öldürülen ve ailelerinden habersizce göreceğini söyledi. Yaşananmülen 5 kişinin kabirlara isyan eden Silopili kalerini açtırıp, onlar için otopsi raporu almak oladınlardan Halime Seflek cağını belirtti. Silopi Be(55) ise “Benim evimi yakMAHMUT lediyesi Eşbaşkanı Seytılar, onların da evi yansın. ORAL fettin Aydeniz ise halkın Ne günah işledik bize bunu şikâyetlerini not alıp, yaptılar” diye feryat etti. acil müdahale edilecek olan alanHayvanlar açlıktan öldü ları belirlemek üzere mahallelere ekipler gönderdi. Aydeniz, ilYağmur ve patlayan su şebekeçedeki 7 mahallede su ve kanaleri nedeniyle balçık denizine dölizasyon şebekelerinin tamamınen sokaklarda dolaşırken, zanın tahrip olduğunu, onarmanın man zaman hayvan leşlerini göruzun zaman ve maliyet gerektidük. Silopililer, hayvanların bir NEFRET SÖYLEMİ Delik deşik olan duvarlara yazılan yazılar dikkat çekti. “Ermeni P...” “Yalçınhan Timi”, “Serhildan (başkaldırı) timicik nerdesiniz?”, “Bir ölürüz bin doğarız” gibi ifadelerin altında Jandarma Özel Harekât (JÖH), Polis Özel Harekât (PÖH) imzası vardı. Ş Teybet’e halat attım, cevap vermedi S Daha adım bile atmadan mermiler yağdı. Halat atmayı denedim. Ona ‘Teybet, halatı tut, seni çekeceğim’ dedim ama hiç yanıt vermiyordu” dedi. 155’i aradıklarını ve durumu anlattıklarını ifade eden İnan, “Bize ‘beyaz bayrak sallayıp öyle sokağa çıkın’ dediler. Beyaz bayraklı olduğumuz halde ateş ettiler. Üç kez denedik ama hep ateş edilince sonunda alamadık” diye konuştu. Başak mahallesinde 419’uncu sokakta top mermisi isabet eden evin sahihi 66 yaşındaki Sabri Polat, çatışmalar şiddetlenince evlerinden kaçıp, daha güvenli bir mahalleye gittiklerini belirterek “Yasak bitti, gelip baktık ki top değmiş evimize. 1993 yılında da köyümüz basılmış, evimiz yakılmıştı. Şırnak merkeze bağlı Üçkiraz köyünden buraya kaçmış, bu evi yapmıştım artık yok evim” diyor. çoğunun açlıktan, bir kısmının da açılan ateşle öldürüldüğünü anlattı. Öldürülen hayvanlarının üzerine bir de yemsiz kaldıkları için telef olan güvercinleri koyan Asiya Algin adındaki kadın ise şöyle konuşuyordu: “Tarih böyle bir zulüm görmedi. Komşudan komşuya gitmeyi bırakın, odadan odaya bile gitmek bazen mümkün olmuyordu. Hayvanlarım başıboş kalıp sokağa çıkmasınlar diye onları bağlamıştım. Ama ahıra girip onları kurşunlayarak öldürmüşler. Bebeğiyle sokakta Suriyeli Göçmen Emine Abdullah geçen yıl savaştan kaçıp, sığındıkları bu evde bombaya yakalanmış. Eşi Diyap Ali’nin ayakları sakat. O nedenle çalışamıyor. “Çaresizim, yardım istiyorum” diye konuştu. Top isabet eden bir başka evde ise Cahide Tonkur adında geç yaşına karşın 11 çocuğu olan bir kadını görüyoruz. Moloz içinde kalmış beşiğine bakıp, ne yapacağını düşünüyor. “Top attılar” diyor sadece... l SİLOPİ Nusaybin’de doktora tutuklama Mardin’in Nusaybin ilçesinde bir kişinin ifadesi doğrultusunda gözaltına alınan Nusaybin Devlet Hastanesi’nde görevli A.K. isimli doktor YDGH ve YPS üyelerini tedavi ettiği iddiasıyla mahkemeye sevk edildi. Doktor tutuklandı. Cizre’de bir polis memuru şehit ırnak’ın Cizre ilçesinde dün Ş sokağa çıkma yasağının 37. gününde güvenlik güçleri ile Çocuklara bakıp bakıp ağlıyorduk Diyarbakır’ın Sur ilçesinde devam eden operasyonlar sırasında PKK’liler tarafından 48 gündür evlerinden çıkmaları engellendiği öne sürülen 3’ü çocuk 5 kişilik bir aile askerler tarafından güvenli bölgeye götürüldü. Sağlık kontrolünden geçirilen ailenin kişisel ihtiyaçları da karşılandı. Şırnak’ın İdil ilçesinde PKK tarafından düzenlenen bombalı saldırıda şehit düşen polis mumuru Gültekin Tırpan dün memleketi Amasya’da 10 bin kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Anne Neriman Tırpan oğlunun tabutunun yanına sedye ile getirildi. Aynı saldırıda şehit düşen 23 yaşındaki Mahmut Bilgin de Ankara’nın Beypazarı ilçesinde toprağa verildi. Öğretmen olamadı, şehit oldu Deneyimsiz, yüzeysel Altuntaş Yaşar Öztürk Beypazarı’nda trafik polisi olan baba Yusuf Bilgin, taziyeleri üniformasıyla kabul etti. Şırnak’ta önceki gece şehit olan 2 polis memurundan 36 yaşındaki Mustafa Yaşar’ın bir süre ücretli öğretmenlik yaptığı ancak atanamayınca 2006 yılında polis memuru olduğu öğrenildi. Aynı saldırıda şehit düşen Alican Öztürk’ün Karabük’te yaşayan dedesi Recep Öztürk, “Servis aracına saldırıyı duyunca akşam aradım ama ulaşamadım. Televizyona söylenecek diye bakıyordum” dedi. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde süren operasyonlar sırasında yaralanan uzman çavuş , önceki gece şehit oldu. Altuntaş’ın cenazesi Kayseri Melikgazi’deki evinin önüne getirildi. Şehidin cenazesi Sivas’ın Germenek ilçesinda toprağa verildi. Şehidin çocuklarının babalarının tabutu başında ağlamaları törene katılanları gözyaşlarına boğdu. YDGHliler arasında çatışma çıktı. Çatışmada, 1 özel harekât polisinin şehit olduğu belirtildi. İlçedeki çatışmalar sürüyor. Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde süren operasyonlarda ise 3 polis yaralandı. Kanas silahıyla vurulan polislerden birinin durumunun ağır olduğu, diğer polislerin ise ayaklarından yaralandığı öğrenildi. luğun mutsuzluğu üzerine kurulmasını “güvenli” sandığınız tehditlerle şekillenmiş medeni hayatın bedeli olarak sineye çekin. Zengin fakir tüm ülkelerin savunmaya büyük bütçeler ayırmasını; depolarını gelişmiş teknolojilere göre devamlı ve devamlı yeniledikleri silahlarla doldurmasını olağan bulun. Dünyanın en büyük silah üreticilerinin başını kimlerin çektiğini bilin ve onlarla Ortadoğu’da yıllardır aralıksız bir savaşın sürmesi arasında herhangi bir bağ kurmakla ilgilenmeyin. Devletleri ayakta tutan savaş ekonomisi gibi ağır bir gerçeği hafife alın. Savaşın bir ahlakı olabileceğini kabul edin... Sivillerin savaşta zarar görmemesi diye bir şeyin mümkün olabileceği safsatasının bir “ilke” olarak yutturulmasını içinize sindirin... Vicdani reddi sadece düzenli ordulara karşı uygulayıp, gerilla savaşlarını vicdani kabul sınırları içinde tutun... Devletler yıkın, devletler kurun; toprakları paylaşıp soyları yarıştırın. Tarafınızı seçin; kendi tarafınıza toz kondurmadan karşı tarafa yüklenin. Sonra 16 yaşındaki bir çocuk tüm dünyanın gözleri önünde... Yasalar ve yazışmalar ve mahkemeler ve devletler ve örgütler ve inatlar ve hesaplaşmalar arasında... Kanaya kanaya... Ölsün. İnsan... Destanını baştan sona savaş hikâyeleriyle yazan ve uygarlığını savaşlara borçlu olmaktan utanmayan tehlikeli bir canlıdır. Çiçek çocukların “Savaşma seviş” önerisini anlamayacak kadar ahmak; Ütopiklerin “Savaşsız dünya mümkün” idealini küçümseyecek kadar budala; Ve kendi yarattığı tanrıların “Öldürmeyeceksin” emrini takmayacak kadar da ikiyüzlüdür. Mevcut düzen içinde oyunu kullanarak, vergisini vererek uyumlu uyumlu yaşayıp, arada sırada savaşa karşı yaptığı itirazlar hep hesaplıdır, hesapçıdır, şartlara bağlıdır. O yüzden Hüseyin’in ve oralarda şu veya bu şekilde ölüp giden herkesin katili ne devlet, ne PKK’dir; doğrudan insandır. Hadi şimdi 16 yaşındaki herhangi bir oğlan çocuğuna bakın. Saçından bacağına.... Kalbinden gözlerine... Bakabiliyorsanız, bakın. ABDULLAH ÖCALAN’DAN BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA ve tarihi bilmiyor P İmralı’da Öcalan ve devlet arasında konuşulanlar kitap olarak yayımlandı tir. Kamu düzeni meselesine çok takmış durumdalar, bunu her şeyin önüne getirme durumları var.’ Sırrı Süreyya Önder’in HDP heyeti adına yaptığı bu aktarımdan sonra Dervişoğlu söze girerek şu müdahalede bulunuyor: ‘Orada başbakan bu işin sorumlusu olarak size bir kararlılık ifade etmedi mi? Müzakerelere geçilmesine bir sakınca yoktur demedi mi?’ Önder “Evet görüşmede kararlı olduklarını, müzakereye geçilebileceğini söyledi” diye yanıt veriyor.” Öcalan, bu ikili diyalogdan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor: “Çok romantik bir Başbakan’la karşı karşıyayız. Yeterince deneyimi yok ve yüzeysel yaklaşma durumu var.” Öcalan, çözüm için 1993’te Özal ile başlayan süreçleri anımsatıyor ve çözüm niyetlerinin Başbakan’a aktarılmasını istedikten sonra şunları söylüyor: “Bizim geçmişte de niyetimiz vardı. Özal’la yaptık, fakat Özal öldürüldü. Şimdi de binlerce provokasyon var. Bunu Başbakan’a ve Yalçın’a (Akdoğan) anlatın. Davutoğlu çok deneyimsiz, tarihi bilmiyor, Yalçın da bilmiyor. Yüzeysel hatta çıkar temelli yaklaşıyor.” l Haber Merkezi Şırnak Valiliği, Cizre’de avukatlarıyla görüşmek isteyen yurttaşlara yol gösterdi KEMAL GÖKTAŞ 155’i ara, görüştürelim AİHM’DEN BİR ‘TEDBİR’ DAHA Şırnak’ın Silopi ilçesinde yasak kalkarken, eşzamanlı olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde operasyonlar sürüyor. İlçede bulunan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, ilçede ölü sayısının 62’ye ulaştığını belirterek, AİHM’nin Cudi mahallesinde iki gündür yaralı halde bekletilen Orhan Tunç için tedbir kararı aldığını açıkladı. Sarıyıldız, “Orhan Tunç hastaneye kaldırılamıyor. Akıbeti Hüseyin Paksoy gibi olabilir” dedi. Avukatlar Erkan Şenses ve Neşat Girasun, Cizre’deki sokağa çıkma yasağına ilişkin tedbir kararı alınması talebiyle AİHM’ye başvurmuştu. AİHM tedbir talebini geri çevirirken, esas hakkındaki başvuru için 21 Ocak’a kadar avukatlara süre tanıdı. İki avukat bunun üzerine, Cizre’nin Nur Mahallesi’nde oturan müvekkilleri Ömer Elçi ile görüşerek yaşadıklarını ağzından dinlemek için Şırnak Valiliği’ne başvurdu. Avukatlar, “Cizre’ye gidişlerine izin verilmesi ve veri toplama, araştırma faaliyetlerini yürütürken gerekli kolaylığın sağlanmasını” istedi. Valilik Cizre’de inceleme yapma talebiyle ilgili herhangi bir ya nıt vermedi. Valilik, avukatların müvekkilleriyle görüşme talebine verdiği yanıtta ise ilçede sokağa çıkma yasağının devam ettiğini belirterek “Tüm vatandaşlarımız gibi sizin de can güvenliğiniz valiliğimiz açısından önemli olup, yaşam hakkınızı tehlikeye düşürecek tüm risklerin ortadan kaldırılması önem arz etmektedir” değer lendirmesinde bulundu. Başvurunun ardından Ömer Elçi’nin arandığı, Elçi’nin kendisinin görüşme talebinin olmadığını telefonda söylediği, bu görüşmenin tutanak haline getirildiği kaydedildi. Buna karşılık, Elçi’nin avukatlarıyla görüşmeyi istemesi halinde nasıl hareket edileceği şöyle anlatıldı: “Müvekkilinizin Cizre Emniyet Müdürlüğü 155 polis imdat hattı ile irtibat kurmasının sağlanması, bu irtibat neticesinde ilgili birimlerimizce kendisine bildirilecek kontrol noktasına intikal ettiği takdirde güvenlik birimlerimizce bahse konu kontrol noktasından alınarak Cizre ilçesi dışında belirlenecek yerde sizinle görüştürüleceğinin müvekkilinize bildirilmesi durumunda, tarafımızdan gerekli tedbirler alınacaktır.” Şenses ve Girasun, valiliğin yanıtı konusunda, “Cizre’ye girişimize izin verilmeden başvurucu ile görüşmemizin de bir anlamı yok. Zaten başvurucunun evinden belirtilecek noktaya tek başına gitmesi hayatı açısından tehlike yaratacağından böyle bir yola başvurmayacağız” dedi. l ANKARA KK lideri Abdullah Öcalan ve devlet arasında konuşulanlar kitap olarak yayınlandı. Mezopotamya Yayınları tarafından Avrupa’da basılan “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları)” kitabında 3 Ocak 201314 Mart 2015 tarihleri arasında BDPDBPHDP heyetlerinin Öcalan ile yaptığı görüşmelerin tutanakları bulunuyor. ANF Türkçe’de Amed Dicle imzasıyla yayımlanan haberde, 9 Ocak 2015’te Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, Öcalan ve HDP heyeti arasında gerçekleşen görüşme şöyle anlatılıyor: “9 Ocak 2015 tarihindeki toplantıdan birkaç gün önce HDP Heyeti, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir görüşme gerçekleştiriyor. Bu görüşmede Yalçın Akdoğan, Efkan Ala ve Muhammed Dervişoğlu da hazır bulunuyor. HDP’liler bu görüşmenin içeriğini Öcalan’a aktardıktan sonra Öcalan, bir soru soruyor: ‘Bir kararlılık var mı? Mesela Başbakan’la yaptığınız görüşmede bir kararlılık gördünüz mü? HDP heyetinin verdiği yanıt şöyle: ‘Bu konuda hükümetin bizce net tutumu yoktur. Tam bir kararlılıktan bahsetmek bir risk C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle