16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 6 Ağustos 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 7 tecilere sahip çıktı. Başbakan ve siyasi partiler savcıya tavır aldı. Ve sonunda savcı görevinden alındı. Şimdi Adalet Bakanı’nın koltuğu sallanıyor. “Almanya’yı örnek alın” diyen bizimkiler suspus... HHH İddianame açıklandıktan 2 saat sonra Büyükçekmece Belediyesi’nin “Yaşam boyu onur ödülü”nü aldım. Orada da söyledim: Ödüller ve cezalar peş peşe geliyor. Alkışlar ve yuhlar... “Yeter dur”cularla, “Durma yürü”cüler... “Biz sana gösteririz” diyen yandaşlarla, “Yanındayız” diyen yoldaşlar... Ve bu kargaşada hakkıyla gazetecilik yapmaya çalışan bizler... Bunlar ne ki; gerçeği yansıtmanın bedelini canla, kanla ödemiş bir gazetede çalışıyorum. İstediğiniz kadar soruşturma, dava açın, tehdit, hakaret edin, yargılayın; gerçeği yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Demokrasi, basın özgürlüğü, hukuk devleti mücadelesinin bir parçasının da yargılanmak olduğunu bilerek, yandaşların sataşmalarına zerrece prim vermeyerek ve asıl yargılanması gerekenler adalet önüne çıkana dek, yılmadan gazeteciliğimizi sürdüreceğiz. azetede arkadaşlarla “Acaba Bakırköy’e mi taşınsak” diye konuştuk. Niye mi? Yaptığımız haberler bizim mahallede suç; Bakırköy’de suç değil de ondan... Adliye’ye bir baskın oldu, bir savcı şehit edildi. Savcıyı rehin alanlar öldürüldü, yataklık edenler bulunamadı. Kapıdan rahatça girmelerine göz yumanlar sorgulanmadı. Ama hadisenin fotoğrafını basan 18 gazeteci hakkında 7.5 yıla kadar hapis isteniyor. Davayı neresinden tutmalı? DHKPC’nin başına silah dayadıklarının fotoğrafını basmak “teröre destek” sayılırken, IŞİD’in boynuna bıçak dayadıklarının fotoğrafını basmanın serbest olmasından mı? Aynı fotoğrafları kullanan yandaş medyanın suçlanmamasından mı? Yoksa aynı habere Çağlayan’da bakan savcı bunun 7.5 yıl hapis gerektiren bir suç olduğuna hükmederken, Bakırköy’de bakan savcının soruşturmaya gerek duymamasından mı? Bir hukuk devletinde böyle garabet yaşanabilir mi? Savcılardan bizi yargılatırken gösterdikleri cevvaliyeti, suçluları yakalamakta göstermesini beklemek hakkımız değil mi? Bununla da sınırlı değil ki: G “Teröre yardım yataklık” iddianamesinden hemen sonra, dün hukuk servisimiz üç yeni hakaret davasının haberini verdi. “Hakaret” dedikleri şeyler, gazetede çıkan gündelik haberler... Bir siyasetçi demeç vermiş, Meclis’te bir milletvekili bir söz söylemiş; onların söylemesi suç değil, bizim yazmamız suç... Belli ki Hünkâr, “Yıldırana kadar üstlerine gidin” emri vermiş. HHH Bir de Almanya’ya bakın: Bir internet sitesinin iki editörü hakkında, Alman devletinin sosyal med Bakırköy’e mi taşınsak? Orda ceza yokmuş yada takip sınırlarını genişlettiğine dair gizli bir raporu yayımladığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Savcı, gazetecileri “vatan hainliği” ile suçladı. Tabii bizim yandaşlar hemen işin üzerine atladı. “Almanya yargılıyor, biz niye yargılamayalım” diye tezahürata başladı. Çok bilmiş bazıları, “Bu Batı böyledir işte; kendisi yargılar, biz yargılayınca kızar” diye tartışmaya daldı. Sonuç? Kamuoyu ayağa kalktı. Yürüyüşler yapıldı. Alman medyası topyekün gaze Bilmediğim bir konuda ahkâm kesiyorum Siyasette çözüm bekleyen sert problemler 4... ürt meselesinin çözümü yeni bir aşamada. Silahlı mı yoksa siyasi mi? PKK, ver özerk bölgeyi al silahı politikasında. Türkiye’de partiler, “Silahlı özerk bölge”nin bir ön aşama olduğunu bilir. SuriyeGüneydoğu Kürt bölgelerinin “yeni devlet”ini aradığını görür. “Türkiye’yi böldün”, o siyaseti bitirir. Türkiye için böyle bir kilometre taşı, Türkiye siyasetinde ve seçmeninde bir “travma”yı anlatır. Ülkede nasıl yeni bir toplumsal düzen kurulur... Travmanın Kürtleri de ilgilendiren büyük boyutları ne olabilir... Anadolu uzak ve yakın tarihsel dramlarından birini daha yaşama tehlikesiyle karşı karşıya mı kalır... Nerede Kürt var orada bir Kürt devleti kurulmalı gibi bir yaklaşımı ve tarihsel yanlışlığını tartışmıştım. (http://orhanbursali. blogspot.com.tr/2015/08/siyasettecozumbekleyensert.html), bu nedenle burada üzerinde durmayacağım. K Bir adliyede dava diğerinde takipsizlik Savcı fotoğrafı için 18 gazeteciye iddianame Öldürülen savcı Selim Kiraz fotoğrafı için Can Dündar dahil 18 gazeteci hakkında 7.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenleyen savcı Umut Tepe, 1 Ağustos’ta dolan zamanaşımı süresine yetişmek için ifade bile almamış. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ise aynı soruşturma kapsamında Hürriyet’e takipsizlik verdi. azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ab CANAN bas Yalçın’ın ara COŞKUN larında olduğu 18 gazeteci hakkında 7.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenleyen Cumhuriyet Savcısı ‘zamanaşımıyla yarışmış’. Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın İstanbul Adliyesi’ndeki makamında öldürülmeden önce çekilip sosyal medyada paylaşılan fotoğrafını yayımladıkları için gazetecileri ‘terör örgütü propagandası yapmakla’ suçlayan Savcı Umut Tepe’nin, şüphelilerden 5 gazetecinin ifadesini bile almadan iddianameyi mahkemeye sunduğu ortaya çıktı. Savcı Tepe bu durumu iddianamede, “Zaman aşımı yakın olduğundan şüpheliler Seçil Şengelir, Mehmet Emin Öztürk, Emire Eren Keskin, Mehmet Sabuncu ve İbrahim Aydın’ın ifadeleri alınmadan dava açmak gerekmiştir” ifadeleriyle anlattı. Basın Kanunu’na göre günlük süreli yayınlarda ceza davası açılabilmesi için öngörülen süre 4 ay. 1 Nisan 2015 tarihinde gazetelerin birinci sayfasında yayımlanan fotoğraflar için zamanaşımı 1 Ağustos’ta doluyordu. Savcı Tepe de davayı 30 Temmuz 2015 tarihinde yani zamanaşımına “1 gün kala” açtı. Öte yandan aynı fotoğrafı kullanan Hürriyet Gazetesi’ne Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmaya “Suç unsuruna rastlanmadağı için” takipsizlik kararı verildi. Savcılık, Cumhuriyet Savcısı Kiraz’ın öldürülmeden önce makamında eylemciler tarafından çekilip sosyal medyada paylaşılan fotoğrafı yayınladığı gerekçesiyle aralarında Cumhuriyet, Hürri Kandil liderliğini anlamak G İsimler bile yanlış Gazeteciler hakkında vatana ihanet soruşturması açılması Berlin’de proteto edildi. Soruşturma aşamasında ifade veren Dündar ve Yalçın, gazetemizin 1 Nisan 2015 tarihli nüshasında savcının fotoğrafının yanında konuyla ilgili gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya, Çiğdem Toker ve Aydın Engin’in terörü lanetleyen yazıları olduğunu anımsattı. Ancak zamanaşımı kaygısıyla hareket eden Savcı Tepe’nin iddianamesinde Aydın Engin’in ismi kayıtlara Aydın Toker olarak geçti. 1 gün kala Hürriyet’e takipsizlik yet, Posta, Sözcü, BirGün, Yurt ve Taraf’ın da bulunduğu çok sayıda gazete hakkında soruşturma başlatmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamede toplamda 18 gazeteci hakkında “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 7,5 yıla kadar hapis cezası istemişti. Soruşturma savcısı Umut Tepe iddianamede, devletin bütünlüğüne, milletin birlik ve beraberliğine kasteden terör örgütünün nihai amacının toplumun huzur ve refahını bozmak, ülke içerisinde kaos ortamı oluşturmak olduğunu belirtti. Devletin acziyet içerisinde olduğu, terör örgütünün her türlü eylemi yapabileceği ve güçlü olduğu mesajını vermek için söz konusu fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerinde yayımladıklarını ifade eden savcı Tepe, haklarında soruşturma açılan gazetelerin de terör örgütünün belirtilen amaçlarına hizmet edecek şekilde bu fotoğrafları gazetelerinde yayımladıklarını öne sürdü. Bugün Kürt silahlı ve siyasi hareketi gelinen eşikte bir muhasebe yapma gereğini duyuyor mu, bunu merak ediyorum. 80’li yıllardan bu yana süregelen “savaş”ın, bir eşiğe geldiğini görüyorlar mı, veya bir muhasebe ihtiyacı hissediyorlar mı? Bu önemli, çünkü her akıl, yaşananlardan bir deneyim ve sonuç çıkartır. Hayatları dağlarda geçen bir liderler kadrosu, “ne yani şimdi, ilk aşamada özerklik federasyon gibi bir sonuca ulaşmadan, silahı bırakıp siyaset mi yapacağız..” diyebilir... Evet belki de öyle. HDP liderliği ile Kandil liderliği tartışıyor mu: Geldiğimiz nokta gerçekten bir “aşama” oluşturuyor mu? Bugünkü durum, daha ötesine sıçrayamayacağımız bir eşik oluşturuyor olabilir mi?.. Anadolu, birlikte yaşamanın kaçınılmaz olduğu bir karmaşıklık ve bütünsellik içinde mi?.. Savaşı başlatanlar, yeni eşikte belki de geri çekilmeli. Yerlerini yeni sivil siyasi kadrolara bırakmalı... Farkındayım, Türkiye’de özellikle “sol” içinde kadro değişimi, liderlerin dönemlerinin artık bittiğini kavramaları pek de mümkün olmayan işlerdendir. Kuşaklar yeni durumu ve kendilerinin “eskidiğini” fark etmezler. Siyaset kendileri için “kişisel sorun”a dönüşmüştür, bilmezler. Bunları yazdıkça, Kürtler sosyal medyadan yüklenip duruyor: İşine bak, sana mı kaldı Kürt meselesi üzerine ahkâm kesmek, hadi yürü git... Bu ülkenin yurttaşı olarak bana da kaldı. Nasıl AKP üzerine yazıp çiziyorsam... Bu ülkeyi ilgilendiren her şey, herkese kalır. PKK liderleri ülkede sivil siyaset yapabilmelerinin zorluğunu görüyor olabilir. Ancak kendilerine özerk bir alan elde edebilirlerse siyasetlerini sürdürürler. Bunu da ancak silahla elde edebileceklerine inanırlar.. Oysa HDP kadroları için durum epey farklıdır. PKK liderleri diyor ki, HDP sinei millete (Kürt’e) dönsün, demokratik toplumu, kurumlarıyla inşa etmeye koyulsun. Bu amaçtır, bundan sapmasın.. Seçim, parlamento, milletvekili çıkarmak, Türkiye’nin sorunları üzerinde kafa yormak, bütün bunlar hava cıva. Bunlarla uğraşırsan ana amaçtan, Kürt ulusunu inşadan vazgeçmiş olursun. PKK liderlerini, artık Türkiye ve devleti ile bir ilişkisi kalmamış “özerk yapıların inşası” ilgilendiriyor. Buna yoğunlaşırlarsa, Türk devletinin de giremeyeceği, siyaset yapabilecekleri bir alan oluşur. Bunu kısmen yapıyorlar zaten. Para topluyorlar, yargılıyorlar, perde arkasından belediyeleri yönetmeye çalışıyorlar... PKK HDP’yi de resmen bu amaçlar doğrultusunda mücadeleye çağırıyor. Şimdilik, devlet içinde “yavru devlet” inşası... HHH Kürt silahlı ve siyasi hareketi yeni bir aşamanın eşiğinde. Siyasal durum öyle gösteriyor. Bu aşama yeni ve büyük bir liderlik bekliyor... “Sinei Kürt’e dön..” Basın Konseyi kınadı Basın Konseyi konuyla ilgili bir açıklama yaparak “Gazetecilerin gazetecilik faaliyetinden dolayı “terörist” ilan edilmesini kabul edemeyiz. İddianame zorlamadır” denildi. lmanya’da iki gazeteci hakkınMaas ve eski İçişleri Bakanı Thamos da “vatana ihanet” suçlamasıyde Maizière, başsavcıyı bir piyon gibi la soruşturma açan başsavcıyı görevharcayıp bu işten kurtulamazlar. Derden alan Adalet Bakanı Heiko Maas hal basın özgürlüğüne saldırıda haneleştiri oklarının hedefi olurken Başgi rolü oynadıklarını açıklamalılar” çıbakan Angela Merkel’den “tam deskışı yaptı. tek” aldı. Hükümet sözcüsü, Federal FDP Genel Başkanı Wolfgang Kubicki Başsavcı Harald Range’ni emekliliğe ise “Soruşturma sürerken başsavcının ayırdığını duyurmadan önce Merkel’le görevden alınması, Federal Almanya tagörüş alışverişinde bulunan Maas’a rihinde ilk kez olmaktadır. Adalet Ba“Başbakan’ın tam destek verdiğini” kanı eğer bu yolla kendi başarısızlığıAdalet Bakanı Maas söyledi. Merkel’in partisi CDU karanı örtmeyi düşünüyorsa yanılmaktadır. rı memnuniyetle karşılarken, kardeş parti CSU Başsavcı ile konuşup soruşturmayı durdurabimilletvekili HansPeter Uhl “Bu ani görevden lirdi” sözleriyle Maas’ı eleştirdi. Netzpolitik. alma kararı düşündürücü. Zamansız olduğu org sitesinde iç istihbarat örgütünün gizli beliçin bana göre yanlış bir karar” dedi. gelerini yayımlayan Markus Beckedahl ve AndKoalisyon ortağı SPD’li adalet bakanını “açık re Meister hakkında vatana ihanet soruşturmabir başarısızlıkla” suçlayan Yeşiller ise olayın sı başlatan Range, basın özgürlüğüne müdahatam olarak aydınlatılmasını talep etti. Yeşiller le etmemesi için kendisini uyaran Maas’ı yargı Eşbaşkanı Simone Peter “Tüm gerçekler masaüzerinde siyasi baskı kurmakla suçlamıştı. Suçya konsun istiyoruz. Range başarısız bir siyalama konusu haberlerde Alman Anayasayı Kosetin günah keçisi olmamalı” derken, Meclis ruma Dairesi’nin internetteki izleme faaliyetleGrup Sözcüsü Katrin GöringEckardt da “Bakan rinin genişletilmesi planları ele alınıyordu. Merkel’den, savcıyı görevden alan Adalet Bakanı’na tam destek A azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a, Büyükçekmece Belediyesi’nin 16. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’nde, önceki gün düzenlenen törenle basın dalında “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” verildi. Ödülünü Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün elinden alan Dündar; “Barışa bu kadar muhtaç olduğumuz ve barış diye çırpındığımız bir dönem G Can Dündar’a Yaşam Boyu Başarı Ödülü de, bir kültür, sanat ve barış festivalinde ödüle layık görülmek benim için onurların en büyüğüdür” dedi. Dündar, ödül almaya giderken, savcılığın hakkında 7 buçuk yıl hapis istemiyle iddianame hazırladığının haberini aldığını söyleyerek “Ödül almaya gelirken böyle bir şeyin gelmesi hakikaten ilginç oldu. Ancak cezaları göze alanlar ödüle hak kazanırlar” dedi. l İSTANBUL NEW K YOR : S TIME ew York Times gazetesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın erken seçim hazırlıkları doğrultusunda Türkiye’yi yeni bir savaşa süreklediğini yazdı. Tim Arango ve Ceylan Yeğinsu’nun  “Türkiye’nin savaşa itilmesi, Erdoğan’ın siyasi stratejisi olarak görülüyor” başlıklı analizinde Erdoğan’ın HDP’yi şiddetle ilişkilendirerek Kürt siyasetini zayıflatma hamlesinin ilk sonuçlarını verdiği belirtildi. Makalede Erdoğan’ın ‘başkanlık hayalleri’ için milliyetçilik kartını oynadığı vurgulandı. Analizler, Erdoğan’ın erken seçim senaryosun N Erdoğan’ın seçim sonuçlarına cevabı ‘savaş’ oldu da AKP’nin yeniden tek başına iktidarı sağlayabilmesi için PKK’ye yönelik operasyon başlattığını belirtiyor. Analizde koalisyon hükümetinin kurulmasının halihazırda gecikmesinin ardından Erdoğan’ın milliyetçi oyları kendi partisine çekmeyi hedeflediği ifade edilerek, Kürtlere karşı yapılan askeri operasyonlarla Kürtlerin siyasi kanadının, PKK şiddetiyle ilişkilendirilerek zayıflatılmaya çalıştığı belirtildi. Analizde AKP’de vekillik yapmış STRATİM İcra Direktörü Suat Kınıklıoğlu’nun “Erdoğan 7 Haziran’daki tabloyu tersine çevirmeye çalışıyor. Anket sonuçlarına göre hangi yöne gideceklerine karar verecek” sözlerine de yer verildi. Kürt hareketi uzmanı Henri J. Barkey ise “Erdoğan erken seçime gidecek. Neredeyse her toplumda bir kriz çıktığında liderlerini desteklemeseler bile insanlar bayrak altında birleşir. Bu örnekte olduğu gibi Erdoğan kendi menfaati için milliyetçilik kartını oynuyor” dedi. Analizlerde yurtiçinde birçok baskın yapıldığı, baskınların her ne kadar PKK ve IŞİD’e yönelik olduğu söylense de birçok IŞİD şüphelisinin delil yetersizliğinden serbest bırakıldığı ifade edildi. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle