28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 30 Ağustos 2015 haber EDITÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 14 CUMHURİYET’E KONUŞAN KILIÇDAROĞLU GEÇİCİ HÜKÜMETE ‘SARAY KABİNESİ’ DEDİ: Neron Roma’yı yaktı bunlar Türkiye’yi Kılıçdaroğlu, “Bize Sivas’ın doğusuna gidemiyorlar diyenler şimdi gidebilecekler mi? PKK’yi kullanarak ülkeyi bu hale getirdiler” dedi HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hükümeti kurma görevi verilmeFIRAT den kurulan geçiKOZOK ci hükümeti “Anayasanın çiğnendiği, hukukun olmadığı, anayasal teammüllerin görmezden gelindiği ortamda kurulan kabine yalnızca saraya ve siyasi iktidara hizmet eder” sözleriyle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, gündeme dair Cumhuriyet’e şu açıklamaları yaptı: n Saraya ve iktidara hizmet ederler: Anayasanın çiğnendiği, hukukun olmadığı, bütün anayasal teammüllerin görmezlikten gelindiği ortamda kurulan kabine, ülkeye hizmet etme amacıyla kurulan bir kabine değildir. Yeni Bakanlar Kurulu sadece saraya ve siyasi iktidara hizmet edecektir, ülkeye hizmet etmesi söz konusu değil. Oktay Akbal: Cumhuriyet çınarı ktay Akbal’ı da sonsuzluğa uğurluyoruz. Cumhuriyet tarihinin en önemli edebiyatçılarından, köşe yazarlarından, aydınlanmacılarından biri olan Oktay Akbal, daha yaşamında ölümsüzlüğe ulaşmış, toplumun bütün katmanlarında yer edinmişti. Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt olan Akbal, Cumhuriyet ile bağını sadece bu yaşdaşlıkla sınırlı tutmadı. Adeta Cumhuriyet’in bütün temel değerleri ile birlikte yaşadı. Oktay Akbal gibi Atatürk dönemini, Cumhuriyetin kuruluşunu, Cumhuriyet devrimlerini yaşamış olan kuşak sonraki kuşaklara buruk bakar. Onlar Cumhuriyet heyecanını iliklerine kadar yaşadıkları için sonraki kuşakların bu heyecandan mahrum kalmasından duydukları üzüntüyü sürekli dillendirirler. Berin Nadi de son nefesine dek bizlere hep şunu söylerdi: “Ah zavallı sizin kuşaklar! Cumhuriyet heyecanını yaşayamadınız. Yıkım yıllarına denk geldiniz...” Oktay Akbal da öyleydi. O, Türkiye Cumhuriyeti’nin canlı tanığı olarak, aydınlanma devrimini hem yaşadı hem yazdı. HHH Yazarların kendi aralarında şöyle bir ikilem vardır; yazmak için mi yaşanır, yaşamak için mi yazılır... Oktay Akbal yazarlık gazetecilik uğruna yükseköğrenimini bile yarıda bırakmış bir kişi olarak, yazmayı yaşamının ayrılmaz bir parçası saydı. Ama nasıl yazmaz? O Türkiye Cumhuriyeti’nin inişli çıkışlı, darbeli ara dönemli yıllarında her şeyi göze alarak ger O C İşin gerçeği bu. n İki günde bakan yaptı: Tarafsız olması gereken kişilere bakın, hiçbirisinin tarafsızlığı söz konusu değil. Gümrük Bakanlığı’nda yıldırım hızıyla önce müsteşar, oradan da bakanlığa taşıdığınız bir kişiyi siz hangi liyakatla alıp bakan yaptınız? n Hesabını halk sormalı (Hükümeti kurma görevinin verilmemesine CHP’nin tepki göstermediği eleştirileri hakkında): Biz makam, mevki peşinde değiliz. Onun için ayağa kalkmadık. Biz, hukukun ve adaletin peşindeyiz. Hükümeti kurma görevini bize vermiyorsa, bu tepkiyi bizden çok aydınların göstermesi lazım, halkın göstermesi lazım. Bize verilecek yetkiden korktular. “Kılıçdaroğlu ya hükümeti kurarsa, ne olacak o zaman halimiz” dediler. n PKK’yi kullanarak bu hale getirdiler: Ülkede bir kaos yarattılar. Ülke ekonomisi açısından büyük bir belirsizlik var. Bütün bunları kullanarak kendilerine iktidar arayışı içerisine girdiler. PKK’yi de kullanarak bu hale getirdiler. Şimdi açıkça halka şantaj yapıyorlar. Bu kabinenin hiçbir önemi yok. Yeni bir hükümet mi? Hayır, değil. Normalde seçim hükümetinin bağımsız bir başbakan tarafından kurulması lazımdı. “Ben yaparım olur”, anlayışıyla Türkiye gün geçtikçe dünyadan kopuyor. Bu açıdan baktığımızda kabinede isimler üzerinden gitmenin hiçbir mantığı yok. n Ülke feda edilemez: Saraydan alınan talimatla bir ülke yönetilemez. Saraydan alınan talimatla ülke yönetiliyorsa Başbakanlık işlevsiz demektir. O nedenle bu seçimler bütün seçimlerden daha hayatidir. Ya bu ülkede kaos giderek derinleşecek ve sonucu belirsiz bir sürecin içine girmiş olacağız ya da hukukun üstünlüğü ve demokrasi egemen olacak. Bir kişinin hırsı, bir ailenin çıkarları uğruna bir ülke feda edilemez. Bakınız; Neron Roma’yı yıkmıştı; bunlar bırakın Ankara’yı, Türkiye’yi yakıyorlar. n Sivas’ın doğusuna gidebiliyorlar mı?: Bize bir dönem “Bunlar Sivas’ın doğusuna gidemiyorlar” diyenler, bugün gitsinler bakalım, nasıl gidiyorlar... Gitsinler de görsünler ülkeyi ne hale getirdiklerini. Bakın, bizim bütün vekillerimiz orada ve korkmadan, çekinmeden halkla buluşuyorlar. Halk artık orada terör de istemiyor, baskı da istemiyor. İstediği tek bir şey var; o da insan gibi yaşamak. Koltuktakini sorgulamalıyız izim ülkeyi seçime götüren anlayışı sorgulamamız lazım. Milli iradeye saygı duymayan, parlamentoyu işlevsiz kılan, güçler ayrılığı ilkesini geçersiz kılan, yargının tarafsızlığına gölge düşüren, na B Tekin: Davutoğlu etkisiz eleman HP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, partisinin Bursa İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında konuştu. Geçici Bakanlar Kuruluna ilişkin açıklama yapan Tekin, “Sayın Davutoğlu burada da etkisiz eleman olarak görülüyor, listeye baktığınızda. Ka musu ve şerefi üzerine yemin ederek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup, ettiği yemini unutan kişiyi sorgulamamız lazım. Ülkenin ahlaki değerleriyle bu kadar oynayanları sorgulamamız lazım. C palı zarf usulüyle bakanlıklar tespit edilmez. Yani biz ihale falan yapmıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Bir gazetecinin, “Şaşırdığınız isimler oldu mu” sorusunu Tekin, “Olmadı. Çünkü saray kabinesi olduğu için şaşırılacak bir şey yok” diyerek yanıt verdi. çekleri gazeteci çıplaklığında, edebiyatçı zenginliğinde, mücadeleci militanlığında yazdı. Bu ilkeleri benimsemiş pek çok yazar gibi yaşam standardı hep belli bir düzeyde kaldı. Tanıdığı yabancı yazarlar ona takılırmış... Türkiye’de telif hakları daha çok telef hakları olduğu için yazarların ürettikleri öteden beri gerçek karşılığını bulmamıştır. Oktay Akbal da bundan payını alan ustalardan biriydi. Oktay Akbal’ın bir kaygısı yazmaksa öteki iki kaygısı da iki Cumhuriyet’ti. Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet gazetesi. Bir dostuyla sohbetinin, hal hatırdan sonraki ilk cümlesi ya Türkiye Cumhuriyeti olurdu ya Cumhuriyet gazetesi. Her ikisi ile ilgili duyduğu derin kaygıların acısını son yıllarda vücudunu saran onca yastalıktan daha çok hissederdi. Zaten her iki kurum da kendisine böylesi aşkla ve kaygıyla bağlı insanların üzerinde duruyor. HHH Oktay Akbal son yıllarını yeryüzündeki cennet Akyaka’da geçirdi. Kendisi ile burada zaman sınırı olmayan güzel sohbetlerimiz oldu. O Azmakbaşı’nda Nail Çakırhan ile birlikte otururken iki yanımızdan şırıl şırıl akan sulara, az ötedeki sazlıklara bakıp seslenmeden edememiştim; “Oktay Abi burası Azmakbaşı değil, yazmakbaşı... İnsan burada neler yazar.” O güzel kahkahasını atıp “O zaman sen de buralı ol” derdi. Çağın insanlığın bütün değerlerini, en içli sözcüklerle haykıran Oktay Akbal, yazılarını daktilo ile yazmaktan parmakları şişinceye kadar vazgeçmedi. Ona geçen yıl Ali Abalı ile birlikte bir daktilo bulup ulaştırmak hepimize iyi gelmişti. Öyle ya dağarcığındaki her sözcüğü kâğıda dökerken, bizim de mürekkebimiz olacaktı. Oktay Akbal’ı güzel ülkemizin en güzel köşelerinden birinde yarın sonsuzluğa uğurlayacağız. Cumhuriyet aydınlanmasının, Atatürk devrimcilerinin, güzel Türkçemizin başı sağ olsun. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle