28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 21 Ağustos 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY Çatışmalar, bombalar, ölümler.... Türkiye’nin doğusu 90’lara koşar adım gidiyor. Halk sağlık, eğitim gibi birçok temel hizmetten mahrum. DOĞU’DAN KAÇIŞ haber 7 Sağlık çalışanları birer ikişer değil, 5’er 10’ar tayin istiyor, olmadı istifa niyetiyle izne çıkıyor. Eğitimde de okulların açılmasıyla istifalar bekleniyor. Meclis’i Gereksizleştirmek iyasetin ölüm üzerine kurulması, kaos ortamından çıkacak sonuçlara göre belirlenmesi kabul edilebilir bir iş değildir. Ama belirli hedeflere kilitlenmiş siyaset, kendi kurallarını torpilleme pahasına ısrarını sürdürüyor. Siyasetin iktidar cephesi de karşısındaki silahlı güç de işin nereye doğru sürüklendiğinin farkında değil. Hiç işletilememiş, toplanamamış Meclis’teki muhalefet ise gerçek çatışmanın şimdilik kenarında politikayı etkilemeye çabalıyor. Henüz sonuç alabilmiş değildir. HHH “Silahlı muhalefet” lafı belki şimdiki konjonktürde “yasaklı laflar” arasına girmiştir; ama daha düne, yani masa devrilene kadar muhatap alınıyor, Meclis’teki parti de hem taraf, hem arabulucu, kolaylaştırıcı olarak ilişkinin yasallaştırılması, meşrulaştırılması için çaba gösteriyordu. Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın başkanlık hedefine kilitlenmesi masanın devrilmesine, iktidar ve silahlı muhalefet arasındaki ilişkinin ülkeyi yakan bir savaşa dönüşmesine yol açtı. Bunun ağır bedeli yalnız beklenmeyen siyasi sonuçlar değil, aynı zamanda can kaybıdır, kan kaybıdır. Sürdürülebilir bir durum değil bu. HHH Kenardakilerin Meclis’i çalıştırmayı başaramamaları, inisiyatifi iktidar partisine, Cumhurbaşkanı’na bırakmaları, durumun giderek ağırlaşmasının en önemli nedenidir. Siyasetin etkin unsuru olarak Cumhurbaşkanı’na belki daha sonra, kapsamlı bir fatura çıkabilir ama bu şimdiki durumu değiştirmiyor. Cumhurbaşkanı, siyasetin sınırlarını, yasallığın, meşruiyetin kapsamını zorlayarak ilerliyor. Silahlı muhalefet ise girdiği çıkmaz sokakta can kayıplarının baş sorumlusu olmakla kalmıyor, Meclis’te güçlü bir temsil yeteneği kazanmış partinin de işini zorlaştırıyor, elini kolunu bağlıyor. HHH Kazanılmış ne varsa şimdi kumar masasındadır. Unutmamalı; böyle durumlarda oyuncular ya da işbirlikçi krupiye değil, kumarhane kazanır. Strateji ve taktiklerin dürüst siyaset hesaplarına göre kurulduğunu, kurulacağını düşünmek, başka kelimeler belki daha uygun düşerdi ama en azından saflıktır. İktidar partisinin, Cumhurbaşkanı’nın siyasette güce, dayatmaya daha fazla ağırlık verdiklerini, “fair play” bir politika yanlısı olmadıklarını biliyoruz herhalde. Bilmiyorsak geçmiş olsun. HHH Nicelik olarak kenardaki politik partiler kadar güçlü olmasalar da nitelik olarak etkin olma şansına sahip sosyalistler ise bu şanslarını kullanmak yerine kendilerini politik alanın dışına çıkaracak tartışmalara dalmış görünüyorlar. Bir anlamda siyasetin dışına düşüyor; yaratılmasında hiçbir kusurları bulunmayan kaotik ortamdan devrimci bir çıkışı gerçekleştirebilmek için yararlanmanın uygun momentini kaçırıyorlar. Kısacası Haziran’a yazık ediyorlar. HHH Seçilmiş ama hiç çalışmamış bir Meclis Türkiye tarihinde bir ilktir. Bunun alışkanlığa dönüşmesi, parlamentonun “temsil” yeteneğini artırmak bir yana gereksizleşmesi tehlikesi büyüktür. Siyasetin kenarında kalan partilerin, kendini büyük kitlesel desteğe karşın marjinalliğe zorlayan solun, durumun farkında olup olmadığı ise hâlâ belirsizdir. S milletvekilleri seçimleri sonrası, önce Suruç’ta meydana gelen, 31 gencin katledildiği patlama, ardından IŞİD’e yönelik başlatılan ancak rotasını Kürtlere çeviren operasyonlar, gözaltılar, Zergele’de sivil bir köyün bomDAMLA balanması, TSK YUR ile PKK arasında tırmanan çatışma ortamı. Bir süredir “Her sabah ölüm haberlerinin geldiği Türkiye’nin doğusu 90’lı yıllara gerimi dönüyor?” sorusu herkesin kafasında bir soru işareti. 90’lara bir benzerlik daha bölgedeki kamu personellerinin kentleri ve ilçeleri terk etmesi ile tırmanacak. İlk adım da atılmış vaziyette. Eğitim, sağlık personelleri izne çıkmaya, tayinlerini istemeye başladı. İlçeler, köyler kamu personelleri tarafından terk edilirken, sağlık hizmetinden yararlanmayan, eğitim sıkıntısı yaşayan bir halk bombalar altında yaşama mahkum bırakılıyor. 2015 SAĞLIK Bir günde sağlıkçı tayin istedi 18 itlis’te yaşanan olaylar nedeniyB le bölgeden ayrılmak isteyen/ ayrılan sağlık çalışanları sayısı artma Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşanan çatışmalarda Aile Sağlığı Merkezi de tahrip oldu. Bölge OHAL’deki gibi terk ediliyor amu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Lami Özgen kendilerine iletilen durumlar doğrultusunda tabloyu şöyle paylaştı: “Özellikle son 2 haftadır gittikçe yoğunlaşan çatışma, şiddet ortamının bölgede yaşayan yurttaşları tedirgin ettiği gibi çalışan kamu personellerini de tedirginlik ve tehdit altına alıyor. Özellikle Silopi, Silvan ve Varto’da kimi K 30 hekimden 15’i izinde Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Türkiye Psikiyatri Derneği’nin Nusaybin, Cizre, Silopi, Van, Bitlis ve Tatvan’da yaptığı inceleme raporunda da, çatışma ortamı nedeniyle birçok sağlık çalışanın izin, tayin ya da istifa yöntemiyle bölgeyi terk ettiğine dikkat çekildi. Rapora göre Nusaybin’de 30 uzman hekimden 15’i, acilde çalışan 8 pratisyen hekimden ise 6’sı istifa etme amacı dahil izne ayrıldı. Ayrıca gerek yatan hasta sayısı, gerekse de günlük poliklinik sayıları da bölgede beKırsalda çalışan eğitimcilerin bölgede yaşananlar nedeniyle psikolojilerinin bozuk olduğu belirtildi. hastanelerin boşaltıldığı, acil servislerin kapatıldığı, sağlık görevlilerine yönelik kolluk saldırısı kamu çalışanlarımızı ciddi anlamda tedirgin etmekte. Bizim üyemiz olan birkaç arkadaşımız da bire bir polis, özel harekât timleri tarafından saldırıya maruz kaldı. Yaralanan arkadaşlarımız oldu. Güvende olmayan personel de gitmek istiyor. İşte bu tam anlamıyla 90’lı yıllara dönüş mü var sorusunun şanan olaylar nedeniyle sağlık çalışanlarının bölgeden ayrılmaları ve ayrılmak istemelerinin sağlık hizmetlerini daha da kötüleştirecek ve durumu daha da ağırlaştıracağı belirtiliyor. Sağlık hizmetine erişim engeli ötesinde Kızılay’ın da kan bağışı yönünden sıkıntı yaşamaya başladığı raporda kaydediliyor. cevabı. Evet doğu OHAL dönemi gibi terk ediliyor. Evet 90’lara dönülüyor. Özellikle sağlık ve eğitim çalışanlarının bölgeyi terk etmesi yaşamı bitirir. Şu anda izin kullanma çok yaygın. Bunun tayinler olmazsa da istifalar takip edecek. Şu an tayin dönemi değil o sebeple izinlerle kaçılmaya çalışılıyor. Arayış içerisinde tedirgin personel hâkim. Çatışma ortamı derhal durdurulmalı.” ma dikkat çekecek Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bugün Türk Tabipleri Birliği Genel Merkezi’nde çatışma ortamı sebebiyle boşaltılma noktasına gelen köylerin durumuna dikkat çekmek için basın açıklaması yapacak. l İSTANBUL ya başlamış. Bitlis’te 1 günde 18 sağlık çalışanı tayin talebinde bulunarak, izne çıktı. Burada da toplumun kan vermeye gönülsüz yaklaştığı raporlarda kayıtlara geçmiş durumda. Silopi de ise 7 Ağustos 2015 tarihinde sabah erken saatlerde başlayan operasyon sonrası üç sivil, bir polis memurunun yaşamını yitirmesi, onlarca kişinin yaralanması, birçok kişinin gözaltına alınıp, 2 evin tamamen yanması, çok sayıda evin de tahrip olması sağlık çalışanlarının hastaneye geliş gidişlerinde zorluk yaşamalarına neden olmuş, birçok sağlık çalışanı da nöbetlerine gelememişlerdir. Silopi de daha önce acilde 8 doktor hizmet verirken artık bu sayı 2. Çocuklar aşılanamıyor lirgin bir şekilde düşmüş durumda. Kan bağışı sıkıntısı Rapora göre Van’da da sağlık çalışanlarının yaşadığı korku, endişe ve tedirginliğin hem hizmetlerde gecikme ve hizmetin verilememesine hem de sağlık çalışanlarının bölgeden ayrılma eğilimlerinin artmasına yol açtığı belirtiliyor. Sağlık kurumlarındaki sağlık çalışanı sayısının yetersizliği de düşüldüğünde ya Dört birlikten açıklama Bugün dört birlik duru tusunda mevcut tabloyu şöyle değerlendirdi: “Askeri hastaneye yönelik silahlı saldırı, özel harekâtçıların doktorlar üzerindeki baskıları, 1 doktorun bu sebeple görevden alınması can sıkıcı. Polisler hastaneye giriyor çeşitli baskı, şiddet uyguluyor ve güvenlik kameraları yok edilip gidiliyor. Savaş durumunda bile sağlık tesisi, personeli korunmalı. Ancak korunmadığı gibi IŞİD militanlarının ambulanslarda taşındığı haberini okuyoruz. Bu iddiaya ilişkin gerekli mercilere sorular sorduk. Resmi bir açıklama gelmedi. Bu durum tüm ambulansları tehdit altına alıyor, ancak görmezden geliniyor. Sağlık çalışanları bir an evvel bölgeyi terk etme çabasında. Çünkü baskı içindeler ve can güvenlikleri yok. Ve bu çatışma ortamında en temel sağlık hizmetleri verilmiyor. Çocuklara aşı hizmeti verilemiyor. Çatışma ortamı durmazsa doktorsuz köyler, ilçeler haline gelip, yaşam duracak.” ürk Tabipleri Birliği MerkeT zi Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan paylaştıkları rapor doğrul Peş peşe istifalar gelecek üneydoğu’da, çatışmaların sürdüğü yerlerde görev yapan öğretmenler, kendileri ve öğrencileri için büyük kaygı duyuyor. Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, “Öğretmenler, oradaki çatışma ortamınFİGEN da, can güvenliATALAY ğinin olmadığı bir yerde çalışmanın çok zor olacağını söylüyorlar. Eylülle beraber istifalar olacağını, yeni YAz TATİlİ UzADI G atanan öğretmenlerin o bölgeye gitmeyeceğini düşünüyorum. Hükümetin öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliğini sağlaması gerek’’ dedi. Veli Demir, çatışmalardan en çok öğrenci ve öğretmenlerin etkilendiğini belirterek, hükümetten rahat bir eğitim ve öğretim ortamı beklentisi içinde olduklarını söyledi. Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca da, çatışmalı ortamın bitirilememesi halinde, bölgede öğretim yılına başlanamama sıkıntısı yaşa EĞİTİM nabileceğini söyledi. Karaca, “Okullar açılsa bile can güvenlikleri sağlanamazsa öğrenci ve öğretmenler okula gidemeyebilir ve bundan da hükümet politikaları sorumludur. Bölgedeki öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliklerinin sağlanması için uyarı grevleri dahil eylemler planlayacağız’’ diye konuştu. Psikolojileri bozuk Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Yıldırım Arslan, öğretmenlerin okullar açıldığında işlerinin başında olmaları gerektiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Açıkçası burada, özellikle kırsalda çalışan arkadaşlar sıkıntılı. Psikolojileri olumlu değil. Öğretmenler burayı terk etmedi, öğrencileriyle buluşmak istiyor ama yaklaşık 150 çok riskli yerleşim birimi var. Ufak bir havyan hareketi bile keskin nişancıların hedefinde. Bu durum, en iyi niyetli eğitimciyi bile olumsuz etkiler. Yoğun çatışma devam ederse raporlar alınır, istifa ederler. Batıdan bu bölgelere atananlar gelmez.” l İSTANBUL Okullar 28 Eylül’de açılacak aşbakan Ahmet Davutoğlu, yaz taB tilinin uzatıldığını ve okulların 28 Eylül’de açılacağını söyledi. Kurban Bayramı tatilinin yaz tatili ile birleştirildiğini belirten Davutoğlu, karara ilişkin, turizmcilerin taleplerinin dikkate alındığını ve karayollarında yaşanması muhtemel olumsuzlukların önlenmesi isteğinin etkili olduğunu açıkladı. Partisinin MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, “Turizm ve Kültür Bakanlığımıza başvurular oldu. Kurban Bayramı ve turizm teşviki için talimat verdim, okulların açılışını 28 Eylül’e erteledik” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle