23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 21 Ağustos 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ZARİFE SELÇUK Saray yazılır, külliye okunur 144 yıl öncesinden Saray’dan jurnalcilere görev emri S adrazam Mahmud Nedim Paşa’nın vilayetlere gönderdiği 1871 tarihli talimatnamesi: “Şurayı Devlet muavinlerinden ve ülkenin çeşitli yerlerindeki yetenekli ve ahlak sahibi kimselerden jurnalci namıyla Anadolu’nun üç kolu için her yöne üçerden dokuz ve Rumeli cihetine dahi altı memur seçilerek, her bir ya da iki ayda, biri birinin ardından ülkeyi dolaşarak şahit olduklaSarayın kaçak inşaat olduğunu bilen bazı muzırlar, hemen başına takı yapıştırdı: “KaçAk Saray!” Bunun üzerine Saray’daki, konutuna yeni bir isim taktı: “Külliye!” Kimse ciddiye alıp kullanmadı tabii… Ama son zamanlarda bir baktık, bazı haber kanalları, “Saray” sözcüğünü yasaklamış, “malum yer”den (gelen “rica”yla olsa gerek) “Külliye” diye bahrdoğan kendisine bir saray yapE tırdı. Adına “AK Saray” dedi. haber 5 rı ve topladıkları ülke ve halk ile ilgili haberleri jurnal ederek parça parça Babı Âli’ye göndermeleri ve dönüşlerinde genel görüşleri ile ilgili jurnallerini vermeleri istenecektir. Bu şekilde yapılan çalışmalar neticesinde alınacak tedbir ve yapılacak ıslahatlar Sultan tarafından verilecek fermana uygun olarak Babı Âli tarafından gerçekleştirilecektir.” (Orhan Koloğlu’ndan…) setmeye başlamış. Uyaralım: “Saray”a “külliye” demek, halkı Saray’a yaklaştırmaz, ama “Külliye” diyenleri halktan uzaklaştırır. neymiş “intikam” planı? Gazete diyor ki o yazlığı “Suriyelilere tahsis edecek.” Sabah kafası böyle işliyor işte. Ülkeye gelen zor durumdaki Suriyeliler orada yaşayan komşular için ancak “intikam planının” parçası olabilir. Ölümden, yıkımdan kaçmışlar, sığınacak yer bulmuşlar, bunlar ancak teferruat olabilir. Bizce bu haber medyada nefret dilinin örneği olarak arşivlenebilir. Savaş yenilgidir, barış istiyoruz! avaş yenilgidir, sonuçları çok acı bir yenilgi! Aklın yenilgisi, vicdanın yenilgisi, insanlık değerlerinin yenilgisi! Demek ki, siyaset yapıyoruz, ülke yönetiyoruz diye ortalarda dolaşanların aklı yetmemiş, vicdanı kör hırslarının önüne geçememiş, bu kadar basit; basit ama bedeli çok ağır. Savaş, insan canı üzerinden hesaplaşma, can üzerinden pazarlıktır; lanet olsun öyle pazarlığa! Siyaset kaba güce müracaat etmeden sorun çözme becerisidir, demek ki sorun çözme ehliyetiniz yokmuş. Siyasetin kurnazlık, ucuz hesap, ayak oyunu sanıldığı yerde, sorun çözülmez, aksine büyüdükçe büyür, sonra Türk Mehmet cepheye, Kürt Mehmet cepheye! Yeniden, gencecik çocukların canı üzerinden kirli hesaplara dönüldü, hepsi bu. Neydi çözüm süreci, neden destekledik çözüm sürecini? Kan akmadan çözmekti meseleyi, destek verememek akla, vicdana sığmazdı. Aslında pek bilmiyorduk kimin neyi nasıl çözeceğini. İktidar, “Soru sormayın, çözüm zarar görür” buyurdu, Kürtler “Sadece destek verin, gölge etmeyin, biz ne yaptığımızı biliyoruz” dedi. Bildikleri birbirlerini oyalamakmış, yanlış hesapmış, özgüven yarışı, siyaset kumarıymış. İş döndü dolaştı, fatura Anadolu çocuklarına çıktı. Bundan sonrası tufan! Hepimiz bu tufanın savurduğu gemideyiz, susmak çare değil. Önce bunu bilelim! Şimdi, barış özlemini, talebini, çağrısını “teröre destek” diye itham ederek susturmaya çalışıyorlar. Barışmayı beceremediler, şimdi istiyorlar ki kimse “barış” deyip, tek bildikleri savaş seferberliğini gölgelemesin, yaksınlar, yıksınlar kimse ses etmesin. İstedikleri kuzuların sessizliği! İstedikleri olursa mezbaha kuyruğu uzadıkça uzayacak. İktidar çevresi, Türkiye’nin selametini, “ulu önderi Cumhurbaşkanı olan bir zapturapt rejimi” olarak tasarlıyordu, önüne çıkan tüm engelleri ne pahasına olursa olsun ezip geçmekte kararlı. Peki, Kürtler tam da HDP seçimlerde büyük bir demokrasi zaferi kazanmışken neden silaha sarıldı? Sabırlar mı tükendi, ama neden hemen seçimden sonra tükendi? “Çatışmayı başlatan onlar değil” mi, peki neden daha önce benzer olaylar yaşandığı halde bu sefer “çatışmaysa çatışma, gelin savaşalım” kararı aldılar? Hiç olmazsa, se Sabah’ın ırkçı dili azetenin birinci sayfasınG dan anonslamışlar fotoğrafıyla beraber; Emrah ve Bodrum’da S ki villasını. Bir de başlık atmışlar: Emrah’ın intikamı. Önce bilmeyenler için kısa özet. Emrah’ın yazlıktaki ailesi ile komşuları arasında kavga çıkmış, sanatçının ailesi kendilerine saldırıldığını iddia etmişti. Peki Ya iki aylık koalisyon kuralım, ya bakan verin Seçim hükümetinde HDP ile yan yana görüntü vermek istemeyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP ve MHP liderlerine çağrıda bulundu DP ile seçim hükümeti kurmak istemeyen ve köşeye sıkışan Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP ve MHP liderlerine 2’li ya da 3’lü 2 aylık seçim koalisyonu kurulması ya da iki partinin de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla kurulacak seçim hükümetine bakan vermeleri çağrısında bulundu. H la buluşalım. Erken seçime seçim yasalarıyla ilgili reform paketiyle gidelim” dedi. Anayasada seçim hükümetine tüm partilerin bakan vermesinin amir hüküm olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Ben buraya katılmıyorum demek, anayasayı tanımıyorum demektir” görüşünü dile getirdi. CHP: Devam edin HP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, Davutoğlu’nun iki aylık seçim hükümeti önerisine ilişkin, “Değerlendirilecek bir şey değildir. Türkiye seçime gidiyor. Seçimlere gitmenin şartları da anayasada bellidir” dedi. Bekaroğlu, “İki ay bile değil. 1 Kasım diyorlar. Bu işi uzatmaya gerek yok. Devam etsinler” ifadesini kullandı. C HDP: Bakan veririz İ ‘HDP’ye sormam’ HDP yöneticilerinin tek taraflı bakan belirlenmesi durumunda seçim hükümetinde yer almayacağı yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine Davutoğlu, “Anayasada Başbakan kişilere teklif eder kabul etmezlerse bağımsız atanır deniyor. Benimle ilgili sarfettiği söz en büyük nezaketsizlik. Ben ne yapacağımı bilirim. Bana hakaret ettikten sonra benden bir tavır beklemeye de hakları yok. Tekliflerimizi yaparız kabul eden eder etmezse bağımsız atanır” dedi. HDP’nin hükümette yer almasının ulusal güvenlik açısından risk oluşturup oluşturmayacağı sorusu üzerine Davutoğlu, “Bunun sorumlusu şu çağrılarıma yanıt vermeyen CHP ve MHP’dir. Cevap verirlerse bir güvenlik sorunuyla karşılaşmayız” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Demirtaş sveç’in başkenti Stockholm’e giden İsveç’in başkenti Stockholm’e giden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, parti olarak kurulacak seçim hükümetine bakan vereceklerini söyledi. Demirtaş yapılacak seçimde de yüzde 20 oy oranını geçeceklerini iddia etti. Bahçeli’ye tepki Davutoğlu, dün partisinin MYK toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sıkıyönetim önerisini “siyasi sorumsuzluk ve demokrasi adına şanssızlık” olarak nitelendiren Davutoğlu, “Sıkıyönetim ve OHAL dönemleri geride kalmıştır” dedi. Seçim kararının Meclis tarafından alınmasının daha doğru olacağını belirten Davutoğlu, “En kısa sürede ve nasıl istiyorlarsa istedikleri gündemle oturmaya hazırım. 2’li ya da 3’lü olarak oturmaya, erken seçim için gerekli zemini konuşmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yarın (bugün) mübarek cuma. Nerde istiyorlarsa buluşalım. İster Hacıbayram’da ister ilk Meclis’te 23 Nisan şuuruy aşbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan toplantıda, PKK saldırıları karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının seri şekilde temin edilmesi kararı alındı. Çankaya Köşkü’nde yaklaşık 2 saat süren toplantıya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Savunma Sanayi Müsteşarlığı yetkilileri ve MİT Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yeni İHA B temsilcileri katıldı. Toplantıda PKK saldırıları ile Irak ve Suriye sınırlarındaki güvenlik durumu değerlendirildi. PKK saldırılarının öncekilere göre daha geniş bir coğrafyada gerçekleşmesi nedeniyle ortaya çıkan İHA ihtiyacının giderilmesi amacıyla Davutoğlu, temin işlemlerinin seri halde yapılması talimatı verdi. lANKARA / Cumhuriyet çim sonrası demokratik alanda neler olabileceğini beklemeleri gerekmez miydi? Neden, neden, neden HDP bu oy oranına erişmişken savaş kararı? Neden iktidar ile “savaş koalisyonu”, neden, neden, neden? Diğer taraftan, nedir bu özerklik ilanları? Ben Kürtlerin özerklik talebini, ciddiye alınması gereken bir siyasi talep olarak gören biriyim, Kürt barış sürecinde bu hususun göz ardı edilmesinin sürece zarar vereceğini savundum, ama barış süreci içinde özerkliği tartışmak başka, çatışma içinde özerklik ilan etmek başka. Neden şimdi? Neden iktidarın topyekun savaşı göze aldığı bir dönemde? Neden, neden, neden? Kürtler ne yapmak istediklerini bizlere anlatmalı, artık soru sormama lüksümüz yok, çocuklarımız ölüyor, ülke batıyor. Hem bu soruları soracağız, hem barış talebinde ısrar edeceğiz! Kim ne hesabı yapıyor olursa olsun, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, bu ülkenin geleceği hepimizin geleceği, herkes hepimize izahat borçlu, sorumluluk borçlu, barış borçlu! Kimsenin ortalığı kan gölüne çevirme hakkı yok. Daha düne kadar iki taraf da, kendi üslubunca, “soru sormayın, çözüm ilerliyor, barışa gölge etmeyin” diyor veya demeye getiriyordu, şimdi ne oldu da savaşıyorsunuz? Sahi süreç boyunca ne konuşuyordunuz, ne konuda anlaşıyor, ne konuda anlaşamıyordunuz? Neden süreç bir türlü şeffaflaşmadı, demokratik kamuoyu olaydan bunca habersiz bırakıldı, neden kimsenin bu duruma fazla itirazı olmadı? Hem bunları soracağız, hem barış isteyeceğiz, bize barış borçlusunuz! Savaş, kan revan, sıkıyönetim, olağanüstü hal, baskı istemiyoruz. İstemiyorsak, sessiz kalamayız, kalmayalım. Sesimizi kısmak bir yana, daha da yükseltelim; “çatışmalar derhal dursun!” Kim “Barış isteyen teröre destek vermiş olur” diyorsa savaşı kızıştırmak istiyor demektir, kim “bu şartlar altında barış isteyen vatan hainidir” diyorsa, o bu ülkeye; insanlarına, dağlarına taşlarına, kuşlarına, çiçeklerine ihanet içindedir. Barış istemenin zamanına muktedirler karar vermez; barış her şart altında istenir. Asıl susması, utanç içinde başını eğmesi gerekenler, barış içinde yönetmeyi, sorun çözmeyi başaramayanlardır. Oysa, en çok onların sesi çıkıyor, unutmayalım biz susmaya devam edersek, sadece o ses, yani savaş çığlıkları duyulacak! Seçim hükümeti krize gebe HDP ile seçim hükümeti kurmak zorunda kalacak olan AKP, MGK ve Kuzey Irak tezkeresi konusunda sıkıntı yaşayacak EMİNE KAPLAN ‘Bağımsız’ bakanlar AKP’ye yakın olacak eçim hükümetini kurto eden CHP ve MHP’ye dümakla görevlendirilmesi şen toplam 9 bakanlık için Dadurumunda 3’ü HDP’li 25 bavutoğlu, bağımsız isimleri atakanı kendisinin belirleyeceyacak. Adalet, İçişleri ve Ulaşğini açıklayan Başbakan Ahtırma bakanlıkları da katıldımet Davutoğlu’nun bağımsız ğında kabinenin 12 bakanlıbakanları bürokrat ve öğretim ğı TBMM içinden ya da dışınüyeleri başta olmak üzere par dan bağımsız isimlerden olutiye yakın isimlerden seçmesi şacak. Davutoğlu’nun bu kez bekleniyor. Bağımsızlar ağırde bağımsız bakanları, bakanlıklı olarak bakanlıkların müs lıkların müsteşarları başta olteşarlar başta olmak üzere üst dümak üzere üst dü‘Bakanları ken zey yöneticileri zey yöneticilerden ile öğretim üyeleri atanacağına dikkat dim tespit ede arasından ataması ceğim’ diyen bekleniyor. çekiliyor. Cumhurbaşkanı Başbakan DavuKulislerde lisTayyip Erdoğan’ın telerde yer altoğlu, bağımsız mayacak eski Anayasa gereği 45 bakanların tü AKP’lilerin de bagünlük süre sonunda seçimlerin münü partiye ğımsız bakan olayenilenmesine kakabineye alıyakın isimler rak rar vermesi durunabileceği dile geden seçecek. tirilirken, böyle bir munda seçim hükümeti için de takyolun tercih edilvim işlemeye başlayacak. Ana mesi durumunda bu kişilerin yasa gereği isimleri kendisiüyeler ise partiden istifa etmenin belirleyeceğini söyleyen si gerekeceğine dikkat çekiliDavutoğlu, “Görevlendirilen yor. Davutoğlu’nun belirleyebaşbakan, bakan olacak isimceği isimlerin Erdoğan’ın onaleri tek tek tespit edecek ve yından geçmeden kabinede onlara teklif götürecek” yoruyer alması ise beklenmiyor. lEMİNE KAPLAN/ munu yaptı. ANKARA Seçim hükümetini protes S HP ve MHP’nin protestosu nedeniyle AKP’nin HDP ile kurmak zorunda kalacağı seçim hükümetini, 2 Eylül’deki MGK toplantısı ile süresi 2 Ekim’de dolacak olan Kuzey Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkere konusunda kriz bekliyor. Seçim hükümeti kurulmadan AKP ve HDP arasında yaşanacak olası krizler de tartışılmaya başlandı. İlk kriz, 2 Eylül’de toplanacak MGK ile ilgili olacak. Toplanma sistematiğine göre Ağustos ayının son günlerinde yapılması gereken Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 2 Eylül’e ertelendi. Ertelemenin seçim hükümeti kurma çalışmaları nedeniyle gerçekleştiği, toplantının yeni hükümetle yapılmasının amaçlandığı değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip C Erdoğan’ın 45 günlük sürenin bitiminden bir gün sonra 24 Ağustos’ta seçimlerin yenilenmesi yönünde karar vermesi ve 25 Ağustos’ta seçim hükümetini kurması için Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu görevlendirmesi durumunda anayasa gereği en fazla 5 gün içinde hükümetin kurulması gerekiyor. Bu durumda seçim hükümetinin kurulmasından sonra ilk MGK toplantısı yapılacak. Anayasa gereği MGK, Cumhurbaşkanı başkanlığında başbakan, Genelkurmay Başkanı, başbakan yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları ile kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’ndan oluşuyor. Seçim hükümetinde Adalet ve İçişleri bakanları bağımsız isimler arasından atanacak. Kurulun diğer doğal üyeleri başbakan yardımcıları, Milli Savun ma ve Dışişleri bakanlarının ise HDP’ye verilmeyerek bu partinin MGK dışı kalmasının sağlanabileceğine dikkat çekiliyor. Seçim hükümetinin önündeki ikinci sıkıntı ise 2 Ekim’de süresi dolacak olan Kuzey Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkerede yaşanacak. HDP, bugüne kadar TBMM Genel Kurulu’nda tezkerelere ‘hayır’ oyu kullandı. Tezkerenin TBMM’ye gönderilebilmesi için kabinedeki tüm bakanların imzası gerekiyor. HDP’li bakanların tezkereye imza vermeyeceği hesabı yapan AKP’de, sorunun aşılabilmesi için tezkerenin seçim hükümeti kurulmadan TBMM’ye gönderilmesi üzerinde duruluyor. Tezkerenin süresinin dolacağı 2 Ekim’de erken seçim nedeniyle TBMM tatilde olacak. Bir boşluk doğmaması için tezkerenin bu tarihten önce TBMM’den çıkarılması gerekiyor. AKP yöneticileri, seçim hükümetinde yer alacak bağımsız bakanların TBMM’de yemin edeceğini, yemin töreni sonrasında Meclis yeniden tatile girmeden tezkerenin genel kurulda görüşülebileceğini belirtiyor. HDP karşı çıksa da tezkerenin MHP’nin desteğiyle TBMM’den geçirilebileceği kaydediliyor. Bu konuyla ilgili ikinci bir olasılık ise tezkerenin seçim hükümetine bırakılarak HDP’nin köşeye sıkıştırılması politikasının uygulanması. ‘HDP engelliyor’ taktiği Tam da seçim sürecinde AKP’nin “Bakın HDP, PKK ve Kandil’le birlikte hareket ediyor, terörle mücadeleyi engelliyor” mesajı vermek isteyebileceği, tezkereyi riske atmamak için de imza vermeyen HDP’li bakanları azletme yoluna gidebileceği konuşuluyor. lANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle