16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 20 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Altın tuvalete soruşturma Cumhuriyet, Hatay Valisi Topaca’nın, makam tuvaletinin tadilatında altın kaplama malzemeler kullandığını belgeleri ile ortaya koymuştu atay Valisi Ercan Topaca’nın Kocaeli Valisi olduğu dönemde makam tuvaletinin tadilatında “altın kaplama” malzemeler kullanmasına ilişkin haberimize Topaca’nın şikâyetiyle soruşturma başlatıldı. Altın kaplama tuvalet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki altın klozet atışmasının çıkış noktası olmuştu. 8 H Haber, 23 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesinde ‘Vali ‘altın’a battı’ başlığıyla verilmişti. Gazetemiz, Hatay Valisi Ercan Topaca’nın Kocaeli Valisi olduğu dönemde makam tuvaletine 752 bin TL harcadığını, tadilatta ise altın kaplama malzemeler kullandığını belgele ri ile ortaya koymuştu. Pursantaj tablosunda tuvaletin tadilatında kullanılacak malzemeler kalem kalem sıralanmıştı. Listede yer alan ilginç malzemeler arasında altın kaplama çöp kovası, altın kaplama diş fırçalık, altın kaplama tuvalet kâğıtlık, altın kaplama sabunluk, altın kaplama havluluk, altın kaplama tuvalet fırçalık, altın kaplama askılık yer almıştı. Vali Topaca, haberin yayımlanmasının ardından bir gazeteye yap tığı açıklamada, Hatay’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuyu görüştüğünü belirtmişti. Topaca, Erdoğan’a seçim sonrası dava açacağını söyleyince Cumhurbaşkanı’nın kendisine, “Neden hemen açmıyorsun, hemen aç” dediğini aktarmıştı. Topaca’nın şikâyetini değerlendiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı muhabirimiz Canan Coşkun hakkında soruşturma başlattı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Erdoğan’ın sistemi muhtariyet mi? 2 Eylülcüler bile cumhurbaşkanının anayasal sınırları gereğinden fazla zorlamayacağını düşündüğü için bağlayıcı cümleler koymamışlar. Örneğin, cumhurbaşkanı tarafsızlığını askıya alırsa ne olur, sorusunu hiç gündeme getirmemişler. Ya da cumhurbaşkanının anayasayı tümden reddedebileceğini, ‘ben yeni bir sistem uygulayacağım’ diyebileceğini düşünmemişler. Ama oldu işte! Sadece vatana ihanetle suçlanabilen, bunun dışında hiçbir sorumluluğu bulunmayan Erdoğan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi neredeyse vatana ihanetle suçlayacak kadar ileri gitti. Dur diyen yok... Freni sökülmüş, gaz pedalının üzerine tuğla konmuş bir araç gibi gidiyor. Arada birine çarparsa o suçlanıyor; niçin karşısına çıktı, diye! Devlet kurumlarının içi boşaldığı için olsa gerek, kendisine yeni bir mekanizma buldu. Muhtarları topluyor... Dün dokuzuncusunu yaptı. Geçen hafta ilan ettiği sistem değişikliğini dün de duyurdu. Ne olmuş? Cumhurbaşkanını halk seçtiği için sistem de değişmiş. Hangi sistem gelmiş? Belli değil... Görünüşe bakılırsa fiili durumun adı şu: Erdoğan Muhtariyeti! Muhtarlardan sorumlu cumhurbaşkanı! Nasıl işliyor muhtariyet? Her sabah kalkınca ne giysem diye düşünür gibi, bu sabah anayasanın hangi maddesini kendime benzetsem, diye işe başlıyor. HHH Erdoğan’ın dayattığı yolun hiçbir mantıklı açıklaması yok. Zaten artık mantık arayan da yok. Yine de şunu sormadan edemiyoruz: Mademki cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte sistem de fiilen değişti, neden 7 Haziran’da ille de 400 milletvekili isterim dedin? Seçimlere el koyup 7 Haziran’ı yok sayarak yeni bir seçim kurgulama sürecinin içindeyiz. Bu süreçte, hükümet kurulamamasının faturasını tümüyle muhalefete kesme niyetindeki Erdoğan bunun yapı taşlarını döşemeye başladı bile. Elindeki medya gücüyle istediği iklimi yaratabileceğini düşünüyor. Seçime giderken AKP içinde bir Erdoğan’a bağlılık testi de planlanıyor olmalı... Eylül’de AKP kongresi var. Davutoğlu değişir mi? Soruyu daha doğru soralım: Erdoğan, Davutoğlu’nu değiştirir mi? Görünüşe bakılırsa değiştirecek. Neden? Çünkü, 7 Haziran seçimlerinin yok sayılması sürecinde Erdoğan’ın yükünü tam alamadı. Seçime el koyan Erdoğan’ın tam demokrat gösterilmesi gerekirdi ama, tam olmadı. Kim bilir belki de Davutoğlu ‘iyi polis’ rolünü biraz acemice,biraz da fazla iyi oynadı! HHH Dün öğleden sonra yine şehit haberleriyle sarsıldık. Siirt’te 8 askerimiz şehit oldu. Yazıyı kaleme aldığımız saatlerde bölgede geniş çaplı bir operasyonun düzenlendiği haberleri geliyordu. Ateş düştüğü yeri yakar derler ama, şehit ateşi öyle değil. Şehit ateşi ülkenin her yerini yakar. Terörün en önemli sonucu kendisi dışındaki tüm gündem maddelerini ikinci plana itmesidir. Teröre karşı başarılı mücadele vermenin başlıca yolu ise terör korkusuna teslim olmamaktır. Burada birinci sorumluluk ülkeyi yönetenlerindir. Onların oluşturacağı ortak ruh terörün yarattığı korkuyu aşacak güçtedir. Ülkeyi yönetenlerde böyle bir irade var mı? En tepedekinin sadece dünkü konuşması bile bu konuda yeterli ipucunu veriyor. Siyaseti terörize eden bir zihniyetin kanlı terörün altedilmesi için ortak akıl geliştirmesi çok zor. Ülkeyi Erdoğan’ın hırslarına teslim etmenin nasıl sonuç doğuracağını sormak, Aziz Nesin’in ‘du bakalım ne olcek’ öyküsüne benzer. 1 Anneden Adalet Bakanlığı’na çağrı: Kızımı kurtarın DAMLA YUR SÜLÜŞOĞLU’NU VURDU SUÇU KANARYA MAHALLESİ’NE YIKTI 33 yaşında öldürülen Sülüşoğlu yeğenleriyle. ski eşi Benjamin S. tarafından kızı İ.’nin kaçırıldığını öne süren anne Sema O., dün Adalet Bakanlığı’na çocuğunun kendisine teslim edilmesi için çalışma başlatması talebiyle dilekçe verdi. Anne O., çocuğu İ.’nin boşandığı eşi Fransız Benjamin S. tarafından 9 gündür alıkonulduğunu, Sakız Adası üzerinden de Fransa’ya kaçırıldığını iddia ediyor. Anne, çocuğunun babası tarafından ‘cinsel teşhire’ maruz kaldığını da öne sürerek çocuğunun bir an önce kendisine teslim edilmesini talep ediyor. Anne O.’nun ‘cinsel teşhir’ iddiası psikiyatrist raporları ile de doğrulanmış vaziyette. O.’nun avukatı Taylan Dinçer ve verilen dilekçelerden edinilen bilgiye göre ise olay şöyle gelişti: Sema O. 2006’da Benjamin S. ile Türkiye’de evlendi. Fransa’ya yerleşen çiftin 2009’da M. İ. isimli kızı dünyaya geldi. Çift, 2013’te Fransa’da boşandı. İ.’nin velayeti anne ve babaya müşterek verildi. O. boşanma sonrası Türkiye’ye yerleşti. İ. kendisinde kaldığı sırada değişik davranışlarını gözlemleyen anne, kızını psikiyatriste götürdü. Bu sırada Türkiye’de de açılan velayet davası sonucu İ.’nin ve E layeti geçici olarak anneye verildi. Psikiyatristin İ. ile görüşme sonrası hazırladığı raporda; İ.’nin babasının yaşamından tanıklığı olarak ‘cinsel teşhir’e maruz kaldığı belirtildi. Yargıtay anneye verilen velayet kararını 4 defa onayladı, yerel mahkemeler de İ.’nin yurtdışına çıkış yasağı kararını verdi. Babanın kızını her ayın ilk 10 günü görmesi şeklinde karar verildi. En son baba 21 Temmuz’da Çeşme’den Türkiye’ye giriş yaptı. 1 Ağustos’ta ise İ.’yi annesinden alarak tatile gitti. Baba, İ.’yi 10 Ağustos’ta annesine teslim etmesi gerekirken kayıplara karıştı. Sema O., çocuğunun pasaportu kendisinde olduğu için yasadışı yollardan kızının yurtdışına kaçırıldığını tespit ederek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Anne dün Adalet Bakanlığı’na dilekçe sundu. Lahey Sözleşmesi gereğince Adalet Bakanlığı’nın çocuğun iadesi için Fransa’ya talepte bulunması gerekiyor. “Kızımı kurtarın” diyen annenin talebinin gerçekleşmesi için dilekçe Fransızca’ya çevrilerek Bakanlık tarafından Fransa Adalet Bakanlığı’na iletilecek. Ancak sürecin oldukça yavaş ilerlemesinin yanı sıra Bakanlık anneden metni kendisinin çevirmesini talep etmiş durumda. Öte yandan anne change. org’da “7 yaşındaki kızım Fransa’ya kaçırıldı. Yardım edin!” başlıklı imza kampanyası başlattı. Kampanyaya şu ana kadar 100 bin 572 kişi imza verdi. Hedef 150 bine ulaşınca metin de Adalet Bakanlığı’na teslim edilecek. Kayıplara karıştı Emniyet müdürünün ifadesi çelişki yumağı HİLAL KÖSE alkalı’da, 17 Ağustos’ta, trafikte tartıştığı Ahmet Sülüşoğlu’nu (33) 3 kurşunla öldüren Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz, emniyette, savcılıkta ve mahkemede, olay yerindeki güvenlik kamerası görüntülerinin tam tersi ifadeler verdi. Sülüşoğlu’nun silahı doğrudan kendisine doğrulttuğunu söyleyen Yılmaz, Kanarya Mahallesi’nde yaşanan olayları ileri sürerek, ‘masum’ olduğunu kanıtlamaya çalışmış. Yılmaz, hâkimliklte verdiği ifadede, uzun yıllar terörle mücadele biriminde çalıştığını söyleyerek, “Türkiye’de terör olaylarının yaygın olması ve plakasız bir motorun eylem hazırlığında olduğuna ilişkin ihbarlar bulunması sebebiyle, seyir halindeyken maktülün motosikletini önüme kırmasından tedir H gin olarak kornaya bastım. Evin önünde motosikletini, hareket kabiliyetimi önleyecek şekilde park etti. Polis olduğumu söyledim. Geri çekildi. Eşimi eve bıraktım. Güvenliktekileri şahıs gelirse polise haber vermeleri için uyarmaya indim. Tam ayrılacakken, şahıs geldi. Motosikletten iner inmez, silahı çekerek namlusuna mermi sürdü. ‘Nerde lan o’ dedi. Etkisiz hale getirmek için 3 el ateş ettim” dedi. cak’ dediğini öğrenince, gelirse polisi aramalarını söyledim. Ayrılacakken şahıs geri geldi. Motosikletten iner inmez elindeki tabancayı bana ve özel güvenlikçiye doğrulttu. Güvenlikçiyi kenara doğru çektikten sonra şahsın silahı ile burun buruna geldik. 3 el ateş ettim.” ‘İlk etapta fark etmedi’ Yılmaz’ın Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’ndeki ifadesi ise şöyle: “Kanarya Mahallesi’nde yasadışı örgütlerin terör içerikli olaylarının devam ettiği, emniyete saldırıların sıkça yaşanması nedeniyle güvenliği uyarmak için yanlarına gittim. Şahıs tekrar geldi. Elini beline atarak silahını çıkardı. İlk etapta beni fark etmedi. Beni özel güvenliğin arkasında görünce silahı üzerime doğrulttu. Kanunlarda tanınan yetkiler çerçevesinde silah kullandım.” Fotoğraf: DHA ‘Silahla burun buruna’ Yılmaz savcılığa verdiği ifadede ise şunları söyledi: “Eşim motosikletin plakasının olmadığını söylemesi üzerine, bulunduğumuz yerin tüm gün olaylar olan Kanarya Mahallesi’nin yakın olmasını gözeterek site girişine kadar devam ettim... Eşimi bıraktıktan sonra güvenlikçilere ‘iyi görevler’ demek istedim. Şahsın ‘birazdan büyük olay ola Soma AŞ Müdürü: Nadir Nadi’yi anıyoruz azetemizin başyazarı, Atatürk devrimlerinin ödünsüz savunucusu Nadir Nadi, ölümünün 24’üncü yıldönümünde anılacak. Nadir Nadi’nin Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında bugün saat 12.00’de düzenlenecek anma törenine gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç de katılacak. Nadir Nadi, 23 Haziran 1908’de dünyaya geldi. Gazeteciliğe Cumhuriyet’e yurtdışından gönderdiği yazı, haber ve röportajlarla 1932 yılında başlayan Nadir Nadi, 1936 yılında İstanbul’a döndükten sonra Cumhuriyet gazetesinin çeşitli birimlerinde çalıştı ve köşe yazarlığı yaptı. 19381941 yılları arasında Galatasaray Lisesi’nde sosyoloji öğretmenliği yapan Nadir Nadi, 1945 yılında babası Yunus Nadi’nin ölü G mü üzerine Cumhuriyet’in yönetimini ve başyazarlığını üstlendi. Nadir Nadi 195054 yılları arasında Demokrat Parti listesinden Muğla bağımsız milletvekili, 19541957 yılları arasında da İstanbul bağımsız milletvekili olarak TBMM’de bulundu. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘AKP mitingine 3 bin maden işçisini taşıdık’ EMRE DÖKER Nadir Nadi oma Kömürleri AŞ. Genel Müdürü Ramazan Doğru, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde Manisa’da yapılan AKP mitingine madenci taşıdıklarını itiraf etti. 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma’daki iş cinayetine ilişkin yargılamanın dünkü duruşmasında, iş güvenliği konusunda yönetim kurulunun kendisine yetki devri verdiğinden haberi olmadığını söyleyen Doğru’ya, AKP mitinglerine işçileri götürüp götürmediği yönünde soru gelmesi üzerine tartışma çıktı. Doğru, “Kömür havzalarından biri kapanmak üzereydi ve 3 bin madencinin işsiz kalması söz konusuydu. 2011 genel seçimleri vardı ve yeni bir maden sahasının açılması için ihale talebimiz vardı. Bu süreçte, biz 3 bin işçiyle mitinge katıldık” dedi. l AKHİSAR S Antalya’da kaza: 5 ölü Ankara’dan Antalya’ya giden Etem Topaloğlu yönetimindeki yolcu otobüsü, Akseki’de dün saat 06.00 sıralarında karşı yönden gelen Yalçın Öztürk yönetimindeki otomobille çarpıştı. Kazada Yalçın Öztürk, eşi Zeynep Öztürk, çocukları Enes Öztürk ve Ayşenur Öztürk ile sürücü Yalçın Öztürk’ün kardeşi İsmail Öztürk yaşamını yitirdi. 13 yaşındaki Samet Doğukan Öztürk ise kazadan yaralı olarak kurtuldu. Otobüs şoförü Etem Topaloğlu, otomobilin şerit ihlali yaptığını iddia ederek, “Yoldan çıkmaya çalıştım. Şeridimi boşaltmaya çalıştım. Ancak buna rağmen otomobil gelip otobüsün sol tarafına çarptı” dedi. Topaloğlu gözaltına alındı. lANTALYA\DHA Çöpte parçalanmış kadın cesedi İstanbul Şile’deki Karakiraz Mahallesi İstaç çöp döküm sahasında çalışan belediye görevlileri dün ceset parçalarına rastladı. İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı Asayiş ve Olay Yeri İnceleme Timleri, kollar ve deriden oluşan ceset parçalarının bir kadına ait olduğunu belirledi. Cesede ait baş, bacaklar, iç organlar ve kemiklerin ise bulunamadığı belirtildi. Öldürülen kadının 1835 yaşları arasında olabileceği kaydedilirken, ceset parçaları incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu başkanlığına gönderildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle