28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 20 Ağustos 2015 yorum TASARIM: İLKNUR FİLİz 18 özlerin sicilini, sağımızda solumuzda konuşlanmış Kiramen Kâtibi melekler tutardı. Şimdi bu işi Google da yapıyor. Elbette “mühim” insanlara ait söz ve eylemleri! Tayyip Bey’den mühimimiz yok... Konumuz Allah göstermesin “ihanet”! “İhanet”i en çok seven kim? Pardon yani lafını etmeyi... “Melek” kayıtları için mahşer gününü beklemek gerek... Google’a saniyeler yetiyor. “Erdoğan, hain dedi” yazın... Ekrana tam 1 milyon 910 bin haber dökülüyor. “Erdoğan, İslamiyet” derseniz sadece 462 bin! İhanet bu kadar mühim yani! HHH Gündelik dilde “kasetlik” etkin anlaşılıyor. Ama siyasette kasıt hep “vatana ihanet” oluyor. Oysa bu kavram ne Türk Ceza Kanunu’nda var ne de Aile Hukuku’nda! Askeri Ceza Kanunu’nda ise dolaylı olarak geçiyor. “Vatana İhanet” sade yurttaşın işlemesi olanaksız türden bir suç. Bu suçun icrası ve imtiyazı, vatan topraklarında yaşayan herkesin kaderini elinde tutan makam sahibine verilmiş. Muhalif bir milletvekili, bir tapu müdürü bu suçu hukuken işleyemez yani. HHH (Ara 1 not: Hürriyet dün; 1. sayfa: “Cizre’de sokaklar PKK’ye teslim” ile “Org. Özel görevi 10 gün erken devretti!” haberi elbette tesadüf. Hem Özel Paşa, Başkomutan değildi ki!) HHH İhaneti hep gündemde tutan Cumhurbaşkanı. Sebebi de belli ki bizatihi anayasa! Psikolojide buna “projeksiyon” da deniyor, “Froyd veya dil sürçmesi” ise başka bir şey. “Vatana ihanet” ile “Cumhurbaşkanı”nın aynı cümle İtirafçılık herkes içindir... S Doktor canını zor kurtardı üyük bir hışımla hastaneye daldı 50’den fazla polis. Çatışmalarda meslektaşları yaralanmıştı. Acil serviste o gün nöbetçi tek doktor Serdar Acar’a gittiler. Yaralı polislere müdahale için çatışma alanına götürmek istediler. “Hastaneyi bırakamam” dedi Acar, çünkü art arda yaralılar geliyordu, onlarla ilgilenmesi gerekiyordu. “Ambulans için 112’yi arayın, yaralıları hastaneye getirin” dedi. Der demez polisler başına silahı dayadı. İteleyerek arabaya bindirmeye çalıştılar doktoru... Sonra vazgeçti polisler ve arkadaşlarını hastaneye getirmeye karar verdiler. Tabii hastaneyi ablukaya alarak. Sivil yaralıların hastaneye getirilmesini engellediler, darp ettiler, hastane içinde rastgele ateş açtılar. 7 Ağustos günü sabah 06.00 sıralarında yaşanan bu olayları o gün Doktor Serdar Acar, Twetter hesabından tek tek anlatmıştı. Suç duyurusunda bulunmak için olayların dinmesini beklediğini söylemişti. “Hastanenin kamera kayıtlarında da her şey ortada” demişti. Ne mi oldu? Öğrendiğimize göre ertesi gün güvenlik görevlileri tarafından ölümle tehdit edildi Doktor Acar. 2 yaşındaki çocuğu ve 9 aylık hamile eşiyle apar topar ilçeyi terk etmek zorunda kaldı. Suç duyurusunda bulunmaya bile zamanı olmadı. Peşinden hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal”den soruşturma açıldı, görevinden uzaklaştırıldı. Yetmedi, Twitter hesabı kapatıldı. Oysa 30 yaşındaki Doktor Acar, 4 yıl önce mezun olduğunda memleketi Silopi’ye gönüllü gitmişti. O gün sağlık personeli eksik olduğu için gönüllü olarak nöbetteydi. Türk Tabipleri Birliği Diyarbakır temsilcileri çok zor şartlar altında görevini yapan Acar’ın uğradığı baskı ve soruşturmaların bölgedeki tüm sağlık çalışanlarının da temel sorunu olduğuna dikkat çekiyor. TTB Diyarbakır Başkanı Şehmuz Gökalp, “Çatışmalı ortama derhal son verilmesi en büyük umudumuz” diyor. Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Türkiye Psikiyatri Derneği, bölgedeki çatışma ortamında görev yapan sağlık görevlilerinin durumunu incelemek için geçen hafta Nusaybin, Cizre, Silopi, Van, Bitlis ve Tatvan’ı dolaştı. Yazdıkları değerlendirme raporuna göre, Serdar Acar’ın başına gelenlerin yanı sıra tayinini isteyen, izne ayrılan ya da istifa eden yani bölgeden kaçan sağlıkçıların sayısı rekor düzeyde. Sağlık meslek örgütleri sorunların çözümü için, geçici Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’ndan randevu talep ettiler. Ankara’nın sıcak ortamından fırsat bulabilirlerse bakana her şeyi anlatmayı planlıyorlar. Ancak bakanın vereceği yanıtı şimdiden duyar gibiyiz: “Cumhurbaşkanı yerine başkan seçseydik bu kaos yaşanmazdı.” B de geçmesi bir demokrasi ayıbı aslında. Ama bu ayıbın anlam kazanması için: “TBMM üye sayısının üçte birinin teklifi (yani 184 mv.) ve dörtte üçünün (yani 413 mv.) oyu gerekiyor. (Md.105/3):” HHH Elma armut misali olsalar da muhalefetin toplam 292 oyu var. MHP, “son dakika sürprizi” yapmasa da CHP – HDP oyları “Vatana ihanet önergesi” için yeterli! Erdoğan seçim kumarı veya Rus ruleti oynuyor. Muhalefetin toplam oyu 292’den 413’e çıkarsa veya AKP’nin ki 258’den 137’ye düşerse Saray çöktü demektir. Elbette MHP ile HDP çatışmasının son bulması da şart. Ki Erdoğan gücünü bu çatışmadan alıyor. Bu sayede TBMM Başkanlığı’na tayin yaptı. Hükümet kurdurmadı. Ucu kendisine uzayabilecek “Şaibeli 4 Bakanı” sağlama aldı. HHH “İhanet” yargılamasında Yüce Divan, madde gerekçelerini de dikkate alır: 1 “(Cumhurbaşkanı) TBMM önünde, vatan hainliği dışında herhangi bir sorumluluğu yoktur. (Ancak) parlamenter sistemde sorumsuz olan bir kişiye yetki verilemez. Bundan dolayı, Cumhurbaşkanı’nın kararlarının uygulanabilmesi için TBMM önünde işlemin sorumluluğu nu kabul edip savunacak birinin bulunması gerekir. Bu tanahmet@gmail.com da Başbakan ve ilgili Bakandır.” (Md.105’in gerekçesi) www.ahmettan.com Devşirme, kıytırık bir Bakanlar Kurulu ve robotik bir Başbakan’la seçim istemesinin nedeni! HHH Rize’de söylediği, “İster kabul edilsin, ister edilmesin; Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir!” sözlerine hep birlikte “darbe” dedik. Çünkü geleneklerimize göre darbeler “komutanların” tekelinde. İç ve dış kumpasla süngüsü düşürülen komutanlardan sonra... İç ve dış destekle süngüsü ve kuyruğu hâlâ dik elimizde bir tek “Başkomutan” sıfatlı o kaldı. Darbeleri, hep sabah ezanıyla radyolardan duyardık: “Yönetime el konulmuştur!” Bu kez ikindi ezanı sonrası TV’lerde ilan edildi: “Türkiye’de yönetim değişmiştir!” HHH Acaba “Yönetimin fiilen değişti” demesi ilanı “samimi itiraf ve iyi hal hükümlerinden” yararlanmak için mi? Hangi fiili durum değişti? ster kabul et ister etme, Türkiye halkının birçok niteliği değişmiştir: Asıl değişen fiili durum budur! Bu fiili durumu, yasanın birine iki satır ekleterek ya da eskiden olduğu gibi Meclis’ten geçireceğin torbalardan birine katarak yok edemezsin. Bu konuda spekülasyon yapan şunu bilsin ki fiili durumu değişmiş olan kuşaklar, atamayla gelmediler, yüzlerce yıldır süren sosyal değişimlerin etkisiyle yoğruldular ve geliştiler. Dramların en büyüğü senin bunu kavrayamamandır, Gezi’ye rağmen anlayamamandır! Bu ülkenin halkı eskiden olduğu gibi “Biz ne bilek beyim, büyükler bilir!” ya da “Bizim öyle işlere aklımız ermez; sen git onu ağama sor!” demiyor, devlet işleri konusunda hemen hepsinin bir fikri var, düşüncesi var. Gezi’de bu halkın, özellikle doksanlardan sonra doğmuşların, analarından, babalarından görmedikleri baskıyı, başkasından geldiğinde nasıl tepki göstereceklerini görmedin mi? Bunlara öyle tepeden inme emirlerle, en önemlisi, demokratik birikimleriyle, akıllarıyla çelişen işleri kabul ettiremeyeceğini anlamadın mı? Üzerlerine TOMA yollansa da, zehirli gazlar, sular sıksalar da ardında hangi çapanoğlunun yattığını anladıkları konularda boyun eğmeyeceklerini hâlâ mı bilmiyorsun? Bu halkın, seçimlerde yurt çapında hiçbir ülkede görülmemiş bir şekilde örgütlendiğini, oyların eskiden olduğu gibi çalınmasını önlediğini ve oyunu akıllıca yönlendirerek diktayı nasıl tökezlettiğini görmedin mi? Bu halk, bu fiili duruma bir günde varmadı: Onlar ve ataları, Pir Sultan Abdal’ı, “Ferman padişahın, dağlar bizimdir” diyen Dadaloğlu’nu dinleyerek yetiştiler; Cumhuriyetin ilanını her yıl coşkuyla kutlayarak, her yıl Atatürk’ü, arkadaşlarını saygı ile anarak bugünlere geldiler. İsmail Hakkı Tonguç’u, Nâzım Hikmet’i, Muhsin Ertuğrul’u görmüşlerden dinlediler, Sivas ve Maraş katliamlarını, 77 1 Mayısı’nda Taksim’i, Madımak’ı, Suruç’u izlediler; bu katliamlar gibi darbelere gerekçeler oluşturmak için işlenen Abdi İpekçi, Sevinç Özgüner, Uğur Mumcu ve daha nice cinayette gözyaşı dökerek bilendiler. Bütün bu olayları doğru okuyarak geldiler bu günlere. Bu fiili durumu, hâlâ tepeden inmecilikle, insanları birbirine düşürerek, kardeşi kardeşe vurdurarak yok edeceğini mi sanıyorsun? Bu kıvama gelmiş olan bir halkın artık eskisi gibi güdülemeyeceğini anlayamaman, hesabı verilemeyecek dramlara yol açar ama bunlar da uzun sürmez. Türkiye’de asıl değişmiş olan, yönetimin şekillenmesi, ayak uydurulması gereken gerçek fiili durum, işte bundan ibarettir! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İ on günlerde konuştuğumuz hemen tüm HDP’liler “Bu gidişle bırakın sandıkları korumayı seçim çalışması yapacak partili bulamayacağız” demeye başladı. Bölgede yaşanan olaylar bahane edilerek yaratılan gözaltı dalgalarına her gün onlarca HDP ve DBP yöneticileri, üyeleri ekleniyor. Daha dün Diyarbakır’da eşbaşkanlar gözaltına alındı. HDP hukuk komisyonu gözaltıları güncellemeye yetişemiyor. Komisyona ulaşan bilgilere göre sadece 24 Temmuz6 Ağustos tarihleri arasında Türkiye genelinde 1375 kişi gözaltına alındı. Bunların 675’i serbest bırakıldı, 192’si ise tutuklandı. 508 kişinin akıbetinin ne olacağı ise belirsiz. Onların ya gözaltı süreleri dolmadı ya da savcılığa ve mahkemeye sevk edilmeyi bekliyorlar. 6 Ağustos’tan bugüne yaşanan gözaltıları da bu listeye eklersek birilerinin “HDP’yi baraj altında bırakacak formülü bulduğu” ortaya çıkıyor. Zaten bu formül de tutmazsa “başkanlık” için tek yol kalıyor; bütün HDP seçmenlerini seçimden önce gözaltına almak. HDP’yi baraj altında bırakacak formül: Gözaltılar... S ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY ŞANS TOPU 20 AĞUSTOS 2015 SAYI: 32824 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına 03, 10, 15, 18, 33 + 13 5+1 BİLEN: 1 milyon 334 bin 704’er TL (Devir) 5 bilen: 4 bin 85’er TL 4+1 bilen: 306.05’er TL 4 bilen: 26.95’er TL 3+1 bilen: 19.30’ar TL 3 bilen: 3.45’er TL 2+1 bilen: 6.15’er TL 1+1 bilen: 3.65’er TL Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.34 04.23 04.51 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.11 13.1 5 17.00 05.57 12.59 16.43 06.23 13.22 17.05 Akşam 20.06 19.49 20.09 Yatsı 21.35 21.15 21.33 cek mi?” başlığıyla yazdığımız okur sorusu cevabından sonra çok sayıda eposta aldık. Kıdem tazminatı iş hukukunun en çok anlaşmazlık ve tartışma yaşanan konularının başında geliyor. 08.09.1999 öncesi sigortalı olmuş çalışanlara önemli bir hak tanınmış ve yaş dışında diğer emeklilik şartlarıurumlar vergisi mükelleflerinin gayrimenkul sanı (15 yıl sigortalılık ve 3600 prim gün sayısı) tamamlayan tışlarından elde ettikleri kazançların yüzde 75’i işçilerin, işten ayrılmaları ve en az 1 yıllık kıdemleri olmakurumlar vergisinden istisna. Bu satışlar için ayları halinde kıdem tazminatı alabilmelerini sağlamıştır. nı zamanda KDV de hesaplanmaz. Yani kurumların gayYargıtay 22. Hukuk Dairesi ve 9. Hukuk Dairesi karimenkul satış işlemi KDV’den de istisna. rarları arasında bazı farklı değerlendirmeler olduğu göAncak kurumlar vergisi istisnasının bazı şartlarülüyor. Yargıtay hukuk dairelerinin iş hukukuna ilişkin rı var. Tüm şartlar üzerinde ayrıntılarıyla durmayacaverdiği kararlar da emsal teşkil etmekte ve içtihatı geğım. Ancak, şartlardan biri üzerinde durmamız gereki Sebep kiralanma ile uğraşmak liştirmektedir. Örneğin, bir tekstil firması yatırım amacıyla bir gayriyor. Çünkü bu şartın uygulanış şekli istisnayı neredeyYargıtay 22. Dairesi’ne göre, çalışmakta olduğu işmenkul alıyor. Doğal olarak da boş kalmaması için ve se imkânsız kılmakta. değerlendirilmesi için kiraya veriyor. Satışında tüm şart yerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık süreKanun şöyle diyor: “Taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundur ları sağlıyor ama gelir idaresi istisnadan yararlanamazsın si ve prim günü şartlarını tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma koşullarının daha olumlu olduğunu düdiyor. Sebebi, gayrimenkul kiralanması ile uğraşmak. dukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar isGelir idaresi, son olarak bu görüşünü, 02.02.2015 tarih şündüğü bir işyerinde çalışma amacıyla bu hakkını tisna kapsamı dışındadır.” kullanması halinde, Medeni Kanun’un 2. maddesinde ve 160 sayılı özelgesi ile yineledi. Bu mantıkla ya hiçbir Kanun taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşan kukurum gayrimenkulünü kiraya vermez ya da hiçbir kurum öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul rumların bu istisnadan yararlanamayacağını söylüyor. edilemeyeceği görüşündedir. bu istisnadan yararlanamaz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararAslında gelir idaresi doğru yorumu Katma Değer VerMantık her zaman işletilmiyor! gisi Genel Uygulama Tebliği’nde yapmıştı. Taşınmazlada ise “Davacının iş akdini yeni bir iş bulup, iş sözleşmeŞu soruya cevap vermek gerekiyor. Taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşmak ne demek. Asıl işin yani rın mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya ve si imzalaması üzerine sona erdirdiği açıktır. Hakkın kötüesas faaliyet konusunun taşınmaz ticareti ve kiralama rilmesi halinde KDV istisnasının uygulanmayacağını söy ye kullanımını hukuk korumamalıdır. Bu nedenle davacısı olması demek. Yani esas faaliyet konunuz taşınmaz ledi. Yani sürekliliği kastetti. O halde verilen son özelge nın kıdem tazminatı isteğinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır” denilmek suretiyle kıdem tazminatı ticareti ve kiralaması ise bu istisnadan yararlanamazsı nin tebliğ ile çeliştiğini söylemek mümkün. Kiraya verilen gayrimenkul için istisnadan yararlanılahakkının da kullanılmasının dürüstlük kuralına uygun olnız. Bu da gayet mantıklı. Yani bu istisna arizi kazançlar için öngörülmüş bir istisna. Esas faaliyet kazancına mayacağını söylemek hiçbir vergileme ilkesi ile bağdaş ması gerektiği belirtilmiştir. maz. Yakında kurumlara ait tüm gayrimenkulleri boş göSonuç olarak 15 yıl 3600 günle kıdem tazminatı ödenistisna uygulanması mümkün değil. mesinde yargı arasında görüş birliği oluşması çalışanlaAncak gelin görün ki bu mantık her zaman işletilmi rebilirsiniz. Sırf istisnadan yararlanabilmek için! rın haklarının tam olarak kullandırılması ve eşitlik sağlanyor. Gelir idaresi ve inceleme elemanları kiraya verilKıdem tazminatında sorun ması açısından çok önemli. Ayrıca uygulamadaki tartışmiş bir gayrimenkulün satışında istisnayı uygulatmaGeçen haftaki “15 yıl 3600 gün çalışana kıdem ödene malı konuların bir an önce çözümlenmesi gerekiyor. ma eğiliminde oluyorlar. Gayrimenkulleri kiraya vermeyin! K C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle