28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 19 Ağustos 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 7 ‘Hukuki kararların garantisi yok’ Alevi dernekleri Yargıtay kararından memnun ancak uygulanabilirliği konusunda şüpheli argı, uzun yıllardır cemevinin ibadethane statüsüne kavuşması yönündeki mücadelede en üst perdede son noktayı koydu. Yargıtay 3. Dairesi, “cemeİKLİM vi ibadethanedir, aydınlatma ÖNGEL giderleri ödenmelidir” kararı verdi. Daha önce AİHM kararı olmasına karşın cemevlerinin halen ibadethane statüsü alamaması, Yargıtay kararının da hiçe sayılıp sayılmayacağı sorusunu gündeme getirdi. Eski AKP’li vekil Reha Çamuroğlu: Karar “Türkiye’de hâlâ hâkimler var demek ki” dedirtiyor. Fakat öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, hiçbir hukuki kararın uygulanma garantisi yok. Çivisi çıkmış bir ülkede yaşıyoruz. Karar hukuksuzlukların sahipleri Y nin de hesap vereceğini düşündürtüyor.” ‘Diyanet’ten pay istemiyoruz’ Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu: Hiçbir ülkede iktidarlar bir inancı bu kadar öteleyemez. Alevilere “Vatandaşlık görevini yerine getir ama eşitlik isteme” deniyor. Karar uygulanmalı. Biz giderlerin Diyanet bütçesinden karşılan masını kabul etmiyoruz. Diyanet bünyesinde olmayan ayrı bir Alevi inanç kurumu ve bütçesi olmalı. Rıza Karaağaç Dergâhı Alevi BektaTürmen şi Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Hüsniye Takmaz: Cumhurbaşkanı uygun görürse karar uygulanır. Yargıtay’ın kararı elbette önemli, ancak kim, ne karar verirse versin, cemevleri bizim ibadethanemizdir, bunu hiçbir güç değiştiremez. Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen: Şimdi hükümetin AİHM ve Yargıtay kararlarına uygun yasal düzenleme yapması gerekiyor, bakalım yapacak mı? Bu bir hukuk devleti sorunu. lANKARA Reha Çamuroğlu AKP’de cemaatçi ‘kaçak’ aday kavgası 7 Haziran seçimlerinde AKP yönetimi, aday listelerinde cemaatçi bir ismin olduğunu son anda fark etti avcı Zekeriya Öz’ün yurtdışına kaçışının farklı bir versiyonunun, 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin milletvekili aday listelerinERDEM de yaşandığı ortaya çıktı. GÜL Aday listelerinde yaşanan bir “kaçak” sonucu cemaatçi bir isim AKP’den milletvekili seçildi. Üstelik üst düzey bir AKP’linin seçim bölgesinden seçildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da çok öfkeli ve cemaatçi, erken seçimler öncesi AKP içi kavgada tarafların birbirine karşı önemli kozlarından biri. 7 Haziran’dan bu yana AKP’de, partinin en tepe isimleri arasında kapalı kapılar arkasında büyük kavgalara neden olan kaçak olayı şöyle yaşandı: MİT konrolüne rağmen: Seçim öncesinde tüm partiler gibi AKP de titiz bir çalışmayla listelerini iletmek için çalışmalara başladı. Ülkede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “inlerine gireceğiz” sözleriyle ilan ettiği “paralelle mücadele” gündemin belirleyicisiydi. Paralele karşı önlem için MİT ve parti içi tüm istihbari yöntemler devredeydi. Aday adayları didik didik ediliyordu. Liste YSK’ye verildikten sonra: Parti yönetimi her zaman olduğu gibi bu aday adaylarını teamül yoklamasından geçirdi. Adayların istihbari bilgileri havuzda toplandı. Parti komisyonlarının Davutoğlu ile son belirlemelerinin ardından Erdoğan’ın da gördüğü listeler kesinleştirildi. Ancak listeler verildikten sonra 550 isim arasında bir “paralelci” belirlendi. Üstelik cemaatçi aday partinin üst düzey bir isminin seçim bölgesinden adaydı ve seçilmesi de kesin sıradaydı. Aday yurtdışına çıkmış: Partide kriz hali olan durum en üst düzeyde değerlendirildi. Tek çözüm adayın istifa ettirilmesiydi. Hemen istifasının alınması için adaya ulaşılması talimatı verildi. Ancak adaya ulaşılamadı. Çünkü aday parti yönetimine bilgi vermeksizin yurtdışına çıkmıştı. Telefonları kapalıydı, tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Yurtdışın S da olduğu için aday tanıtım toplantılarına da katılmadı. Aday ta ki 24 Nisan’da YSK’nin kesin aday listelerini açıklamasının ardından Türkiye’ye döndü. Avcılar’da saldırıya uğrayan müzisyenler Cumhuriyet’e konuştu Gizli tutuldu Adaylar didik didik edildi 258’den biri: İstifa ettirilemediği için seçilmesi kesin olan cemaatçi milletvekili krizi, partinin en üst düzey isimleri arasında gizli tutuldu. Aday, bölgesinde kampanyasını yürüttü ve milletvekili seçildi. AKP yöneticilerine göre cemaatçi isim, kendisinin son anda fark edildiğini anladığı için yurtdışına çıkmıştı. Ancak o da “hiçbirşeyden haberi yokmuş gibi” davranıyordu. Parti yönetimi, bu yüzden 7 Haziran’dan bu yana geçen iki ayı aşkın süredir cemaatçi vekile durumdan haberdar olduğuna ilişkin bir işaret vermekten kaçındı. Kavga malzemesi: Listede yaşanan “kaçak” ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bilgisi bulunuyor. Erdoğan’ın bu nedenle hem parti yönetimine hem de kaçağın yaşandığı seçim bölgesinin üst düzey AKP’lisine çok kızgın olduğu belirtiliyor. Parti içinde alttan alta yürüyen bu kavga, erken seçime gidiliyor olmasıyla daha çok konuşulmaya başlandı. İşler eskisi gibi yürümüyor: Ülkede paralele karşı savaş ilan edildiği bir dönemde yaşanan bu kriz, AKP’de, “Partinin bir süredir yaşadığı ve 7 Haziran’da yüzde 10’a kadar varan oy kaybıyla kendini gösteren olayların eskisi gibi gitmediğinin bir göstergesi. Aksayan yanlar ortaya çıkıyor” şeklinde değerlendirmelere yol açtı. ‘Saldırıya en güzel yanıtı müziğimizle vereceğiz’ HAZAL OCAK Liste temizliği: Cemaat tespiti kesin olarak yapılan milletvekilinin yanısıra, bir başka seçim bölgesinde de “Paralelle mücadeleye yeterince inanmayan” bir milletvekili daha olduğu belirlendi. Bir milletvekilinin ise “yeterince partili olmadığı” saptandı. Erken seçimde, 7 Haziran’dan bu yana performansları yeterli görünmeyen isimlerle birlikte “kaçak” vekiller liste dışı bırakılacak. l ANKARA İki ‘kaçak’ daha vcılar’da saldırıya uğrayan sokak sanatçıları “En güzel cevabı müziğimizle vereceğiz” dedi. Suruç katliamının ardından zabıtaların sokaklarda müzik yapmaya izin vermediklerini anlatan müzisyenler “Özgürlük istiyoruz” diye tepki gösterdi. Avcılar sokaklarında müzik yapan Grup Mektup geçen cumartesi günü saldırıya uğradı. Avcılar Belediyesi binası önünde müzik yapan müzisyenler “Çav Bella” şarkısını çalarken sakallı cüppeli biri “Müslüman bir ülkede Yahudi müzikleri çaldırmam. Burada her gün Yahudi müziği çalamazlar, ben müsaade edemem” diye bağırdı ve iki kişi de yanlarında getirdikleri pitbull cinsi köpekleri saldırılarına alet etti. Yanlarında köpeklerle gelen 2 kişi müzisyenlere “Sizi burada bir daha görürsek kafanızı kopartırız” diyerek tehdit etti. Semt sakinlerinin araya girmesi üzerine saldırganlar alandan A uzaklaştırıldı. Grup Mektup’un 3 kişiden oluştuğunu anlatan ve grupta bağlama çalan Özcen Arslan, “Avcılar’da 5 yıldır müzik yapıyoruz. İlk kez böyle bir şey yaşadık. Semt sakinleri de saldırganların sözlerine kulak asmayarak bize sahip çıktı. Tepki gösterdi. Zaten saldıran kişi imam değilmiş. Cami önünde koku satan biriymiş” dedi. Başka saldırıların hedefi olmamak için suç duyurusunda bulunmayacaklarını belirten Arslan, “Cahil insanlara cahilce davranmayacağız. En güzel cevabı müzikle vereceğiz” dedi. Sokaklarda müzik yapmanın da artık çok zorlaştığından söz eden Arslan şöyle konuştu: “Suruç katliamının ardından güvenlik önlemi iyice arttı. Kadıköy ve Avcılar’da müzik yapabiliyorduk bir tek. O da zorlaştı. Kadıköy’de zabıta güvenlik önlemlerinden dolayı ‘izin veremeyiz’ diyor.” l İSTANBUL Artık daha da zor iyasetin tıkanması, kapitalist sistemin kendisi için bulduğu en mükemmel sistemin, temsili demokrasinin tıkanması, kördüğüm olması, çaresiz dertlere düşmesidir. Oluyor arada bir; irili ufaklı koalisyon denemeleri işe yaramıyor, Almanya’da çalışanların hakkını hukukunu 2019 yılına kadar askıya alan büyük koalisyona özenenlerin hevesleri kursakta kalıyor. Ama böyle durumlarda temsili demokrasinin çürüklüğünden yararlanmak isteyen 18 Brumaire’cileri de unutmamak yerinde olur. “İşte gördünüz olmuyor böyle” diyen küçük Napolyon’lar çok güçlü oldukları vehmine kapılabiliyor, “güç bende!” diye haykırabiliyor, “ben ona uymam onu bana uydurun” diyebiliyor çünkü. HHH Durum budur. Peki, şimdi ne olacak? Tıkanan temsili demokrasi nasıl toparlanacak? Yeni bir seçim, durumu kurtarmaya yetecek mi? “Güç bende” diyene “tamam sendeymiş” deyip teslim mi olunacak. Yeni bir seçimin her şeye hâkim olduğu izlenimini yaratmak için çabalayan tek adama yarayabilmesinin ancak Kürt partisinin parlamento dışına sürülmesiyle mümkün olabileceği gerçeği umutları kırıyor ama görünen o ki, plan yürüyor. Planın “süreç tıkandı, eh ne yapalım biz de eski usul devam edelim” diyen Kandil’in de işine geldiğini söyleyenler var. Öyle ya da böyle insan kaybının tırmanmasına aldırmayanların niyetlerinin ne yöne çevrili olduğu bellidir. HHH Peki, bu gidişe kim dur diyecek? Temsili demokrasinin tıkandığı yerde halk doğrudan devreye girer. Uzak yakın tarihte örneklerini görmüşüzdür. Madem ki temsilciler sorunu çözemiyor, o zaman iş asıllara düşer. İktidar ve muhalefet partileri. “Biz artık yönetemiyoruz, beceremiyoruz, hükümet kuramıyoruz” deyince, birileri de çıkıp “biz de zaten böyle yönetilmek istemiyoruz, yönetilmek değil yönetmek istiyoruz” diyebilir. Kürt siyasetçileri zora sokan “özerklik”lerden değil, Türkiye’den, meydanların söylemesi gereken gerçeklerden, Haziranlardan söz ediyorum. HHH “Rüya mı görüyorsun, dalga mı geçiyorsun” denilebilir belki. Ne rüyadır ne dalga; gerçeğin kendisidir. Sistemi kurtarabilecek formülü; çalışanların hakkını hukukunu donduracak, yolsuzlukları buzdolabına kaldıracak, çözüm sürecini buzdolabından çıkaracak, alamerikan formülü havaya savurdular. Liberallerin büyük projesi olarak tarihe geçecekti; olmadı. Sosyal demokrat partinin durumu daha net, daha açık gören kimi milletvekillerinin de kabul edebileceği gibi böyle zamanlarda Gordion düğümlerinin İskender’i halk olmak zorundadır. Mademki temsilciler düğümü çözemiyorlar, öyleyse çözmek halka düşer. HHH Sevindirici olan; durumu açık seçik görenlerin sayısındaki artıştır. Keskin sirke küpüne zarar vermekte, oldubittiye itiraz edenlerin niteliği ve niceliği artmaktadır. Siyasetteki cambazlığı satranca benzetiyorlar, ilgisi yok; sıradan ve kalitesiz Bizans oyunudur, sonu da yakındır, öfkeli eski bir siyasetçinin dediği gibi ufukta ışık vardır. Bu arada komünist partilerin sayısını artırma çabalarının hız kazandığını duyunca sevindik tabii ki! Ne demeli, neresinden baksanız sürece katkıdır!! Siyaset Tıkanmışsa Halk Çözer S Gülen okullarına ’A baskın: 9 gözaltı ARInÇ İzlİK S P İ K A zmir Emniyeti Mali SuçlarT la Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Gülen Cemaati’ne yakın olan Şelale ve Sema eğitim kurumlarına ait özel okullarda sahtecilik bilgisi üzerine araştırma yaptı. 30 okula giden polisin arama yaptığı yerler arasında, Bozyaka Yamanlar Koleji’nde Gülen’in ABD’ye gitmeden önce kullandığı odanın da bulunduğu açıklandı. Savcı Okan Bato’nun yürüttüğü soruşturmanın tamamlanmasıyla polis özel okulların yöneticileri ile bağlı bulundukları şirketin yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 9 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında AKP eski Karabağlar İlçe Başkanı O.S ile işadamı Z.M.Ç de bulunuyor. Şüphelilerin, okullarındaki eğitimin sürmesi için belediyelerden alamadıkları ‘yangın ruhsatlarının’ sahtelerini düzenledikleri ileri sürüldü. l İZMİR/Cumhuriyet İ ‘Hakaret ve iftira özgürlüğü!’ de içinde olduğu, diğerlerini saymamayım, birçok gazete. Bunlar suç makinesi. Bunlara dava açsak cezalara boğulurlar. Terör örgütünün eylemlerini öven ifadeler kullanıyorlar. Bazı isimlerle köşe yazıları yazıyorlar...” sözleri üzerine 26 gazeteci savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Şikâyet dilekçesinde, Arınç’ın “hakaret” ve “iftira” suçlarından soruşturulması istenmiş, “Gazetecilerin onur ve saygınlıklarını rencide eden suçlamalar, ifade özgürlüğü hakkını kullanan gazeteciler için sürekli bir tehdit oluşturmamalıdır” ifadesi yer almıştı. ti” kapsamında bulunduğunu ifade etti. Arınç’ın Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar Kurulu üyesi olması nedeniyle yasama dokunulmazlığının bulunduğunu belirten Ayhan anayasanın 100. maddesine göre de Arınç hakkında soruşturma açılabilmesi için TBMM üye sayısının en az onda birinin önerge vermesi gerektiğini ifade etti. aşbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Günü’nde, Evrensel ve Özgür Gündem gazetelerini hedef gösterdiği ve muhalif medya organları için “suç makinesi” dediği gerekçesiyle yapılan suç duyurusu, takipsizlikle sonuçlandı. Arınç’ın “Elimde bir dosyayla geldim ama süre kalmadı. Bakın size göstereyim. Özgür Gündem ve Evrensel’in B Karan ve Atay’a örgüt propagandası suçlaması stanbul Adliyesi’ndeki makamında DHKPC eylemcileri tarafından rehin alınan Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesinin ardından sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle haklarında soruşturma başlatılan gazetemiz yazarı Ceyda Karan ve oyuncu Barış Atay “örgüt propagandası” suçlamasıyla ifade verdi. Karan, savcılık ifadesinde, “Aynı gün Ceyda Karan birçok paylaşımda bulundum. Eylemin terör eylemi olduğunu, derhal eylemin sona erdirilmesi gerektiğini özellikle vurguladım” dedi. Barış Atay ayrıca savcılık ifadesinin ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’e hakaret ettiği gerekçesi Ankara 20’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nin yakalama kararı nedeniyle gözaltına alındı. Bir süre İstanbul Adalet Sarayı polis merkezinde tutulan Atay, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. İ Savcı yanlış yorumluyor Takipsizlikle işlemden kaldırdı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Ağustos’ta şikâyetle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına ve dilekçenin işlemden kaldırılmasına karar verdi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ayhan, Arınç’ın sözlerinin “haberleşme, düşünceyi açıklama ve yayma hürriye Gazeteciler adına şikâyette bulunan avukatların açıklaması şöyle: “Savcılığa yapılan başvurulardaki şikâyetler cezai bir soruşturma isteğidir. Normal bir vatandaşın TBMM’den Meclis Soruşturması açılmasını isteme hakkı yoktur. Arınç’ın konuşması ve hakkındaki şikâyet Bakanlar Kurulu’nun genel siyaseti veya bakanlık görevinden kaynaklanan herhangi bir eylemi ile ilgili değildir. Doğrudan kişisel fikirleri ve bir söyleşideki görüşleridir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle