16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 17 Ağustos 2015 KULTUR rine yakın küresel yelpaze, festivale güçlü bir soluk katıyordu. Amerikalı yönetmen Jerry Schatzberg ile Koreli oyuncu Moon Sori’nin de aralarında bulunduğu ana jüri, Altın Leopar’ı, Kore sinemasının olgunluk çağını yaşayan güçlü adlarından Hong Sangsoo’ya verirken, içtenci sanat sinemasının içtenlikli bir örneğini onurlandırmış oldu. Senaryolarını da yazıp yönettiği 16 filmden birçoğu Cannes’da, Berlin’de ve Locarno’da yarışıp ödüllendirilen Hong Sangsoo, bir yönetmenin, son filminin gösterimi için gittiği taşra kentinde karşılaştığı ressam kadınla arasındaki iki günlük birlikteliği işlediği “Right Now Hong Sangsoo Orlando Bloom ‘Karayip Korsanları’nda Bundan önce üç “Karayip Korsanları” filminde yer alan Orlando Bloom, serinin yeni filmi “Dead Men Tell No Tales”te de karşımıza çıkacak. Will Turner karakterine hayat veren Bloom’un yer alacağı filmde Bloom’la birlikte Johnny Depp, Javier Bardem, Kaya Scodelario ve Geoffrey Rush da olacak. Espen Sandberg ile Joachim Ronning’in yönetmenliğini üstlendiği serinin yeni filmi 7 Temmuz 2017’de vizyona girecek. EDİTÖR: MEHMET KESKİN TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Altın Leopar Kore sinemasının 68. Locarno Film Festivali’nde büyük ödüle Kore sinemasının güçlü isimlerinden Hong Sangsoo uzandı. u yaz farklı bir sinema soluğu hissedildi Locarno’da. Çıta, alışılagelenin hayli üzerindeydi. İzleyicinin belleğinde derin izler bırakan, damıttıkları estetik çekiciliğin yanı sıra, el attıkları konuların önemi ve seçtikleri anlatım dilinin özgünlüğüyle de tartışma ortamı doğuran filmler çoğunluktaydı. Bu zenginliğin iki temel nedeni vardı. İlki, sinemasal bağbozumunun bu yıl verimli ve kaliteli olmasıydı. Altın Leopar adayları arasında, gelecek ay Venedik’te yarışabilecek olgunlukta birçok film bulunuyordu. İkinci temel neden, son yıllarda risk almaktan kaçınmayan bir sanat politikası izleniyor olması... Etkinliğin içeriğine 2013’ten bu yana yön veren Carlo Chatrian, bu yaz, farklı kuşakları temsil eden yaratıcı yönetmenlerin birbirlerinden çok farklı yapıtlarını bir araya getirerek sinema yelpazesini daha da genişletiyordu. Yedinci sanatta devrimler gerçekleştirmiş önemli akımların eski öncülerinin son filmleriyle, genç yönetmenlerin yenilikçi denemeleri yarışmalı ana bölümün çatısı altında toplanınca, sanat sinemasının çok yönlü esintilerine ivme kazandıran bu iki ucu birbi 17 B dil, eşi olmayan bir kimlik kazandırdığını; farklı iç dünyalardan yansımalar getirirken, izleyicisinin ufuklarını genişleten yaratıcı bir sanat olduğunu fısıldıyorlardı. Jüri, Andrzej Zulawski’ye En İyi Yönetmen leoparını verirken, yaratıcı sinemanın zamana ne kadar dirençli, coğrafyalar ötesi bir sanat damarı olduğunun da altını çizmiş oldu. ‘Right Now Wrong Then’ En doğrusu izlemek! İosseliani, Fransız Devrimi sonrası esen terör fırtısında kellesi kesildiğinde bile ağzındaki piposu düşmeyen asilzadenin, günümüz Fransa’sındaki yaşamının nasıl olabileceğini düşlemeye çalışıyor... Zulawski, tutkulu iki genç insanın bir aile (!) pansiyonunun gerçeküstü çılgın atmosferinde yaşadıklarını, hareketli kamerasıyla aktarıyor... Akerman, 1938’de Polonya’dan kaçarak Belçika’ya sığınan annesini anlatırken, herkesin annesinden yansımalar getiriyor... Bu içtenlikli, yer yer çılgın, zaman zaman düşünceli, her an izleyicisini dürten, sorgulayan filmleri anlatmaya çabalamak, dört boyutlu bir olguyu tek boyuta indirgemekle eşanlamlı olur. En doğrusu izlemektir... Hong Sangsoo “Right Now Wrong Then” adlı filmiyle büyük ödülü alırken filmde rol alan Jung Jaeyoung da en iyi erkek oyuncu ödülünün sahibi oldu. Wrong Then” ile, Jung Jaeyoung’a da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmış oldu. Ana bölümdeki 14 film arasında, sinema tarihinde özgün yerlerini almış üç yönetmenin son filmlerini de ilgi ve coşkuyla izledik. Otar İosseliani (1934) “Kış Türküsü” (Chant d’hiver), Andrzej Zulawski (1940) “Cosmos”, Chantal Akerman da (1950) “No Home Movie” ile sinemada tek tip anlatım dili olmadığını; düşgücüyle beslenen yaratıcılığın her filme özgün bir Star Wars’tan yeni poster izyona girmesi merakV la beklenen Star Wars serisinin son bölümü “Star Wars: The Force Awakens”in yeni posteri yayımlandı. Önceki gün Los Angeles’ta gerçekleşen D23 fuarında görücüye çıkan poster daha sonra filmin resmi Twitter hesabından da yayımlandı. J.J. Abrams’ın yönetmenliğini üstlendiği “Star Wars: The Force Awakens” bu kış vizyona girecek. Abrams geçen günlerde bu filmin yöneteceği son Star Wars olduğunu söylemişti. Serinin 2 yıl sonra vizyona girecek “Episode VIII”inin yönetmenliğini ise filmlerin senaryosunu da yazan Rian Johnson yapacak. Diğer taraftan fuarda, 2019’da vizyona girmesi planlanan serinin yeni filmlerinden “Star Wars: Episode IX”un yönetmen koltuğuna “Jurassic World” filmiyle gündeme gelen Colin Trevorrow’ın oturacağı açıklandı. Geçen mayıs sonunda vizyona giren “Jurassic World” dünya çapında 1.5 milyar dolarlık (yaklaşık 4.25 milyar TL) gişe yaptı. l Kültür Servisi Hangi uygarlık? umhuriyet’in cuma günleri verdiği “Bilim Teknoloji” ekini yıllardır kaçırmadan takip etmeye çalışırım. Bu küçük dergi bana çok şey öğretmiş, düşündürmüş ve çeşitli açılardan beslemiştir. Son dönemlerde “Bilim Teknoloji” ekinde, mimarlık ve şehircilik tarihinin duayenlerinden Doğan Kuban’ın yazılarını özellikle izliyorum. Bir yazarı sürekli izlediğinizde, yazılardaki değişimi, süreci fark edebiliyorsunuz. Bir süredir kendi kendime Doğan Kuban’ın yazılarının giderek bir haykırış halini aldığını, üslubun acılaşıp, karamsarlaştığını söylüyordum. “Rönesans insanı” kıratında çok değerli bir aydınımız olan Doğan Kuban, 7 Ağustos’taki yazının girişinde “Yıllardır uygarlık basamaklarında asılı kalan Türk toplumunun kültürünü kendime göre tarihi analizler yapıp, dünya kültürü ile karşılaştırarak anlamaya çalışan biri olarak, hep iyimser bir tavırla bizim insanların eskiden ve şimdi yaptıklarını öğrenmeye çalıştım. Fakat güncel olayların küçüğü ve büyüğü, 90 yaşına kadar iyimser kalan bir düşünceyi bir yıl içinde devirdi” diyor. Sonra da bu kötümserliğe neden olan olayları sıralıyor. Birinci sırada “para akışının en yoğun olduğu ve neredeyse bütün halkın şu ya da bu şekilde ‘kaçak’ sözcüğü çevresinde katılmak zorunda kaldığı bilgi yoksulu, arsız bir gayya kuyusu olan inşaat sektörü”ne yer veriyor. Bu tespitin, günümüz Türkiye’sini anlamaya çalışmak açısından hayati bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Çünkü özellikle son 12 yıllık dönemde inşaat sektörü – tıpkı Özal zamanında finans ve ihracat sektörünün olduğu gibi ekonomik C Denizli’de 5 bin yıllık yerleşim ‘Sokağa çıkın sinema geliyor’ D Can HACIOĞLU dunpazarı Belediyesi, yaz akşamlarını renklendiren nostalji dolu geceler yaşatıyor.” Sokağa Çıkın Sinema Geliyooor!” sloganıyla başlatılan yazlık sinema gösterimleri son olarak Odunpazarı Meydanı’nda ve Gültepe Mahallesi’nde gerçekleşti. Yaz akşamlarını evlerinde oturmak yerine, sinema gösterimlerine gelerek renklendiren vatandaşlara, Odunpazarı Belediyesi tarafından patlamış mısır ve gazoz ikram edildi. Odunpazarı Meydanı’nda gerçekleştirilen sinema gösterimine katılan vatandaşlar, usta sanatçı Şener Şen ve Uğur Yücel’in başrol oynadığı “Eşkıya” filmini seyretti. Şener Şen’in canlandırdığı Baran karakterinin başından geçen olayları konu alan filmde vatandaşlar duygu dolu dakikalar yaşadı. Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt yaz akşamlarını renklendiren yazlık sinema günlerinde vatandaşları yalnız bırakmadı. Odunpazarı Meydanı’na gelen Başkan Kurt vatandaşlarla birlikte film seyretti. Yazlık sinema gösterimlerinin bir diğeri ise Gültepe Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Salih Zeki Anadolu Lisesi’ni dolduran vatandaşlar yönetmenliğini Çağan Irmak’ın yaptığı “Babam ve Oğlum” filmini izledi. l ESKİŞEHİR O enizli’nin Çivril ilçesine 5 km mesafede yer alan Beycesultan Höyüğü’ndeki kazılarda yeni bir yerleşim yeri ortaya çıkarıldı. 5000 yıllık olduğu belirtilen yerleşim yerindeki iskelet ve toprak kapların şu ana kadar literatüre girmediği belirlendi. Höyükteki kazılar Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığında yürütülüyor. Höyükten şimdiye kadar çıkarılan eserler bakır çağı, bronz çağı ve Bizans İmparatorluğu’na kadar geniş bir tarih aralığına işaret ediyor. Denizli’deki 20’ye yakın an tik kentten birisi olan Beycesultan Höyüğü’nden şimdiye kadar çıkarılan eserlerin kimisi Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’yle Pamukkale Hierapolis Müzesi’nde sergileniyor. l Kültür Servisi Yasemin Yalçın: Hasta değilim, Bodrum’da tatildeyim iyatro sanatçısı Yasemin Bodrum’da tatildeyim. Hem Yalçın’ın kas ve bağ dokudinleniyorum hem eğleniyosu hastalığı olan “fibrominyenrum” diye konuştu. Yalçın, kenji” nedeniyle hareketsiz kaldisi hakkında hayatını kaymaya başladığıyla ilgili bettiği, hastalandığıyla ilgihaberler dün bazı interli yalan haberlerin aralıknet sitelerinde dolaşmalarla çıktığını söyledi. ya başladı. Hastalığını doğrulaTıpta tedavisi bulunmayan Yalçın “5 yıl öndığı söylenen hastalıkla ilce fibrominyenji için gili sanatçının bir biYatağan’da kısa süoenerji uzmanına tereli tedavi oldudavi olduğu belirtilirğum doğru. ken kendisine ulaşŞimde ise spotığımız Yasemin Yalrumu yapıyoçın haberlerin doğrum ve herhangi ru olmadığını söylebir rahatsızlığım yip “Hasta falan deyok” dedi. Yasemin Yalçın l Kültür Servisi ğilim. Gayya kuyusu T ve toplumsal çarkların döndürülmesinde belirleyici bir konuma geldi. O nedenle, son 12 yılın icraatını ve ekonomik dönüşümü doğru anlamak için, TOKİ’nin Dünyanın neresinde iş yaparsanız yapın, maalesef geçirdiği yapısal, idari ve uygarlık ile doğanın çelişsiyasi dönüşümün mutlakisi var.” ka mercek altına yatırılBuradan yola çıkıp Saması gerekir. Türkiye’nin yın Akçayoğlu’nu yargılason 12 yılının kara kutusu TOKİ’dir. Üstelik bu in mak diye bir niyetim olaşaat ağırlıklı yönetim zih maz, zaten öyle bir hakniyeti, gözü kakım da yok. rarmış müteAma mesleahhitliğin diğim gereği, ğer ideolosözcüklerin jik arka plangelişigüzel la bir şekilde kullanıldıbirleştirilerek ğına inanen azından simam; dikyasi iktidarın katsizlikve yandaşlarıle seçilmiş, nın kendileri“maksadıni inandırdıknı aşmış” ları (veya inandenerek sumen almış gözüktüktı edilmek leri) bir “uyistenen garlık projesözcüklesi” gibi sunulri bile bimasına yol aç‘Rönesans insarikmiş bir mıştır. nı’ Doğan Kuban gedip tortuçen haftaki yazısında Uygarlıkla kendisini kötümser sundan kodoğanın pup su yüliğe götüren olayları zeyine ulaçelişkisi sıralarken birinci sıraşan parçaya ‘gayya kuyusu’na 2 Ağuscıklar diye tos tarihli dönüşen inşaat sekgörürüm. Cumhuriyet’te törünü koyuyordu. Bu ifadelerÇiğdem de birbirini Toker’in bir röportajı yadestekleyen üç husus heyımlandı. Toker, bir süremen göze batıyor: “kuşladir işlediği 3. havalimanı rı yönetmek”, “operasyo Projesi sırasında gerçeklenel bir uygarlık” ve “maa şen çevre katliamı iddialalesef uygarlık ile doğanın rıyla ilgili olarak, projeyi çelişkisi var”. yürüten İGA’nın CEO’su Bu bir zihinsel iklim Yusuf Akçayoğlu ile koişte. Doğan Kuban’ın nuşmuştu. Akçayoğlu’nun özetlediği “arsız gayya “Biz herkesten çok çevrekuyusu”ndan hepimize ciyiz” mealindeki açıklayansıyan böyle bir manmalarına, çevre örgütleri zara oluyor. Bunun sove gönüllüleri gerekli cenuçlarına, ekonomik, sivapları verdiler. O röporyasal, kültürel, toplumsal tajda benim asıl ilgimi çeken şu iki ifade oldu: “Kuş her alanda maruz kalıyoruz. Peki, bu (bir) uygargöç yollarını değiştirmek lık mı? Evet, ne yazık ki diye bir şey yok. Biz kuşöyle. Doğan Kuban’ın kaların, operasyonu etkilemeyecek şekilde yönetilfama taktığı soruları deşmesinin peşindeyiz (...) meye devam edeceğim. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle