23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 DUNYA rak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin görev süresinin dolacağı 20 Ağustos yaklaşırken, siyasi kriz tırmanıyor. Kürt meclisinde çoğunluğu oluşturan muhalefetin Celal Talabani liderliğindeki KYB, Goran (Değişim) Hareketi, Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) ve Komeli İslam’ın 23 Haziran’da sunduğu başkanın halkoyuyla değil meclis tarafından seçilmesi teklifi artık kapıya dayandı. Cuma günü iktidardaki KDP’yi olağanüstü toplayıp “mecliste KDP’ye karşı darbe girişimi” açıklaması yayımlatan Barzani, dün tüm partilere derhal toplanma çağrısı yaptı. “Hükümette yer alan, mecliste sandalyesi bulunan ve resmi faaliyet izni olan IŞİD Türkiye sınırına dayandı Suriye’de Halep’in kuzeyini ele geçiren IŞİD, Ankara’nın oluşturmaya çalıştığı “IŞİD’siz bölgeye” ilerliyor. Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’nın karşısındaki Esselame Kapısı ile Azez’i hedef alan IŞİD, Ankara’nın desteklediği, Nusra ve Ahrar liderliğindeki Fetih Ordusu ile çok şiddetli çatışmalara girdi. TSK sivillere “bölgeden uzaklaşın” uyarısı yaptı. TASARIM: BETÜL BERİŞE Rus MİG’leri Şam’a teslim Bazı kesimlerin Suriye’de Esad’sız çözüme ikna olduğunu ileri sürdüğü Rusya yönetimi, uzun zaman önce anlaşması imzalanan 6 MİG31 savaş uçağını Şam’a teslim etti. Yüksek irtifada keşif yapıp saldırı önleyen MİG31’ler, en hızlı savaş uçakları arasında. Pazartesi 17 Ağustos 2015 EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ SURİYE Eğitdonatçılarla Nusra barıştı Başkanlık sallanıyor I tos 2015’e dek uzattı. w IKBY Başkanlığı süresi bu hafta dolacak Barzani, kendisine darbe girişimiyle suçladığı muhalefeti krize çözüm bulunması için acil toplantıya çağırdı IKBY başkanlık yasasına göre Barzani’nin üçüncü kez başkanlığa aday olamaması lazım. Lakin KDP, Barzani’nin ilkinde meclis tarafından seçildiğinden, halkoylamasında ikinci kez aday olabileceğini savunuyor. Uzlaşmazlığı aşmak için KDP Barzani’nin görev süresinin iki yıl daha uzatılmasını isterken, muhalefet buna razı gelse bile başkanlığın mecliste seçileceği ve yetkilerinin kısıtlanacağı şekilde değişmesini talep ediyor. Yetkiler bakanlar kuruluna başkanlık, peşmergeyi savaşa gönderme kararı, yüksek mahkemeyi, komutanları, istihbarat ve güvenlik güçleri başkanını atamayı kapsıyor. ‘Yetkiler kısıtlansın’ Türkiye’de ABD’nin eğitdonat programından geçip Suriye’ye girer girmez Nusra tarafından kaçırılan ya da öldürülen 54 Türkmen’in bir kısmı serbest bırakıldı. İki hafta önce kaçırdığı 30. Tümen’e bağlı18 eğitdonatçıdan 7’sini serbest bıraktığıını duyuran Kaide’nin Suriye kolu, bunu eğitdonat ekibiyle sorunların çözümü açısından önemli bir adım olarak değerlendirdi. Azez’deki üssünü basan Nusra’yla savaşmayacağını ilan eden 30. Tümen de “Bu soylu girişimi memnuniyetle karşılıyor, Nusra’daki kardeşlerimizin komutanımız ve diğer savaşçıları kısa sürede bırakacağını umuyoruz” dedi. Sivil darbeci, ‘ahlaken iş göremez’ afızai beşer nisyan ile malüldür”... Belki biraz bu yüzden insanlık doğru bir çizgide iyiye, güzele doğru evrilmez, evrim sürecinde çamura saplanılan dönemler olur. Misal “yönetim sistemi değişikliğinin” ilan edildiği şu günlere nasıl geldik? Herkesin aklına 2010’da yargının yeniden dizayn edildiği “yetmez ama evet” sloganıyla anılan referandum geliyor. “367 krizini” de, “emuhtıra”yı da anımsayan çıkmıyor. Tıpkı 367 karambolünde 2007 Ekim’inde hiç tartışmaksızın “cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik anayasa değişikliği referandumuna” sürüklendiğimizi anımsayanın çıkmadığı gibi… O referandum sayesindedir ki, Türkiye’nin 7 Haziran’da başkanlık sistemine “kırmızı kart” göstermesine rağmen, bugün malum şahıs çıkıp “yönetim sistemimiz değiştirmiştir” buyurup anayasayı kendine uydurmaya soyunmakta. Türkiye de sistemik dönüşümlerini ya askeri yahut popülizm soslu sivil darbelerle gerçekleştiren memleket olarak tarihe geçmekte. HHH Teselli olur mu bilmem, lakin “yalnız değiliz”. Tarihi askeri darbelerden geçilmeyen Latin Amerika bunun membaı. Ders niteliğinde en yakın örnek, Peru’da Alberto Fujimori’nin “sivil darbesi”… 1980’lerin çalkantılı ortamında hiperenflasyon ve siyasi krize sürüklenmiş, Maocu Aydınlık Yol (Sendero Luminoso) ve Tupac Amaru’nun ülkenin yarısını ele geçirdiği isyanlarla baş edemeyen Peru’da, 1990’da iktidara geldi Fujimori. “Fujişok” diye anılan neoliberal programı ve Aydınlık Yol’u savaşla bitirme hedefinin önündeki engel, muhaliflerin Kongre’deki hâkimiyetiydi. Seçileli iki yıl olmamışken, “Fujidarbe”ye girişti. Nisan 1992’de Kongre’yi feshetti, anayasayı askıya aldı ve yargıda temizliğe girişti. Anketler “milli iradenin” Fujimori’de tezahür ettiğine işaretti. O da yaptığını “meşru ve etkili demokrasi için otantik dönüşüm” diye sunuyordu. HHH Muhalefet paramparçayken, Fujimori, sivil darbesini referandumla onaylattı. Yeni Kongresi’ne yazdırdığı Fujidarbe anayasası da 1993’te yüzde 45 gibi küçük bir farkla onaylanıyordu. 1995’te yine seçilirken, artık Fujimorizm hâkimdi. İnsan hakları ihlallerinden hükümlü asker ve polisleri affetti, üniversitelerin özerkliklerini yok ettirdi, yüksek seçim kurulunu değiştirdi. Aydınlık Yol terörünü malzeme yaptı. İstihbarat devleti ve “terörle mücadele” önlemleriyle Abimael Guzman dahil pek çok lideri yakalattı. Bu arada çoğu iki ateş arasında kalan yoksul köylülerden binlercesi öldü. 1996’da esirlerin vahim durumuna dikkat çekmek için Tupac Amaru’ların giriştiği Japon elçilik eylemi kanla sonuçlanırken, Fujimori gereksiz yere yapılan baskında ölenlerin cesetleriyle fotoğraf çektirmekteydi. ABD desteğiyle neoliberal gündemini uygulamış, küresel ekonomi ile entegrasyonu da sağlamıştı. Özelleştirmelerin kârının pek azı halka gitmişken, dört kat artmış asgari ücret artık fiyatı dört kat artan elektrik, sekiz kat artan su ve yüzde 3000 zamlanan benzinle yarışmaktaydı. HHH Muhalifleri onu “Chinochet” diye anarken, 2000’de üçüncü kez seçilmeye yeltendi. Ama ülkeyi birlikte yönettiği istihbarat şefi Vladimiro Montesinos’un rüşvet görüntüleri ortalığı karıştırdı. Fujimori, Asya turundan dönmeyip istifasını Japonya’dan fakslamak zorunda kaldı. Bunu reddeden Kongre tarafından “ahlaken iş göremez” gerekçesiyle azlediliverdi. 2000’ler Fujimori’nin görevi kötüye kullanma, yolsuzluklar, ölüm timleri, cinayet, adam kaçırma dahil insan hakları ihlallerinin ortaya serildiği gıyabında yargılama yılları oldu. 2005’te Japonya’da parti kurup ülkeye dönmeye girişmişken, Şili’de Interpol aracılığıyla tutuklandı. 2007’de Peru’ya iade edildi. Bugün 25 yıl hapis cezasını çekmekte. Ne diyelim, darısı diğer mağdurların başına… “H Barzani: Halkımızın faydasına olan karar uygulanacak. tüm partiler, 20 Ağustos’tan önce bir araya gelip, krizden nasıl çıkılacağına karar versin” diyen Barzani, “Halkımızın faydasına olan kararlar uygulanacaktır” diye ekledi. IKBY’yi tek hâkim gibi yöneten Barzani 2005’te mecliste, 2009’da halkoyuyla başkan seçildi. 2013’te dolan görev süresini, meclis, “bir daha olmayacak” diyerek 20 Ağus IRAK ‘Maliki, Musul için yargılanmalı’ talebi Tampon bölge bölecek ABD’li Suriye uzmanı Andrew Tabler, Türkiye gibi bölgesel güçlerin nüfuz bölgesi peşinde koşmasının Suriye’yi parçaladığını Cumhuriyet’e anlattı İLHAN TANIR Yolsuzluğa savaş açan Irak Başbakanı Haydar İbadi, mayısta Anbar eyaletinin merkezi Ramadi’yi IŞİD’e terk eden askeri yetkililerin yargılanmasını onayladı. Meclis soruşturma komisyonu, Ramadi’den çekilmeme emrine rağmen silahlarını IŞİD’e bırakıp kaçan komutanların askeri mahkemeye sevkini talep etmişti. Dün aynı komisyon, IŞİD’in Haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesiyle ilgili raporunda da eski Başbakan Nuri Maliki dahil 35 üst düzey yetkiliyi sorumlu tuttu. Meclise sunulan raporda, Maliki ve ekibinin yargılanması talep ediliyor. Eski başbakan ise Musul’un düşüşüyle ilgili Suudilerle işbirliği yapan Sünni yetkilileri suçluyor. BD’deki Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün Suriye uzmanı Andrew Tabler, Şam’da geçirdiği uzun yılları anlattığı “Lion’s Den” (Aslanın İni) kitabında Beşar Esad’ın ilk yıllarını aktarmasıyla tanınıyor. ABD Kongresi ve medyasının Suriye için fikrine başvurduğu bir uzman. Foreign Affairs’deki “Büyük Oyun” başlıklı yazısında Türkiye dahil bölgesel güçlerin Suriye’yi nasıl parçaladığına dikkat çeken Tabler, Cumhuriyet’in bu konudaki sorularını yanıtladı. Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde tampon bölge için kolları sıvaması, Kürtlerin özerk yönetim kurması, Ürdün’ün Suriye’nin güneyinde tampon bölge çabası, İsrail’in Golan’daki faaliyetleri, Körfez’in Türkiye ile Ürdün’ün isyancıları silahlandırmasını destekleyerek nüfuz elde etmesi, İran’ın Esad’a destek için askerlerini ve Hizbullah’ı göndermesi örneklerini veren Tabler, “Bölgesel güçler güvenlik ve insani yardım gerekçesiyle nüfuz bölgeleri peşinde. Komşuları, Suriye’nin sınırlarını, Ortadoğu’daki güç dengesini ve ABD’nin dış politikasını yeniden çiziyor” diyor. Türkiye’nin ABD ile anlaşıp tampon bölge için elini güçlendirdiğini belirten Tabler, Suriye için yakın zamanda İran, İsrail, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye’nin uzlaşmasını, Esad, IŞİD ve Nusra’nın esnemesini beklemiyor. Obama yönetimine şu tavsiyede bulunuyor: “Komşularla bölgesel güçleri aşırılıkçı grupları cezalandırmak için nüfuzlarını kullanmaya sevk et, bunun üzerinden bu ülkelerle Esad’ın rolü, gidişi ve geçiş süreciyle ilgili anlaşmaya var.” Tabler’in görüşlerinin ayrıntıları şunlar: Türkiye’nin nüfuz alanı mı olacak? A ‘Komşularla anlaş’ LİBYA Şam’ın isyancıların kalesi Doğu Guta bölgesinin Duma semtinden merkeze düzenlenen saldırılara hükümet güçlerinin misillemesi yine katliama dönüştü. Savaş uçaklarının Duma’ya bombardımanının pazar yerini vurmasıyla en az 82 kişi öldü, 250 kişi yaralandı. AFP muhabiri Duma’ya yönelik bugüne kadarki en kanlı saldırının yaşandığını belirtti. DUMA’DA KATLİAM Arap Birliği’ne ‘IŞİD’i vur’ çağrısı IŞİD’in Kaddafi’nin memleketi Sirte’de yeni katliamlara girişmesinin ardından Libya’nın yardım istediği Arap Birliği yarın olağanüstü toplanıyor. Uluslararası toplumun tanıdığı Tobruk hükümeti, cumartesi gecesi yayımladığı bildiriyle Arap ülkelerinden IŞİD’e karşı hava saldırıları düzenlemelerini istedi. Hükümetin Fransa’daki büyükelçisine göre, IŞİD haziranda ele geçirdiği kentte geçen hafta rakip Selefi gruplarla çatışmaya girip 200 kişinin öldüğü katliama imza attı. Libya’daki birbirine rakip iki hükümetin eski rejimin savaş uçakları ve helikopterleriyle IŞİD mevzilerini bombaladığı, ama bunların yetersiz kaldığı belirtiliyor. PAKİSTAN ‘Taliban’ın babası’ istihbaratçı öldü Bu bölgeyle ilgili hâlâ kesin bir anlayış yok. Türkiye ile ABD arasındaki müzakereler devam etse de, iki başkentten hergün farklı demeçler görüyoruz. ABD sürekli olarak “güvenli bölge” kurulmasını karşı çıkıyor. İki ülke şimdilik “IŞİD’den kurtarılacak bir bölge” ile “İncirlik’in IŞİD’e karşı saldırılara açılması” üzerinde anlaştı. Türkiye böyle bir bölgeyle silahlı muhaliflere yer açmak ve göçü yönetmek istiyor. ABD buna karşı. Türkiye’nin bu bölgede bazı işler yapabileceğine dair bir anlayışa ulaştılar, ama içeriği tam kesinleşmiş değil. Türkiye’nin güç göndermesi olası mı? Ankara şimdilik göndermek istemediğini söylüyor, Türkmenlerin Sultan Murat ve Fatih Sultan Mehmet Tugaylarını destekliyor. Mantıklı, çünkü Türkiye ile Suriyeli Türkmenler arasında etnik merkezli güven var. Bu bölgenin bazı kısımlarında Türkmenler yaşıyor zaten. Komşularının hepsi, Suriye’de faaliyette bulunduğu yerlerde buna benzer güven tesisi kurabilecekleri gruplarla çalışıyor. Türki Tabler Suriye’nin bölünmesine kesin çözüm göremiyor. ye özel harpçileri Türkmenleri eğitiyor, Ürdünlüler Horanilerle, İran Esad rejimi ve Hizbullah ile çalışıyor. Suriye’nin bölünmesi sürekli bir bölünme mi? En azından kısa ve orta vadeli gerçeklik bu. Hatta yarın John Kerry ve Cevad Zarif diplomatik çözüme ulaşsa dahi, anlaşmanın uygulanması gerekir ki, uzun zaman alır. Parçalanma süreci ciddi bir süre devam edecek. Sonuçta değişik aktörlerle çalışarak bir barış planı ortaya konabilir ve Suriye’yi tekrar bir araya getirmeye çalışabilirsiniz, ama hiçbir zaman Suriye’nin bizim bildiğimiz Suriye olacağını sanmam. Eğer başarısız (failed) bir devleti hayal etmek istersek, Somali veya Yugoslavya’dan hemen sonra Suriye gelir. Yugoslavya, bir devlet haline gelmeden önce olduğu ülkelere bölünmüştü. Suriye Osmanlı dönemi sınırlarına geri döner mi? Osmanlı’nın eyalet sistemine benzeyebilir. Hatta (devletlerin kendi toprakları ve iç işlerinde egemenlik elde ettiği 1648 tarihli) Vestfalya anlaşması öncesine gidiliyor denebilir. Mesela Suriyelilerle Lübnanlılar yanıbaşlarındaki komşularından gerçek düşmanları gibi bahseder. Bu, kuruluşunda otoriterlikle tek milliyetin getirildiği Türkiye’ye çok yabancı değil. Pakistan’ın eski askeri istihbarat şefi Hamid Gül 79 yaşında beyin kanamasından öldü. Afganistan’da Sovyet işgali biterken, 198789’da teşkilata başkanlık eden Gül, ABD ve Suudi fonlarıyla cihatçıları eğitip donatarak “Taliban’ın babası” lakabını kazanmıştı. Eski müttefiki CIA’e daha sonra düşman kesilen Gül, 11 Eylül saldırıları sonrası Kaide lideri Usame bin Ladin’e destek açıklarken, Pakistan’daki şiddet ve istikrarsızlığın faturasını ABD’ye kesen demeçler verdi. IŞİD’den kaçan eşcinseller İstanbul’a sığındı ritanya’nın Independent gazetesi, Suriye ve Irak’ta Nusra ve IŞİD’in katliamlarından kaçıp “İstanbul’da bir çeşit sığınak bulan” LGBT bireyleriyle görüştü. Haber Ortadoğu’daki her mezhep ve etnisiteden eşcinsellerin biraraya geldiği İstanbul’daki bir gece kulübünden izlenimlerle başlarken, Suphi, 2012’de Maaret B LGBT’ler kendilerini güvende hissetmiyor. el Numan’ı ele geçiren Nusra’nın minarelerden kenti eşcinsellerden temizleyeceğini ilan etmesi, eşcinsellikle suçladığı onlarca kişiye ağır işkence etmesi üzerine Suriye’den Türkiye’ye kaçmış. “İstanbul’da bizden yüzlerce var” diyen 25 yaşındaki Humuslu Nadir, LGBT Arabie grubunun kurucularından. Her pazar Arap ça konuşan katılımcılarla LGBT bireyler için “Çay ve Sohbet” toplantıları düzenliyor. Suriye’nin ilk ve tek LGBT dergisi Mawaleh’i sürgünde bulunduğu İstanbul’da hazırlayan Şamlı gazeteci Mahmud Hassino, İstanbul’un mükemmelden uzak ‘Türkler homofobik’ bir vaha olduğunu belirtip “LGBT ve Suriyeli olmak, Suriye diyasporasının homofobi ve transfobisinin yanı sıra, Türklerin giderek artan düşmanlığıyla yüzleşmek demek” diyor. Ramazan gerekçesiyle Onur Yürüyüşü’ne izin verilmemesini ve polis saldırısını hatırlatıyor. Çoğu Avrupa ülkelerine sığınmanın yolunu arıyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle