28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 17 Ağustos 2015 Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen binlerce mülteci Bodrum’da sıralarını bekliyor. Daha iyi bir hayat için tek hedefleri Yunanistan’ın Kos Adası’na ulaşabilmek ç savaşın yerle bir ettiği Suriye’den, bombalı saldırıların devam ettiği Pakistan’dan, intihar saldırıları ile hayatın sönme noktasına geldiği Afganistan’dan, İran’dan Türkiye’ye gelen milyonlarca mülteci onlar. İlk etapta kamplara yerleştirilen, ancak kampların zorlu yaşam koşullarından şehirlerde hayat kurma çabasına itilen mülteciler. Bizler onları en çok bir trafik ışığında mendil satarken ya da bir caminin yakınında dilenirken gördük. Ancak kimi çanta sattı, fabrikada, inşaatta para kazanmaya çalıştı. Türkiyeli’nin 5 aldığı işten onlar kimi zaman 3 aldı kimi zaman ise bu hafta, öbür hafta diye oyalandı. Şimdi ise yeni umutları “ölüm yolculukları” ile Avrupa’ya açılan kapı olarak gördükleri Yunanistan’a kaçmak... İşte adım adım Bodrum’dan Yunanistan’a kaçış. Burada yaşamak yolda ölmekten beter çak a k , t e y i Cumhurnlerin ölüm göçme a tanıklık etti un yolculuğ 14 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BETÜL BERİŞE Ve zulümdar seçime de el koydu! nceki gece Didim Belediyesi’nin düzenlediği yazarokur buluşmasında Zulümdar kitabımın biraz daha öne çıkması dikkatimi çekti. Kitap kendisini adeta demokrasi tanrısı ilan eden bir kişinin gerçekte tam bir “zulümdar” oluşunu anlatıyordu. Hükümdar sözcüğünden doğan bir benzetme… Art arda bu kitabı imzaladıktan sonra bir okura seslendim: “Bu kitabı 2011’de demir parmaklıkların ardında elle yazmıştım. Değil 2011, çok daha önceden bugünlerin yapı taşları döşendi. Ama sakın gelişmelere endişeli bir karamsarlıkla bakmayın, mücadele günü dolu bir kararlılıkla bakın… Adımın Mustafa Balbay olduğu kadar eminim ki, bugünleri aşacağız…” Erdoğan herkesin gördüğünü ilan etti… Türkiye’de kabul edilsin edilmesin sistemin değiştiğini, kendisinin her şeyi yapma hakkının bulunduğunu söyledi… Sözüm ona ilk defa bir cumhurbaşkanı seçilerek gelmiş. Evet, cumhurbaşkanı ilk kez halkın oylarıyla seçildi, ama önceki cumhurbaşkanları da atamayla gelmedi ki, halkın seçtiği milletvekillerinin oylarıyla seçildi. Erdoğan daha baştan sistemdi, kuraldı, kendisine sınır çizecek hiçbir şeyi kabul etmediğini ilan etti… HHH Erdoğan’ın çıkışı ister istemez herkesin aklına darbe dönemlerini getirdi. Ancak durum bundan da vahim… Türkiye’de darbe dönemlerinde, ara rejim süreçlerinde genel olarak bilinirdi ki, bu dönemin kendine özgü koşulları var, en kısa sürede bitecek. Bu dönemlerden sonra seçim yapıldığında sonucu genellikle tepki oyları belirledi. Demokrasinin askıya alınmasına neden olanlar ya da onların uzantısı olarak kabul edilenler sandıktan yenik çıktı. Ancak seçim sonuçlarının kabul edilmemesi ya da gereğinin yapılmaması gibi bir durum hiçbir zaman olmadı. Bugün ne oldu? Seçim sonuçlarına el konuldu! Cumhuriyet tarihinde ilk kez, bir cumhurbaşkanı hükümeti kurması için görevlendirdiği bir parti genel başkanına, bu emaneti al, kimseye verme, ben senden isteyinceye kadar da getirme dedi. Yıllardır milli iradeyi dillerinden düşürmeyenler, şimdi milli iradeyi hiçe sayıyor… Yıllardır, değil erken seçim, seçimlerin 35 ay dahi öne alınmasını sistem zafiyeti, israf olarak görenler, şimdi seçim üstüne seçim yapmayı planlıyor. Niçin? İktidar gücünü kimseyle paylaşmamak için. Parlamenter sistem fiilen rafa kalkmış durumda… Yasamayı temsil eden Meclis kapalı… Yürütmeyi temsil eden hükümet tüm yetkisini kaçak saraya devretmiş… Yargının içinde bulunduğu durumu cumhuriyet savcıları özetliyor. Kaçak sarayın kaçak savcıları! HHH Önemli bir haftaya giriyoruz… Bu hafta sonu fiilen bir kıymeti olmasa da hükümet kurmak için gerekli 45 günlük süre doluyor. Erdoğan’ı bağlamayan anayasaya göre durum bu… Kendileri çok ileri demokrasiden yana olduğu için, anayasayı da uymak istedikleri ve istemedikleri diye ikiye ayırıyor. Demokratik anayasaya uymama hakkını kullanıyor! Bir kişi, etrafına birkaç sadık adam alıp halka, anayasaya, demokrasiye meydan okuyor! Yeri geldikçe kullandığımız bir Anadolu anlatımının bir kez daha yeri geldi. Tarım kasabasıyla ticaret kasabası arasında bir dağ varmış. Hasat sonu tarım kasabasından kervanla çıkılır, ticaret kasabasına varılır, ürün satılır, karşılığında çeyizden günlük ihtiyaca alınacaklar alınır, dönülürmüş. Birinde kervan dağ başında soyulmuş. Süklüm püklüm kasabaya dönmüşler. Herkes şaşkın… Soygunu her biri başka anlatıyor. Biri, “Durun ben anlatacağım’’ deyip şöyle özetlemiş: “Dağ başında biz 70 kişi yalnızdık, soyguncular 3 kişi beraberdi…” Ö İ DAMLA YUR Tentenin altında Yunanistan’ın Kos adasına ulaşmak isteyen binlerce mülteci, sıralarının gelmesini Bodrum’da bekliyor. Bodrum gece hayatının en hareketli olduğu saatlerde şık giyimli insanlar cafe, bar ve restaurantlara ulaşmaya çalışırken diğer yanda sırt çantaları ile bekleyen, ellerinde poşetlerle yürüyen mülteciler dikkat çekiyor. Bodrum Gümüşlük’ten, Çiftlik yerleşim bölgesine kadar olan 40 kilometrelik kıyı şeridi mülteci bekleme noktası haline gelmiş. Mültecilerin yoğun olarak bekledikleri alanlar ise Bodrum terminali, okul bahçeleri, Atatürk Caddesi, çarşı merkezi ve marina. Otogarda bir bankın çevresinde toplanmış, bir tentenin altına sığınmış, bir parkın köşesine saklanmış, bir ağacın gölgesinde binlerce mülteci. Burada bekleyenlerin çoğunun en az 2 günü var gitmek için. Bodrum’da gece yaşamı son hızıyla devam ederken bulabildikleri her boş alanda geceleyen mülteciler, kendilerini yeni bir yaşama götürecek telefonun çalmasını bekliyor. Fotoğraflar: CAN EROK Türkiye’de bizden iğreniyorlar togardaki bekleyiş ve telefon trafiği ise günün hemen hemen her saati yoğun. Burada çevresiyle iletişim kurmaya çalışan genç bir çocuk O dikkatimizi çekiyor. Adı Abdurrahman henüz 16 yaşında. Ailesi ile birlikte Mardin’deki kamptan ayrılıp İstanbul’a gitmiş. Simitçilik yaptığını ancak yeterli para kazanamadığını belirterek, “Türkiye bizden iğreniyorlar. Para kazanmadığımız gibi mutsuzuz. Ben Bodrum’a bugün geldim. Yönte mi anlamaya çalışıyorum. Her şeyi ayarlayayım aileme telefon edeceğim gelecekler ve gideceğiz” diye konuşuyor. 1 haftadır burada olduğunu belirten Abdurrahman kartonuyla otogar, park ve bahçelerde uyuduğunu günde toplam 5 liraya 2 öğün tavuk döner yiyerek bu süreci geçirdiğini anlatıyor. Yetişkin bin 200, çocuk 600 dolar kşam saatlerinde hareketliliğin arttığı Atatürk Caddesi’nde bekleyen grupların ise kaçışa bir adım daha yakın olduklarını anlamak kolay. Burada bir elde can simidi bir elde siyah çöp poşetleri. Gözler etrafa kaygı dolu bakarken kulaklar gelecek telefonda. Her şey yapılacak yolcuğa göre ayarlanmış. Tek güvenceleri kadınların göğüslerinde sakladıkları paraları. Bir lastik simidin etrafında bekleyen 8 kişilik ailenin yanındayız. İstanbul’da iş bulamadıklarını ve günlük çalışarak topladıkları paralar ile Yunanistan’a kaça A Korkuyorum En dikkat çekici toplanma alanlarından biri otogarın arkasında yaklaşık 100’e yakın Afgan’ın toplandığı çorak arazi. Burası lüks teknelerin demir attığı Bodrum Marina’ya 100 metrelik bir mesafede. Uç hayatların gölgesinde bu çorak arazide mültecilerin bir sırt çantaları bir de kartonları var yanlarında. Bu eşyalarına gelen telefon ile can yeleği de ekleniyor. Bekleyenlerden Masood, Mardin Toplama Kampı’ndan İstanbul Kumkapı’ya gelip çanta satan bir dükkhanda çalıştığını belirtiyor. Masood “3 yıldır Türkiye’de 15 gündür de Bodrum’dayım. İlk haftalar düzenli aldığım maaşım verilmemeye başlandı. Kalmak için çabaladım. İş yok para yok gideceğim” diye konuşurken, aynı bölgede bekleyen Saad ise “Burada herkes bize suçlu gibi bakıyor. Açıkçası para elbet önemli ama ben Türkiye’den de korkuyorum” diyor. rak oradan da Almanya’ya geçmeyi umut ettiklerini söylüyorlar. Botlarda ölen insanları hatırlattığımızda ise cevapları, “Küçük önlemlerimiz var, bavul yerine poşete eşya koymak. Başka yapacak bir şey yok. Burada yaşamakla yolda ölmek aynı” şeklinde. Aile o gece yapacakları kaçış yolculuğu bedeli olarak kendileri için bin 200, çocuklar için de 600 dolar verdiklerini belirtiyor. Rotamızı Üç Kuyular Caddesi’ne çeviriyoruz. Omurça Mahallesi’nde bulunan çocuk parkında yaklaşık 150 Pakistanlı bekleme halinde. Saat henüz 21.00 umutla Can simidi pazarlığı rı 24.00’de telefon gelmesi ve yolculuğa başlamak. Bu parkın biraz ilerisindeki market ise bölgede en uygun fiyata can yeleği almanın mümkün olduğu mahalle bakkalı. Atatürk Caddesi üzerinde 60 ile 130 lira arasında değişen can yelekleri burada bize 60, ancak Suriyeli’ye 35TL. Bakkal sahibi ile Suriyeli bir ailenin pazarlığına tanık oluyoruz. TSE onaysız, yapay süngerli olduğunu farkettiğimiz bu can yeleklerinin onları 810 saat suda tutabileceğini belirten bakkal, aileye 3 yetişkin 3 çocuk can yeleğini 200 TL’ye satmayı başarıyor. Tek bir gence ise aynı can yeleği 35 TL. Biz sorduğumuzda ise fiyat 60 TL oluyor. sahil güvenlik botu ‘umut operasyonları’ adı verilen operasyonlarla Bodrum denizlerinde kaçak göçmenlerin peşinde. Ancak bahsedilen sahil boyu yaklaşık 40 mil ve ulaşım çok kolay değil. Yakalanıp kampa götürülen ve sonra geri dönüp Yunanistan’a geçmeye çalışan oldukça fazla mülteci mev Ölebilirim ama değer... 8 cut. Onlardan biri de 29 yaşındaki M. Anne, baba ve kardeşlerinin Yunanistan’a geçebildiğini kendisinin ise ikinci defa geçmek için telefon beklediğini söyleyen M, “Kalsam nasıl yaşarım. Gitmeliyim. Bir anlık şans yine yakalanabilirim ya da ölebilirim. Ama belki de ulaşabilirim. İyi hayat için buna değer” diyor. YARIN: BEKLENEN TELEFON GELDİ, KAÇIŞ BAŞLIYOR T.C. NEVŞEHİR 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/2846 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Nevşehir ili, Merkez ilçesi, Kavak köyü, Köyiçi Mevkii, 5514 Parsel, 270,00m2, Kargir ev ve avlusu ana taşınmaz nitelikli gayrimenkul, arsası Kavak Belediyesi İmar Planı içinde, her türlü belediye alt ve üst yapı imkânlarından yararlanır durumda, %7 eğimli, kuzey ve batıdan yola cepheli, öteki yönlerden komşu parsellerle çevrilidir. Bu arsa üzerinde bulunan ev ise, 2 katlı, yığma kargir taşıyıcı sistemli, betonarme teras çatılı, soba ile ısıtılan, her katı mesken olarak kullanılan, dış duvarları yöresel ince yonlu taş kaplamalı, mekân zeminleri şap kaplamalı, duvarları kireç badanalı, kapıları ahşap doğramalı, pencereleri PVC plastik doğramalı, 2 katx140,00m2=280,00 m2 inşaat alanlı, 3A yapı sınıflı, %45 yıpranma oranlı bir yapıdır. Adı geçen evin güney ve doğusuna bitişik konumlanmış depo binası ise, 1 katlı yığma kargir taşıyıcı sistemli, betonarme tavan tabliyeli, mekân zeminlerinin bir kısmı taş kaplamalı, bir kısmı toprak dolgulu, kapı ve pencereleri ahşap doğramalı, duvarları sıvasız, 1Byapı sınıflı, %45 yıpranma oranlı bir yapıdır. Taşınmazın keşif tarihi itibarı ile arsa dahil toplam bedeli 101.130,00 TL’dir. Adresi: Kavak köyü 5514 Parsel Merkez/Nevşehir Yüzölçümü: 280 m2 Arsa Payı: Tam İmar Durumu: Var Kıymeti: 101.130,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydındaki gibidir. 1. Satış Günü: 17/09/2015 günü 10.0010.05 arası 2. Satış Günü: 12/10/2015 günü 10.0010.05 arası Satış Yeri: Nevşehir Adliyesi 1. İcra Müdürlüğü Kalemi Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/2846 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 11/08/2015 (Basın: 129635) “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle