28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 3 Temmuz 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Sana da, bize de geçmiş olsun ‘Cesi Cey’! “Sweet Talker” albümünün dünya turnesi kapsamında bu akşam Küçükçiftlik Park’ta bir konser vermesi beklenen Jessie J, hayranlarını üzdü. Geçtiğimiz günlerde sanatçının art arda yaşadığı tıbbi operasyonlar sonrasında konsere çıkması, doktorlarınca uygun bulunmadı. Etkinlik bu nedenle yeni bir tarihe ertelendi. Yeni konser tarihi en kısa zamanda açıklanacak. Jessie J’in İstanbul konseri için alınan biletler, açıklanacak yeni tarih için de geçerli olacak. Her yer direniş her yer Joan Baez onser öncesi heyecandan ölüyor her zamanki gibi. Son ana dek programını gözden geçiriyor. “Sence her şey iyi olacak mı?” Yarım asırdır müzik sahnesinden , vicdan sahnesinden, direniş, dayanışma ve eylem sahnesinden inmeyen, klişe deyimle “efsane sanatçı” John Baez konsere dakikalar kala heyecandan midesine saplanan krampları denetleme çabasında... Açıkhava Tiyatrosu ağzına dek dolu. Biletler çoktan tükenmiş... Kararan sahneden önce bir kaval sesi (Murat Tırnak’ı 2 gün önce tanıdı, sahneye davet etti) sanki bir çağrı sesiydi... Geceye çağrı, biraz sonra yaşanacaklara çağrı, daha güzel bir dünya mümkün düşüncesine çağrı... Önce tek başına gitarıyla sahnede... “İstanbul’un güzel ve çılgın insanları” diye 5 bin kişiyi selamladı. Konseri bin yıllık en ünlü şarkılarından biriyle açtı: “God is God” (Tanrı Tanrıdır... Ona ne isim verdiğin hiç fark etmez, inanıp inanmadığın da... ) bana bu seçim moda deyişle “manidar” geldi... Ardından hemen sözleri kendisine, bestesi Bob Dylan’a ait “Lily of the West”, o ünlü balada geçti... “Benim büyük orkestram” dediği orkestrasını tanıttı: Gitar, bas, piyano, akordeonda Dirk Powell “Hepsini yazık ki aynı anda değil, tek tek çalma durumunda” diye açıklıyor” ve vurmalı çalgılarda Gabriel Harris... Arada asistanı Grace Stumbberg vokale katılacak. “Jerusalem” şarkısıyla barikatları, tankları, silahları lanetledi. Derken Martin Luther King’in “Sanki başucumda bir melek şarkı söylüyor” dediği “Swing Low Sweet Chariot” geldi. Siyahların bu ayin şarkısını araya İstanbul’u katarak söyledi. Bu bölümde Woodstock İstanbul’a gelmişti. Ay tepemize doğdu. Ve Zülfü Livaneli bestesi Nâzım Hikmet’in “Kız Çocuğu” yani “Hiroşima”... Türkçe söyledi. Çocuklar öldürülmesin! O an dünyanın tüm çocukları çoğumuz için Berkin Elvan oluverdi. Onun o gülen yüzünü mehtaptan yansıyan ışıkta gördük. Joan Baez’in bir zamanların büyük aşkı Bob Dylan için yazdığı “Diamonds And Rust” şarkısının ilk notaları duyulduğunda alkışın da, coşkunun da romantizmin de dozu doruklara ulaştı. Sıra eski İngiliz baladı “House of the Rising Sun”a geldiğinde dinleyiciler çoktan coş Baez, seslendirdiği 21 şarkıda her büyük müzisyen gibi dinleyicilerini hem hüzünlendirdi hem de neşelendirdi Baskıya müzikle direnenlerin özgür vicdanı umhuriyet’in bahçıvanının oğlu ressam HayCaz Festivadar Özay’ın Gezi eylemlerinli özel ekinde katledilenler anısına çizdiği de Joan Baez hakkında ‘Gezi tablosu’ vardı. Aşkın, sevyazdığım yazıyı şu satır ginin, barışın şarkılarını dinlelarla bitirmiştim: “Sıklık dik güçlü sesinden; an geldi zulla yaptığı gibi konseri yine me, savaşa karşı çıkanların dizeBob Dylan şarkısı ‘Blowin’ leri yankılandı İstanbul’da. Zülin the Wind ile bitirirse, kay fü Livaneli’nin Nâzım Hikmet’in bettiklerimizi müzikle bir kez “Kız Çocuğu” adlı şiiri için yapdaha anarken, ‘Ne kadar çok in tığı şarkıyı Türkçe seslendirsanın öldüğünü bilmesi için kaç di. Dinleyicilerin de dev bir koölüm olmalı?’ diye sormaz mıro gibi sözlere eşlik ettiği o duyyız” Tahmin ettiğim oldu; Joan gusal dakikalarda Gezi’de kayBaez, çarşamba akbettiğimiz canlar varşamı Cemil Topuzdı aklımızda...Konselu Açıkhava Sahrin başında tek başına nesi’ndeki 1.5 sahneye gelip üç şarkı saatlik konseçaldı Joan Baez. rini bu şarÜzerinde kendisine kıyla bitirdi çok yakışan sırt dekolZÜLAL ve mekân teli siyah uzun elbiseKALKANDELEN “Her Yer si ve boynunda kırmıTaksim Her zı fularıyla, son dereYer Direniş!” sloganlace asil, güzel ve güçlü bir ozan rıyla inledi. şarkıcı vardı karşımızda. GitarıFolk müzik efsanenı çalıp sıradan insanların çarsi, 1960’ların özgürpıcı hikâyelerini anlatırken, dailük ve devrim ruma ezilenlerin yanında duran ve hunu bir kez daşiddeti reddeden yüreklerin simha İstanbul’a taşıgesi bir abide gibiydi. Seslendirmakla kalmadı; diği 21 şarkıda, her büyük müonu Gezi ruhuyzisyen gibi dinleyicilerini hem la buluşturdu. hüzünlendirdi hem de neşelenYanına Kardirdi. Şarkı aralarında verdiği deş Türküler’i bilgiler ve yaptığı yorumlarla, alıp Gezi şarkonserin her anını unutulmaz kısı “Tencere Ta kıldı, içimizde fırtınalar estirdi. va Havası”nı söyBir kez daha yaşayarak gördük ledi. O anlarda sahki, baskıya ve zulme müzikle dinedeki video ekranlarrenenlerin özgür vicdanıdır Joda, Gezi Parkı’nın 21 yıllık an Baez! 17 K muştu, daha gitarın ilk notalarıyla millet çıldırdı. Sonraki şarkıda yalnız bizi değil Joan Baez’i de bir sürpriz bekliyordu. Piyanoyla davul atışırken, Gabriel Harris ansızın bir LGBT bayrağı açıp sallamaya başlamaz mı! Baez de şaşırdı, önceden bilmiyordu. Oysa tahmin edebilirdi: Çünkü geçen pazar, kendisi Grup Yorum’un konserine destek verirken, Gabriel de Taksim’deydi. Orada valinin emriyle yaşanan polisin o ahlakdışı şiddetine tanıklık etmişti. Gördüklerine inanamamıştı. Gazdan kaçarken, Türkiye anısı olarak LGBT gökkuşağı bayrağını saklamıştı. O muhteşem soprano ses yıllara meydan okurken, en müthiş sürpriz, “Kardeş Türküler”i sahneye çağrınca yaşandı. Daha İstanbul’a gelmeden önce onlarla ilişki kurmuş ve Gezi Direnişi şarkılarını çalışmıştı. Mikrofondan “Tencere tava, hep aynı hava!”lafını duyunca yoksa Erdoğan da mı konserde diye ödüm koptu. Yok, değilmiş. Veee... Joan Baez ve topluluk, dinleyici eşliğinde o şarkıyı söyledi... Arada topluluğun dansçısı Banu’yla dans edip oynamayı elbet unutmadı. Şarkı sona erdiğinde yer gök “Her yer Taksim her yer Direniş” diye inliyordu. Bitmedi. Bir de hep birlikte “Do C Kardeş Türküler Ay ışığı... Berkin Elvan Andy ve Ai Weiwei Avustralya’da na Dona”yı söylediler. Araya bir dörtlüğü de Kürtçe sıkıştırdılar. Her birine tek tek sarılıp vedalaştı. Sonra artık bu dinleyici Joan Baez’i kolay kolay bırakmayacaktı. “Gracias a la Vida” ile hayata teşekkür etti. Alkış ve çığlıklar bitmedi. Bir “bis” daha... Bob Dylan’dan bir başeser: “Blowing in the Wind”.... Alkış ve çığlıklar bitmedi. Yeniden sahnede. Eller salladı, öpücükler yolladı, uykum geldi yatmaya gidiyorum işaretleri yaptı. (Sakın inanmayın!) Nafile! Ve bir John Lennon şarkısı: “Imagine” yine 5000 kişilik koro eşliğinde... Evet inanıyorum, inanıyoruz, kavgasız, katliamsız bir dünya mümkün... Bir ayin, bir direniş, bir güzellik, bir mutluluk akşamı böylece sona erdi. vustralya’nın Melbourne kentindeki Victoria Ulusal Galerisi, halen ülkesinden çıkış yasağı bulunan Çinli muhalif güncel sanatçı Ai Weiwei ile Andy Warhol’ün eserlerini bir araya getirecek kapsamlı bir sergiye kapılarını aralık ayında açacak. Weiwei’nin kariyerinde Warhol’ün etkisini ve bu sanatçının 20’nci yüzyıla bıraktığı kalıcı izi büyüteç altına A alacak sergi, Haziran 2016’da ise Pittsburgh’daki Andy Warhol Müzesi’nde yer alacak. Weiwei, bu sergi vesilesiyle şunu söylüyor: “Bana kalırsa bu çok önemli ve enteresan bir sergi ve bir onur vesilesi. Zira işlerim Warhol ile bir arada sergilenecek. Bir sanatçı için bu bana yönelik çok büyük bir lütuf.” Ai Weiwei, 1981’den 1993’e kadar ABD’de yaşamıştı. l Kültür Servisi LGBT bayrağı sahnede CHP’den haziran ayı kültür karnesi: Zayıf! CHP Kültür ve Sanat Platformu’nun aylık baskı ve sansür raporunda, Türkiye’deki resmi otoritelerin müzikten çağdaş sanata, gazetecilikten ifade özgürlüğüne kadar birçok konuda yine zayıf not aldığı görüldü. umhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) haziran ayı “Sanat Alanlarına Yönelik Baskı ve Sansür” raporu dün kamuoyuna sunuldu. CHP Kültür ve Sanat Platformu imzalı raporda 10 başlık yer alıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin 7 Haziran seçimlerinden sonra da sanata ve sanatçılara baskı yapmayı sürdürdüğünü belirterek, “Artık bu durum son bulmalıdır. Bunun için, bilim ve sanatı da özgür ve özerk kılacak yeni bir hükümet anlayışını yaşama geçirmek gereklidir” dedi. Raporda, heykeltıraş Mehmet Aksoy’un muhabirimiz Ceren Çıplak’a verdiği röportajında sarf ettiği sözlerden ötürü verdiği savcılık ifadesi ile, yine muhabirimiz Ahmet Şık’ın ‘Paralel Yürüdük Bu Yollarda’ kitabı nedeniyle hakkında açılan dava ele alındı. Sunulan raporda ayrıca, Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta’nın, önceki ve dün akşam İstanbul’da konser veren Ermeni asıllı Caz piyanisti Tigran Hamasyan’ın Ani C Harabeleri’nde geçen günlerde verdiği konsere nefret söylemi içeren ifadelerle tepki göstermesi ve Kars Ülkü Ocakları Başkanı Tolga Adıgüzel’in sözlerine de atıfta bulunuldu. CHP’nin haziran raporunda bunun yanı sıra, Grup Yorum’un “Bağımsız Türkiye” konserlerinin “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek İstanbul Valiliği tarafından yasaklanması süreci ve yine aynı topluluğun 5 Temmuz Pazar günü saat 18.00’de Ankara Sıhhiye Meydanı’nda düzenleyeceği 30. yıl konserinin adli vakası da işlendi. Sunulan raporda ayrıca, LGBTİ “Onur Haftası” kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler ve bu kapsamda düzenlenmesi planlanan Boston Eşcinsel Erkek Korosu konseri konusunun dışında, Fransız fotoğrafçı ve sokak sanatçısı JR’ın, “Şehrin Kırışıklıkları” projesi kapsamında, mayıs ayından bu yana Balat’taki yıkık bir binanın duvarında gerçekleştirdiği duvar resmi boya ile kapatılması ve Fatih Belediyesi’nin bu konudaki sessizliği de ele alındı. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle