10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Temmuz 2015 EDİTÖR: HAYRİ ASLAN TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Yassıada: Yasak bölge Gümrük Turizm İşletmeleri A.Ş Genel Müdürü Gebeş, Yassıada projesi tescilli yapılara dokunulmadığını söyledi. Ancak Cumhuriyet’in Yassıada’ya gitmesine izin vermedi MİYASE İLKNUR haber 7 assıada’daki I. ve II. derecede tarihi yapıların tahrip edildiğinini Cumhuriyet ortaya çıkarınca, Gümrük Turizm İşletmeleri A.Ş Genel Müdürü Ömer Gebeş, bir açıklama yaptı ve adadaki tescilli yapıların itinayla korunduğunu belirtti. Gebeş, mevcut inşaat çalışmaları kapsamında yıkımı gerçekleştirilen yapıların, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü veya Koruma Kurulları tarafından tescillenmemiş, herhangi bir tarihi veya kültürel değeri olmayan, er yemekhanesi ve er yatakhanesi gibi askeri yapılar olduğunu belirtti. Gebeş, şöyle dedi: Proje detayında kültürel değere sahip tarihi tüm yapılar ve tescilli yapılar korunmuştur. Haberde iddia edildiği üzere kültürel ve tarihi değere sahip herhangi bir yapı kesinlikle tahrip edilmemiştir, aksine bütün tarihi yapılar itinayla korunmaktadır.” Yassıada projesini gerçekleştiren Gümrük Turizm İşletmeleri A.Ş Genel Müdürü Gebeş’in, “Yassıada’daki tescilli yapıların itinayla korunduğu” açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirten CHP’li İBB Meclis Üyesi Avedis Kevork Hilkat, “Bu iddiayı öne sürenlerin adanın geçmişini ve ordaki binaları gördükleri bile şüpheli. Adayı arkeolog ve mimarlara açsınlar görelim” çağrısında bulundu. Bu arada Cumhuriyet muhabirlerinin, Yassıada’daki çalışmaları yerinde görüp, fotoğraflaması için izin talebinde bulunuldu. Talep, önce kabul edildi ancak kısa bir süre sonra, geri adım atıldı ve “Bizim izin yetkimiz yok” diye bu talep reddedildi. Hem adanın yasak bölge gibi gazetecilere kapalı tutulması, hem de öteki bazı sorular hâlâ yanıtsız. Y FRANSA SAVCILIĞI: Elimizde kanıt yok 2 CHP’nin Kıymetini Bilmeli... aşlığı okuduktan sonra Cumhuriyet Halk Partili olduğum kanısına lütfen varmayın. Çünkü ben “Dinazor Gazeteci” diye tanımlanan bir kuşaktanım. Bizim kuşak ağırlıklı olarak gazetecinin bağımsızlığa önem vermesine, değil siyasal partiyle ,meslek örgütleri dışındaki bir kuruluşla üyelik ilişkisine girmemesinin doğruluğuna inanır. Başlığın böyle olmasının nedeni, Meclis’te grubu bulunan ve ülkeye demokrasi hatta ileri demokrasi getirme iddiasındaki dört siyasal partinin, kendi içlerindeki demokrasiye bakış açılarından kaynaklanıyor. İşte kısa gerekçelerim. HHH Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) ilk Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014’te seçmenlerin oyu ile cumhurbaşkanı oldu, ama seçilmiş cumhurbaşkanı olarak genel başkanlığı bırakmadı. İki şapkasını da kullanmayı sürdürdü. Genel başkan olarak AKP Genel Kurulu’nu topladı, ardılını Ahmet Davutoğlu olarak belirledi. Kaçak Saray’a çıktıktan sonra da eylemli genel başkanlığı bırakmadı. Seçimde bile eylemli genel başkanlık yaptı. AKP’nin bir genel başkanı ve genel idare kurulu var, ama kararlarda hâlâ Erdoğan etkili. Kendi başlattıklarını ve uyguladıklarını bile özel yaklaşımı gereği kolaylıkla yok sayarken, hoşlanmadığı kararlar nedeniyle genel başkan dahil AKP sözcülerine bile fırça atması, durumu açıkça ortaya koyuyor. Davutoğlu’nun zaman zamanki tavrından, olanlardan rahatsızlık duyduğu sonucunu çıkarıyorum. Belki de yanılıyorum. HHH Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) demek Devlet Bey demek. Onun her partiliyi bağlayıcı gücü, doğal olarak parti içi demokrasiye izin vermiyor. Partinin üst yönetimi de Devlet Bahçeli’nin kararlarını yazıya dönüştürüp altını imzalıyor. Bahçeli bu toz duman ortamda seçim gezisine başladığına göre yetkili organın kararını uyguluyor olmalı. HHH Halkların Demokratik Partisi (HDP), genel seçimde “Türkiye partisi olma” konusunu işledi. Az sayıdaki katılımcıların dışında, miting podyumlarından “Biji Apo” kutsaması duyulmadı. Eş genel başkanlar, konuşmalarında neredeyse İmralı ve Kandil’den söz etmediler. Seçim sonrasında “Apo’ya özgürlük” yeniden anımsandı. HDP’nin sırtını dayadığı örgütler (PKK dışında?) dile getirildi. Sonunda yine görüldü ki uygulama konusunda İmralı ve Kandil’in önceliği var. Parti bağımsız karar alamıyor, alsa da önemi olmuyor. Özellikle bir uzman çavuş ile iki polisin şehit edilmesi, karışık kafaları daha da karıştırmış olmalı. HHH Ama Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) öyle değil. Kimi zaman her kafadan bir ses çıkıyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir ağırlığı var ama kararlar tartışılarak alınıyor. Parti içi seçimlerde kişisel oylar ağır basıyor. Kızıp ayrılanlara da rastlanıyor. Yukarıdaki saptama, CHP’nin hiç yanlış yapmadığı anlamını içermiyor. Anlatmak istediğim, öteki partilere oranla içerideki demokrasinin işlediğine ilişkin görüntülerin sürekli var olması. Bilmem anlatabildim mi? B Mimarlık öğrencileri Gölpazarı’nı güzelleştiriyor Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi (MSGSÜYUAM) tarafından yürütülen ve birçok üniversitenin gönüllü olarak katıldığı “Köyünü Yaşat Projesi” kapsamında Bilecik’e gelen öğrenciler, Gölpazarı ilçesinde binaların inşaatı ve onarımıyla uğraşıyor. Gölpazarı ilçe merkezi ve Tongurlar köyünde 2013’te başlatılan projeye, Karadeniz Teknik, Uludağ, Okan, İstanbul Teknik ile Anadolu üniversitelerinden akademisyen ve öğrenciler olmak üzere 200 kişi katılıyor. Bölgedeki 4 ayrı kampta bir araya gelen gruplar, mimari uğraşılarının yanı sıra sanat çalışmaları da gerçekleştiriyor. l BİLECİK/AA 013’te Paris’in ortasında 3 PKK’li kadının öldürülmesi olayını soruşturan Fransız savcılık, sanık Ömer Güney’in Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını istediği iddianamede yer alan MİT bağlantılarının basına sızmasının ardından konuya ilişkin açıklama yaptı. Paris Savcılığı Sözcüsü Agnes ThibaultLecuivre, “MİT’in Güney’e yardım etmiş olabileceğine dair unsurlaÖmer Güney ra ulaştık, fakat kesin kanıtlar henüz elimizde yok” dedi. Türk yargı makamlarından Güney’in Türkiye’de görüştüğü kişilerle ilgili bilgi istediklerini ancak talebin reddedildiğini belirten ThibaultLecuivre, “Dava süresince Türk yargısı daha fazla bilgi paylaşmazsa, süreç tamamlanamayabilir” ikazında bulundu. Sözcü, suikasttan bir gün önce Güney’in Kürt Enformasyon Bürosu’na üye 300 kişinin fotoğraflarını çekip yurtdışında bir kaynakla paylaştığı iddiasına ise davanın bu aşamasında yorum yapamayacağını söyledi. l Dış Haberler Savaş Havasına Kapılmamak İçin eni bir döneme” girdiğimiz ilan edildi. Bu dönemin medya açısından sorunlu bir dönem olacağını ise istifa etmiş hükümetin milletvekili olmayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açık, net bir şekilde söyledi. Evrensel ve Özgür Gündem gibi gazeteleri ismini vererek, kimi gazeteleri de adını anmadan “terör örgütlerine destek olmakla” suçladı. Arınç’ın konuşma tarzı yumuşak olmakla birlikte basından sorumlu olduğu dönemin çok sayıda gazetecinin gözaltına alındığı, tutuklandığı bir dönem olarak kayıtlara geçtiği bilinir. Şimdi ise savaş rüzgârlarının yapay bir şekilde şişirildiği bir zaman dilimindeyiz ve medyadan bu havaya uygun yayın yapması isteniyor, bekleniyor. Bu “görevi” heyecanla yapacak ama gazete olmaktan da hızla uzaklaşacak “gazeteler” var. Zaten emir beklemeden savaş çığlıkları atmaya da başladılar. Gazetecilikte ısrar edenler ise yurttaşın gerçekleri öğrenme hakkına saygıda kusur etmeyecek, haberde nesnelliği gözden kaçırmayacak, olup biten neyse onu duyurma çabasından vazgeçmeyecekler. Bunun bir bedeli olduğunu da biliyorlar. Savaş “Y çığlıklarının ayyuka çıktığı zamanlarda, yalnızca gerçeğin peşinde koşmak yetmiyor, aynı zamanda baskılara göğüs germek, savaşa karşı barışın yanında yer almak, nefret dilinin tuzağına düşmemek gerekiyor. İşte şimdi öyle bir döneme girdik. Yasaklar birbirini izliyor. Arınç’ın konuşmasından biraz sonra kimi haber sitelerine, haber ajanslarına erişim yasaklandı. Fırat Haber Ajansı, Dicle Haber Ajansı, sendika.org bunlar arasındaydı. Arkadaşım Hakan Kara dün köşesinde yazdı; Twitter’da yine kimi haberlerin yayılmasını önlemek için aç kapa yöntemine başvuruldu. İşe yaradı mı peki? Hayır, yaramadı. Daha fazla kişi Twitter’a girdi, haberleşti, bilgi aradı. Tam da bu yasaklar 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Günü’ne rastladı. Aynı gün Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar arkadaşımız ve BirGün gazetesi de Basın Özgürlüğü Ödülü’nü aldılar. Bir gün önce ise Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel işten atıldı. Aynı günlerde yani savaş tamtamlarının çaldığı günlerde Arınç’ın tehditlerini duyduk. Ödül töreninde konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto zor bir döneme girildiğinin altını çizdi. Zorluk yalnızca baskılardan kaynaklanmıyor; medyanın kendini savaş havasına kaptırmasından da kaynaklanıyor. Bu havanın etkisinde kalmamak için daha fazla dikkat göstermek gereklidir. Çünkü biliyoruz, zehirli bir havadır ve sözcükler savaş yandaşlarının açıklamalarından haberin diline de sızıverir. Aynı kaygıyı Osmanlıca hevesinin sahiplerinin son zamanlarda dillerine doladıkları kimi sözcüklerin haber diline hem de hiçbir açıklama yapılmaksızın girmesinde gördük. Başbakanın ısrarla kullandığı “istikşafi” sözcüğünü gazeteler, TV kanalları anlamaksızın kullanmaya başladılar. Herhalde “hava” veriyor; gerçekte ise ne gerçeği yansıtıyor ne de halkın anladığı, anlaması, kullanması gereken bir sözcüktür. Koalisyon için keşif, araştırma görüşmeleri, istikşafi görüşmeler yapılacakmış. Ortada keşfedilecek, araştırılacak bir şey de yoktur işin doğrusu. Her şey tüm açıklığı, çıplaklığı ile ortada. Ama gazetelerin, bu arada Cumhuriyet gazetesinin de dilde anlaşılır olma konusunda çaba göstermesi, yerleşmiş Türkçe sözcükler yerine epeyce eskimiş sözcükleri kullanmaktan uzak durması yerinde olacaktır. Unutmamalı, o sözcükler artık halkın anladığı dilin içinde yer almıyor. Köşe yazarlarının üslupları kendilerine aittir ama haberde arı duru bir Türkçe istemek de okurun hakkı. Haberde fotoğraf Haberlerde fotoğraf kullanırken biraz daha seçici olabilir miyiz? Öldürülenlerin ya da olay yerinin ayrıntılı fotoğraflarını kullanmak her zaman doğru olmayabiliyor. Suruç katliamında da benzer şeyler olmuştu. Biz 1112 yaşında çocuklara Cumhuriyet, Birgün, Evrensel gibi gazeteleri tavsiye ediyoruz okumaları için. Kendimiz de başka gazeteler almıyoruz. Yaptığınız işin yorucu olduğunu biliyorum. Emeğinize de sonsuz teşekkürler. Fakat bu tarz fotoğraflarda buzlama yapsanız ya da hiç kullanmasanız. Haberi fotoğraflayan arkadaş cenaze çıktıktan sonra çekse fotoğrafı daha iyi olmaz mı? İlgilenmenizi diliyorum. İyi çalışmalar. Sami Karagöz Okur Temsilcisi’nin notu: Arkadaşlarımız bu konuda titiz davranıyorlar. Haberin zorunlu öğesi, parçası olmadığı durumlarda fotoğraf kullanımında sizin de belirttiğiniz yöntemleri yeğliyorlar. Neden dikkate almıyorsunuz ya da bir yanıtınız var mı? Daha önce de yazdım, ama dikkate almadınız. Sık sık yazarların sayfaları kimi zaman reklam nedeniyle, kimi zaman da nedensiz değişiyor. Bu değişiklikleri birinci sayfadan duyurmak o kadar zor mu? İkincisi; dilbilgisi kuralıdır, hangi başvuru kitabına bakarsanız bakın öyledir. Makale başlıklarında her sözcük büyük harfle başlar. Siz ise tersini yapıyorsunuz. Bazı yazarlarınız sanırım itiraz etti düzeltiniz ama genel bir uygulama daha doğru olmaz mı? Hikmet Çelik Haber seçiminiz 13 Temmuz 2015 tarihli gazetemiz 1. sayfasında “Harika Avcı Silahla Yaralandı” başlığı altında yer alan fotoğraflı habere bir okur olarak eleştirim olacak; Aynı gün gazetenin 7. sayfasına haber konusu olması uygun görülmüş 2 farklı konu “TRT’de Atatürk ve İnönü’ye hakaret kustular” ve “Genel ahlak gözaltısı”. Gazetemin okurunun 1. sayfada görmek istediği haber, magazin dışında haber değeri bulunmayan “Harika Avcı” konusu mudur yoksa aynı gün 7. sayfaya attığınız “TRT’de Atatürk ve İnönü’ye hakaret kustular” ve “Genel ahlak gözaltısı” başlığı altında yer alan konular mı? Manşet önceliğiniz nedir?Tamam anlıyorum gazeteye genç okur kazandırma adına biraz renklendik ama bunun gereği 1. sayfadan magazin haber girmek mi olmalıdır? Tuncay Yılmaz Editörlerden beklenen Her sayfaya ayrı editör uygulaması sanırım gazetenin daha hızlı hazırlanmasında olumlu bir katkı yapıyor ama okuyucu tarafında ne yazık ki bu katkıyı hissedemiyoruz. Tam tersine, her geçen gün daha fazla hata/yanlış görür olduk.17/7/2015 tarihli gazetede olan ise gerçekten üzücü. 4. ve 5. sayfaların editörü aynı kişi ve yan yana bu iki sayfada aynı haber çıkıyor! Fırat Kozok’un haberi 4. sayfada “CHPMHP dönüşümlü başkanlık yapsın”, 5. sayfada ise “RTÜK’de dönüşüm için öneri” başlıkları altında verilmiş. Köşe yazıları dışında, bu haber(ler) haricinde 4. sayfada 2, 5. sayfada ise 4 haber var. Yani sayfalarda bir haber yoğunluğundan bahsedemeyiz. Biraz özen lütfen... Serdar Güray Aslanların cinsiyeti Son zamanlarda gazetedeki maddi yanlışlar çok sık gündeme geliyor. Eminim siz de üzülüyorsunuzdur bu duruma... Örneğin “aslanlar otolar arasında kuzuyu yedi” haberiniz bayağı mizah konusu... İki dişi aslan denen aslanların cinsiyetleri yelelerinden anlaşılamamış olsa bile fotolardan birisinde anatomi kitaplarına yakışır bir açıklıkta okuyuculara gösterilmiş, nedense sayfa editörü görememiş... Kızmayın dedim ama bence buna kızın, o arkadaşa da haftada iki kez NatGeo Afrika belgesi izleme cezası verin hatta. Bana da kızmayın, 60 yıldır sizi okuyorum; kızmak hakkımı da kullanıyorum! Ömer Kuleli Blog sayfası ne iyi olurdu İnternet sitenizde biz okuyucular için bir blog sayfası açmanızı istiyorum. Biz okuyucular, orada kendi fikirlerimizi paylaşmak ve yazmak istiyorum. Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız sevinirim. Mustafa Albayrak aşbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye son günlerde yaşanan operasyonlarla ilgili bilgi verdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun gazetemize verdiği röportajda hükümetin Suriye ve Kuzey Irak’a operasyonu ile ilgili bilgi vermediğini aktarmasının ardından, Davutoğlu dün harekete geçti. Dün resmi bir programı olmamasına karşın dünya liderleri ile çok sayıda telefon görüşmesi gerçekleştiren Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle de telefonla görüştü. Liderlere son günlerde düzenlenen operasyonlara ilişkin bilgi veren Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün başkanlığında Dışişleri, istihbarat ve askeri yetkililerden oluşan bir heyeti liderleri bilgilendirmek için görevlendirdi. l ANKARA / Cumhuriyet Liderler düzenli bilgilendirilecek B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle