10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Temmuz 2015 haber 4 Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne göz koydular? akırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin Türkiye tarihinde önemli bir yeri vardır. Özel bir hastanedir. Bakırköy’e oksijen, çevredekilere koşma alanı sağlayan güzel bir ağaçlıktır, bir köşesine sonradan eklenen hastane ile devlet hastanesi olarak da çevreye şifa dağıtır. Ancak anlıyoruz ki, birileri, bu “kupon arsa”ya göz koymuş. “Niye buraya AVM dikmiyoruz?” diye düşünmeye başlamışlar. Bazı hastane çalışanları; İstanbul Tabip Odası, Türkiye EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM:MÜGE KAYGUSUZ İlber Hoca’nın diline düştüler llahtan “kül yutmaz” birkaç bilim adamımız var da, politikacıların sözlüklerin derinliklerinden çıkardıkları bilgiçlik taslayan kelimelerle süslü yanlışlarını bize yediremiyorlar. Başbakan Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ile ilk koalisyon toplantısından sonra “istikşafi” görüşmeler dedi. Tabii herkes şaşırıp kaldı. Prof. İlber Ortaylı Hoca, dün CNNTürk’te Hakan Çelik’in programında gerçeği anlattı, meğer kelimeyi kullananlar yanlış kullanıyormuş. B A İşte hocanın sözleri: “Şimdi bir de bazı kelimeler buluyorlar. Neydi o ‘istişkaf’. İstişkafi diye de kullanmış onu. Şimdi bu istişkafi diyor, onu da medya ‘istişkafi heyeti’ diye yazıyor. İstişkafi sıfattır. O öyle kullanılmaz. ‘istişkafi heyet’ dersin veya ‘istişkaf heyeti’ dersin. Bununla bilgiçlik gösteriyorlar. Ama Osmanlıca kelimeleri doğru telaffuz etmekle işe başlamak lazım.” Şimdi bir AKP’li çıkıp, “asıl kelimeyi yanlış kullanan İlber Hoca. Başbakan “İstikşafi” dedi, İlber Hoca “İstişkafi” dedi” derse hiç şaşmam. Psikiyatri Derneği ve SES işyeri temsilciliği olarak idareden randevu istemiş. Sonuçta, hastanede yeniden yapılandırmaya gidilecekmiş. Kadın tutukevi, lepra, sağlık bilimleri binası, 112 komuta, bölge depoyu içine alacak şekilde inşaat başlayacakmış, bölgedeki ağaçlar gözden çıkarılmış. Tedirginlik içindeki hastane çalışanları ve tabii ki “Duvar Yazıları” olarak biz, şu sorulara yanıt bekliyoruz. Umarız hastaneye kimse dokunmaz. 1. Ortada bir proje var mı ve bunu Rönesans inşaat firması mı aldı? 2. Bu firma Türkiye genelinde 7 ile 10 arasında hastane ihalesini de aldı mı? 3. Kadın tutukevinin oraya ticaret merkezi mi düşünülüyor? 4 . Nöroloji, Nöroşirürji, Amatem ve Nevroz binaları yan hastaneye mi gidecek? Ve Hitler yenildi... dolf Hitler’in yenileceğini 1939’de kim düşünürdü? Prusya disipliniyle hazırlanmış Panzer tümenleri, SS tümenleri, zırhlı kolordular, ordular, güçlü hava kuvvetleri Luftwaffe, dehşet verici deniz güçleri, kruvazörler, zırhlı gemiler, UBotlar, denizaltılar... Üç günde geçilen hatlar, bir haftada alınan ülkeler... 1945 yılını kim düşünebilirdi? O güçlü Almanya’nın yanıp yıkılacağını, milyonlarca ölüyle, beş katı yaralıyla yenilmiş olacağını kim aklına getirebilirdi? Ama öyle oldu. Artık sığınağından çıkamayan, bombalarla sarsılan yeraltında her şeyin bittiğini anlatmak isteyen generalin ‘Teslim olalım Führer, halkımız daha fazla ezilmesin’ sözüne, Adolf Hitler’in öfkeyle ‘Ezilsinler, mahvolsunlar, değil mi ki yenildiler’ sözleriyle verdiği karşılık da bilinmektedir. Tarih öğretir. Ama kime öğretir? Güç sarhoşluğuyla başı dönmüş iktidar hastası, tarihten öğrenemez. ‘O’, kendisinin yeni bir tarih yazdığını sanmaktadır. ‘Kaybetme korkusu’, her şeyi elinde tuttuğunu sanan ‘muktedir’in aklını esir almıştır. Hitler’in Kartal Yuvası Berstechgaden’de ‘ötekiler’ için ne tuzaklar kurduğunu, ne pusular hazırladığını bilmez, masa başında ne hesaplar yaptığını düşünmez. Kazanmak, yeniden kazanmak, hep kazanmak için her şeyi ama her şeyi ateşe atmaya hazırdır. Kendi ülkesini, kendi insanını, kendi toplumunu ateşin içine göndermeye heveslidir. Yeter ki sonunda kendisi kazansın. Çevresinde inananları vardır. Göbbels, Himmler, Göring, Martin Borman, SS komutanları, Gestapo liderleri, komutanlar. Kuşkulu suskunlar da vardır, ağzının dibinde mırıldananlar da. Ama sesleri çıkmaz, etkisizdirler. Hiçbir zaman gelmeyecek sıralarını beklerler. 1945 yılı. ‘Sıfır yılı’ diyor Ian Buruma. Sıfır yılı. Yeni kinlerin, yeni travmaların, yeni öç dalgalarının başladığı ‘sıfır yılı’. İşte o güçlü Almanya yerle bir olmuştur. İnsanları açtır. Buzları kazıp bir patates ararlar. Nazi Almanyası tarihin en büyük dersidir. HHH Özgür Mumcu’yu bir kez daha kutluyorum. ‘Hesap soracağız’ diyen yazısını ‘ant olsun ki’ diye mühürlemiş. Hesap soramayan toplumların başına gelenleri de hatırlatıyor. Hesap sormakta düğümleniyor her şey. Elbette Ece’lerin hesabı sorulacak. Gencecik, 20 yaşındaki kızlarımızın, oğullarımızın. Tuzaklarda, pusularda can veren polislerin, askerlerin, subayların hesabı elbette sorulacak. Yapandan değil, yaptırandan da, asıl ondan. Vurandan değil, vurduranda da, asıl ondan. Fazıl Say dostum, sanatçı duyarlılığıyla ‘yendin bizi’ diyerek ölüm karşısındaki acısını dile getiriyor. Hayır Fazıl, hayır dostum, sen yenilmedin. Sen müziksin ve yenilmezsin. Düşün ki Adolf Hitler artık yok ama Bach bütün haşmetiyle var. Beethoven 9. Senfonisi’yle var ve hep var olacak. Sen yenilmedin ve yenilmeyeceksin. Kimse unutmasın. Ve Hitler yenildi... A Seçimin üzerinden bugün itibarıyla tam 50 gün geçmiş bulunuyor. Ama ülkeyi hâlâ, çoğu milletvekili olmayan bakanlardan oluşan düşük bir hükümet yönetiyor. 50’nci gün hükümet yok Alaçatı plajına alınmayan profesör kim? B izim Sokak ekinde dün Ebru Çapa yazdı. Alaçatı’da bir mekân sahibini, bayramda İstanbul’daki profesör unvanlı doktoru aramış. “Bizi plaja almıyorlar, rezervasyonsuz denize girebileceğimiz bir yer önerir misin, demiş.” Ee profesör unvanlı hocam. İlla Alaçatı plajına gitmen şart mı? Dikili’nin, Didim’in, Foça’nın, Karaburun’un, Çıralı’nın, Fethiye’nin, Göçek’in, Çeşme’nin, Ayvalık plajlarının suyu mu kaçtı? Ya da Yunan adaları için vizen mi yok? Haa bu arada ülke savaşa girmiş. Binlerce atama yapılmış. Milyarlık ihaleler verilmiş? Ne olacak canım. Seçimi yaptık ya işte... Buzdağının altı uyuşturucu Aksünger, Sarraf’ın Türkiye’yi uyuşturucu ticareti için ‘istasyon’ olarak kullanıp kullanmadığının araştırılmasını istedi. HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı HAKAN Erdal Aksünger, DİRİK Rıza Sarraf’ın geçen günlerde Rusya gümrüğünde patlak verdiği raporlara yansıyan altın ve para trafiğinin “buzdağının görünen yüzü” olduğunu belirterek, Sarraf’ın Türkiye’yi uyuşturucu ticareti için “istasyon” olarak kullanıp kullanmadığının araştırılmasını istedi. Sarraf’ın “sürdürdüğü”, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in “kafasını koparacağım o pez...gin” dediği Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin, Meclis’teki 1725 Aralık Araştırma Komisyonu’na uyuşturucu ticaretinin bilgilerini verdiğini belirten Aksünger, “Kuryelerin yurtdışından uyuşturucu getirdikleri bavulları, ‘içinde para var’ diye deklare ettiklerini iddia ediyorlar. Olmayan paralar neyin karşılığı alınıyor? Ya Türkiye’yi uyuşturucu konusunda istasyon olarak kullanıyorlar ya da Türkiye’yi zehirliyorlar” diye konuştu. 1725 Aralık yolsuzluklarına ilişkin Meclis’te kurulan araştırma komisyonunda da görev yapan Aksünger, meslekten uzaklaştırılan İnce’nin komisyona verdiği ifadeleri anımsattı. İçinde para olduğu deklare edilerek yurtdışından getirilen bavullarda uyuşturucu olduğunu ile C ri süren Aksünger, “Sarraf’ın kuryeleri, gümrükten Türkiye’ye gelirken aslında hiç olmayan paraları deklare ediyorlar. Legalize edilme ihtiyacı olan parayı da dışarıya çıkarıyorlar. Rusya örneğinde olduğu gibi Türkiye’yi istasyon olarak kullanıyorlar. Rusya gümrüğünde ortaya çıkan, buzdağının görünen yüzüdür. Orhan İnce, belki çok düzgün bir adam olmayabilir, ama uyuşturucuya ilişkin komisyonda anlattıkları çok önemlidir. Olmayan paralar neyin karşılığı alınıyor? Kuryelerin yurtdışından uyuşturucu getirdikleri bavulları, ‘içinde para var’ diye deklare ettiklerini iddia ediyorlar. O zaman ya Türkiye’yi uyuşturucu konusunda istasyon olarak kullanıyorlar, ya da Türkiye’yi zehirliyorlar” diye konuştu. Sarraf’ın lüks yatında ‘yok’ yok... aklaşık bir aydır 7 milyon Euro’luk “60 Years” (60 yıl) adlı tekneleriyle Bodrum’da tatil yapan Ebru Gündeş ve Rıza Sarraf çiftinin teknesinde yok yok. Adeta küçük sarayı andıran tekne dış tasarımından mühendisliğe, iç tasarımdan arma dizaynına kadar Türk imzası taşıdığı ortaya çıktı. Bir aydır lüks tekneleriyle Bodrum’da tatil yapan ve son üç gündür de dostları İbrahim Tatlıses ile Derya Tuna’yı teknelerinde misafir eden Gündeş ve Sarraf çiftinin teknesi, 2012 yılının eylül ayında “Yacht Türkiye” Dergisine kapak olmuş. GeçEN günlerde tekne sahibi Sarraf’ın “flyboard”la deniz üzerinde uçması ile de gündeme gelen yatın, Ekim 2010’da yapımına başlandığı, iki ay boyunca kapsamlı testlere tabi tutulduktan sonra Royal Craft Yachting tarafından Haziran 2012’de suya indirildiği, ağustos ayında da sahibine teslim edildiği be Y Mega yelkenli 60 years’ın özellikleri Boyu: 45 metre 72 cm Genişlik: 8 metre 30 cm Kamara: 4 ana Motor: 2*650 Seyir hızı: 11 knot Maksimum hız: 13.2 knot Yelken alanı: 1030 metre Fiyatı: 7 milyon Euro İçinde: Jet ski ve 3tekerlewkli motosiklet park alanı var. İskelede bir jakuzisi de var. Mürettebat için de 3 kamaraya sahip. Rüşvet bile masum Uyuşturucu ticareti iddialarının yolsuzluktan çok daha vahim olduğunu vurgulayan Aksünger, dönemin rüşvetten suçlanan bakanlarının uyuşturucu konusunda bilgi sahibi olduğunu düşünmediğini dile getirdi. Aksünger, “Dönemin suçlanan bakanlarının uyuşturucudan haberdar olduklarını sanmıyorum. Aldıkları iddia edilen rüşvet, bu konunun en masumane tarafı. Ancak uyuşturucu meselesinin ciddi şekilde araştırılmaya ihtiyacı olduğu kesin” dedi. l İZMİR lirtildi. Lüks yat, aynı yıl Monaco’daki Yat Show’unda da sergilenmiş. Çelikten inşa edilen teknenin gövdesi ve üst binasının Bodrum’da, iç yerleşi mi ve donanımının ise İstanbul Tuzla’da tamamlandığı ve mega yelkenlinin tasarımında tamamen Türklerin imzasının olduğu ifade edildi. Teknenin tasarımında Alparslan Tekoğul, sistem ve mekanik tasarımında Metin Türe’nin imzasının olduğu; proje çizimleri ve donatımının Form Yat Design, arma tasarımının Velena Mast, iç tasarımının ise iç mimar Dara Kırmızıtoprak tarafından yapıldığı kaydedildi. Kıç güvertesinde tavandan açılan televizyon ve dönerek bara dönüşen dolap, yine kıç havuzlukta gösterişli elips masa görülüyor. Yat ile ilgili en çok merak edilen özelliği, adının “60 Years” olması. Sarraf’ın göğsünde de “Yıl 60” adlı bir dövme bulunuyor. Gündeş’le evlenirken “60 yıl hiç ayrılmayacağız” sözüne istinaden yaptırdığı, “60 Yıl” yazısının Sarraf’ın’ın evinin kapısında ve teknesinin üzerinde de yer aldığı da belirtiliyor. l İSTANBUL/ Cumhuriyet İhbarlarınız için: [email protected] Kod adı: Dün yediğin hurmalar ÖNCE Geçici hükümet, çelişkili açıklamalar eşliğinde sınır ötesi operasyonları düzenledi, sosyal medya çalkalandı. SONRA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle