10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Temmuz 2015 yorum TASARIM: BETÜL BERİŞE 18 erör belasını ülkeye AKP iktidarı sardı. 7 Haziran’da sanki iktidarı kaybetmemişler gibi, Cumhurbaşkanlığı liderliğinde yeni sorunları yüklüyorlar ülkenin sırtına. Küresel güçlerin isteği doğrultusunda yeni maceralara, belirsizliğe sürükleniyoruz. Şehit cenazeleri geliyor yeniden, ölüm tırmanıyor, yollar kesiliyor, karakollar basılıyor, toplumda gerilim, kaygı ve korku tırmanıyor... Toplumsal bellekten silindi ama iktidara geldiklerinde PKK’nin terörist eylemleri geriletilmiş, neredeyse sona ermişti. T THY uçmuş! azetelerde zaman zaman yayımlanan reklam kokan haber ve yorumlara inanırsanız, AKP döneminde gelen yöneticiler THY’yi uçurdu, uçurdu; bir dünya markası yaptı. Şimdi, yolculardan gelen yakınmalardan hareketle o uçmuş dünya markasının uygulamalarından birkaç örnek verelim: Hostesler ve diğer görevliler sendikal eylemlerinde onları tek destekleyen işçiler olmasına karşın özellikle yurtdışında çalışan işçilerin yoğunlukta olduğu uçuşlarda, yolculara iyi davranmıyor, yardımcı olmaktan çok tersliyorlar. Birkaç kez uyarılmalarına karşın yolculara su bile vermekten kaçınıyorlar. G Yolcular, bir tek yer servisine adeta tıkıştırılıyor. Servis sürücüleri, araçlarında insan olduğunun ayrımında bile değil, araçlarını savura savura götürüyorlar. 22 Temmuz günü Frankfurtİstanbul uçuşu 2 saatten fazla gecikti. Aynı gün, Zürihİstanbul uçuşu da 1 saat gecikti. Üstelik uçakta, uçuş güvenliğine uyulmadı. Yolcular, ayakta birbirleriyle söyleştiler, koridorda dolaştılar. Çantaların konulduğu üst dolaplar açık bırakıldı. Kabin görevlileri bütün bunlara seyirci kaldı ve herhangi bir uyarıda bulunmadı. Yemek servisinde de aksamalar yaşandı. THY’nin uçtuğu filan yok. Müritleri uçuruyor. Küresel güçlerle, cemaatle ortaklık yaparak, olmadık kumpaslar ve davalarla, tezgâhlarla, bağımsızlığı savunan, “NATO’dan çıkalım” diyen subayları tasfiye ettiler önce. Ülkenin güvenlik gücüne darbe vurdular. Deniz Kuvvetleri eridi, krizdeki Yunanistan’ın burnumuzun dibindeki adaları işgalini seyrettiler. Kendilerinin başlattığı, MİT ve bürokrasiyi görevlendirdikleri, sahiplendikleri ve savundukları çözüm sürecini, şimdi kendileri inkâr ediyor... HHH Batı’nın Irak benzeri sözüm Gaflet Katarı!.. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Patlatan ortam uruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ü, daha 20 yaşındayken kendisini, hemen hemen aynı yaştaki çocuklarla birlikte öldürecek kadar nefret dolu kılan ortamı kısaca özetleyebiliriz: S Aydınlanmaya sırtını dönmüş eğitim sistemi, koruyucu sosyal devletten uzaklaşma, tüm uygar özdeşleşme simgelerinden kopuş, bileylenmiş bireyciliğin yarattığı sevgisizlik, kader olarak algılatılan yoksulluk, gelecek karartan işsizlik, yaşamın anlamsızlığını dillendiren yobazlık, en yakın arkadaştan ülke yöneticilerine değin öfkeli ve suratsız rol modelleri, pohpohlanan dogmacılık ve “kininin davacısı ol” diyen kıyıcı bir öğreti... Sonuç: Patlayan bir beden! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Suruç’un önü ve arkası nlü İngiliz Türkolog ve Oryantalist Dr. Andrew Mango, 1996’daki ilk PKK canlı bombası sonrasında İstanbul’da karşılaştığımızda şöyle dedi: “Erol, artık işin rengi ve derinliği değişmeye başladı; Kürt siyasi hareketi terörle birlikte at başı gidecek, Türkiye yeni gelişmelere gebe, PKK çıtayı yükseltiyor.” Erbakan’ın 28 Şubat’ta tasfiye ettirilmesi, 2002’de Ecevit iktidarının içerden torpillenmesi, AKP’nin gelişi, BOP ve Kürdistan projelerinin terör ve siyaset ayaklarının birlikte geliştirilerek uluslararası hale dönüştürülmesi, art arda geldi. Bölgenin ve Türkiye’nin, “Kürtçü ve radikal İslamcı örgütlerin savaş alanı” haline getirilmesi, 50 yıl önceki “Yeşil Kuşak”ın ve El Kaide’nin asimetrik sonucu olarak Ortadoğu’yu allak bullak etmesi. Radikal İslamcılarla “Kürdistancıların” bugün karşı karşıya gelmeleri (getirilmeleri). Doğal olarak, Batı’nın ve çağdaş dünyanın, “radikal ve cihatçı İslamcılara karşı, kim savaşırsa savaşsın onun yanında yer almaları”. Özellikle de “solun”, bu duruşta başı çekmesi. PKK ve Öcalan’ın bu yolla küresel rüzgârları arkasına alması. Ü İklim eylemi klim İçin, Ben de Varım!” kampanyası, bu yıl Türkiye’nin başkanlığında 1516 Kasım’da toplanacak G20 zirvesi öncesinde, “İklim krizinin sorumlusu G20 Antalya’da, çözüm arayanlar İstanbul’da” başlığı ile iklim forumu ve iklim yürüyüşü ile yürütülecek. İklim forumunda iki gün boyunca kırka yakın oturum yapılması, yüzden fazla “İ konuşmacının bu forumlarda konuşması amaçlanıyor. Ayrıca atölyeler, sanat etkinlikleri ile iklim hareketinin ve eylemcilerin buluşması, tanışması ve hareketi birlikte büyütmesi hedefleniyor. İklim forumuna katılmak isteyenler, 1 Eylül’e değin http://iklimicin.org/forumbasvuru/ bağlantısındaki katılım formunu doldurup [email protected] adresine posta atabilirler. Doğrular ve yanlışlar Kan çarkı ömürgeci, İran ile anlaştı, Esad’ı indirmekten vazgeçti. Enerji kaynakları için kendi karıştırdığı bölgede artık “istikrar” zamanıydı. Kendi yaratıp kullandığı örgütleri (tasfiye değil) cezalandırmak gerekiyordu. Tıpkı, 1. Dünya Savaşı öncesi Avusturya tahtının veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ın Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip S tarafından öldürülmesi gibi bir bahane bulunmalıydı. Bir çocuk, diğer çocukları paramparça etti. Öldüren ile öldürülen, öldürtenin gerekçesi oldu ve o gerekçeye dayanarak öldürenleri izin verdiği ölçüde öldürttü. Öldürttüğü öldüreni, işine geldiği zaman yeniden öldürtmek üzere kullanacak çünkü. Sömürgecinin kan çarkı bu. Suruç’ta radikal İslamcıların yaptığı bir insanlık suçudur, bir katliamdır. İnsanlıktan, hukuktan, uygarlıktan yana olan herkesin buna karşı “dur” demeleri gerekir. Ancak bu insanlık duruşu, diğer örgütsel katliamları ve insanlık dışı eylemleri meşru gösterecek bir örtü ya da bir araç olarak kullanılmamalıdır. Bunu yaparsak “bir suça karşı çıkarken başka örgütlü terör hareketlerini yok saymış oluruz”. O zaman haklı duruş içindeki solcular, dincilere ses çıkarmayan, onların eylemlerini göz ardı eden kesimlerin durumuna düşmüş olurlar. Bu, bir kaos ortamı yaratır ve herkes bunun altında ezilir. Dr. Andrew Mango’nun 1996’da Türkiye için öngördüklerinde “bütün kumpaslar ve senaryolar” yer alıyordu. Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin yeniden dizayn edilmesi için Ergenekon da Balyoz da düşünülmüştü. Demokrasiden, çağdaş Ergenekon ve Balyoz uygarlıktan ve laik bir Türkiye’den yana olan akademisyenler, gazeteciler, askerler, iş çevreleri, işçi çevreleri, sol çevreler, hatta sanat çevreleri tasfiye edilmeliydiler. Bugün “getirildiğimiz noktada” radikal dincilerin karşısına kim çıkmış ya da çıkarılmıştır; Kürdistan (ve Kobani) üzerinden Kürtçü ya da enternasyonalist solcular, Hatta laik ve demokratik kimi çevreler. Oysa 2008’den beri, çağdaş hukuk düzenini, anayasayı ve kanunları, Avrupa tarzı yaşam biçimini, Atatürkçülüğü savunan çevreler Ergenekon ve Balyoz’la tasfiye ettirildiler. Bir Ergenekon mağduru olarak bu kumpas ve operasyonları bire bir yaşadım ve halen de yaşamaktayım. Daha önce de Bıçak Sırtı köşemde defalarca belirttiğim gibi, Ergenekon ve Balyoz kumpasları Kürdistan’a ve bölgenin sınırlarının ve yapısının değiştirilmesine endekslidir. Ve adım adım ilerlemektedir. Kuzey Suriye’deki Kürt kantonu, Kuzey Irak’taki Kürt devleti gibi bağımsız olma yolundadır. ABD ile İncirlik için yapılan son anlaşma, 1991 Çekiç Güç anlaşmasının devamı niteliğindedir. Çekiç Güç Kuzey Irak’ı “halletmişti”. Yeni anlaşma Kuzey Suriye Kürt kantonunu halledecek; Kuzey Irak’tan Kürt koridoruna adım adım... ona demokrasi adına giriştiği Suriye operasyonu, başımıza IŞİD belasını, Kürdistan sorununu sardı. ErdoğanEsad kankalığı, küresel güçlerin girişimiyle bir günde düşmanlığa dönüştü, unutmadık. Rusya, Çin ve İran’ın direnişiyle karşılaşan Batılı küresel güçler, papucun pahalı olduğunu görünce çekildiler, yumuşadılar birden. Bizde kraldan çok kralcı olanlar, yeni Osmanlıcılar, Suriye’de Emevi Camisi’nde üç ayda namaz kılacakları hesabı yapanlar, tek başına kalakaldılar cascavlak. BOP eşbaşkanlığı, İslam âleminin lideri, Sünni dünyasının halifesi, Arap Baharı’nın önderi derken 2 milyon Suriyeli göçmen girdi ülkeye. Ne uğruna. Esad gitsin diye... Esad gitse ne olur, gitmese ne?.. Gitmediğinde ne olduğunu şimdi yaşıyoruz, iktidarın başımıza sardığı sorunun ceremesini hep birlikte çekiyoruz. Birkaç bin mülteciyle Esad iktidarını göçerteceklerini sananlar, yanlış hesap yaptılar. Devasa bir yükü sırtımıza sardılar... HHH MİT TIR’larını, lojistik destekleri, IŞİD saflarına katılmak isteyen yerli ve yabancılara yol verdiklerini, başlangıçta kafa kesen, tecavüz edenlere terörist bile diyemediklerini unutmuş görünüyorlar. Sınırların delik deşik olmasını unuttukları gibi... Devran döndü, sıkıştılar. Üstelik sözleri, tutumları belgelere geçmişken şimdi “DAİŞ’i terörist ilan eden ilk ülke biziz” diye akıl almaz bir pişkinlik sergiliyor o takım. Kafa kesenleri, insanları eşcinsel diye apartmanlardan atanları, kadın pazarı kuranları, tecavüzcüleri terör örgütü diye adlandıramamışlardı aylarca. Sonuçta iş katliam boyutuna ulaşınca, Batılılar yüklenince kerhen terör örgütü oldu. Hâlâ IŞİD diyemiyorlar. Adamlar açıkça “İslam Devleti” adını kullanıyor oysa. Neyi örtmek, kapatmak, gizlemek istiyorlar? Bu örgüt Müslüman mı gerçekte? HHH Şimdi yalandan hort zort çektikleri küresel güçlere, yeniden boyun eğildi. Suriye’de tampon bölge dayatmasından vazgeçildi, İncirlik açıldı. İktidarda kalmak uğruna ülke kaosa sürükleniyor. Demek ki ödenecek hesap çok büyük. Gel gör ki kuzu muhalefet, önünden geçip giden katarları izlemekle yetiniyor hâlâ... 27 TEMMUZ 2015 SAYI: 32800 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.58 03.49 04.04 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.48 13.1 8 17.12 05.35 13.02 16.54 06.02 13.29 17.21 Akşam 20.35 20.17 20.36 Yatsı 22.15 22.5 4 22.17 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle