10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 24 Temmuz 2015 haber EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 4 w ürkiye kaos içinde. T IŞİD bombaları 31 can aldı, peş peşe şehit Kızıma söyledim o evi satacak Ülke savaşta, bakan nerede? Çavuşoğlu ne yapıyor dersiniz? Çarşamba günü gittiği Kırgızistan’da gezip tozuyor, şerefine kurulan Kırgız sofralarını süslüyor, bol bol kımız içiyor. Düşük hükümetin düşük bakanından bu kadar... taşehir Belediye A Başkanı Battal İlgezdi ve eşinin sahip olduğu çok ‘Yurta barış dünyada barış’ umhuriyet’in dış politikasına uzun yıllar rehberlik etmiş bu sloganı ne zaman anımsasam aklıma bir olay gelir: 1985 yılında, artık tarihe karışmış olan Sağmalcılar Hapishanesi B Blok merdiven altında, Barış Derneği üyesi bir grup aydın, gazeteci, yazar, sanatçı, mahkemeye gitmek üzere sevk zincirine vurulmakta olduğumuz sırada, gözüme duvardaki şu yazı ilişti: “Yurtta Barış, Dünyada Barış. M. Kemal Atatürk.” Arkadaşlara gösterdim, toplu bir kahkaha patladı. Çok sözü edilen, ama az anlaşılan bu deyişin ifade ettiği gibi, misakımilli sınırları içinde ne kimseden toprak talep eden, ne de kendisinden talepte bulunulmasını kabul eden Türkiye’nin bu laik politika çerçevesinde, Ortadoğu’ya bakışı, tıpkı içeride olduğu gibi, her türlü dini mülahazadan arınmış, mezhepler üstü bir yaklaşımın ürünüydü. HHH Başka türlü bir yaklaşım, feci sonuçlar doğurabilirdi. Doğurdu da. Bölge diktatörlerini, demokrasi getiriyorum diye temizleme iddiasında olan emperyalist güçlerin, mezhepler çekişme ve çatışmalarının taraflarını destekler tavırları, yalnızca bölge halklarını kandıran büyük bir yalan olmakla kalmıyor, aynı zamanda emperyal politikaların sahiplerinin umduğu sonuçları da doğurmayarak, onları da değişik tutumlara zorluyordu. Lafı uzatmaya gerek yok. Bölgeye demokrasi getirmek sahte iddiasıyla ortaya çıkmış ABD’nin, Irak ve Suriye’deki politikalarının doğurduğu sonuçlar ortada. Irak halkı Saddam Hüseyin rejimini bile mumla arıyor. Suriye Sünnilerinin bir bölümü, en büyük zulmü IŞİD sultası altında yaşıyordu. Bölgede, Sünni Şii çatışmasından kendi lehine dengeler çıkaracağını umarak, Sünni cepheyi çatışmaya teşvik eden ABD de sonunda İran karşıtı tutumunu yumuşatmak gereğini hissediyor ve Irak ile Suriye’de Saddam ve Esad olduğu için demokrasi olmadığını sananlar, aslında Saddam ve Esad rejimlerinin bu ülkelerin demokrasi üretemeyen yapılarının sonucu olarak neden değil, sonuç olduğunu nihayet görüyorlardı. HHH Başta itiraf etmese de, Cumhuriyet’in tüm kurum, kural ve kavramlarını tasfiye amacıyla iktidara gelmiş olan AKP, laik yurtta barış dünyada barış ilkesini de rafa kaldırıp, Ortadoğu’nun mezhepçi rekabet ortamına, ümmetçi bir zihniyetle kafadan balıklama daldı, ham hayal bir “Osmanlı” tutkusuyla, hemen İhvan gözlüğüyle, politika izlemeye, saflar arasında kendi mezhebiyle, meşrebine en uygun yerde konumlanmaya çalıştı. Böylece AKP Türkiye’yi kısa süre içinde bölgedeki bütün çekişmelerin olumsuz sonuçlarını bağrında taşıyan, her türlü tehlikeli etkiye açık bir ülke haline getirdi. IŞİD’in herkesi dehşete düşüren son Suruç olayına böyle vardık. Türkiye böylece, IŞİD’in kol gezdiği belli başlı ülkelerden biri haline geldi. Bu durumdan kurtulmak, ancak devleti IŞİD kafaların elinden kurtarmakla olur. Türkiye’nin bölgede tekrar saygınlık kazanması ise, laik “yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin yeniden dış politikanın temeli haline gelmesiyle mümkündür. C polis haberleri geliyor. Dün de IŞİD ateş açtı, bir astsubayı şehit etti, 2’sini yaraladı. Ülke savaşın eşiğindeyken Dışişleri Bakanımız Mevlüt sayıda ev tartışma konusu. Mahkemeye başvurdular “soruşturun” bizi dediler. Soruşturmanın sonucunu bekliyoruz, takipçisiyiz. Bunlar konuşulurken İlgezdiler’in çok sayıda dairesinin olduğu Buz Residence’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızının da dairesi olduğu ortaya çıktı. Kemal Bey iddialara “Onlar alın teriyle kazandılar” diye yanıt vermişti. Aradan zaman geçti. Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi’ye konuştu. Selvi o konuşmayı şöyle yazdı: Her sorumuza cevap verdi. Hatta kızının eviyle ilgili konuyu kendisi açtı. İstanbul’daki bir evini satıp, kızına küçük bir ev aldıklarını anlattı. Sonunda da, “Kızım o evi sat dedim” dedi. Liderlerin ve çocuklarının mal varlıklarındaki anormal artışlar her zaman dikkat çeker ve haber olur. Ama ben siyasetin eşler ve çocuklar üzerinden bir karalama kampanyasına dönüştürülmesine karşıyım. Siyasete ilişkin en büyük kırmızı çizgim. Eşler ve çocukların bu kavgaya malzeme edilmeleri. Böyle yazmış Selvi. Gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun geçen yıllarda malvarlığında gözüken İçerenköy’deki ev son beyanda gözükmüyor. Muhtemelen onu satıp kızına o ev için yardım etti. Iyi de Kılıçdaroğlu bunu açıklamak için niye bu kadar bekledi? Gemi çarpan Süslü Yalı Kenan Doğulu’nun yalısı Sezen Aksu’nun yalısı Türk halkının tenis sevgisi u fotoğrafı B Anadolu Ajansı muhabiri Salih Zeki Fazlıoğlu önceki gün çekti. İstanbul’da devam eden “TEB BNP Paribas İstanbul Cup” Uluslararası Kadınlar Tenis Turnuvası’nda bir tribün görüntüsü. Tek seyirci var, o da telefonuyla ilgili. Aslında dünyaca ünlü tenisçiler var turnuvada ama afta başında bir kuru yük gemisi, Kanlıca’da Boğaz’ın “Süslü Yalı”sına çarptı. 1.5 asırlık yalının sahipleri, kazayı ucuz atlattı, sadece evin bir köşesinde hasar oluştu. Hatta bir kaptan, “Yalının önünde deniz sığ olduğu için gemi karaya oturdu, yoksa Rıza Sarraf’ın yalısını teğet geçmiş H yalıyı tümden yıkardı” dedi. “Süslü Yalı”, şarkıcı Sezen Aksu’nun “Kırmızı” yalısı ile komşu. Üstteki fotoğraf bakarsanız, iki yalının birbirlerine ne kadar yakın olduğunu göreceksiniz. Ve daha ilginci, “politikacıların önüne yattıkları işadamı” olarak bilinen Rıza Sarraf’ın, eşi Ebru Gündeş’le oturdukları yalı da yine aynı yerde, bir iki yalı güneyde. İkiz yalıyı asansörle birleştirip, bir de kaçak kat çıkan Rıza Sarraf da kazayı ucuz atlattı yani. Alimallah gemi Rıza Sarraf’ın yalısına çarpsa, belediye yıkım ekiplerine iş kalmazdı. ilgi gösteren seyirci yok. Turnuvanın yapıldığı tenis kortlarının İstanbul kent merkezine çok uzak olması da bir dezavantaj tabii. Saray’dan yalanlama Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Bilal ve Sümeyye Erdoğan’ın DAEŞ ile ilişkili olduğu yönündeki iddialar Türkiye’ye karşı yürütülen karalama kampanyasının bir parçası olup tümüyle yalandır” denildi umhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, Bilal ve Sümeyye Erdoğan’ın DAEŞ ile ilişkili olduğu yönündeki iddilar yalanlanarak; “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, oğlu Bilal Erdoğan’ı ve kızı Sümeyye Erdoğan’ı, DAEŞ ile ilişkili göstermeye çalışan ve son günlerde ahlaksızca piyasaya sürülen mesnetsiz iddialar da, Türkiye’ye karşı yürütülen karalama kampanyasının bir parçası olup tümüyle yalandır” denildi. C ‘İddialar asılsız’ Açıklamada, “Türkiye ile DAEŞ arasında ilişki bulunduğu izlenimi uyandırmak için algı operasyonları yapıldığı” kaydedilerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocukları ile ilgili iddialarında bunun bir parçası olduğu vurgulandı. Erdoğan’ın çocukları ile IŞİD arasında ilişki olduğu yönündeki iddiaların mesnetsiz olduğu belirtilerek; “Bu tür iftira ve yalanlara aracılık etmek, gazetecilik etiğiyle bağdaştırılamayacağı gibi kişilik haklarına da aleni bir saldırı niteliği taşımaktadır” denildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullandı: “Cumhurbaşkanımız Sayın Re Davutoğlu’nun iki siyah çantası ürkiye’nin IŞİD ile ilk çatışması Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “devlet günü” görüşmeleri çerçevesinde temaslarının devam ettiği sırada yaşandı. Davutoğlu, önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile daha sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile görüştü. Ancak bu görüşmeler de her hafta yapılan rutin görüşmelerden daha uzun sürdü. Davutoğlu Fidan ile yaklaşık 1 buçuk saat, Özel ile de yaklaşık 2 bu T çuk saat boyunca bir araya geldi. Davutoğlu daha sonra Çankaya Köşkü’nde özel güvenlik toplantısı düzenledi. Yaklaşık 2 buçuk saat süren toplantıya Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Sabahattin Öztürk, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Jandarma Genel Komu tanı Orgeneral Abdullah Atay, Başbakanlık Müsteşarı Kemal Madenoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Başbakanlık Başmüşaviri Hatem Ete, Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanı Kemal Ökem ve Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz katıldı. Toplantıdan paylaşılan fotoğraflarda Davutoğlu’nun hemen yanında yerde duran iki siyah çanta, Özel’in yanında duran bir büyük siyah çanta dikkat çekti. Güvenlik toplantısından sonra yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “Çok sayıda sivil vatandaşımızın ölmesine ve güvenlik görevlilerimizin şehit edilmesine neden olan menfur saldırılara karşı alınan tedbirler gözden geçirilmiştir. Kamu düzeni ve ulusal güvenliğimizin muhafazası için her türlü tedbirin titizlikle uygulanmaya devam edilmesi ve gereken diğer önlemlerin ivedilikle uygulamaya konulması kararlaştırılmıştır” ifadeleri kullanıldı. cep Tayyip Erdoğan’ı, oğlu Bilal Erdoğan’ı ve kızı Sümeyye Erdoğan’ı, DAEŞ ile ilişkili göstermeye çalışan ve son günlerde ahlaksızca piyasaya sürülen mesnetsiz iddialar da, Türkiye’ye karşı yürütülen karalama kampanyasının bir parçası olup tümüyle yalandır. Vatandaşlarımızın da canına kast eden terör örgütü DAEŞ’e karşı Türkiye’nin öteden beri kararlı biçimde mücadele vermekte olduğu gerçeği, hiçbir surette örtbas edilemez. ” l Haber Merkezi Onur Kılıç’a yeni dava zmir’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanıp daha sonra tahliye edilen, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Parti Meclisi Üyesi Onur Kılıç ve Birleşik Haziran Hareketi üyesi 8 kişi hakkında, adliye önünde yapılan basın açıklamasında Cumhurbaşkanı’na hakaret içeren slogan attıkları iddiasıyla, 1 ila 4’er yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Onur Kılıç, İzmir’de geçen ocak ayında katıldığı eylemde Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle 13 Şubat’ta tutuklandı, 13 gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. İzmir 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde geçen 4 Mayıs’ta yapılan duruşma öncesinde, Birleşik Haziran Hareketi (BHH) üyesi bir grup, basın açıklaması yaptı. Grup, basın açıklaması yapılırken iddiaya göre Cumhurbaşkanı Eroğan’ı suçlayan ve hakaret içeren sloganı attıkları iddiasıyla 1 ila 4’er yıl hapis cezası istemiyle yargılanmaları için İzmir 19’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Davanın görülmesine önümüzdeki 13 Kasım’da başlanacağı belirtildi. l İZMİR / DHA İ anlıurfa Suruç’ta yaşanan patTwitter’dan açıklamalarda bulundu. lamayla ilgili olarak yaptığı Yüksekdağ şöyle yazdı: “Suruç’ta açıklamada “Ölenlerin içerisinde ne katledilenler HDP’li ve sizin olamabelediye yöneticilerinden ne HDP il yacağınız kadar insandı. Ama bunu ve ilçe yöneticilerinden bir kişi var. anlamak için de bir miktar insanlık Bunların o topluluk içine özel olagerekiyor. rak sokulmadığı uzakta kalBen de soruyorum; her gün dıkları ayrıca bir istihbarat canımızdan can koparken tokonusu. Bütün bunların cepunuzun içinde neden bir invabını bulacağız” ifadelerisan yoktu?... Ellerinde kitaplani kullanan Hükümet Sözrı, fidanları, oyuncaklarıyla gecüsü ve Başbakan Yardımlen çocuklara kıyabileceklerini cısı Bülent Arınç’a, HDP düşünemedim.Düşünemedik! Eş Genel Başkanları SelaKeşke orada olsaydım! Onhattin Demirtaş ile Figen larla birlikte değil,onların yeriBülent Arıç Yüksekdağ’dan yanıt geldi. ne ölseydim. Neden HDP eş genel başkanı ve vekilleri ölmedi di‘Üzme kendini’ yen insan müsveddeleri bizi ya kurban ya da katil ilan etmezse mutlu HDP lideri Demirtaş twitter üzeolmuyor. rinden verdiği yanıtta “Merak etKimsenin kurban yada katil olmame, hepimiz bir gün eninde sonundığı bir yaşamı hayal bile edemiyorda ölenler arasında olacağız. Üzlar. Ama bizler bu hayalin gerçeğe me kendini” ifadelerini kullandı. giden köprüsüyüz.” Öte yandan, HDP’nin diğer Eş Gel Haber Merkezi nel Başkanı Figen Yüksekdağ da ‘Merak etme hepimiz ‘Mevcut hükümetle’ seçim senaryoları bir gün öleceğiz’ Ş KP’de bir koalisyon hükümeti kurulması durumunda erken seçime nasıl gidileceği üzerine hesaplar yapılıyor. Parti kulislerinde, CumhurbaşkaEMİNE nı Tayyip Erdoğan’ın seçim KAPLAN hükümeti kurması yerine TBMM’den seçim kararı çıkarılarak mevcut hükümetle seçime gidilebileceği konuşuluyor. AKP ile CHP arasında koalisyon müzakerelerinin iki partinin de heyetlerini tamamlamasının ardından gelecek hafta başlaması bekleniyor. Heyetlerin görüşmeleri tamamlamasının iki haftayı bulacağı belirtiliyor. AKP’nin görüşme takvimini olabildiğince zamana yaydığı gözlenirken, bunun bir hükümet kurulamaması durumunda parti açısından en uygun zaman ve zeminde erken seçime gidilmesi hedefini içerdiğine dikkat çekiliyor. Kulislerde, AKP’nin diğer parti A lerle hükümet gücünü paylaşarak seçime gitmek yerine erken seçim kararını TBMM’den çıkararak mevcut hükümetle sandığa gitme yolunu tercih etmek istediği kaydediliyor. Seçim kararı için partilerin yasa önerisi vermesi, yasa önerisinin de TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesi gerekiyor. AKP ise, bugüne kadar uygulanan bu team ülden farklı olarak komisyon süreci devre dışı bırakılarak doğrudan TBMM Genel Kurulu’ndan grup önerisi ile seçim kararı çıkarılabileceğini düşünüyor. AKP’de, yasayla erken seçim kararı alınacak olsa bile bunun komisyon ve genel kurul aşaması dahil 3 günlük bir mesaiyle çözülebileceği dile getirilirken, diğer siyasi partilerin “erken seçime” muhalefet etmesi beklenmiyor. lANKARA/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle