13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Temmuz 2015 haber 6 Yamyassı Ada Türkiye bir IŞİD devletine dönüşür mü? H Birkaç yıl öncesine kadar sadece kuş seslerinin duyulduğu Yassıada’da artık dozerlerin gürültüsünden geçilmiyor. Turizme açmak uğruna Yassıada’nın tarihi dokusunu dozerle katlettiler. Adnan Menderes’in kaldığı blok ve Doğu Roma İmparatorluğu’na ait prens mezarları ve kilise yerle bir edildi 1 970 yılından beri 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit, III. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak belirlenen Yassıada’da otel ve kongre merkezi uğruna tarih yokediliyor. Yıllardan beri Anıtlar Kurulu koruması altında bulunan Yassıada’nın önce doğal, tarihi ve arkelojik Sit olMİYASE ma statüsünü orİLKNUR tan kaldıran hükümet, “Yassıada Projesi” adıyla adayı imara açmasından sonra iş makineleri önce Adnan Menderes ve arkadaşlarının 464 gün tutuklu kaldığı binayı yıkarken, daha önce varlığı bilinmeyen ve Doğu Roma İmparatorluğu dönemine ait kilise, zindan ve prens mezarları da dozerlerle tahrip edildi. Kiliseden çıkarılan büyük çanın ise akıbeti bilinmiyor. Kazılarda 4. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’na ait olan kilise de ortaya çıktı. 2011 yılına kadar Hazine mülkiyetinde olan Yassıada ile Sivriada Hazine mülkiyetinden çıkarılıp Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Müdürlüğü’ne tahsis edilince adım adım yapılaşmaya açıldı. Turizm ve Kültürel Tesis alanı olarak “YapİşletDevret” modeliyle TOBB’a tahsis edilen bu iki adada, otel, müze, konferans salonu ve otopark yapılması için 13 Mayıs 2015’te temel atma töreni yapıldı. Törende konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “ Yassıada ve Siviriada’daki hatıralar muhafaza edilecek. Sivriada ve Yassıda burada yaşananlarla yaşayacak. Buradan izler silmeyeceğiz, aksine yaşatacağız. Tarihi doku itibariyle Bizans’tan kalan tarihi kalıntılar da muhafaza edilecek ve tarihi dokuya zarar verilmeyecek” sözü TOBB’a verildi nü vermesine karşın Yassıada’ya giren iş makinelerı Menderes ve arkadaşlarının tutuklu kaldığı binaları yerle bir ederken zeminde yapılan hafriyat çalışmaları sırasında ortaya çıkan 4.yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’na ait zindanlar, kilise ve prens mezarları da tahrip edildi. Adalar Belediyesi’nin yaptığı itirazları dikkate alınmadığı gibi yapılan plan değişiklikleri ile adaların kayalık bölgeleri ve iskeleleri de dahil olmak üzere tamamı yapılaşmaya açıldı. Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’na uyulmaksızın yapılaşmaya açılan Yassıada Projesi’nde sadece Adalar Be lediyesi değil Kültür Bakanlığı’na bağlı Kültür Varlıkları Koruma Kurulu da bypass edildi. Mesa, Yassıada ve Sivriada’da yapılacak otel ve kongre merkezi projelerinin müteahhitlik görevini üstlendi. Yassıada ve Sivriada projeleri ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne başvuran CHP’li Adalar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Avedis Kevork Hilkat, “yürütülen planlama, projelendirme, ihale, ruhsat, yer teslimi gibi süreçler tamamen Belediyemiz bilgisi hari ‘Kiliseme dokunmayın’ cinde, büyük bir gizlilikle yürütülmüş ve sürece müdahale etme imkânımız tümüyle ortadan kaldırılmıştır” diyerek yapılan proje ve düzenlemelerin yasalara, koruma, ilke,yöntem ve tekniklerini aykırı olduğu gerekçesiyle yapılaşmanın durdurulmasını istedi. Gazetemize yaptığı açıklamada Hilkat şunları söyledi: “Bu kalıntılar insanlığın ve dünya medeniyetinin ortak mirasıdır. Zaten bir avuç azınlık kaldık burada. Kiliselerimizin büyük çoğunluğu tahrip edildi. Bari bu kiliseye ve zindanlara dokunmayın. Arkeologlar gelip incelesin. Ben kilisemi ve çanımı istiyorum.” emen yukarıdaki soruyu ortaya atalım.. Yok daha neler, demeyin. Böyle bir olasılığın olup olamayacağını düşünün önce. Türkiye’den bir IŞİD devleti çıkar mı bilmiyorum, ama denenme olasılığı var. Hatta şöyle mi desek: Türkiye bunun deneyi içinde... yaşadıklarımızı ve yarın yaşamaktan korktuklarımızı bir de bu açıdan düşünün. Şimdi gerekçelerime geçiyorum. 1) 45 yıldır ülkemizde yoğun bir köktendincilik/ IŞİD ve El Kaide faaliyeti var. İnternet siteleri var, Türkçe; örgütlenmeleri var. Türkiye’den 10 bin kişi Irak’a ve Suriye’ye gitti savaşmak için. Potansiyel müthiş. Bir o kadar, hatta daha fazlası gider savaşmaya. AKP iktidarının “IŞİD’le dostluk” politikaları, bu örgütlerin rahat, yaygın çalışmalarına fırsat verdi. Düşünün, bu örgütler bu ülkenin yurttaşlarını pek çok yöntemle kandırıyor, inandırıyor ve ihraç ediyor. “Serbest piyasa”nın da böylesi! Ülke tam bir lojistik desteğe dönüşmüş. Para, adam, düşünce, örgütlenme.. Bir silahlı gizli örgüt, bundan daha fazla ne isteyebilir! Dünyanın hiçbir ülkesinde bu rahatlığı, kolaylığı bulamaz. 2) Sadece bu kadar değil. IŞİD ülkemizde de kalıcı örgütlenmeye gitmiştir. Bu, iki açıdan onlar için önemli: a) Bir Müslüman ülke olarak Türkiye’yi de “İslami cihat” coğrafyası içine sokmak; yakın gelecek için ülkede mevzi güçlendirmek. 10 bin kişiden 7 bini IŞİD’e gönderilebildiyse, ülkemizde cihat için de büyük bir potansiyel insan kitlesi ve örgütlenme yarattılar demektir; b) Suriye’de İslami Devleti (IŞİD) kuruluşu için Türkiye’yi kullanmak. Gerekirse geniş kitlesel eylemlerle, Türkiye’nin elini kolunu bağlamak. 3) RTE/Davutoğlu’nun düne kadar IŞİD’e sıcak politikalarının nedenini araştıralım. Bu nedenlerden şüphesiz ki ilki, Esad’ı devirmektir. Ama daha sonra Suriyeli Kürtler (PKKPYD) ile Türkiye’nin Güneydoğu ile ilişkisi, bütünleşmesi sorunu ortaya çıktı. AKP iktidarı, bu kez de IŞİD’i, Kürtlerin sınırımızdan Akdeniz’e kadar uzanan koridora egemen olabilme politikasını engellemek için kullanmaya başladı. 4) Peki, acaba RTE/ Davutoğlu’nun IŞİD ile ilişkisi, salt bu iki nedenden mi kaynak lanıyor? Bunun ötesi yok mu? İktidar geçmişte çok dillendirdi, Sünniler baskı altında; ülkede çoğunluk Sünni, ama Esad Şiizmi yönetiyor ülkeyi diye.. Katar Suudi ArabistanTürkiye Sünni aksı plan ve uygulamasını unutttuk mu. Yani “mezhepsel yakınlık”, AKP iktidarının IŞİD ve benzeri politikasında etkili değil miydi.. Evet, bu da var. Özellikle bu “mezhepsel yakınlık”, IŞİD’in ülkemizde yaygın faaliyetinde rol oynadı. 5) RTE/Davutoğlu ikilisinin, bizzat dillendirdikleri “yeni Osmanlıcılık”, Suriye ve Ortadoğu’yu “Osmanlı artığı” görme ve yeni bir “Osmanlı ümmeti” oluşturma politikasını da buna ekleyelim. 6) AKP’nin köktendinciİslamist kökleriye IŞİD arasında bir “ideolojik yakınlık” mı yok!. Bu partinin çevresindeki ideolojik İslamcılar, Türkiye’yi İslami ülkeye dönüştürme çabası içindeler. IŞİD’e olan yakınlıklarını çok sık dile getiriyorlar. Laik bir ülke mi yoksa bir IŞİD ülkesi mi, ikileminde seçenekleri açık. 7) AKP’nin ideolojik dini eğitim politikası ve İslamist örgütlere büyük maddi manevi desteği, ülkemizde “IŞİD’ci ruh” için uygun zemini yaratıyor her geçen gün. Muhafazakâr toplumsal zemin bu iktidar zamanında çok arttı, bu zeminde İslamcı cihatçılığı da kabul gören geniş bir kitle oluşmaktadır. 7) IŞİD’i “kan gövdeyi götüren örgüt” olarak görmeyin sadece. Orada bir devlet kurma söz konusu olduğunda, bunun yolu yordamı geçmişte hep böyle oldu. ABD “pratik düşüncesi” IŞİD’in normal bir devlet olduktan sonra dünyaya entegre olacağını tartışıyor, (http://haber. sol.org.tr/dunya/osiradaabdbasinindaisidfonksiyonelbirdevletedonusuyorcozumdismudahale123578) 8) Yani yanı başımızda bir Sünni cihat ülkesi kuruluyor. Bunun Türkiye için ne demek olduğunu, hangi güçlü eğilimleri doğuracağını, yukarıda sıraladığım maddelerle birlikte düşünün hele. Türkiye’yi çok zor zamanlar bekliyor, özetle... Tabii bir de PKK’nin ilan ettiği “yeni savaş” politikası var. Bunun Türkiye’de RTE’nin dayatacağı erken seçim üzerindeki etkilerini de hesaba katın.. Kürt Silahlı ve Siyasi Hareketi, IŞİD belasını nasıl kullanıyor sizce? B Zekeriya Öz hakkındaki davaya yetkisizlik kararı akırköy 5. Ağır Ceza bir bulgunun yer almadıMahkemesi, meslekğı, mevcut hali ile isnat ten ihraç edilen eski savedilen suçtan yargılama cı Zekeriya Öz hakkınyapma görev ve yetkisinin da, Dubai’de yaptığı tatiİstanbul Anadolu Ağır Celin masraflarını kendisiza Mahkemesi’ne ait oldunin ödediğine ilişkin belğu anlaşıldığından mahkege vermesi için 2 kişiZekeriya Öz memizin yetkisizliğine kayi azmettirdiği iddiasıyrar vermek gerekmiştir” la “basit tehdit” suçundan 2 yılifadelerine yer verdi. dan 5 yıla kadar hapis cezası isÖz hakkında, Dubai tatili mastemiyle açılan davayı yetkisizraflarının kendisi tarafından karlik kararıyla Anadolu Ağır Ceza şılandığına dair belge verilmeMahkemesi’ne gönderdi. Mahsi için 7 Ocak 2014 tarihinde Ali keme, verdiği yetkisizlik karaAğaoğlu’nun Ataşehir’deki bürında, “‘İddianamede gösterilen rosuna giderek Ali Demirhan ve suç yerinin Ataşehir olduğu, yiHalil İbrahim Demirhan’ı tehdit ne iddianame içeriği ve dosya edenleri azmettirdiği iddiasıyla 5 kapsamı itibarıyla atılı suçun Ba yıla kadar hapis cezası istemiyle kırköy adli yargı yetki alanında dava açılmıştı. işlendiği iddiasına işaret edecek İstanbul/Cumhuriyet Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda yüksek rütbeli subay yetersizliği had safhaya ulaştı YAŞ’ın sıkıntısı amiral eksikliği SERTAÇ EŞ A ğustos ayının ilk günlerinde toplanacak ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yeni komuta kademesinin belirleneceği Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki “amiral eksikliği” önemli konu başlıklarından biri olacak. Deniz Kuvvetleri’nde şu an tek oramiral olan Bülent Bostanoğlu, iki yıldır kuvvet komutanlığı görevini yürütüyor ve görev süresinin uzatılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Donanma Komutanlığı’nı yürüten Koramiral Veysel Kösele ise yargılandığı İzmir Casusluk Davası’ndan 2016 YAŞ’ına kadar beraat edemezse bu rütbeden emekliliği gündeme gelecek. YAŞ’ta oramiralliğe terfisi görüşülecek koramiral ise bulunmuyor. Ağustos’un ilk günlerinde toplanacak olan YAŞ’ın, son yıllar da olduğu gibi bu yıl da önemli gündem maddelerinden biri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olacak. Ergenekon ve Balyoz davalaBostanoğlu rı nedeniyle subay ve amiral kadrolarının büyük bölümünü kaybeden kuvvette, yetersizlik had safhaya ulaşmış durumda. Kuvvetin tek oramirali aynı zamanda kuvvetin komutanı olan Bülent Bostanoğlu. AKP hükümetleri dönemine kadar kuvvette sürekli iki oramiral bulunurken, davalar nedeniyle bozulan sistemin önümüzdeki dönemde de sürmesi bekleniyor. Kuvvette başka oramiral bulunmaması ve terfi edecek kimsenin de kalmaması nedeniyle Bostanoğlu’nun görev süresinin Süre uzatımı kesin uzatılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Kuvvetteki sıkıntı yalnızca oramiral düzeyinde değil bir alt rütbe olan koramiral düKösele zeyinde de yaşanıyor. TSK’nin Kara Kuvvetleri’nden sonra ikinci büyük kuvveti olan Deniz Kuvvetleri’nde yalnızca üç koramiral bulunuyor. Bunlardan halen Donanma Komutanlığı görevini yürüten Koramiral Veysel Kösele ise İzmir Casusluk Davası’ndan yargılanıyor. Kösele hakkındaki davanın sürmesi nedeniyle terfisi yasal olarak olanaklı değil. Casusluk davasının 2016 Ağustos ayına kadar sonuçlanmaması durumunda koramirallik rütbesinde bekleme süresi dolan Kösele’nin de önümüzdeki yıl emekliliği zorunlu olacak. Diğer iki koramiral Ha san Uşaklıoğlu ile Serdar Dülger ise en erken 2016 YAŞ’ında terfi sırasına girmeye hak kazanıyorlar. Deniz Kuvvetleri’nde Ergenekon ve Balyoz davaları nedeniyle çok sayıda subay ve amiral tasfiye edilmiş, Oramiral Nusret Güner ve Koramiral Atilla Kezek de bu davalara tepki göstererek istifa etmişlerdi. Kara Kuvvetleri’nin kadrosunda bulunan 9 orgeneralden ikisinin bu YAŞ’ta emekli olması bekleniyor. Genelkurmay Başkanlığı görevinde 4 yılını dolduran Orgeneral Necdet Özel ile rütbesinde 4 yılını dolduran Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay’ın emekliye ayrılmasıyla yerlerine iki korgeneral terfi edecek. l ANKARA İki yeni orgeneral CHP, aynı plakalı iki aracı sorguluyor İ stanbul Seyrantepe’de CHP ve MHP il binalarının 100 metre uzağında aynı plakada arka arkaya park halinde görülen araçlarla ilgili CHP Parti Meclisi Üyesi Yasemin Cankurtaran açıklamalarda bulundu. Cankurtaran il binası önünde yaptığı açıklamada aynı plakayı kullanan iki araç olduğunu ve bu araçlarda çakar lambası bulunduğunu belirtti. Araçlardaki plakanın Ankara’da bulunan bir Mercedes’e ait olduğunu ve araçlarla ilgili emniyetin bir bilgisi olmadığını vurguladı. Cankurtaran, “Eğer bu araçlar istihbarat servisine ait ise bunun sebebi güvenlik ise partilere bu konu hakkında bilgi verilmesi gerekir. Bilgi verilmeden dinleme yapılması hukuk dışıdır. Bu araçlar istihbarat servisine ait değil ise büyük bir güvenlik zafiyeti var demektir” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle