23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 18 Temmuz 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK 6 Alaçatı köpeklerinin değil Türkbükü’nün ahı tuttu atih Terim, Alaçatı’nın köpeklerinden çektiğini hiçbir şeyden çekmedi. Her şey, muhabir Öncel Öçizer’in “İmparator gariban sokak köpeklerine savaş açtı” haberiyle başladı. Haber önce internet sitesinden çıkarıldı. Sonra da muhabirin işine son verildi. Öziçer, “Eskiden böyle ses getiren bir yazı çıksa, ekip olarak havalarda gezerdik. Şimdi kovuluyoruz” diye dert yandı. Anlaşılan tüm bunlar yetmemiş, dün magazin gazetesi Makaron’un tepesin F Bizim halka bişeyler oldu nce bir “Endişe anketi”nin sonuçları geldi. Pew Araştırma Merkezi, değişik ülkelerde deneklere “En büyük korkunuz nedir” diye sordu. Avrupa halkları, “IŞİD” dedi. Amerika da öyle... Asya’dan “Ekonomik istikrarsızlık” cevapları geldi. Ya Türkiye? Ne beklersiniz? IŞİD, yoksulluk, işsizlik, terör vs. değil mi? Hayır, halkımız yüzde 35 oranda “En büyük korkum, iklim değişikliği” dedi. İki ihtimal var: Ya toplumda ani bir çevre bilinci hasıl oldu. Veya toplum, gelen Ö anketçilerle kafa buldu. İklim değişikliği Bugün Cumhuriyet’te okuyacağınız iki ayrı araştırmada da iki ilginç sonuç var: Yemeksepeti’nin verilerine göre, daha önceki ramazanlarda pek talep görmeyen tantuni, bu yıl sipariş oranını yüzde 42 artırarak “trend olmuş”. Tantuni ile iftar, damakta sürpriz bir yönelimi simgeliyor. Ya Tayland’a ne demeli? Prontotour’un araştırmasına göre yurtdışına çıkan Türkler, en çok Tayland’da mutlu oluyormuş. Neler oluyor bize? Bize neler oluyor? Tantuni ve Tayland de yine Terim vardı, iç sayfalarda da uzun bir tekzip. Tekzipte, Terim ve ailesinin hayvansever olduğu, 10 yıldır Fındık adlı bir köpekleri bulunduğu anlatılıyor. Ayrıca Terim’in fair play kurallarına içten riayeti ile uluslararası futbol camiasının saygınlığını kazandığı anlatılıyor. Ah be İmparator! Türkbükü’ndeki o milyonluk yazlığını terkedip niye Alaçatı’da yeni villa alırsın. Türkbükü’nde kalsan, hem fiyatı ucuzlayan lahmacunları yerdin, hem de köpeklerle başın derde girmezdi. Silahlara veda Ne zamanki siyaset yoluyla birşeyler yapmak imkânı olduğunu gördüm, o zaman şiddetten ve silahtan vazgeçtim. Vittoria banliyösündeki evinde, 1992 ilkbaharında, bana bunları söyleyen, zamanında Franco mahkemeleri tarafından Burgos’ta idama mahkum edilen eski ETA militanı Mario Onaindia idi. Evet, hayatını bile masaya sürecek kadar Bask davasına inanmış idam mahkumu Onaindia, daha sonra, davadan döndüğü için ETA tarafından ölüme mahkum edilecek, fakat demokratik yoldan vazgeçmeyecekti. Bask terör örgütü için şu ünlü tümceyi kurarlar: ETA’nın yaratıcısı Franco’dur. Gerçekten, İspanyol diktatörün baskı ve zulmü ETA’ya can vermiş, içeride de dışarıda da bir terör örgütüne nasip olmayacak destek sağlamıştı. Ama siyasi çözüm olasılığı belirince, örgüt içeride dışarıda hızla destek yitirmiştir. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, PKK’nin silah bırakma çağrısını okurken bunları düşündüm. Çağrı çok önemlidir ve hemen herkesin Kürt sorununda silahlı mücadele döneminin kapandığını düşündüğü bir dönme rastlamıştır. HHH Buraya varılmasında, uzun çatışmasızlık döneminin olduğu kadar, HDP’nin barajı aşarak Meclis’e girmesinin de katkıları var. Kuşkusuz Demirtaş’ın da belirttiği gibi, bu çağrı tek başına yetmez. Hatta Öcalan’ın aynı yöndeki çağrısının da tek başına yeterli olacağı kuşkuludur. Üstelik Kandil’den son zamanlarda gelen iletilerin de bu yönde olmadığını söylemek mümkündür. HDP’nin tek Kürt hareketi olmadığını unutmamak ve bu konuda kimilerinin görmeyi ısrarla reddettikleri bir gerçeği gözden uzak tutmamak gerek. Kürt hareketi içinde, baskıcı, totaliter, şiddet yanlısı, popülist eğilimler ağırlıktadır. İşin bu yönü bizzat hareket içinde yer alanların bazılarınca da dile getirilmektedir. Bu durumda, ılımlı ve demokratik politikaların, sağduyu çağrılarının yankı bulabilmesi sanıldığı kadar kolay değildir. Yıllardır çatışma ortamında filizlenip serpilmiş olanların, silah ve baskı, tek varlık nedenleri ve kendilerini ifade biçimleri olmuştur. Bunun bir anda değişmesi zordur. Öte yandan, bölgedeki durum Kürt sorununun hızla enternasyonalleşmesi, uç çözümlerin yandaşı radikallerin sertlik politikalarını kışkırtıcı etki yapmaktadır. HHH Kısacası önümüzdeki dönemde, bir yandan da sertlik ve şiddet yanlılarının etkilerinin artma eğilimlerinin yükselmesi olasılığı az değildir. Buna rağmen, çağrı çok önemlidir. Çünkü artık silahın kimi istemlerin tek ifade aracı olarak içeride ve dışarıdaki kimi çevrelerde bulduğu destek zedelenmiştir. Bu bakmımdan çağrı, her türlü şiddetin meşruiyet dayanaklarını yok etmektedir. Bu siyasi müzakere ve barışçı çözüm yolunda önemli bir dönemeçtir ki, sorunları birlikte çözme yanlılarının da her iki tarafta da güçlenmelerine yol açar. Nereden gelirse gelsin, bu yolda ilerlenmesini sekteye uğratacak, dolayısıyla hem Kürt’ün hem de Türk’ün çıkarına zarar verecek her türlü provokasyona karşı uyanık olmak gerek. RTÜK’ten pijama cezası ABAH Gazetesi dün manşetten bağırıyor: “RTÜK, ‘Pijamalı medya patronu’ dedi diye A Haber’e kapatma cezası verdi” diye. Malum, yılların dedikodusudur, Aydın Doğan, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ı pijama ile karşıladı diye... Aslında defalarca yazıldı, ayrıca Sabah dün fotoğrafı da tekrar yayımladı. Aydın Doğan’ın üzerinde mavi renkli bir blucin olduğu ayan beyan belli. Ama bazı yayın organları, bunu bile bile yazmayı sürdürüyor. Şimdi hava döndü, RTÜK’te dengeler değişti ya, artık pabuç pahalı... S rmenek’teki maden ocağında oğlu ölen Recep Gökçe’nin yırtık ayakkabılarını hatırlarsınız. Sağ olsun devletimiz, ölen oğluna göstermediği şefkati babası Recep Gökçe’ye yeni ayakkabı alarak göster ık. tlad raha di de, O lastik ayakkabının irice bir örneği, İstanbulAnkara otoyolundaki bir dinlenme tesisinde duruyor. Soldaki ayağın 41 numara olduğunu düşünüp sağdakini tahmin edin. Ama asıl ilginç olan, Instagramda yayımlanan fotoğrafa gelen bir yorum. “Bunu gören birileri, ayakkabı kutularının küçüklerini doldurdukları için hayıflanır :)” Haklılar galiba. Kutusunu siz düşünün E Soma’da vali faciası 301 madencinin kalan tazminatları ne zaman ödenecek sorusuna Manisa Valisi küstahça yanıt verdi: Biz bir yerden tazminat bulup, yiyip yatalım Acılı babalar, anneler, eşler ve çocuklar en güzel kıyafetlerini giyerek mezarlığın yolunu tuttu. Yanlarında getirdikleri çiçekleri Özgecan’ın mezarına koyarak mezarı süsleyen anne ve baba Aslan, bir süre mezarı düzenleyip dualar etti. Özgecan’sız ilk bayramlarını kutlayan ve mezar başında sürekli gözyaşı döken acılı anne ve baba, kızlarına “Özgecanım” diye seslendi. OĞUZ YILDIZ Ermenek’te de buruk bayram araman’ın Ermenek İlçesi’ndeki kömür ocağında 28 Ekim 2014’te meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden 18 işçinin yakınları, sevdiklerinden ayrı geçirdikleri ilk bayramın burukluğunu yaşıyor. Kaza sonrası bekleyişi sürerken endişesini, “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı” sözleriyle dile getiren ve tüm Türkiye’yi ağlatan, Tezcan Gökçe’nin annesi Ayşe Gökçe ile K eşi Recep Gökçe, “her gün olduğu gibi” bayram sabahı da kaybettikleri oğullarının mezarına koştu. “Babama Galatasaray maçı var dersek madenden çıkar” sözleriyle Türkiye’yi ağlatan 6 yaşındaki Ömer Asaf da bayramda babası Mehmet Özcan’ın baretiyle, mezarlık ziyaretinde bulundu. Asaf, “Bu babamın baretiydi. Babamdan kalma. Bu baret benim bayramlığım” ifadelerini kullandı. ürkiye, Ramazan Bayramı’nı coşkuyla karşılarken Soma’da çifte hüzün vardı. 1. yılını geride bırakan faciada yaşamını yitiren 301 madencinin yakınları yine mezarlıklara akın etti. Acılı babalar, anneler, eşler ve çocuklar en güzel kıyafetlerini giyerek mezarlığın yolunu tuttu. Aileler acılarını yaşarken Manisa Valisi’nin twitter’da sarf ettiği sözler Soma faciası kurbanlarının yakınlarını daha da üzdü. Mezarlıktaki buruk bayramlaşmada yine “adalet” söylemleri tekrarlandı. Acılı aileler, “katillerin hesap vermesini” istedi. Mezarlıkta yalnızca acılı aileler yoktu, felakette arkadaşlarını kaybeden “işşiz madenciler” de ziyarete geldi. Onlar bu bayramı hem arkadaş “acısı” hem de “parasız”lıkla karşıladı. Facianın ardından bir “mesaj”la işlerine son verilen, geçen süre içerisinde de “tazminatları” ödenmediği için sıkıntılı günler geçiren işşiz madencilerin önceliği yine “adalet”ti. 432 çocuğu babasız, 2 bin 831 madenciyi işsiz bırakan felaketin ardından geride kalanların ortak söylemi yine netti: “Önce adalet...Katiller hesabını verecek. Hukuk ve adalet yerini bulacak.” Son günlerde yaptığı çıkışları eleştiri alan Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’a bir tepki de acılı aileler, avukatlar ve işşiz madencilerden geldi. Vali Bektaş’ın, “Ramazan Bayramı” kutlama mesajında Soma’da yaşamını yitiren madencilere tek bir satır ayırmaması ailelerin üzüntüsünü katladı. Madenci yakınları, “Vali Bey, mesajın T da Ramazan Bayramı’nı ‘Gölmarmara’daki trafik kazasında yitirdiğimiz 15 canımızın burukluğu içerisinde yaşıyoruz’ demiş. Bizler de bu acıyı biliyoruz ve burukluğunu yaşıyor, ailelerini acısını paylaşıyoruz! ‘Sınır komşularımızın yaşadığı savaş ve çatışma ortamının en kısa sürede sona ermesini dilemiş’, bizler dünyanın hiçbir yerinde savaş olmasın diyoruz. Ancak Sayın Vali, Soma’da 301 madenciye mezar olan felaketle ilgili tek bir satır kaleme almamış. Valisinden bürokratına kimse hatırlamak istemese, görmezden gelmek istese de bizler bu faciayı unutturmayacağız. Çünkü acıyı çeken, aileleri dağılan, babasız kalan bizleriz” dediler. CHP Milletvekili Mazlum Nurlu da facianın ardından işlerinden atılan 2 bin 831 madencinin tazminatlarının yüzde 90’lık kısmının hâlâ ödenmediğini belirterek, “İşçiler mağdur, insanları Ramazan Bayramı’nda üç kuruşa muhtaç ettiler” dedi. Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, aktif olarak kullandığı Twitter profilinden, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma’da Eynez ocağı ile Atabacası ocağında SMS’le işten çıkartılan işçilerin tazminatlarıyla ilgili soruya ilginç ve küstah yanıtlar verdi. Gazeteci Ece Sevim Öztürk’ün “Madencilerin kalan tazminatları ne oldu?” sorusunu yanıtlayan Vali Bektaş, “Bakın işte burada haklısınız. Bize yeni iş, istihdam, santral ne gerek? Biz bir yerden tazminat bulup yiyip yatalım. Konuşup da birilerinin rahat uykularını bozmayalım. Değil mi? Rahatsız mı oldunuz?” ifadelerini kullandı. l MERSİN / Cumhuriyet Rusya’daki müslümanlar St. Petersburg’taki camide bayram namazı için toplandı. Caminin dışına taşan kalabalık ilginç görüntüler oluşturdu. Stadyumda bayram namazı Twitter’da tazminat cevabı Anne babanın Özgecan’sız ilk bayramı Valiye ‘mesaj’ tepkisi Zahara Meydanı doldu Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da bayram namazını kılmak isteyen Müslümanlar, Cuba kentindeki Zahara meydanına toplanarak hep birlikte ibadet ettiler. Mersin’in Tarsus ilçesinde de öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, ailesi ve sevenleri tarafından mezarı başında anıldı. Özgecan’sız ilk bayram yaşayan aile, mezarlıkta gözyaşlarına boğuldu. Mersin Şehir Mezarlığı’ndaki Özgecan Aslan’ın mezarını sabah saatlerinde annesi Songül ve babası Mehmet Aslan ziyaret etti. Hüzün ve gözyaşının hâkim olduğu ziyarette duygusal anlar yaşanırken, çok sayıda vatandaş da Aslan ailesini yalnız bırakmadı. Abla Beste ve kardeşi Barış Ali’nin de katıldığı mezarlık ziyaretinde gözyaşları sel oldu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle