13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 18 Temmuz 2015 KULTUR apı Endüstri Merkezi Yayınları (YEM), Yaşar Yılmaz’ın hazırladığı “Anadolu’dan Gözyaşları: Yurtdışına götürülmüş tarihi eserlerimiz” kitabını okurların ilgisine sundu. Kitap, çoğunluğu 1830 ve 1922 yılları arasında Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden, farklı yöntemlerle yurtdışına götürülmüş, günümüzde Avrupa ve ABD’deki müzeler Genç meslektaşımız Mustafa Doğulu kalp krizine yenik düştü İstanbul Art News’un editörü Mustafa Doğulu geçirdiği kalp krizi nedeniyle önceki gün 26 yaşında Yunanistan tatilinde hayata veda etti. Mustafa Doğulu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra bir süre aralarında “Bir Kadın Bir Erkek” diEDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: BETÜL BERİŞE zisinin de yer aldığı pek çok film ve dizi setlerinde çalıştı. “Bir Kadın Bir Erkek” dizisinin başrol oyuncusu Demet Evgar, sosyal medya hesabından “Güzel arkadaşım Mustafa Doğulu bugün aramızdan ayrıldı. Dualarınızı esirgemeyin” paylaşımında bulundu. Türkiye’den sökülmüş belleğin ibret vesikası ‘Anadolu’nun Gözyaşları’ kitabı raflarda. YEM Yayın etiketiyle basılan kitabı hazırlayan Yaşar Yılmaz, yurtdışına götürülmüş eserlerimize odaklanıyor. 17 Y de sergilenen tarihi eserlerimizin bugüne kadar hazırlanmış büyük bir dökümünü ortaya koymayı hedefliyor. Yılmaz, kitabında, “Yurtdışında kaç tarihi eserimiz var; yurt dışına götürülmüş eserlerimize ilişkin bir çalışma var mı” gibi sorulara yanıt arıyor. Binden fazla belge ve görsel içeren kitabı için 10’dan fazla ülkede 50’den fazla müzeyi gezen Yılmaz, bir ülkenin kültür varlıklarının kolay bir şekilde ‘götürülebilmesi’ için, söz konusu Türkiye olduğunda gerçekten etkili olagelmiş şu üç koşulun etkili olduğunu söylüyor: “Savaş koşulları içinde olması, ekonomisinin batmış olması ve tarih bilincinin sığ, eser bilincinin ise toplumca yaygınlaşma mış olması.” Yılmaz ayrıca Anadolu’da, dönemin Batılı devletlerinin defineci tutkusuna sahip tarihi eser avcılarının da, ‘konsolos’ adı altında Osmanlı şehirlerinde görevlendirildiklerine işaret ediyor ve şunu vurguluyor: “...Bu topraklara ait tarihi eserlerin pek çoğu zamanla geri dönecek. Bunun için yeni kuşaklarımızın ‘azıcık daha cesur’ olmaları yeterli olacak.” lKültür Servisi l Charles Texier ve ekibi 1833 ve 1843 yıllarında Fransa adına iki kez Anadolu’ya geldi. Kimi eserler buraya taşındı. İngiliz Charles Fellows, devletinin de desteğiyle 183844 arasında Eşen, Kalkan (Xaanthos) ve Likya eserlerini British Museum’a taşıdı. l 185659 arasında C.T Newton liderliğindeki İngiliz ekibi, Halikarnas (Bodrum), Lagina (Yatağan), Didim ve Knidos’ta (Datça) bulduğu eserPergamon’dan (Bergama) mermer kadın yontu leri British Museum’a tasu, MÖ 2. yüzyıl ortası Altes Müzesi, Berlin. 19 ve 20’nci yüzyıllarda Anadolu’daki arkeoloji kazıları şıdı. l Carl Humann, 186586 arasında Alman devletinin desteği ile Bergama eserlerini Berlin’e taşımaya başladı. l 1876’dan itibaren Troya’da yaklaşık 20 yıl boyu kazı yapan H. Schliemann, bulduklarını kaçak yollarla Berlin’e taşıdı. Ruslar bunların çoğunu 1945’te Kızıl Ordu eliyle Berlin üzerinden Moskova’ya götürdü. l1881’de ABD’liler Assos’ta kazılara başladı. Bunu Sardes (Salihli), Bintepeler ve Gordion (Polatlı) kazıları izledi. 1924’te genç Türkiye’nin Cumhuriyet yönetimi, Sardes eserlerini geri almayı başardı. l Avusturya, Demre yakınlarındaki Gölbaşı’nda yer alan Trysa Anıtı’nın 211 metrelik mermer kabartmalarının tamamını ve lahitleri 1882’de sö küp götürdüler. Bu kabartmaların bir kısmı halen, müze deposunda. l1885’te Efes kazılarına başlayan Avusturyalılar götürdükleri eserlerle Viyana’da Efes Müzesi’ni kurdular. Efes kazıları bugün de Avusturyalılar tarafından yapılıyor. l Carl Humann’ın ekibi, başta GaziantepZincirli civarı olmak üzere Hitit dönemi eserlerinin yanı sıra, 18991913 arasında Priene (Söke), Magnesia (Germencik) ve Milet’ten de eserleri Magnesia’dan (Germencik) mermer kadın Almanya’ya taşıdı. yontusu, MÖ 10080, Altes Müzesi, Berlin. ‘Keşke Godard da Rojava’ya gelse’ Yeni kurulan Rojava Film Komünü’nde yer alan senarist Çakar, ezilen insanlara sorumluluk duyan bütün sinemacıları komüne bekliyor ve JeanLuc Godard’a açık bir teklifte bulunuyor MEHMET KESKİN ŞİD’in saldırılarına uzun bir direnişle karşı koyan Rojava’da film komünü kuruldu ve üretimlerine başladı. Komün, sinemacıları Rojava’ya davet ederek “Şimdi kim özgürce film çekmek istiyorsa Rojava’ya gelmeli. Rojava’da kim film üretmek istiyorsa Rojava Film Komünü’yle buluşmalı” çağrısında bulunmuştu. Komünün içerisinde, birçok ödül alan “Gemide” ve “Takva” filmlerinin senaristi Önder Çakar da yer alıyor. Çakar, geçen yıl kasım ayında Rojava’daki direnişe destek vermek için bulunduğu sırada IŞİD’in bombalı saldırısında yaralanmıştı. Çakar, komün fikrinin “yaşanan Rojava devriminin özünü oluşturduğunu” belirtiyor. “Rojava’da kapitalist modernitenin dışında başka bir yönetimsel yapı inşa edilmeye çalışılıyor ve bu bile başlı başına bir rüya aslında. Dolayısıyla yeni inşanın içinde yer alan yeni oluşumların hiçbiri kapi I talist ilişkilerin devamını değil aksine kapitalist ilişkilerin kırılmasını temsil ediyor.” Çakır, Rojava’da köy komünleri, kadın komünleri gibi birçok komünün bulunduğunu belirtiyor. Duruş olarak da sanatın meta haline dönüştürülmesine karşı olduğunu ifade eden Çakır, “Rojava devrimi sadece düşünce özgürlüğümüzü sağlamıyor aynı zamanda da sinemanın ticari bir metaya dönüştürülmesine dur diyor. Bu yüzden buraya deyim yerindeyse koşarak geldim” diyor. Çakır, Önder Çakar (solda) Rojavalı yönetmen Şero Hınde ile. komünün ortaya koyduğu işler arasında Şengal katliamını konu alan bir belgeselin bitmek üzere olduğunu, montaj aşamasında da bir kısa filmin olduğu belirtiyor. Dünyanın birçok yerinden dayanışma talepleri geldiğini belirten Çakar, komün içerisinde “Rojavalı sinemacıların, Kuzey ve İran Kürdistanı’ndan gelen sinemacılarla enternasyonalist dayanışma için Rojava’ya gelmiş ama sinema deneyimi olan dünya vatandaşları”nın yer aldığını, ekipmanlarının bazılarının Rojavalı sinemacılara ait olduğunu bazılarını gelenlerin yanlarında getirdiklerini ifade ediyor. Komünün sinemacıları Rojava’ya davet etmesini hatırlatıp Rojava’da kimi görmek isteğini sorduğumuzda Çakır, “Sinemasıyla dünya halklarına ve ezilen insanlara sorumluluk duyan herkesi” diyor ve ekliyor; “ama özellikle JeanLuc Godard gelse iyi olurdu. En azından hayallerinin gerçekliğini görüp biraz da olsa gülümserdi.” Cenazeye Mehmet Güleryüz ile sanat, bilişim ve akademi dünyasından pek çok isim katıldı. 0 Temmuz’da Fransa’nın başkenti Paris’te, kanser sonucu yaşamını yitiren ve önceki gün İstanbul’a getirilen Özgür Uçkan için Teşvikiye Camisi’nde cenaze namazı kılındı. Sanat, bilişim ve akademi dünyasından isimlerin katıldığı cenaze namazının ardından Uçkan’ın cenazesi, defnedilmek üzere İzmir’e götürüldü. Uçkan için dün öğle namazından sonra da İzmir Alsancak Camisi’nde Özgür internetin savunucusuna veda 1 cenaze namazı kılındı. Uçkan’ın cenazesi Yukarı Balçova Mezarlığı’nda toprağa verildi. Uçkan, özellikle Gezi Direnişi sürecinde yazdığı makaleler ve katıldığı TV programlarıyla otoritenin sosyal medya üzerindeki baskısını eleştirmişti. Uçkan’ın “EDevlet, EDemokrasi ve Türkiye” ve “WikiLeaks: Yeni Dünya Düzenine Hoşgeldiniz” adlı kitapları bulunuyor. lKültür Servisi Rojava’da bir tarafta savaş bir tarafta sanat var Son süreçte Rojava’da hayat nasıl? Rojava’da hayat, bildiri ve açıklamada olduğu gibi hayret verici. 80 km. ilerde 48 derece sıcakta korkunç bir savaş sürüyor. Günde ortalama 5 YPGYPJ savaşçısı ölüyor. Nerdeyse her evden şehit var, ama hayat olanca canlılığı ile de sürmekte. Tüm dükkânlar açık, ne isterseniz bakkallarda, manavlarda var. Köylüler tarlada çalışıyor, var olan fabrikalar açık. İşte, biz film çekimlerimize devam ediyoruz. Her kentin kültür merkezlerinde çocuk tiyatroları oynanıyor. Müzik grupları konserler veriyor. Savaş ve inşa yan yana sürüyor. 12. Gümüşlük Festivali’nde bir yıldız Bodrum’daki 12. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali kapsamında bu akşam Rus piyano virtüözü Vyacheslav Gryaznov, “21 Yüzyılın Rus Yıldızı” başlığı altında gerçekleştirilecek bir konserle klasik müzikseverlerin karşısına çıkacak. Gümüşlük Antik Taş Ocağı’nda saat 21.00’de başlayacak gecede, Bach, Mozart, Beethoven ve Schubert’in eserlerini seslendirecek. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle