11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 17 Temmuz 2015 KULTUR Coşkun Aral’dan ‘Dünya Belgeseli Semineri’ Savaş fotoğrafçısı ve belgesel yapımcısı Coşkun Aral, Yunus Emre Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Türkoloji Yaz Okulu katılımcılarına ‘Dünya Belgeseli Semineri’ verdi. Prof. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’ndeki etkinliğe katılan Aral, bu zamana kadar farklı kültürlerden ve savaşlardan derlediği bir fotoğraf sunumu yaptı. Aral, seminerin ardından yabancı katılımcıların sorularını yanıtladı. Yunus Emre Enstitüsü Türkoloji Yaz Okulu’na bu yıl, 40’a yakın ülkeden, yaklaşık 150 kişi katıldı. Etkinlik, 22 Ağustos’a kadar devam edecek. Bayram haftasında dokuz yeni film gösterime giriyor... Tumturaklı bir aşk melodramı BD’ye deniz yoluyla gelenlerin indiği, anıtımsı Hürriyet heykelinin gölgesindeki Ellis Adası’na Ocak 1921’de ayak basan güzel Polonyalı hemşire Ewa’nın (Marion Cotillard) Yeni Dünya’da var olma ve tutunma mücadelesini anlatıyor “Bir Zamanlar New York” adıyla gösterilecek, 2013 yapımı “The Immigrant”. Anasının babasının öldürüldüğü ülkesindeki savaştan kız kardeşi Magda’yla kaçıp yeni ve mutlu bir hayat kurmak için New York’a gelir gelmez bürokratik engellerle karşılaşan Ewa karantinaya alınan veremli kızkardeşinden zoraki ayrılıp ihbarcı eniştesinin hainliğiyle de ihanete uğrayarak tek başına kalakalmışken, görür görmez ona sevdalanan New Yorklu ‘kibar pezo’ Bruno’nun (Joaquin Phoenix) koruyucu kanatları al 17 A ‘Bir Zamanlar New York’ ugün “Aşkın Dili” adıyla gösterime giren Fransız yapımı “Gemma Bovery”de, Gustave Flaubert’in başyapıtı Emma Bovary’yi yazdığı Normandiya kasabasındaki babadan kalma dükkâna dönerek çeşit çeşit leziz ekmekler yapıp satan, Flaubert’in başucundan ayırmadığı romanına çok hayran, eski Parisli edebiyat tutkunu, aşırı meraklı ve sıkı gözlemci fırıncı Martin (Fabrice Luchini), ona yeni komşu gelen ve kasabanın tekdüze hayatını canlandırıp renklendiren, GemmaCharlie Bovery (Gemma ArtertonJason Flemyng) adındaki İngiliz çiftin dünyasına burnunu sokmaktan, özellikle de adıyla, davranışlarıyla Flaubert’in ünlü kadın kahramanını çağrıştıran dilber Gemma’nın çekiciliğine kapılmaktan kendini alamıyor. Efendice bilgiçliği, Flaubert’in romanından yaptığı alıntılar ve hamur yoğurmak gibi becerileriyle ilgisini çektiği çiftin, adeta “sanatı taklit eden hayatı”na uzaktanyakından müdahale eden Martin rolündeki (doğrusu yaşlandıkça daha iyi bir oyuncu olagelen) Fabrice Luchini’nin performansının Hayat sanatı Fantastik gerilim, polisiye bir arada... taklit edince Ü B öne çıktığı “Gemma BoveryAşkın Dili”, Fransız sinemasının o eski düzeyini anımsatan, ilgiyle izlenen, yer yer mizahi tonlara da bürünen, duygusal, romantik ve hoş bir film. Fransız sinemasının daha çok vasat edebi uyarlamalarıyla tanınan yönetmeni Anne Fontaine’in, Posy Simmonds’un resimli romanından yola çıkarak senaryosunu (Cahiers du Cinema dergisindeki editörlüğünün yanı sıra yönetmenlik, senaristlik, oyunculuk da yapan) Pascal Bonitzer’le birlikte yazdığı “Aşkın Dili”, iyi çekilmiş ve oynanmış, hayatın gerçekleriyle edebiyatın iç içe geçtiği, görmeye değer bir komedidrama sonuçta. İngiliz Bovery çiftini Gemma Atherton’la Jason Flemyng’in, Martin’in sevecen karısı Valerie’yi de Isabelle Candelier’nin canlandırdığı filmde Elsa Zylberstein’la Niels Schneider de var. Başarılı müzik ve görüntüler de usta besteci iyi müzisyen Bruno Coulais ve yolun başındaki kameraman Christophe Beaucarne’a ait. nlü Amerikan çizgi roman tekeli Marvel’ın bizim bilmediğimiz ama ABD’de çok sevilen kahramanlarından AntMan’in (Karınca Adam’ın) inanılmaz serüvenlerini Peyton Reed’in yönetmenliğinde 3 boyutlu olarak beyazperdeye taşıyan, Paul Rudd’la Michael Douglas’ın baş rollerde boy gösterdiği “AntMan”, abuk sabuk konusu bir yana mikroskobik mekânlarda seyreden aksiyon sahneleriyle bezenmiş, fazla önemsenmeden çabucak tüketilecek ve ancak bu türün meraklısına salık verilecek cinsten, dandik bir dijital fantastik. 2012 yapımı “Magic MikeStriptiz Kulübü”nün devam filmi olan, yönetmen koltuğunda da yapımcı Gregory Jacobs’ın oturduğu “Magic Mike XXL” ise yine birtakım çıplak, 25 cm’lik aletleri olan, kaslı er tına sığınıyor mecburen. Sırf erkek müşterilerin doluştuğu daracık, kıytırık bir BarMüzikhol’de Dünya Karması gibi her milletten, etli butlu, çaresiz göçmen kadınların baldır bacak gösterilerini düzenleyen bir seks organizatörü ve kadın pazarlamacısıdır Bruno. Ağına düşürüp kızları arasına kattığı Ewa’yla süren aşknefret ilişkisine, Bruno’nun kuzeni olan ve giderek Ewa’ya abayı yakıp onunla Kaliforniya yollarına düşmek isteyen illüzyonist OrlandoEmil de (Jeremy Rennner) katılıyor çok geçmeden. 20. yüzyıl başında ABD’nin tüm yalnız ve bekâr yabancı kadınları en temel insani haklarından yoksun bırakan katı göçmen politikasını eleştirir gibi yaparak başlayıp 2 saate yayılmış “The Immigrant” giderek aynı kadına tutulmuş, biri sömürücü öteki kurtarıcı, 2 kuzenin düşmanlaşarak ölümüne çatıştığı, uzun, ağdalı (ama garip bir çekiciliğe de sahip) tumturaklı bir aşk melodramına dönüşüyor. Sinema tarihindeki E. Kazan’ın “America America”sından S. Leone’nin “Bir Zamanlar Amerika”sına kadar uzatılacak bir yığın epik filmi taklit eden James Gray’in yazıp yönettiği, epeyce özenilmiş, Cannes’a da seçilmiş ama klişelere teslim olarak pek olmamış bu beylik dönem filmini sevdiğimiz oyuncu Marion Cotillard sürüklüyor baştan sona, Joaquin Phoenix’le Jeremy Renner ikilisi de ona ayak uyduruyor. Başarılı oyuncu kadrosunun çabalarıyla katlanılan bu uzunca melodramın tuhaf çekiciliğinde İran kökenli usta kameraman Dariusz Hondja’nın da katkısı var tabii ki. ‘Magic Mike Striptiz Kulübü’ kek bedenlerinin sergilendiği, teşhiri alabildiğine öne çıkaran, bol şamatalı, yazlık bir gişe filmi. İlk filmin namlı yönetmeni Steven Soderbergh’in bu kez kameramanlığını üstlendiği “Magic Mike XXL”de Channing Tatum, Matt Bomer, Kevin Nash, Joe Manganiello ve Adam Rodriguez başrollerde. Nicole Kidman, Hugo Weaving, Joseph Fiennes gibi tanınmış oyuncuların rol aldığı “StrangerlandFırtınanın Ortasında” yaklaşan bir kum fırtınası öncesinde 2 çocuğu kaybolan bir ailenin çöldeki dramatik arayışlarını hikâye ederken sıradanlıktan kurtulamayan, eleştirmenlerce de pek tutulma mış, derinliksiz ve sığ bir polisiyegerilim denemesi. Avustralyalı kadın yönetmen Kim Farrant’ın ilk uzun metrajı olan “Fırtınanın Ortasında”ya ancak katıksız Nicole Kidman hayranları tahammül edebilir. 16 yıl önce korku sinemasında Daniel Myrick’le birlikte yönettiği ve yeni bir dönemi başlatmış “Blair Cadısı”yla çıkış yapmış yönetmen Eduardo Sanchez’in bu kez tatil hayalleri kuran bir grup arkadaşın ıssız bir ortamdaki ürkünç öyküsünü anlattığı “ExistsDehşet Gecesi” de sadece korkugerilim türü meraklılarının ilgisini çekebilir. “Kanlı Tatil” adıyla gösterime giren “Indigenous” da, yine vahşi doğada geçen korku filmlerinin yeni ama bir başka sıradan örneği. Yönetmen Tuncay Erol imzalı, Nuri Alço’lu “Krallar Kulübü”yse, haftanın yerli malı, vasat ve tipik bir sulu komedi denemesi. Oscar’lı canlandırma yönetmeni Juan Jose Campanelle’in langırt bağımlısı Amadeo’nun hikâyesini aktardığı, ilginç nitelemesini hak eden “FoosballAltın Gol”se haftanın biricik animasyonu. ‘Aşkın Dili’ PRESTİJİN TARİFİ Bolşoy Tiyatrosu’nda Türk tenor usya’nın Bolşoy Tiyatrosu, tiyatro sezonunu Türk tenor Murat Karahan’ın başrolü üstlendiği Carmen operasının gösterimiyle tamamladı. Ünlü Bolşoy sahnesinde Don Jose rolünü oynayan Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Murat Karahan AA muhabirlerine konuştu. Moskova’nın Bolşoy Tiyatrosu’nda ilk deneyimi olmadığını, daha önce de burada La Boem ve La Traviata gösterilerinde sahne Murat Karahan aldığını kaydeden Karahan, “Burada yeni değilim, şimdi de Carmen gösterisinde sahne alıyorum. Carmen’in prömiyerinde ben başroldeki Don Jose rolünü seslendiriyorum” dedi. Carmen’deki Don Jose rolünü oynadığı diğer rollerle kıyaslayan ve rolünde başarılı olmak için dövüş dersleri bile aldığını söyleyen Karahan “Bir Türk sanatçı olarak bu benim için çok gurur ve mutluluk verici bir olay. ‘Türk tenor’ olarak adınızın bu derece büyük projelerde en ön sırada yer alması çok önemli” şeklinde konuştu. l MOSKOVA (AA) Özel dikim Ceket R #OlmasadaOlur AMA EĞİTİM OLMAZSA OLMAZ. Bu bayram siz de Darüşşafaka’ya destek olun, annesi ya da babası hayatta olmayan çocuklarımızın geleceğini aydınlatın. Düzenli destekte bulunmak için 0850 222 1863’ü arayabilirsiniz. www.darussafaka.org C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle