27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 17 Temmuz 2015 dizi EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Miço, Avrupalı turistle evlendi tekne aldırdı ve eve kapattı Genç Türkler, tek bir noktaya odaklanmışlar. Avrupalı zengin bir kadın araklamaya! Mesele aşk meşk değil, doğrudan bir iş, daha doğrusu sermaye meselesi. Sizin için gittiğim, gördüğüm yerlerden biriktirdiğim pek çok hikâyem var.. Ancak bu hikâyelerin geçtiği yerleri ve kişi adlarını vermeyeceğim, ben de kendimi koruma hakkımı kullanıyorum. Hemen söyleyeyim bu hikâyelerin çoğu aşkla ilgili. Öte yandan anlattıklarımı okuyunca bunların fotoğrafının çekilemeyeceğine hak vereceksiniz. emen başlayalım, özellikle turistik kıyı bölgelerimizde yaşayan Türkiye’nin her yerinden gelmiş Genç Türkler, tek bir noktaya odaklanmışlar. Avrupalı zengin bir kadın araklamaya! Mesele aşk meşk değil, doğrudan bir iş daha doğrusu sermaye meselesi. Şöyle, örneğin Genç Türk’ümüz bir mavi tur gemisinde miço. Millet eğlenirken o getir götür işleriyle uğraşıyor ama aklı fikri, Avrupalı zengin bir kadında. Eh, maşallah sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da erkek nüfus çok azalmış durumda, tur müşterilerinden çoğu yalnız kadınlar. Mehtap, içki, müzik derken bizim miço gözüne kestirdiği kadını götürüyor. Ama durum bununla bitmiyor, miço birden dünyanın en âşık adamı kesiliyor, öyle ki, gece yarısı kendini denize atıp bütün koylara kadının adını, hadi abartmayayım kanıyla değil, önceden hazır ettiği sprey boyayla bir güzel yazıyor. Devam ediyor, bütün gün gözü kadının üstünde, melül melül bakıyor; kim 14 H dayanır, Avrupalı zengin kadın da sonunda bir kadın, o da aşkla yanıp tutuşmaya başlıyor. İşte Genç Türk’ümüzün asıl işi şimdi başlıyor. Daha ikinci gün, çat pat İngilizcesiyle ya da Almancasıyla olmadı İtalyancasıyla, bu konuda bayağı çalışıyorlar, derin bir “Ah’’ çekip başlıyor yakınmaya, “ah, bir teknem olsaydı, sen de o teknenin kadını olsaydın, birlikte sonsuza dek yaşasaydık...’’ Kadın iyice afallıyor, böyle bir aşk ne görmüş ne bilmiş, bir iki gün düşünüp sonunda memleketine uçuyor ve hemen ya bankadaki birikmiş parasını çekiyor ya da çok düşük faizli kredi alıp doğru sevdiği erkeğin yanına dönüyor ve “Al işte sana tekne parası’’ diyerek elindeki tüm parayı ona uzatıyor. Genç Türk de bu jeste karşılık, daha doğrusu bazı işlemleri kolaylaştırmak için kadınla evleniyor, bir tekne alıyor ve teknenin mülkiyetini kendi üstüne yaptırıyor, mavi turlara bu kez kaptan olarak başlıyor. Buraya kadar iyi güzel, alan memnun satan memnun, sana ne diyeceksiniz. İşte öyle olmuyor. Genç Türk tekneyi aldı ya, kaptan oldu ya, tipik Türk erkeği davranışlarını sergilemeye başlıyor ve ilk işi onunla birlikte her seferinde denize açılan ve yemek işlerini üstlenen yeni karısını tekneden yollamak için plan yapmak oluyor. Biraz da haklı, tekneye her seferinde birbirinden değişik yalnız kadınlar biniyor, eh işleri yoluna koyan Genç Türk’ümüz biraz eğlense ne olur? Her şeye çözüm bulan Genç Türk’ümüz bunu da çözüyor, kadına “Biz Türklerde kadının çalışması ayıptır, sen tekneye filan gelme, benim erkeklik onurum zedeleniyor’’ diyor ve bu sahiplenmeden çok hoşnut olan kadını evde bırakıp gününü gün ediyor. Daha zengin, ona daha bü yük bir tekne alacak kadını buldu mu da basıyor evdekine tekmeyi. Şimdi bu anlattığım hikâye öyle bir iki tane değil, düzinelerle... AB neden bizi inatla içine almıyor anladınız mı, biz Türklerden korkulur. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ’NDEN AÇIK ARTTIRMA İLE TAŞINMAZ SATIŞI İLANI 1. Taşınmaz: Aydın İli, Kuşadası İlçesi, Güzelçamlı Köyü Söğütlük Mevkiinde bulunan, tapuda: 1 parsel, 1 paftada kayıtlı bulunan 15.684 m² yüzölçümlü, 1/64 arsa paylı 26 no.lu bağımsız bölümdeki kat irtifaklı Dubleks Mesken niteliğindeki gayrimenkul şartnamesinde yazılı kapsamda satılacaktır. Söz konusu yer halen boş olup, yaklaşık 73,60 m² brüt kullanım alanlıdır. SATIŞ SAATİ : 14.00. ile 14.10. Arası MUHAMMEN BEDELİ : 217.000,00 (İkiyüzonyedibin Türk Lirası). 2. Taşınmaz: Aydın İli Kuşadası İlçesi Hacıfeyzullah Mahallesi Ambartepe Mevkiinde bulunan, tapuda 17K.IIIC/I pafta, 210 ada, 18 parselde kayıtlı bulunan 122,58 m² yüzölçümlü Bahçeli Kargir Ev şartnamesinde yazılı kapsamda satılacaktır. Söz konusu yer halen boş olup, yaklaşık 55 m² brüt kullanım alanlıdır. SATIŞ SAATİ : 16.00. ile 16.10. Arası MUHAMMEN BEDELİ : 113.000,00 (Yüzonüçbin Türk Lirası). İHALE GÜNÜ VE YERİ: 1. Satış 03.08.2015 Pazartesi günü yukarıda belirtilen saatler arasında ÇYDD İzmir Şubesi’nde (Kıbrıs Şehitleri Cad. 1435 Sok. No:4 K: 2 D: 3 Alsancak/İzmir adresinde) açık teklif, açık arttırma usulüyle satılacaktır. Satış gerçekleşmediği takdirde, ikinci satış aynı koşullarda, aynı yer ve saatte 03.09.2015 Perşembe günü yapılacaktır. 2. Satış açık teklif, açık arttırma ile yapılacaktır. Satış bedeli nakit ödenecektir. Muhammen bedelin % 5’i nakdi teminat olarak, ÇYDD İzmir Şubesi’nin AKBANK/KORDON ŞUBESİ, IBAN TR73 0004 6003 0488 8000 0860 58 no’lu hesabına yatırıldığına ilişkin yetkili imzaları taşıyan dekontun açık arttırma öncesinde ibraz edilmesi veya Bankaların verecekleri kesin ve asgari altı ay süreyle geçerli teminat mektuplarını ÇYDD İzmir Şubesi’ne ibrazı gereklidir. 3. Açık arttırmaya katılacaklar şartnameyi okuduklarını ve içeriğini kabul ettiklerini, taşınmazı mahallen gördüklerini, hâlihazır durumuyla kabul ettiklerini beyan ederler. Taşınmazla ilgili şartnameyi almak isteyen alıcılar ihale gününe kadar, saat 10.00 – 16.30 arasında ÇYDD İzmir Şubesinde görevli Şule Yılmaz’a ve saat 13.30 17.00 arasında ÇYDD Kuşadası Şubesi’ne (Cumhuriyet Mah. Muammer Ülgen Sok. No: 12 K: 1 Kuşadası) başvurabilirler. Açık arttırmaya katılmak isteyenlerin söz konusu gün ve saatte: 1. İmzalı şartname, 2. Kimlik, 3. Teminat makbuzu veya mektubu ile ÇYDD İzmir Şubesi’nde hazır olmaları gerekir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 117272) ‘Porno seyredilen bir kafeye yanlışlıkla girdim’ urun hikâyelerim bitmedi, şimdi anlatacağım hikâye tam bir değişen Türkiye hikâyesi. Bu internet, bu televole kültürü maşallah herkesin gözünü açmış. Şimdi anlatacağım hikâye Doğu’da en yoksul ilimizde geçiyor. Hakkâri’de , o zamanlar ben yazımı yazmak için yanımda bir F klavye taşıyorum. Neden mi ? Gayet basit. Henüz laptoplar çıkmamış, ben ne yapıyorum yanımda götürdüğüm F klavyeyle internet kafelere girip yazımı yazıyorum. Durum bu. Gene bir sabah vakti, gazeteye yazımı yazmak için Hakkâri sokaklarında internet kafe arıyorum. İşte tamam orada bir tane var! Hızlı adımlarla kafeye gidiyorum, hop oda ne? Kerli ferli bir adam, kapıda durup “bacım sen buraya giremezsin,” diye bana engel oluyor. “Neden / Yazı yazmam gerek.” “Bacı sen başka bir kafe bul burası sana göre değil,” diyor, bu arada ben kafeye bir göz atıyorum. İçerde sıra sıra tahtayla ayrılmış bölümler var. Her bölümde bir tane bilgisayar ve önünde genç bir adam. İyice görmeye çalışıyorum ve birden bu kerli ferli adamın beni oraya neden sokmadığını anlıyorum. Kafedekiler kendilerine ayrılmış bölümlerde porno film izliyorlar. Hemen oradan uzaklaşıyorum ama kafamda bir soru: “Yani sabahın köründe de porno izlenir mi? Geceler torbaya mı girdi.” Neyse yeni bir internet kafe bulmak için Hakkâri’nin iki caddesinden biri olan Cumhuriyet caddesinde dolanıyorum. D Bir sabah, yazımı yazmak için Hakkâri’de internet kafe arıyorum. İşte tamam orada bir tane var! Kapıdaki kerli ferli adam beni sokmuyor. Birden nedenini anlıyorum. Kafedekiler porno film izliyorlar. Kafamda bir soru: “Yani sabahın köründe de porno izlenir mi? Geceler torbaya mı girdi...” Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. Egemen Şevket Özgül İşte yeni bir internet kafe daha gözüktü, üstelik içerde kimseler yok, kafe sahibi yirmisinde bir delikanlı, bana yardımcı oluyor, klavyeyi Q’dan F’e alıp başlıyorum yazımı yazmaya. Tam o sırada benim yan tarafımda duran telefon çalıyor, delikanlı heyecanla telefonu açıyor, arayan bir kız, delikanlı “Ebrucuğum, canım, kıymetlim,” diye söze başlıyor ve “az sonra Romeo gibi kızın balkonuna tırmanıp, odasına gireceğini söyleyerek” telefonu kapatıyor. Ben yazımı yazmaya devam ediyorum ve iki dakika geçmiyor telefon gene çalıyor, delikan lı açıyor. Ben de dikkat kesiliyorum. Delikanlı gene “Nurancığım, Kıymetlim, bir tanem” diyerek söze başlıyor ve karşı taraf ne dediyse, “Tamam sen beni kaçır’’ diye devam ediyor, “Ben şimdi eve gidip bavulumu hazırlayacağım.’’ Ben iyice şaşırmış durumdayım, yazıyı filan unuttum, delikanlının adı Semir olsun, “Semir bu ne hal?’’ diye soruyorum, “iki kız birden kolay gelsin”. “Sorma anne’’ diyor, “ikisini de seviyorum”. Çocuk çok açık konuştu, içimden hak verip yazıma dönüyorum ve telefon yeniden çalıyor. Sıkı durun bu kez adı Mehtap olan bir başka kız! Delikanlı ona da aşağı yukarı aynı sözleri söylüyor ama biraz daha karmaşık bir durum var, genç kızın âdeti gecikmiş. Semir “olsun,” diyor “biz de evleniriz” ve artık ben dayanamayıp “Eee, pes vallahi’’ diyorum, “burası küçükçük bir yer, bu üç kızı nasıl idare ediyorsun?” Semir biraz mahcup, “evet anne’’ diyor, ‘“üçünü de seviyorum. Üçü de sınıf arkadaşım, liseyi birlikte bitirdik’’. “Oğlum kızlar birbirlerine her şeyi anlatırlar, başın belaya girecek’’ diye onu uyarmaya çalışıyorum, o kendinden çok emin.. başını sallayarak ‘“Tembihim sıkıdır’’ diye yanıtlıyor beni. Susuyorum, ağır konuştu: “Tembihi sıkıymış.’’ Yıllar sonra bu hikâyeyi anlattığım Güneydoğu’yu iyi bilen bir arkadaşım, “Işıl çocuğun rahatlığa şaşırmışsın ama o kendini tam emniyete almış. Tembihim sıkıdır! Önemli bir söz. Yemin gibi bir şeydir,” diyor. O öyle söylüyor ama ben gene de Semir’in başına geleceklerden ürküyorum. Biraz kadın kısmını bildiğimden... DECE KARADENİZ SA İLDİR! EĞ D İZ EN D KARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle