14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Temmuz 2015 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 30 otel el değiştirdi Turizm sektöründeki kriz derinleşiyor. Oteller bir bir iflas bayrağını çekiyor. Yıl sonunda sektördeki kayıp 5 milyar doları bulabilir, 400 bin kişi işsiz kalabilir urizmde yaşanan kriz her gün yeni bir boyut kazanıyor. İşletmelerin işçi çıkarması yeni bir boyut kazandı, 30 otel otel el değişitirdi. Turizmde yakalanan yükseliş trendi kırıldı. Yüksek sezona girerken yeni işçi alan işletmeler ilk kez işçi çıkarıyor. Bu arada geçen yılın tamamında mülkiyet ve işletme olarak toplam 14 otel el değiştirirken bu yılın daha ilk beş ayında el değiştiren otel sayısı 30’u geçti. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) ile Ekin Grubu’nun birlikte yayınladığı Resort Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre bu yılın daha ilk beş aylık döneminde el değiştiren otel sayısı geçen yılın tamamının iki katını geçti. ekonomi 9 Devam ediyor… amusal alanın AKP’lileşme, aynı anlama gelmek üzere, Siyasal İslamlaşma süreci, seçimlerden sonra da hiçbir şey olmamışçasına ve üstelik hızlanarak devam ediyor. HHH Önce günceli irdeleyelim: Sivil bürokrasideki atamalar kesintisiz sürdürülüyor, her gün ortalama 22’den fazla yönetici atanıyor. Resmi Gazetede yayımlanmadığından kamuoyunun izleyemediği onlarca atama yapılıyor. Askeri bürokraside de uzun dönemli üst düzey komutan atamalarını kararlaştıracak olan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantılarının da bu hükümet zamanında yapılacağı anlaşılıyor. HHH Devletin bir de ekonomide güncelliği var. Bütçenin personel ve faiz harcamaları dışında kalan kısmıyla devlet, günde yaklaşık 700 milyon liralık mal ve hizmet satın alıyor. AKP, Kamu İhale Yasası’nda yaptığı çok sayıda değişiklikle, bu harcamaların yüzde 95’ini bu yasanın kapsamı dışına çıkarmış bulunuyor; 700 liralık mal ve hizmet alımının 665 lirasını istediği gerçek ya da tüzelkişiden yapıyor. Böylece bütçe kaynaklarının yandaş sermayeye aktarılması, devam ediyor. AKP hükümetlerinin hukuk tanımazlığının asıl alanı ekonomi hukukudur. Hükümet, seçimden sonraki bir ayda çok sayıda yönetmelik değişikliği yaptı; örneğin, kamu alım ihaleleri yönetmeliklerinin beşinde değişiklik yaptı, yani ihale düzeni tümüyle dümdüz oldu. Bununla da yetinilmedi, 29 termik, hidrolik ve doğalgaz santralı satışa çıkarıldı; yalnızca olağanüstü durumlarda başvurulması gereken acele kamulaştırmalar aynen devam ediyor (Cumhuriyet, 8 Temmuz). HHH Eğitimde yapılanlar güncelden kalıcıya geçişin köprüsü özelliğindedir. Cumhuriyet’in çok güçlenen eğitim sayfasında yer aldığına göre, Milli Eğitim BakanlığıMEB, seçimlerden iki hafta önce başlattığı imam hatip lisesi açılışlarına, seçimlerden sonra hız verdi… imam hatip liselerinin birçoğu, biri uluslararası olmak üzere, kız imam hatip lisesine dönüştürüldü. Bakanlık son bir buçuk ayda 1000’den fazla imam hatip lisesi dersliği açtı. 45 ilde yeni imam hatip liseleri açıldı. Ankara’da bulunan 60 yıllık Yıldırım Beyazıt Lisesi imam hatip lisesine dönüştürüldü (Cumhuriyet, 7 Temmuz). HHH Güney sınırındaki ateş çemberi genişliyor. Barış süreci unutuluyor. Diğer olumsuzluklar da devam ediyor. Kadına yönelik cinayetler artarak sürüyor. Ölümcül iş kazaları durmak bilmiyor; tarım işçileri çok daha sıcak bir yaz yaşıyor. Yargıya taşınmayan hırsızlık ve yolsuzluk dosyaları küfleniyor. Aslında balık baştan, anayasadan kokuyor. Seçimlere çok yoğun başkanlık sistemiparlamenter sistem ayrışmasıyla gidildi. Bu ayrışmanın bundan sonra nasıl biçimleneceği, yani sorunun özü gündeme getirilmiyor; küllenmeye bırakılıyor. HHH Seçim sürecine başkanlık sistemini ısrarla isteyen Cumhurbaşkanı’nı, koalisyon görüşmelerinin dışında tutmakta kararlı olan Başbakan, atamalar konusunda en küçük bir eleştiriye bile orantısız bir biçiminde tepki veriyor. Seçim sonuçlarını doğru okuyamayan muhalefetin, ülkeyi hükümetsiz bırakamayız diyerek AKP ile ortaklık konusundaki aşırı hevesi dikkat çekiyor. Bu gidişle koalisyonun, ideolojisi ve uygulamalarıyla AKP’yi seçmenin sandıkta yaptığı kadar bile dizginleyeceğini beklemek hiç de gerçekçi görünmüyor. T Bankalarla ilişkili el değiştirmelerde Rixos Tekirova’nın Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin’e geçmesi ve Akbank’ın alacakları nedeniyle icra yoluyla satışa çıkan Attaleia da var. Yıl başından bu yana gerçekleşen otel değiştirmelerinin en yenisi Antalya Manavgat’taki Saray Regency ve Efes’teki Sürmeli’de oldu. Saray Regency’yi Arma’s Grubu, Sürmeli Efes’i de Peninsula Grubu aldı. Bu arada son dönemde otelciliğe giren Corendon Grubu, Bodrum’daki The Blue Bosphorus’u alırken yılbaşında işletmesini üstlendiği Jasmine Court’un işletmesini bıraktı. K İşçi kıyımı Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, turizmde sn yılların en ağır krizinin yaşandığını belirterek, “Sektörde son yılların en ağır krizi yaşanıyor. Sektörün lokomotifi konaklama kesiminde sezona girerken işten personel çıkarma ilk kez yaşanıyor. Oteller el değiştiriyor” dedi. AKTOB Başkanı Yusuf Hacısüleyman da “5 milyar dolar olarak tahmin edilen kaybın istihdam ve sosyal yapıya da olumsuz etkisi var” diye konuştu. Ekin Grubu Araştırma Birimi Yöneticisi Fehmi Köfteoğlu, turizmde sıkıntıların artarak krize dönüştüğüne dikkat çekerek, “Böyle giderse el değiştiren otel sayısında patlama olur” şeklinde konuştu. l Ekonomi Servisi Büyükler de var Araştırmaya göre el değiştiren oteller yalnız bir bölgede ya da kıyılarda değil, Türkiye’nin her yerinde, kıyı ve şehir otellerinde de yaşandı. El değiştiren oteller arasında büyük kapasiteli olanlar yanında küçük ve orta kapasiteli olanlar da var. Otellerin el değiştirme nedenleri arasında bankalarından alınan kredilerin geri ödemesinde yaşanan sıkıntılar ile tedarikçi firmalara olan borçlar da var. Rixos da satıldı Otel el değiştirmelerinden ikisi bankalar ile ikisi de Rusya ile çalışan tur operatörleri ile ilişkili. Türkiye genç işsizlikte lider Türkiye, genç işsizliğinde yüzde 28.4’lük oranla OECD ülkeleri arasında ilk sırada. konomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasında, 1529 yaş arasında işsiz ve eğitimini sürdürmeyenlerin oranı yüzde 28.4 olan Türkiye birinci. OECD’nin çalışmasına göre, çalışmayan, okula ya da mesleki eğitime devam etmeyenlerde başı çeken Türkiye, genel işsizlikte de yüzde 10.1 ile OECD ortalaması olan yüzde 7’nin çok üstünde. Genç işsizliğinde Türkiye’yi, büyük ekonomik krizle boğuşan Yunanistan yüzde 26.7 ile takip ediyor. Daha sonra sırasıyla, yüzde 26.2 ile İtalya, yüzde 22.4 ile Meksika, yüzde 20.7 ile İspanya geliyor. Koalisyon acilen kurulmalı ÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen BaşaranSymes, siyasilere ‘bir an önce hükümet kurulmalı’ çağrısında bulundu. Koalisyondan korkmak gibi bir davranış biçimini doğru karşılamadığını anlatan TÜSİAD Başkanı “Koalisyonlardan çok iyi icraatlar çıkabilir. Planlar ne kadar güçlü olursa daha hızlı ilerlenir. Vakit kaybetmeyelim, hızla bir hükümet kurulsun” şeklinde konuştu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, “Tüm partilere eşit mesafedeyiz. Halkın iradesinin üzerinde bir irade yoktur. Koalisyon bir an önce yapılsın. Türkiye için bu kadar sıkıntının olduğu dönemde, ‘biz dur bakalım şöyle mi yapacağız, böyle mi yapacağız?’ deme gibi bir lüksümüz yok” dedi. l Ekonomi Servisi E Yüzde 9.9 İstihdam konusunda kısa vadeli tahminler yapan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Sos yal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SPM), çarşamba günü ilan edilecek olan 2015 Nisan dönemi işsizlik oranının yüzde 9.9 olacağını öngördü. TÜİK’in Mart2015 işsizlik oranını yüzde 10.6 olarak açıkladığı anımsatılan çalışmada, çarşamba günü açıklanacak Nisan2015 işsizlik oranının 0.7 puan azaldığı belirtildi. Tarım dışı işsizlik oranının ise 1 puan azalarak yüzde 11.6 seviyesine düşeceği tahmin edildiği çalışmada, “Mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı işsizlik oranının 0.2 puan azalarak yüzde 12 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. İstihdam oranının 0.8 puan artarak yüzde 45.8 seviyesine çıkmasını, sanayi istihdamının ise 5 milyon 261 bin kişi seviyesinde seyretmesini tahmin ediyoruz” denildi. l Ekonomi Servisi T Memura bayram da yok ağımsız BüroSen tarafından yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir memur ailesinin Ramazan Bayramı harcaması asgari 1,600 TL olarak hesaplandı. Ortalama bir memur maaşının yeni 2 bin 300 lira olduğuna dikkat çeken Bağımsız BüroSen Genel Başkanı Remzi Kızılkaya, bir memur ailesinin dini bayramları geleneklere göre geçirmesinin zorluğuna vurgu yaparak kalan gün B lerde memur ailesinin 700 lira ile idare etmesi gerektiği belirtti. Ortalama bir gelire sahip memur ailesinin bayramı tatil olarak değerlendirmek istemesi halinde, dört yıldızlı bir otelde her şey dahil dört günlük mütevazi bir tatil için toplam 1.760 TL ödemesi gerekiyor. Kızılkaya, “Bayram gelmiş neyimize” ifadelerini kullandı. l Ekonomi Servisi ünya ekonomisinin geleceği açısından geçen haftanın, hatta son bir yılın en önemli konusu, bence Yunanistan’da değil Çin’de yaşanan gelişmelerdi. Şangay Borsa Indeksi bir yılda yüzde 150 arttı. Bu yıl nisan ayında 2.500 düzeyindeydi, yön değiştirmeye başladığı 12 Haziran günü 5.166 düzeyine ulaşmış, diğer bir deyişle iki ayda yüzde 100 artmıştı. Şangay indeksi bu noktadan sonra yoğun devlet müdahalesine karşın hızla düşmeye başladı. Dünya ekonomisinin en önemli motorlarından biri olan bir ülkede borsa iki buçuk haftada, yüzde 30 değer kaybeder, toplam 2.4 triyon dolardan fazla, Almanya ulusal hasılasının yarısına yakın bir değeri silerse, kaçınılmaz olarak bütün gözler o ülkeye dikilir. İlk dikkati çeken olgu, tüm bu çıkış ve iniş içinde Çin devletinin rolü oluyor. Çin yönetiminin borsadaki yükselme trendini, medyadaki demeçlerle, yatırımcıyı yönlendiren yazarların yorumlarıyla ve ucuz, kolay kredi yoluyla heyecanlı biçimde desteklemişti. Şimdi adeta kan ter içinde düşüşü engellemeye çalışıyor. Bu noktada da karşımıza, “başarabilecek mi, başarılı olursa, bu ‘başarının’ sorunları büyüterek ertelemekten başka (2000’li yılların başındaki ABD ve Avrupa’yı, anımsayalım) bir anlamı olacak mı” sorularından öte iki soru geliyor: D Birincisi, Çin yönetimi neden borsayı kendi haline bırakmak yerine destekledi? İkincisi, Çin borsalarındaki bu gerileme ve çöküş korkusu dünya ekonomisini nasıl etkiler? Çin’de balon patlayınca I Birinci sorunun cevabının bir kavramsal bir de pratik boyutu var. Kavramsal (notional) boyut şöyle: Her kapitalist ekonomi, ister serbest piyasa, ister bir tür merkezi planlama, ister karma ekonomi altında çalışsın her hızlı büyümenin ardından mutlaka bir krize girecektir. Her kapitalist ekonominin başına gelir... İkinci pratik boyuta gelince de, küresel mali krizin başladığı 2007 yılından bu yana Çin ekonomisinde yaşananlara bakmak gerekiyor. Ekonomik büyüme yavaşlamaya (yüzde olarak, 2007: 14; 20082011 ortalama: 9.5; 201214 ortalama: 7.5), Çin yatırımcısı / sermayesi yeni pazarlar aramak için dünyaya açılmaya, ulusal ekonomik mekânın dışına kaçmaya, Çin devleti bu kaçışın yolunu açmaya yönelik bir askeri diplomatik atağa geçmeye, bu arada toplam borç stoku hızla artmaya başladı. Kısacası Çin kapitalizminde sermaye birikimi yavaşlıyor ve bir “aşırı birikim” / “eksik tüketim” (“yeterince” kârlı olarak yatırılamayan sermaye, satılamayan mal) sorunu ortaya çıkmaya başlıyor. Bu sonuca analitik bir biçimde bakarsak kâr oranlarındaki gerileme eğiliminin başat hale gelmeye başladığını da söyleyebiliriz Kapitalist bir ekonomide, fazla birikim (yetersiz tüketim/yatırım) sorununu yönetmek için (dışarı kaçma çabasının yanı sıra ve bundan da tamamen bağımsız olmayarak) gündeme hemen mali genişleme gelir. Bu mali genişleme sermayenin spekülasyona yönelmesini kolaylaştırır, tüketici talebinin seviyesinin korunmasına, üreticinin de düşen kârlara karşın bir süre daha ayakta kalmasına olanak sağlar. Çin’in kapitalizminin de bu modeli izlediği kolaylıkla görülebilir. Çin’de toplam borcun GSMH’ye oranı 2007’de yüzde 158’iken 2014 ortasında yüzde 282’ye, 28 trilyon dolar düzeyine ulaşmış (McKinsey, Debt and (not much) Deleveraging, Şubat, 2015). Son 12 aydır, Çin ekonomisi yavaşlamaya, borçlanma artmaya devam ettiğine göre, toplam borcun da yedi yılda ikiye katlandığı kolaylıkla söylenebilir. Bu sırada Bloomberg’in aktardığına göre, Çin yönetimi borsada borçlanma (kaldıraçla oynama) kurallarını gevşetir, “Boğa piyasası daha yeni başlıyor” havası yaratırken (Justin Fox, 08/07/2015), borsayı desteklemek için halkı borçlanarak kâğıt almaya yönlendirirken, spekülatörler de yıl başından bu yana borsaya yatırmak için toplam 610 milyar dolar borçlanmışlar (J.F, 06/07/2015). Kısacası birinci soruya ne olacak, “Kapitalizm işte... Yönetici sınıf sermayenin krizini yönetmeye, çöküşü ertelemeye çalışıyor, bu sırada da sorunları büyütüyor” diyerek cevap verebiliriz. Yarın, bu “olanların” dünya ekonomisi üzerindeki olası etkilerine bakacağım. Borç borsanın kamçısı Doğan, Total Oil için teklif verdi D oğan Holding bağlı ortaklığı Doğan Enerji Yatırımları A.Ş. altında faaliyet göstermekte olan Aytemiz Akaryakıt Dağıtım AŞ tarafından, Total Oil Türkiye AŞ’nin sermayesini temsil eden paylarının tamamının satın ve devir alınması konusunda ‘bağlayıcı teklif’ verildi. Total yüzde 5,3 pazar payı ile beşinci sırada yer alıyor. Türkiye’de 1992’den bu yana faaliyet gösteren şirketin yaklaşık 450 istasyonu bulunuyor. 7 bin 270 ürün sağlığa zararlı çıktı ümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CanikG li, piyasa gözetimi ve denetimi kapsamında bu yılın ilk yarısında bin 457 firmanın 1 milyon 882 bin 918 ürünün denetlendiğini, 7 bin 270 üründe sağlığa zararlı madde tespit edildiğini bildirdi. Canikli, “Bu kapsamda, 3 bin 602 tekstil ürünü, bin 823 ayakkabı, 418 oyuncak, 15 kırtasiye ve bin 412 diğer gruplardaki ürünler güvensiz bulundu” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle