14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Temmuz 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 12 Rabia Nine komünist mi, terörist mi? azıya “Fıkrayı duymuşsunuzdur…” diye başlayacağım ama fıkra olduğundan emin değilim. Belki de gerçektir. Yine de anlatayım: Evliya Çelebi’ye rüyasında Peygamber görünmüş. Hazreti Muhammed, Çelebi’ye “Dile benden ne dilersen” demiş. Çelebi çok heyecanlanmış. “Şefaat ya Resulullah” diyeceğine ağzından “Seyahat ya Resulullah” çıkıvermiş. O yüzden bütün hayatı dur durak bilmeden seyahatlerde geçmiş. Aradan çok yıllar geçmiş. Hazreti Muhammed bu defa da Tayyip Erdoğan’ın rüyasında görünmüş. Aynı soruyu sormuş: Dile benden ne dilersin? Bizimki hiç heyecanlanmadan, dili dolaşmadan cevaplamış: İnşaat ya Resullullah… Yani 3. hava limanından, 3. köprüye, Boğaz’a bir boğaz daha eklemek gibi çılgın projelere; nükleer santral ihalelerinden TOKi adlı bir beton canavarı yaratmaya; Anadolu derelerine beton prangalar vurmaktan yaşını doldurmadan altyapıları çöken duble yollara; kentleri AVM ormanlarına, ormanları asfalt ve beton çöllerine dönüştürme histerisine kadar bütün bu “inşaat saplantısı”nın ardında işte bu “fıkra” yatmakta… Aktardığım fıkra, doymayan ve durmak bilmeyen bir zihniyetin bir kişide simgeleşmesinden ibaret. AKP iktidarı ile birlikte ülke ekonomisinin ana rotasını oluşturan bir zihniyetin… HHH Bu zihniyete itiraz eden genç yaşlı, kadın erkek yurttaşlar en pespaye yöntemlerle suçlu ilan edildi. Kendilerinden önceki dönemlerden miras edindikleri nitelemelerle, “Bunlar komünistlerdir, bunlar teröristlerdir” deyip bildiklerini okumaya; itiraz eden, doğayı, çevreyi, koyları, denizleri, ormanları, kentleri, ülkenin değerli olan nesi varsa onları savunmak için mücadele edenlere sıradan yurttaşlar arasında böyle duvarlar çekmek başlıca suç örtme yöntemleri oldu. Gezi Direnişi’ni örnek vermek yetse gerek. Gezi Direnişi’ne katılanların, yazının başındaki fıkrada yansıyan zihniyet tarafından nasıl şeytanlaştırıldığını hatırlayın. Uluslararası bir komplonun aracı komünistlerden, kör bir tahrip tutkusunun yönlendirdiği teröristlere kadar bin bir leke art arda fırlatıldı: Hükümeti darbeyle yıkmak, istikrarı bozmak isteyen komünistler ve teröristler… HHH Ama bu kez, hem de “İnşaat ya Resullulah” diyen zatın borusunun en çok borusunun öttüğü Karadeniz’de o zihniyet sert kayaya çarptı. Önce Artvin Cerattepe’de, milletin anasının ırzına geçmeye devam eden müteahhit eliyle o benzersiz ormanı yok etmeye kalkan zihniyet sert kayaya çarptı. Karadenizin ve derelerin ve yamaçların çocukları horon teper gibi iş makinelerinin karşısına dikildiler, “o zihniyet”i ellerinin tersiyle bir yana itiverdiler. Hemen ardından bu kez güzelim Karadeniz yaylalarını asfalta bulayıp, yaylaları birleştirme dümeniyle yol boylarına otel, konaklama tesisi, hatta “yayla AVM”leri dikecek bir “inşaat” furyasına giriştiler. Ama yine sert kayaya çarptılar. Bu kez kayanın adı Rabia Nine. Hani devletin zorba gücü jandarma komando birliğinin karşısına değneği ile dikilip, “Vali de neymiş, devlet de neymiş, ben halkım halk” diye kükreyen Rabia Nine. Ey jandarma birliğinin komutanı, ey Rize valisi, ey bir ayağı çukurda hükümetin bakanı, bakmayanı, başbakanı, ey “İnşaat ya Resullulah” diyen zat deyin hele, bi deyin bakalım: Rabia Nine terörist mi, komünist mi? Cevabınız hangisi olursa olsun işiniz zor, çoooook zor. Kendi düşen ağlamaz. Rabia Nine(ler) kayasına çarpmayacaktınız... İşkenceden beter K HİLAL KÖSE Yıllarca süren soruşturma ve yargılama süreçlerinden sonuç alamayan işkence mağdurları, bir de haklarında açılan davalarla yıldırılmak isteniyor amu görevlileri hakkındaki işkence soruşturmaları uzun süre sonuçlanmıyor. Kimi zaman yıllar süren soruşturmalar sonunda açılan davalar ise ya cezasızlıkla ya alt sınırdan verilen cezalarla ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla son buluyor. Yıldırma politikası olarak mağdura dava açılıyor. İşkencenin fiziksel ve psikolojik travmalarını atlatamayan mağdurların hukuk mücadelesi eziyete dönüşüyor. İşte yargının bu tavrını ortaya koyan 10 işkence dosyası: Y 1 Baloncu Yusuf Şirin, 7 yıldır gelmeyen adaleti bekliyor endik’te balon satin Kılıç, Erdal Küçükgüzel ve AbP tan sekiz çocuk ba dullah Aykılıç, İstanbul Anadolu bası Yusuf Şirin’in (57), 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “işyüzde 50 sakat kalmasına, böbreğini ve dalağını kaybetmesine, 38 gün hastanede yatmasına neden olan zabıta şiddetine “haksız tahrik” indirimi talep edildi. Üç zabıta, balon tezgahını dağıttıkları Şirin’i, bir depoya götürüp gözlerini, ellerini ve ayaklarını bağlayarak, bayılana dek dövmüş, baygın bir halde sokağa bırakıp kaçmışlardı. Sanık zabıtalar Selahatkence” suçundan 12’şer yıl hapis cezasına mahkum edildi. Ceza iyi halden 10’ar yıla indirildi. Yargıtay 8. Dairesi, geçen yıl, sanıklara “yaralama” suçundan ceza verilmesi gerektiğini belirterek kararı bozdu. Cumhuriyet Savcısı, sanıkların “kasten yaralama” suçundan, 10’ar yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılmasını ve “haksız tahrik” indirimi talep etti. Görgü tanığı, müfettiş baskısıyla verdiğini söylediği ifadesini geri aldı. Şirin’in avukatı Gülizar Tuncer, “Savcı bıçak iddiasını nereden çıkarıyor, açıklasın” dedi. Yargıtay: Yaralama 2 değil, işkence irin’e yapılanları işkence olarak değerlendirmeyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Hamdullah Çınar dosyasında, mahkemenin yaralama dediği, kaba dayağı işkence olarak gördü. Beyoğlu’nda bir barda garsonluk yapan Çınar, 7 Ağustos 2008’de, gözaltında götürüldüğü Beyoğlu Polis Merkezi’nde tahta ve plastik copla feci şekilde dövüldü. Çınar’ın kollarının ve bacaklarının büyük bölümü morarmış Ş Yusuf Şirin, zabıtalar tarafından öldüresiye dövüldü. Fotoğraf: ALİ AÇAR tı. Çınar’ı döven komiser Mehmet Kurt’a, “işkence” suçundan dava açıldı. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığa, “basit yaralama” suçundan 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası verdi. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2013’te, “işkence” suçundan ceza verilmesi gerektiğini belirterek, kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada, mahkeme, oy çokluğuyla eski kararında direndi. Dosya, 7 aydır, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda. Bilirkişi beş 3 aydır yok K uzenler Mervan Kurt, Ahmet Usal ve Murat Şalcı’yı 7 Haziran 2012’de, Taksim İstiklal Caddesi’nde döverek yaralayan, Şalcı’nın beyin kanaması geçirmesine neden olan 4 polis memuru hakkında, olaydan yaklaşık bir yıl sonra dava açıldı. Polisler, “basit kasten yaralama” ve “hayati tehlike doğuracak şekilde kasten yaralama” suçlarından, 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Davanın 5. oturumunda, sanık polislerin baskısıyla yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verildi. 5 aydır rapor bekleniyor. Olaydan sonra, ilk önce, üç arkadaşa, polise direnme davası açılmıştı. stanbul Barosu üyesi avukat Bülent Kurt, 22 Eylül 2010’da gözaltına alınan müvekkileri için Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi’ne gitti. Kapıda bekleyen polis “Nereye lan” deyince tartıştılar. Kurt darp edildi, nezarete atıldı. Kamera görüntülerinden, yumruklandığı, onlarca polis tarafından çembere alındığı ve tartaklandığı tespit edildi. Ancak, Adalet Bakanlığı’nın isteğiyle, “polise direndiği” iddiasıyla yargılanmaya başladı. Uzun bir süre sonra ise şikayetçi polisler Evren Akbaş ve Fehmi Erdem hakkında, “zor kullanma yetkisini” aştıkları gerekçesiyle dava açıldı. Son duruşmada dinlenen ve olay tarihinde amir yardımcısı olan Ahmet Vehbi Emirhanoğlu, avukatın nezarete atılma emrini kendisinin vermediğini söyledi. Polise nasıl 4 direnirsin İ Mağdurla polis 9 barıştı sanmış li Culha (30), Eminönü’nde, 26 A Ağustos 2010’da, gece, beton mikserini tramvay yolundan geçiriyordu. Toplumsal olaylara kameralar karşısında bile son derece sert müdahale etmekten çekinmeyen polisin bu tutumu, akıllara “Karakol gibi kapalı mekanlarda neler yaşanıyor” sorusunu getiriyor. 6 Dövüyormuş gibi gözüksek de niversite öğrencisi Can Burak Sarıgül, 27 Mayıs 2011’de, Swiss Otel’deki Uluslararası Yükseköğretim Kongresi’ne ilişkin yapılmak istenen basın açıklamasına katılacaktı. Polis, uyarı yapmadan öğrencilere müdahale etti. Sarıgül, kendini bir anda 3 sivil polisin arasında buldu. Sopalarla, tekme ve tokat Ü la darp edildi. Yüzüne telsizle vurdular. 3 polis hakkında, “zor kullanma yetkisini” aştıkları iddiasıyla açılan dava sürüyor. Sanıkların, dosyadaki ifadeleri pes detirtecek cinsten. Abdullah Dal ve Ali Mutlu: Her ne kadar gazete fotoğraflarına elimizdeki plastik flama borusuyla şahsı ortamıza almış üç memur dövüyormuş gibi gözüksek de, çekilen görüntü anlık olduğundan, bu tür bir izlenim doğuyor olabilir. Olayı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde flama borularını şahıslar kullanmasın diye elimizde muhafaza ettiğimiz belli olacaktır. Mevlüt Ünlü: Şahıs bu tür eylemlere sürekli katılır. Yüz aşinalığımız var. Beni hedef gösterdi. Karşı yönden hızla gelen araca durdurmak üzere el işareti yaptı. Araçtaki polisler, sinirlendi. Kumkapı Yabancılar Şubesi’ne götürülen Culha, yolda ve karakolda darp edildi. Sol gözünde kılcal damarlar patladı. 18 gün “iş göremez” raporu aldı, psikolojisi bozuldu. 4 polis, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Sanıklardan yalnızca, Tolga Karamanoğlu, “basit yaralama” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından, takdir indirimiyle birlikte, toplam 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Gerekçeli kararda, şubede komser yardımcısı olan polis hakkında Culha’nın şikayetçi olmaması nedeniyle işlem yapmadığı ifade edilerek, “O an için katılan ile sanık Tolga’nın barıştığını düşünerek olayın diğer boyutlarına girmediği anlaşılmıştır” denildi. 7 Avukatın 10 yıllık mücadelesi iirt Barosu avukatlarından Abdulhekim Gider, 2004 yılında, Pervari İlçe Emniyeti’nde gözaltında tutulan müvekkillerine yasal haklarının hatırlatılmadığını, işkence yapıldığını belirterek, İlçe Emniyet Amir vekili Cengiz Dursun hakkında suç duyurusunda bulundu. Karakola girerken üstünün arandığını, ay S İki ilde iki işçi yaşamını yitirdi onak’taki gökdelen inşaatında K önceki gece yarısı meydana gelen kazada 40 yaşındaki Muhammet Yeşilduman’ın dengesini kaybederek, 31. kattan merdiven boşluğuna düştü. Yeşilduman olay yerinde yaşamını yitirdi. Denizli’nin Acıpayam ilçesinde üretim yapılmayan bir krom madeninde güvenlik amacıyla bulunan İbrahim Şahan adlı işçi, başına taş düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Evli ve 2 çocuk babası olduğu öğrenilen Şahan’ın cenazesi, otopsi için Acıpayam Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. l Haber Merkezi alkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş’ı, 2011 yılında, Ankara’daki Hopa protestosu sırasında feci şekilde döven yaklaşık 50 polis memuru hakkındaki soruşturma sürüyor. Dosyaya bakan savcı 5 kez değişti. Aktaş’ın şikayeti, o gün gözaltına alınan diğer eylemcilerin suç duyuruları ile birleştirildi. Avukatların, dosyanın ayrılması yönündeki taleplerine yanıt verilmedi. Aktaş’ın da aralarında bulunduğu 98 kişiye açılan ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına’ muhalefet davasının delilleri, Aktaş’a yönelik şiddeti belgeliyordu. Bu dosyaya gelen MOBESE görüntülerinden, Aktaş’ı linç eden 30’a yakın polis memurunun kask numarasını tespit edildi. Savcı 5 kez 5 değişince H rılırken, tokalaşmak üzere elini uzattığı emniyet amirinin, “ellerimi kirletemem” karşılığını verdiğini anlattı. Gözaltına alınanların aileleriyle görüştüğü lokantanın önüne, polis araçlarının ve panzerlerin geldiğini, tehdit edildiğini söyledi. Adalet Bakanlığı, Dursun hakkında soruşturma izni vermedi. Gider, işlemin iptali iste miyle 2005 yılında Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme Şubat 2015’te işlemi iptal etti. Kararda, avukatın üstünün aranması ve şüphelilere hakların hatırlatılmaması açısından, araştırma yapılması gerektiği belirtildi. Temyiz edilen karara ilişkin son sözü, Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu söyleyecek. 10 ‘Organize işler bunlar’ savunması LKP operasyonuyla 21 Haziran 2012’de tutuklanan Özlem Cihan (34), emniyette zorla çıplak aramaya maruz bırakıldığını, işkenceye maruz kaldığını iddia ederek 5 polis hakkında suç duyurusunda bulundu. Tecavüz edilmekle tehdit edildiğini belirtti. Savcılık, polislerin ifadesini almadan 8 ay sonra takipsizlik kararı verdi. İddia, terör örgütlerinin genel politikası doğrultusunda güvenlik güçlerini yıldırmak ve çalışamaz duruma getirmek için organize hamle olarak nitelendirildi. İtiraz üzerine, Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi, kararı kaldırdı. Yeniden başlayan soruşturmada, ifadesi alınan polisler, “şahsın her türlü ihtiyacını özenle karşıladık” dediler. Savcılık, 26 Mart 2015’te, delil yetersizliğinden yine takipsizlik kararı verdi. Dosyada, kötü muamele ve cinsel taciz tehdidine ilişkin, Cihan’ın ifadesinden başka delil bulunmadığı belirtildi. Avukatı karara itiraz etti. Müvekkilinin, cinsel taciz olayının faili polisi teşhis edebilecek durumda olduğunu belirterek, “Yüzleştirme sağlanmayarak, karartma yoluna gidilmiştir” dedi. M 8 Bir türlü Adli Tıp’a gidemedi KK davası sanığı Abdurrahim Çetinkaya, 31 Ekim 2007’de gözaltına alındığı, Siirt Terörle Mücadele Şubesi’nde üç gün boyunca işkence gördü. Burnunun kırıldığı, işitme kaybı oluştuğu, testislerinde şişlik, kızarıklık oluştuğu, idrarından kan geldiği doktor raporlarıyla tespit edildi. 10 polise, Çetinkaya’nın teşhisiyle, 2010 yılında, iş P kence suçundan dava açıldı. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi ise sanıkların delil yetersizliğinden beraatlerine hükmetti. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2012’de eksik iceleme nedeniyle kararı bozdu. Yeniden başlayan davada, mahkeme, yıllardır Çetinkaya’nın Adli Tıp’a sevkini sağlayamadı. Çetinkaya’nın avukatı Abdulhekim Gider, 2010’da, İçişleri Bakanlı ğı aleyhine 200 bin TL’lik tazminat davası açtı. Batman İdare Mahkemesi, iki yıl sonra, süre aşımı nedeniyle davayı reddetti. Danıştay 10. Dairesi, 11 Şubat 2015’te kararı bozdu. Dava açma süresinin polisler hakkında iddianamenin düzenlendiği 11 Haziran 2010’dan başladığı ifade eden Danıştay, dosyayı idare mahkemesine gönderdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle