10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 10 Temmuz 2015 yorum TASARIM: BETÜL BERİŞE 18 ar c A n e g z Ö Kavşak iyasal Bilgiler Raporda, Akdeniz ülkesi olan Fakültesi 3. sınıfta Türkiye’nin dünya turizminde “tez” vermemiz önemli rol oynayacağı gerekiyordu! 1959’da konumu gerekçeleri ile anlatılıyor, “Bu “turizm ekonomisi” olarak alandan, yılda birkaç yüz milyon seçtim. O tarihte “Turizm dolar (!) gelir sağlanabileceği” Bakanlığı” yoktu, vurgulanıyordu. Başbakanlığa Raporu okuyanlar, bağlı “Turizm Baade’nin “hayal Müdürlüğü” gördüğünü” vardı. Müdür, yorumluyorlardı. sonradan ünlü Baade’nin, bir ressam bana da verdiği olarak sanat raporundaki bir dünyasında yerini haritada, Rodos alan Burhan adası ile bizim Doğançay idi. Akdeniz kıyıları Türkiye’den, kıyaslanıyordu. dünyadan turizm Rodos’taki istatistikleri verdi. karayolu Çok katkısı oldu. yoğunluğunun İkinci büyük yanında, yardımı Alman kıyılarımızda Prof. Fritz Baade Profesör Fritz hemen hemen Baade’den aldım. Prof. hiç yol yoktu. Baade’nin şu Baade o yıl Adnan Menderes gözlemini hiç unutamam: Hükümeti’ne “Türk turizminin “Rodos’taki turistik yatak gelişme imkânları” konulu bir sayısı, tüm Türkiye’deki yatak rapor sunmuştu. sayısından fazladır!” Turizmde Kara Bulutlar! (1) S ki, hayır. İnsanca bir düzen için daha fazlası zorunlu, sömürünün kalkması gerekiyor... HHH İnsanca yaşam özgürlüktür, aydınlanmadır, bilimdir, sanat ve kültür. Doğadır, tüm canlıların yaşam hakkına saygı. Eşitçiliktir, adil paylaşım, her türlü sömürüyü dışlama, buna karşı mücadele etme, devrim ve dayanışma. Umuttur, dostluk, arkadaşlık, güzellik, sevda ve aşk.. Mavidir, insanca yaşamak... HHH D ünya düzeni insanca mı? Uygarlığın onca birikimine karşın ne yazık Mavidir, insanca yaşamak... İnsanca… Bir düş kurduk, gerçeği düşledik. Gerçeği... İnsanın iki ayağı üzerinde duruşunu, asırlar boyu yürüyüşünü. İlk kıvılcımı çaktığı günü insanın ve ilk harfle geleceği fethedişini. Yürüdüğü asırlar aşan yolda, var olabilme mücadelesini anlamlı kılışını... Yedi notanın keşfini ve sonsuz çoklukta uyumun inşasını düşledik. İnsanın yarattığı mucizeleri düşledik, paylaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi, umudu... HHH Sonra, bir kâbus... Gerçeği gördük; mülkiyetin icadını ve sömürüyü... Savaşı, yıkımı, doğru söyleyenin cadı kazanlarında yakılışını. Gördük; kana susamışlığın sınır KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Müdürü suya attı dolaştım. Kuşadası’nda, Kaymakam Özer Türk ile tanıştım. Fransızlara “ClubMed’i” açtırmış, kendisi de “Kuştur” tatil sitesini kurmuştu. Burhaniye kaymakamlığında Artur’u, Muğla Valiliği’nde de Bodrum ve Datça’da Aktur tatil sitelerini kuracak, ilin çeşitli yerlerinde Özer Türk marinalar da yaptıracaktı! Turist gemileri Yunan adalarına geliyor, ama Kuşadası’na uğramıyorlardı! İlçedeki iskele değil bu tür gemilerin, 1520 metrelik teknelerin yanaşmalarına bile uygun değildi. Türk; Efes’i ve Meryemana Kilisesi’ni gerekçe göstererek gemilerin Kuşadası’na gelip açıkta demirlemeleri, kıyıdan gönderilecek motorlarla ezimden 4 yıl sonra, T 1963’ün Temmuzu’nda gazeteci olarak Ege kıyılarında yolcuların karaya çıkabilecekleri yolunda kendilerini ikna etmişti. O gün Kuşadası’na gelecek ilk geminin heyecanı içindeydi! Ben de Türk ve görevlilerle iskelede bekliyordum. Gemi körfeze girdi, kıyıda heyecan arttı. Gemiden inen bir sürat teknesinden bir görevli iskeleye çıktı. Görevli, elindeki telsiz ile kaptanına, geminin demirleneceği yeri anlatmaya başladı. Kuşadası liman müdürü, süvarinin yanına yaklaştı. Elindeki telsizi kaptı, Türkçe “Seni, telsiz kanununa muhalefetten tutukluyorum!” deyince 1.90’lık Kaymakam, telsizi alıp süvariye vermekle kalmadı, bir omuz darbesi ile müdürü suya attı! Birkaç yıl sonra Kuşadası’nda açılan turistik mağazalardaki kuyumcu sayısı Kapalıçarşı’yı geçti. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ‘Megalo İdea’ ve ‘Avrupa Birliği’ unan” halkı, ülkesinde olupbitenler karşısında günlerdir “Bizi kobay yaptılar!” diye haykırıyor... Yaşadıklarına ne denli üzünülse de, üzülsek de, bunun yerinde bir “tanı” (teşhis) olduğunu söylemekten insan kendini alamıyor; ayrıca bu “söylem”, komşunun yıllarca önce “de” aynı duruma nasıl düşürüldüğünü de anımsatıyor. Yine “Kierkegaard”ın, “Hayatı ileriye dönük yaşar, geriye dönüp anlarız” deyişi doğrultusuna “1918”lere uzanırsak; “Birinci Dünya Savaşı”ndan yengiyle çıkan Müttefikler (İngiltere, Fransa, Almanya), yenilenlerden biri olan “Osmanlı Devleti”nin Sultanı Vahdettin’in sarayı önüne demirleyen “55 parçalık” deniz filosuna “Yunanistan”ı da kattıkları görülür. (13.11.1918) Bu tarih Yunan halkının “Megalo İdea”sının, “Büyük Yunanistan Düşü”nün ilk adımlarından biri olduğu bilinir; bunu düzenleyenin de yukarıda sözü edilen“üçlü”nün lideri olan İngiltere’nin Başbakanı “Lloyd George”dir. Kuşkusuz bu güç gösterisinin arkası da gelecektir; ilkin “Müttefik”ler, “İstanbul”u işgal ederler (16.3.1919), ardından “15 Mayıs”ta Yunan ordusu “İzmir”e çıkartılır; karaya çıkan askerlerden daha çoktur İngiltere’nin limana yığdığı savaş araç ve gereçleri... Anadolu’nun içerlerine doğru “Yunan” kuvvetlerinin nasıl ilerleyeceği “de”, İngiliz General “Milne” tarafından en ince ayrıntılara dek düzenlenir... “Osmanlı Devleti”yle yapılacak barış antlaşmasının “Sevr” “temeli” de, bunu görüşmek için toplandıkları “San Remo”da, “Lloyd George” tarafından şöyle açıklanacaktır: “Osmanlı’nın mirasçısı Yunanistan”dır!” (21.4.1920) tanımazlığını. İnsanın yarattığı vahşeti de gördük; hırsı, güvensizliği, nefret ve korkuyu. Gerçeği gördük ve utanç duyduk... Kurduğumuz düş ve gördüğümüz kâbus bizimdir, gerçeğimizdir. Bu nedenle “insanca” derken biz, biliyoruz başka bir dünyanın mümkün olduğunu… HHH Hafta sonu Karaburun’da Dağarcık Türkiye’den Enis Musluoğlu’nun girişimiyle, ışıklarla kalsın Savaş Emek’in temellerini attığı ütopyalarda insanca yaşamayı konuştuk. Zeynep Oral, Kamil Masaracı, Yaşar Aksoy, Prof. Dr. Suat Çağlayan, Mümtaz İdil, Prof. Dr. Rennan Pekünlü, Prof. Dr. Gülden Ayman, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Serdar Yasa, Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Dr. Alpaslan Bilen, Doç.Dr. Güzel Yücel Gier, Prof. Dr. Semra Koçtürk ve katılımcılarla insanca yaşamak için “başka bir dünya nasıl olur” ütopyalarını söyleştik. Kara keçi yetiştiricisi çobanlar, yarımadanın muhtarlarıyla eşsiz coğrafyamızın acılarını ve beklentilerimizi paylaştık... HHH O sırada aynı denizi paylaştığımız karşı kıyıda “insanca yaşamın” bizim hayatımıza da ışık tutan mücadelesini izliyorduk ilgiyle. Küresel şirketlerin, sermayenin çıkarına çalışan serbest piyasa ekonomisinin hâkim olduğu Avrupa Birliği’nde, SYRİZA ve Başkanı Çipras direniyordu. Ege’de gün batarken gökyüzünün mor ve lacivert gidişinin ardından, “hayır” oylarını alkışladık ay ışığında. Yunanistan’da halkın, kemer sıkma politikalarını dayatan IMF, Dünya Bankası ve AB’li kreditörlere verdiği okkalı cevabını kutladık... Çipras’ın dediği gibi, “Yunanistan’ın kemer sıkma laboratuvarına dönmesine” karşı çıkıyoruz biz de. Bu karşı çıkış, insanca bir yaşam için önemli bir adımdır kuşkusuz. Yarın Avrupa’nın diğer ülkelerine olduğu gibi, Gezi eylemleriyle dünya ölçeğinde çok farklı ve özel bir duruş sergileyen Türkiye’ye de yansıyabilir. HHH Madalyonun diğer yüzünde de ironik bir gerçeklik söz konusu. İflastaki Yunanistan kişi başı gelirde Türkiye’yi üçe katladı. Asgari ücret 684 Avro. Ya “Krizde olmayan” bizde? 300 Avro... Orada isyan, bizde suskunluk! İnsanca yaşamak istiyoruz... “Y Yaptırımlara aldıran yok onraki yıllarda turizm gelişmeye başladı! 1970’lerde Batı dünyasından gelen turistler ekonomik ve kültürel açılardan üst düzeydeki bürokrat, işadamı, doktor, mühendis gibi kişilerdi. Türkiye keşfediliyordu! Yabancılar; doğa koşulları, tarihsel miras zenginliği, değişik gelenekler gibi nedenlerle; kendi araçlarıyla, düzenlenen kültür turlarıyla ya da tarifeli uçaklarla geliyorlardı. Kişi başına harcamaları 23 bin dolardı. “Charter (dolmuş)” uçuşları olmadığından az turist geliyordu. Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı oteli olan İstanbul’daki Hilton başroldeydi. Gazetelerin o tarihlerde birer “Hilton muhabiri” bile vardı! 1980’li yıllarda gelen S kazandıran alan yapıyordu. Bu gelişme, 1990’larda bozuldu! Acenteler “kış turizmi” adıyla ucuz fiyatlara tur düzenlemeye başladılar. O günlere kadar bir haftalık tur bedeli 1500 1800 Alman Markı iken, acentelerin rekabeti nedeniyle, kişi başı 399 marka kadar geriledi. Bu fiyat, 550 marklık maliyetin altındaydı. 151 marklık zarar vardı. Zarar nasıl karşılanacak, kâra nasıl geçilecekti? Acenteler, işadamları çözümü buldular! Turistlerin “shopping” dedikleri; halıcı, kuyumcu, derici, tekstilci mağazalar devreye girdiler. Acentelere “Turistini bana getir, sana komisyon vereyim!” dediler. 19801990 arasında acentelere satış Kuşadası’nda nereden nereye turistlerin “görüntüleri” değişti. Ulaştırma Bakanlığı “dolmuş” uçuşlarına izni verince, turist sayısı yüz binlere ulaştı. Turistler, genellikle batının orta tabakasından idiler. Kişi başına ortalama döviz, 1000 dolara geriliyor, “kitle turizmine” geçiliyordu. Ege ve Akdeniz kıyılarındaki yeni oteller, tatil köyleri, Prof. Baade’nin “hayali” doğrultusunda turizmi, döviz fiyatından halıda yüzde 30, pırlantada 25, kuyumda 18, düz altında 10, deride 20, tekstilde 2015 oranında “hak ediş” denilen “komisyon” ödenir oldu. Acenteler de komisyonu, tur rehberleriyle paylaşıyorlardı. Ermenice, “dükkân” anlamındaki “hanut” sözcüğü, turizm argosuna yerleşti. Oysa 1618 sayılı Seyahat Acenteleri Yasası’na göre “hanut” yasaktı. Yaptırımlara aldıran yoktu! Bu “Pohpohlama”ya, “Afyon”a doğru ilerlemekte olan Yunan askerleri: “Zito Georgisi! Zito Georgisi!” (YaşaLloydJorj) haykırışıyla yanıt verirler... Ne var ki, “İnönü” de “Türk Ordusu” karşısında “Yunan kuvvetleri”nin hızla geri çekilmesi üzerine “Lloyd George” tarafsızlığa bürünüp Yunan ordusu için, “Bırakalım sonuna dek savaşsınlar!” der... Bir ara Yunanlılar “Kütahya ve Eskişehir”i ele geçirince “Lloyd George” yeniden keyiflenir, öyle keyiflenir ki şunu: “Yunanlılar artık Sevr ile yetinemezler, daha geniş çapta tatmin edilmeleri lazım!” diyerek vurgulamaktan kendini alamaz. Böylece koltuklanan Yunan ordusu, “Ankara’ya! Ankara’ya!” çığlıklarıyla ilerlerken “Sakarya”da inanılmaz bir yenilgiye uğrar; “Lloyd George” yine kızıp küplere biner; Yunan kuvvetlerinin “EskişehirAfyon” hattında kalmasını buyurur; “Boğaz”larla ilgili isteklerinin yerine getirilmesi için “yine” Yunan ordusunu araya sokar ki, bunu sezinleyen dönemin “Yunanistan Başbakanı Gunaris, “Bizi nasıl da Anadolu’ya ittiler!” diyecektir. Ama ünlü tarihsel “itiraf” ise, “Lozan”daki “barış” görüşmeleri sırasında “Yunan Başdelegesi Venizelos”tan gelir; şunu söyler: “Müttefik Devletler’den üçü, Yunanistan’ın Küçük Asya’da savaşa girmeye çağırmıştı. (...) Yunanistan için askeri üslerinden yüzlerce kilometre uzağında Anadolu’nun içinde savaşı sürdürmek ‘budalalık’ olmuştur!” “Emperyalizm”in her türlü yöntemi hiç çekinmeden kullandığını; yüceltip el üstünde tuttuğunu “çıkar” söz konusu olunca nasıl acımasızca çiğnediğini, Yunanistan geç de olsa anladığını ortaya koymuştu... Ne var ki, hemen hemen “yüz yıl” sonra bütün dünyanın gözleri önünde aynı oyun “Yunanistan” için yine sahnelenecektir; kuşkusuz “kullanılma” yolları, nedenleri, konular ve ötekiler ne denli değişmiş olsa da... Demek ki, “komşu” yine pohpohlanacak, koltuklanıp “tepeler”e çıkartılacak, bir süre sonra da “başaşağı” bırakıverilecek... Bu sürecin daha “1970”lerde başladığı öne sürülüyor; o yıllarda Yunanistan “AB” üyeliği için başvurduğunda, “Almanya” komşunun özellikle ekonomi bakımındanhenüz “hazır” olmadığını iler sürer. Ne var ki “Fransa” hemen bu karara karşı gelir; “Antik çağ”ın Yunan düşünürleri ortaya sürülür; Fransa Devlet Başkanı “V.G.d’ Bataing”: “Eflatun’un yüzüne kapıyı kapatamayız!” der.(*) İşte şimdi bu “kapı”, paldır küldür kapatılmak isteniyor. “AB” ve “dünya” finans kaynaklarından su gibi akıtılanlarla, bir “ithalat ve tüketim cenneti”ne dönüştürülüp “borç batağı”na sürüklenen Yunanistan’dan şimdi acı acı şikâyetler edilmeye başlandı; yine “başaşağı” edildi; o inanılmaz miktardaki dolarları, Avro’ları verirken Yunan halkının hiç sözü edilmeyen ünlü “siesta”sı, bugün ise dillerden düşmüyor... Günümüzde, “IMF”den “borç” alan iki ülkeden birinin “Zimbabve”, ötekinin de “Yunanistan” olduğunun altı çiziliyor... Böylece “emperyalizm”in “emperyalizm”, “emperyalist”in de “emperyalist” olduğu bir kez daha tarihsel boyutta ortaya konmuş olmuyor mu? Değerli dostlar, yarın “Beşiktaş”tayız! “Eylem” sürüyor; öyle değil mi? (*) N. Cerrahoğlu, Cumhuriyet (4.7.2015) SÜPER LOTO 24, 34, 35, 42, 43 ve 49 6 BİLEN: 2 milyon 140 bin 568 TL (1 kişi) 5 BİLEN: 6 bin 836’şar TL 4 BİLEN: 91.50’şer TL 3 BİLEN: 7.40’ar TL 10 TEMMUZ 2015 SAYI: 32783 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.35 Ankara 03.27 İzmir 03.43 nAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.34 13.1 6 17.13 05.22 13.01 16.56 05.49 13.28 17.22 Akşam 20.47 20.28 20.46 Yatsı 22.35 22.12 22.34 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle