Katalog

Y ASAM 2 EDİTÖR: HAKAN AKARSu TASARIM: çağla sevindik ABD’den viagraya izin Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) “kadın Viagrası”nın piyasaya çıkmasına izin verdi. FDA, doktor gözetiminde alınması kaydıyla, cinselliğe ilgisini kaybeden kadınlara şans verilmesinin uygun olduğunu belirtti. Cumartesi 6 Haziran 2015 azıişleri’ndeki arkadaşlar Türkiye’de seçimin nabzını tutarken benden de İstanbul İkinci Bölge’ye bakmamı istediler. İkinci Bölge, 12 ilçeden oluşuyor... Bu ilçeler arasında her ne kadar CHP’nin kalesi konumunda olan Şişli, Beşiktaş, Sarıyer gibi üç ilçe yer alıyorsa da öteki ilçelerde AKP egemen. AKP’li ilçeler arasında, geçen seçimlerde hile yapıldığı açığa çıkan ve mahkemece saptanan Kâğıthane de var. HHH 1980’li yıllarda, önce Hürriyet gazetesinde, sonra da kendi kurduğum KAMAR kamuoyu araştırma şirketinde çok seçim araştırması yaptığım için, bu “nabız tutma” işinin ne kadar yanıltıcı olduğunu bilirim; bu nedenle çok dikkatli olmaya çalıştım... Bir hayli dolaştım, pek çok farklı kişiyle ve parti yöneticileriyle konuştum... İzlenimlerimi seçim sayfamızda okuyacaksınız. HHH En çok merakımı çeken konulardan biri de Şişli’deki durumdu... Çünkü burada Mustafa Sarıgül ile Hayri İnönü arasında, medya Y Şişli’de neler oluyor? ya da yansıyan bir sürtüşme yaşanmıştı; acaba bu seçmeni etkileyecek miydi? Konuşmalardan edindiğim izlenim, bu sürtüşmenin en azından İkinci Bölge’de aşıldığı, CHP’li seçmeni fazla etkilemediği biçiminde oldu. Bunda, bölgeden aday olan Sarıgül’ün aktif bir seçim kampanyası yürütmesi de etkili olmuş görünüyor. Hayri İnönü de, birtakım sosyal ve kültürel projelere ağırlık vererek, bu sürtüşmeyi Şişli özelinde unutturmuş görünüyor. Kuştepe’de, yerinde bir kentsel dönüşüm projesi başlatmış: Belediyenin oluşturduğu farklı kurullarla çalışmalar yapılıyor... Rant düşüncesi gütmeden, sosyolojik, akademik ve mimari boyutlarda geliştirilen bu projeler, halk toplantılarıyla kamuoyunun da görüşleri alınarak şekillendiriliyor. Ayrıca “İlköğretime online destek” diye de yeni bir girişimi var: Şişli Belediyesi sınırları içindeki ilköğretim okullarının 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıfları için müfredat programına koşut olarak www.sisliegitim. org adresli online eğitim sitesi hazırlanmış. Şişli elbette İkinci Bölge için belirleyici değil, sadece ilginç bir dip not olarak, biraz derinliğine “ne oluyor” diye baktım ve izlenimlerimi sizinle paylaştım. HHH Seçim izlenimleri bölümünde de yazdım: Bu seçimlerdeki en önemi kaygı “seçim hileleri”! Parti temsilcilerinin ve gözlemcilerin ıslak imzalı tutanakların fotoğraflarını almadan sandıklardan ayrılmamaları isteniyor... Sonrası ise “Allah kerim!” Arşipel Kaptan’a ağlıyor ‘Deniz, tekne hayalimdi, onun peşinden koştum hep...’ n mavi, en deniz adam, atlas yelkenleriyle bilmediğimiz sulara yol alıyor şimdi. Arşipel ağlıyor olmalı, bende derin bir hüzünle karışık ince bir tebessüm... Biliyorum, çelişkili. Bu haldeyken gülümserse insan bir tuhaf karşılanır; ama öyleyim... Bir yanda Türk denizcilerinin kaptanını, en mavi efsane bir insanı yitirmenin acısı. Diğer yanda yaşam sevinciyle coşan, coşturan, yol gösteren, öğreten, ince, duygulu, duyarlı, sohbeti güzel en denizci insanı tanımış olmanın hoşr a d r luğu... e S Karacasöğüt’te geık Kız cen yaz ayrılış anı geliyor gözlerimin önüne, gülümseyerek el sallaması... Hayıflanıyorum; en başta kendisinin yer aldığı, “Dünyayı Yelkenleriyle Dolaşan Türkler” kitabını sağlığına yetiştiremedim. Desteğine, yardımlarına, çocukluğumdan bu yana kurduğum düşlerin ilham kaynağına teşekkür edemedim. Seviniyorum böyle bir insanı tanımıştım... Geride ne kaldı? Onun yolundan, ondan esinlenerek, cesaret, güç ve destek alarak dünyayı yelkenleriyle dolaşanların anıları... Bu anılarda yayımlayamadığım röportajlar... Haluk Karamanoğlu, Cumhur Gökova, Osman Atasoy, Özkan Gülkaynak, Ekrem İnözü, Hakan Öge ve Alim Sür, hepsi ağız birliği etmişçesine söylemişlerdi: “Bizi mavilere o çıkardı, yelkenlerimiz onun rüzgârıyla doldu...” Ne çok ayrıntı, özel bilgi edinmişlerdi ondan... Bana da verdiği bir ders var, yaşamım boyunca unutmayacağım. Ekrem İnözü’nün teknesinde, Karacasöğüt’te en son röportajı bitirmiş, iskeleye çıkıyordum. Bu çok özel sohbetin keyfiyle vedalaştık, el sallıyordu o sırada Sadun Ağabey. Ayağım kaydı... Çantamdaki fotoğraf makinesi, notebook, cep telefonuyla birlikte denize düştüm. İskeleye çıktığımda gülümsemesini sürdürerek bağırdı: “Hiç tekneden düşmüş müydün?” “Hayır” dedim. Esaslı bir kahkaha patlattı: “Tamam, şimdi artık denizci oldun...” Bu sohbetin merhabalaşması da ilginçti. İnözü’yle öğle yemeğini paylaştığı masaya bir çatal daha koyarken sormuştu, “Ne içersin?” diye. Onlar biralarını yudumlarken benim için çalışma saatiydi. “Teşekkür ederim ağabey, soğuk su” dedim... “Derhal tekneyi terk et” gürlemesine karşılık verdim: “Anlaşıldı bu sohbet pek keyifli ola E Sadun Boro’dan geriye anılar ve yayımlayamadığım röportajlar kaldı. cak... En sert, ne varsa...” Şimdi bu garip duygu selinde, o sohbeti anımsadım. “Biliyor musun, dünya yolculuğundan sonra ilk dizi röportajı senin gazetende yapmıştım” diye başlamıştı söze. Ben Hürriyet sanıyordum oysa. Bir de Hikmet Çetinkaya’nın Cumhuriyet’teki röportajı vardı aklımda. Sohbetten birkaç ayrıntıyı aktarayım. Birçok insana düş kurduran, kitaplarını okutan, yol gösteren Sadun Boro için, yaşamın, dünyayı yelkenli tekneyle dolaşmanın anlamı neydi? “Hayallerin olacak önce” diye başladı söze: “Deniz, tekne hayalimdi, onun peşinden koştum hep, neyim varsa satıp denizlere yelken açtım. Dünyayı dolaştığım zamanlarda bu iş zordu. Böy le teknoloji, alet, araç, imkânlar yoktu; ama kafama koymuştum, her şeyi göze alıp. Sonra başka arkadaşlara da yol oldu. Kitaplar yazdım, okudular, cesaretlendiler. Tabii hayal etmek kadar kolları sıvamak da lazım. İnsan kafasına koyarsa yapar. Bedensel bir mazeret dışında hiçbirini kabul etmiyorum. Denizci başka bir insandır, deniz çok başkadır. Hayatın saçma sapan zırvalıklarını bırakırsın. Haybeye kürek çekmezsin. İhtirasların anlamsız olduğunu görürsün. Kısa yoldan söyleyeyim, deniz anlatılmaz yaşanır...” Öyle de şimdi başka bir burukluk da düşüyor, gidişiyle... Mavilerde, ışıklı sahillerde uyu, güzel insan.... Güle güle Kaptan!.. Denizler öksüz kaldı OĞUZ YILDIZ Sadun Boro, yaşamını yitirdiği Marmaris’te pazartesi günü son yolculuğuna uğurlanacak eknesiyle dünya turu yapan ilk Türk olarak tarihe geçen Sadun Boro (87), Marmaris’te kanser tedavisi gördüğü özel hastanede yaşamını yitirdi. Boro, pazartesi günü ikindi namazının ardından düzenlenecek törenle Marmaris’teki Karacasöğüt Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. Boro’nun yaşamını yitirmesinin ardından, kendileri de tekneleriyle dünya turu yapan ünlü denizciler şunları söylediler: OSMAN ATASOY: Sadun Ağabey hayatımızı değiştirdi. Biz denizciler Barboros’un torunları olarak kabul ederiz kendimizi, bir de Sadun Boro’nun çocukları. Sadun Ağabey, coğrafi olarak denizlerle çevrili ancak kültür olarak karacı olan bir ülkede deniz sevgisini başlattı, denizleri fark ettirdi. CUMHUR GÖKOVA: Sadun Ağabey’in arkasından güzel şeyler söylenir. Güle güle dünyayı dolaştı yine güle güle dünyayı terk etti. Denizcilere öncülük etti. Bizlere bu yolu açtı. Yaşam tarzı ve hayata bakış açışıyla bizlere hep örnek oldu.  HAKAN ÖĞE: Bütün gençlerin hayatlarında örnek alması gereken sembol insanlar vardır. Sadun Boro da bunlardan biriydi. İzinden gitme T Sadun Boro tekneyle dünya turu yapan ilk Türk ünvanını kazanmıştı. ye değecek ender insanlardan biri. O bizim yaşamlarımız oluşturan mihenk taşlarından biriydi. MEHMET EKREM İNÖZÜ: Sadun Ağabey, benim için en sisli, en karanlık, en sıkıntılı günlerimde pırıl pırıl çakan bir fenerdi. Ruhu şad olsun, mekânı mavi cennet olsun. ÖZKAN GÜLKAYNAK: Sadun Ağabey, başıboş bir gemi durumunda olan Türk Amatör Denizciliği’nde pervane etkisi yaratarak onu 20. yüzyıla taşımıştır. Adeta büyük bir deniz fenerinin yapıtaşı olmuştur. Genç kuşakları doğa ve deniz sevgisiyle etkileyerek onları denizciliğe özendirmiştir. C M Y B