15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler KÜLTÜR SANAT Cumartesi 6 Haziran 2015 ‘Tayyip Erdoğan öncesi Türkiye bitti!’ Hukukçu, diplomat, siyasetçi ve yazar Rıza Türmen’le seçim öncesi gündemi konuştuk. Türmen, söyleşimizde hukuk ve siyasetin gidişatını, kamuoyunu uzun süre meşgul etmiş, uluslararası kuruluşların gündemine de girmiş davalar ve başkanlık sistemini de dahil ederek yorumladı. 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK T ürkiye’de insan haklarının paramparça olduğunu vurgulayan Türmen, muhafazakârlığın Türkiye’ye otoriterlik getirdiğini, toplumun samimi değil bağnaz bir kıblede muhafazakârlaştığını söyledi. ‘CHP, ataleti attı’ CHP’nin yeni dönemini de değerlendiren Türmen şu değerlendirmelerde bulundu: “CHP, bu seçimde çok doğru şeyler yaptı. Yani önseçim yapması önemliydi. Önseçimde bazı yanlışlar olmuş olabilir, listeler, ittifaklar rol oy Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasayı herkesin gözünün önünde açık bir biçimde çiğneyerek mitingler yapıp, bir parti için oy istediğine de dikkat çeken Türmen, “Hani tarafsızlık? Keyfi diktatörlüktür bu, siyaset değil” dedi. Recep Tayyip Erdoğan öncesi Türkiye’ye dönmenin “tüm taraflar” için imkânsız olduğunu vurgulayan Rıza Türmen, “O Türkiye bitti, değişti çünkü. Aradan geçen süre içinde Türk insanı, toplumu değişmiştir. Ve dünya da değişmiştir” diye konuştu. Toplumun her kesime hâkim bir korkunun olduğunu ve giderek kökleştiğini de vurgulayarak, “Demokrasi hepimizin işidir” dedi. ‘Bu siyaset değil!’ namış olabilir falan ama ilke olarak önseçimin yapılması tabii ki demokratik bir yaklaşımdı. GAMZE Bu, örgüt bakıAKDEMİR mından da bir dinamizm getirdi. Ataleti attı. Enerji kazandırdı. Diğer yandan kadınlara liste başlarında yer verilmesi çok doğru bir hareketti. Sonra bir Roman aday gösterdi, bir Ermeni aday gösterdi. Bunlar çok iyi adımlardı. Ve CHP şundan kurtuldu; geçmişin değil geleceğin bir partisi olmaya başladı. Mega Kent projesini de önemsiyorum, insanları heyecanlandırdı. İlke olarak önemli ve büyük bir proje ve doğru zamanda açıklandı.” HDP’nin siyasete getirdiklerine vurgu yapan Rıza Türmen şu ifadeleri kullandı: “HDP’nin getirdiği katılımcı, çoğulcu demokrasi anlayışı çok önemli. Türkiye’ye yeni bir ufuk açtılar. Gezi kültürü, düşüncesi HDP’de yaşıyor büyük ölçüde. CHP de bunu benimsiyor.” Türmen, başkanlık sisteminin Türk demokrasisi açısından risklerini ise şöyle değerlendirdi: “Bütün dengefren mekanizmalarının toplandığı doğru dürüst bir başkanlık sistemi yapsanız bile Türkiye’de işlemesi çok zor. Bir kere ABD’deki gibi hele neredeyse imkânsız. O, belirli bir demokratik kültür içinde kendi evrilmiş, dengefren mekanizmaları net. Bir kere sert bir parti disiplini söz konusu değil ABD’de. İki parti var ama gevşek yapısı olan partiler. Yani başkan kendi desteklediği bir kanun için karşı partiden mesela destek bulabiliyor pekâlâ. Türkiye’de böyle bir şeye imkân yok. Türkiye’de özgür basın mı var, özgür yargı mı var? Onun için AKP doğru dürüst bir başkanlık sistemi öngörse bile bu Türkiye’de diktatörlüğe yol açar. Bütün güçlerin tek bir elde toplanmasına anayasal bir dayanak, meşruiyet sağlanmış olacak. Neyse ki başaramazlar, başaramayacaklar.” Filmde komediyle dram arasında iyi bir denge kuruluyor. Çoğulcu demokrasi Başkanlık sistemi H Aşk ve kaos arry Potter serisinde ne tutulurlar. Sabine kendini Prof. Severus Snape’i kaçınılmaz olarak ayrıntı docanlandıran İngiliz lu görgü kurallarının ve dinaktör, yönetmen, Alan Rickmez bir rekabetin içinde buman, Emma Thompson’la luverir. Tüm kraliyet sarayannesi Phyllida Law’ı “The larındaki gibi entrikaların, Winter Guest”te (1997) yöbaltalamaların, arkadan vurnettikten 17 yıl sonra yenimaların ardı kesilmez. Komediyle dram den kamera arkasına arasında iyi bir denge geçti. Dönem dramakuran Alan Rickman, sı “A Little Chaos”ta 17. ve 21. yüzyıl ara(Küçük Kaos/2014) sındaki koşutluklaRickman, meslektarı başarılı bir vurguyşı Kate Winslet’ı yöla yansıtır. André Le netiyor, hem de Kral ASLI Notre’un gerçek öy14. Louis’yi canlanSELÇUK küsüyle Sabine de dırıyor. Paris 1682. Kral 14. LouBarra adlı kurgu karakteri is (Alan Rickman) cenneti harmanlayan yönetmen, taridünyaya taşımak, Fransa’nın hin en ikonik bahçelerinden görkemini tüm dünyaVersailles’ı yaratan peyzaj taya göstermek düşüncesiyle sarımcılarının üzerinden güVersailles’da bir cennet oluş nümüze göndermeler yapar. turulmasını emreder. Ülkenin en yetenekli peyzaj miDekoratif kadın! marı, geometrik tasarımlaHizmet ettikleri sınıfı eğrıyla ünlü André Le Notre lendirmek, memnun et(Matthias Schoenaerts) hemek için çabalayan, bu yüzmen sarayca görevlendirilir. den ellerini kirleten insanVersailles’ın bahçeleri öyleları izler, egemen bir sınısine büyük bir projedir ki za fın bir alt sınıfı nasıl ezdiğimanında bitmezse André’nin ni, sömürdüğünü görürüz. başı giyotine gidebilir. DevBu sömürüde en çok kadınreye geleneklere uymayan, lar mağdurdur. 17. yüzyılsıra dışı zevkleriyle bilidan günümüze dek çok şey nen Madame Sabine de Bardeğişmemiştir. Salt dekorara (Kate Winslet) girer. Gözü tif nesneler olan, hiçbir işyükseklerde olan, girişken levi olmayan kadınlar güSabine, kızının ve kocasının nümüzde de vardır. “Bu duyasını tutmaktadır. Genç karumun hâlâ sürmesi üzündın büyük acılarla baş etmiş, tü verici. Medyayı süsleyen herkesin ona acımasını iskadınların varlığı sürmektememiş, tek başına dimdik te” diyen Rickman, “Küçük ayakta durmayı başarmıştır. Kaos”un çağdaş bir öykü olAndré’nin kadınsı, duğunu vurguluyor. Sabine Sabine’in erkeksi yönleri cinsiyetiyle meydan okuyor, sınıf engellerini güçlü kimaralarında büyük bir cinsel liğiyle aşıyor. Yetkin dramagerilim yaratır, böylece peytik komedi “Küçük Kaos” 12 zaj mimarları sarayın bahçeHaziran’da gösterimde. lerini tasarlarken birbirleri Türkiye’de yok! ‘Koalisyon iyidir’ Rıza Türmen, koalisyonlara ilişkin ise şu tespitte bulundu: “Hiçbir şey AKP iktidarından daha kötü olamayacağı için koalisyon çok daha iyi olur.” Bu seçimlerin Türkiye’deki rejimin nasıl olacağını göstereceğinin altını çizen Türmen, “Bu ya demokrasi ya da seçilmiş bir otoriterlik, diktatörlük olacak” tespitini dile getirdi. Rıza Türmen, 2015 genel seçim öncesi gündemi değerlendirdi. (VEDAT ARIK) Istanbul’un ‘ulaşım’ çözümü İstanbul halkı uyanır, kendi gücünün farkına varır ve her yerel ve genel seçimde bu yöndeki iradesini ve kararlılığını kuvvetli bir şekilde ortaya koyarsa, İstanbul’un kördüğüm olmuş ulaşım sorunu halledilebilir. Prof. Dr. ŞİNASİ ESKİKAYA Emekli Öğretim Üyesi Ruhu çıplak kadınlar Yıldız Tilbe konserinde hem ağlattı hem oynattı. igarası, içkisi, derdi tasası, hatıraları, hatırladıkları, unutmak istedikleri, hepsini yanıCEREN na alıp sahneye ÇIPLAK çıkan Yıldız Tilbe önceki günkü Jolly Joker İstanbul konserinde seyircisini hem ağlattı hem oynattı. Yıldız Tilbe’ye “deli kadın” diyorlar, evet deli! Çünkü, o hem eyvallahı olmayan hem de çok açık ve çıplak bir kadın. Sevdiği adama “Bir daha dokunma” da diyebiliyor “affet beni”, “bırakma beni” de diyor, “yaralıyım” diye de bağırıyor, “kahretsin seviyorum” diye isyan da ediyor. Sevmekte direnen, sevilmek için gerektiğinde yalvaran bir kadın... Bu halinden şarkılara süzülen haller de onu deli yapıyor, daha doğrusu bu kadar çıplak olduğu için deli deniyor ona belki de. Siyah uzun taşlı elbisesiyle sahnede parlayan Tilbe sahnede olgun bir kadın... “Dayan Yüreğim” Yıldız Tilbe parçasını T rafik sözü ile bir şehrin yolları üzerindeki her türden motorlu araçlar ve oluşan karmaşa kasdedilirse, şimdiye kadar denenen yollarla bu kördüğümün çözümü yoktur. Ama, trafik deyiminin özü, “insanların bir yerden diğerine mümkün olan en kısa sürede ve en az zahmetle gidebilmesi” şeklinde tariflenirse, bunun çözümü vardır: metro. Böyle bir metro ağının 800900 km kadar olacağı tahmin edilmektedir. Bunu takiben yapılacak iş ise, bu metro ağını, etaplara ayırıp, belli süreler içinde yapımını gerçekleştirmektir. Benim teklifim, “her biri bir iktidar döneminde, yani 4 yıllık sürede gerçekleştirilmek üzere, 200’er km’den oluşan dört etap”ın makul olacağı şeklindedir. Çeşitli nedenlerden dolayı birer yıl sarkma olması halinde bile, 20 sene kadar sonra halkın ulaşım çilesi son bulmuş olur. Bugünkü teknoloji ve akıllı bir planlama ile, yapım uzunlukları ekonomikliğin elverdiği ölçüde kısa tutulup, çok noktadan kazıya başlanmak suretiyle, yılda 50 km metro yapılabilir. “Yapılamaz” denirse mazeret üretilmiş olur. Para sorunu da, gerekirse, bütün diğer büyük projelerde olduğu gibi “yapişletdevret” modeli ile halledilebilir. Bu rüya gerçekleşir mi? İstanbul halkı “istemesini bilmediği ve kendisine verileni yeterli sayıp büyük bir tevekkülle kabul ettiği” sürece “hayır”. Ama uyanır, kendi gücünün far Yılda 50 km Halkın iradesi kına varır ve her yerel ve genel seçimde bu yöndeki iradesini ve kararlılığını kuvvetli bir şekilde ortaya koyarsa, o zaman sorunun cevabı “evet”tir. 88 milletvekili ile Büyük Millet Meclisi’nin neredeyse altıda birini çıkarmak gibi müthiş bir kozu elinde bulunduran ve klasik deyimle “vurduğu yerden ses getirecek” kadar kuvvetli bir güce sahip olan böyle bir iradenin önünde kim durabilir ki? Buradaki asıl sorun, bu iradenin gösterilmesindedir. S Yöneticilerimiz maalesef bu gerçeği anlamakta çok geç kalmışlar ve bu yüzden çok zaman kaybedilmiştir. Artık çözülmesi çok zor olan bu kördüğümü açmak için “İskender’in kılıcı”nı  andıracak şekilde  bir eylem gerekmektedir. Metro olayına en tipik örnek İstanbul’dur. Çok geç harekete geçilmiş olması bir yana, bu günkü metro yapım hızı da yetersizdir. Yapılması gereken şey, önce, birkaç nesil sonrasını da kapsayacak şekilde bir “master metro ağı planı” yapıp, bunu yerleşim yerlerini içeren bir İstanbul haritası üzerine işlemek ve medya vasıtasıyla da halk ile paylaşmaktır. İskender’in kılıcı ‘Metro isteriz’ Nitekim önümüzde büyük bir genel seçim var. Meydanlarda, İstanbul halkının  metro istediğine dair bir işaret var mı? Nerde o miting meydanlarını doldurmuş olması gereken “metro isteriz” afişleri veya  “o yönde  ortalığı inletecek olan” benzeri toplu sloganlar? Görüldüğü kadarıyla çıt yok. O zaman yöneticiler neden kendilerini sıkıntıya soksunlar ki? Ah, bu halk daldığı uykudan bir uyansa ve içine düştüğü rehavetten kurtularak sahip olduğu gücün bir farkına varsa! O zaman mesele zaten kendiliğinden rayına oturacaktır. Yazının başlangıcında yer alan “İskender’in kılıcı”  tabiri, en iyi böyle bir uyanış ile anlam kazanacaktır. Metro ağı planı İstanbul’un ulaşım sorunu için yapılması gereken bir “master metro ağı planı” yapmaktır. söylerken hatırladıkları sanki sahnede ona acı veriyor. Konserde, Ceylan Ertem, Tilbe’nin “El Adamı” şarkısını seslendirdi. Şarkılarında “Beni bana kırdıran bu gönül canıma düşman” diyen Tilbe, “Vazgeçtim yana yana” diyerek şarkılarındaki gibi sevmenin bedelini ağır ödediğini hissettiriyor bize sahneden. Sahnede dinleyicilerine sevdiği atasözlerini anlatan Tilbe’nin “Köy yanar kahpe saçını tarar” örneği seyircinin hoşuna gitti. Sahnede “Sizlerle buluşunca bütün derdimi unutuyorum, benim gerçeğim de bu” diyen Tilbe, seyircisine sordu: “Ben bile bazen kendimden nefret ederken siz beni neden seviyorsunuz?” Cevap veriyorum, Yıldız Tilbe’yi seviyorum çünkü onun acısı çok gerçek, kendinden kaçmıyor, dümdüz vadisi, tıpkı şarkısındaki gibi: “Aşk düzlükte yaşanıyor, düzlük tek aşta”. İşte tam da bu nedenlerle hem Yıldız Tilbe hem de onu seven kadınlar, “deli kadınlar”, ruhu çıplak kadınlar... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle