15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 6 Haziran 2015 DUNYA Saddam’ın dışişleri bakanı Tarık Aziz (79) cezaevinde geçirdiği kalp krizinin ardından kaldırıldığı hastanede öldü. Baas rejiminin dünya siyaset sahnesindeki yüzü ve sesi olan Aziz, 1979’da Başbakan Yardımcılığı görevine de getirilmişti. Kabinenin tek Hıristiyan üyesiydi. 2003’te ABD’ye teslim olan Aziz, Irak Ceza Mahkemesinde “dini partilere baskı ve zulümden” ölüme mahkum edilmişti. Iraklı Kürtlere baskıdan da müebbet almıştı. Ancak idam cezası infaz edilmedi. Uzun süredir hapiste ciddi sağlık sorunları çekiyordu. IŞİD’i ‘moron selfie’si yaktı Ban, Akıncı’yı ağırladı BM Genel Sekreteri Ban Kimun ağırladığı KKTC lideri Mustafa Akıncı’ya Kıbrıs müzakerelerindeki olumlu havadan memnuniyetini aktardı. Ban, Türk ve Rum liderlerin çözüme bağlılığını, güven artırıcı önlemlerini övdü. ABD’nin Pasifik Hava Kuvvetleri Komutanı H. H. Carlisle IŞİD’den bir “moronun” komuta merkezi önünde çektiği selfie’yi sosyal medyada paylaşması sonucu burayı saptayıp yok ettiklerini söyledi. General “22 saat içinde uçaklarımız burayı bombalayıp yerle bir etti” dedi. EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ TASARIM: BETÜL BERİŞE 17 [email protected] w IRAK nilgun@ ‘Saddam’ın sesi’ Tarık Aziz öldü Tarihi yol ayrımı ünyanın gözü yarınki seçimde. İtalya’dan iki gazeteci dostum konuyla ilgili yazılarını ola ki gözümden kaçar diye özel olarak bana epostalamışlar… Repubblica’dan Marco Ansaldo; “Erdoğan gazetelere savaş açarak seçime gidiyor” başlığıyla baş sayfadan girdiği konuya iki tam sayfa açmış. Cumhuriyet ve Dündar’ın başına gelenlerden, Aslı Aydıntaşbaş’ın kovulmasına; BBC, CNN, New York Times’a yapılan çıkışlara, Kinzer’ın düşürülen “hemşeriliğine”, Sedat Ergin’in “Bizden ne istiyorsunuz?”diye başlayıp, “Neden korkmalıyız ki? Demokratik bir ülkenin cumhurbaşkanı, vatandaşlarına neden korku ile yaşamalarından söz etsin? Korku ve demokrasi yan yana gelebilecek kavramlar mıdır” sorularıyla süren “açık mektubuna” dek... kampanyada yaşanan tüm baskılara yer veriyor. D Tel Abyad’dan kaçıp Akçakale Sınır Kapısı’nda bekleşen Suriyeli göçmenlere karşı dün Türk ordusu TOMA kullandı. PAKİSTAN ‘Ölüm kalım savaşı’ uriye’de İdlib vilayetinin tamamı Türkiye ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Nusra öncülüğündeki Fetih Ordusu’na geçerken, Haseke vilayetinde IŞİD ilerliyor. Yarısı YPG yarısı hükümet kontrolündeki vilayet başkenti Haseke’yi almak isteyen IŞİD’le çok şiddetli çatışmalar yaşanırken, Suriye savaş uçakları varil bombalarıyla vuruyor. YPG’nin IŞİD’le savaştığı Tel Abyad’dan kaçan sivillerden yaklaşık 3300’ü önceki gün Şanlıurfa’daki Akçakale Kapısı’ndan Türkiye’ye sığınmıştı. Ancak dün yüzlercesi Türk ordusunun TOMA müdahalesiyle tanıştı. ABD, Rakka ve Tel Abyad’da IŞİD mevzilerini vurdu. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin Şam temaslarının ardından İdlib sınırını teftiş etmesi ve İran, Irak, Lübnan’dan 20 bin Şii milisin Suriye’ye gitmesinin ardından, Suriye ordusunun İran desteğiyle ölümkalım savaşına hazırlandı Suriye ordusunun İran desteğiyle ölüm kalım savaşına hazırlandığı belirtildi. İdlib’i Nusra’dan almak için ön operasyonlar da başladı ‘Otoriterleşme ve macera’ Malala’yı vuranlar serbest bırakılmış Pakistan’da kızların eğitim hakkını savunan ve 2014 Nobel Barış Ödülüne layık görülen Malala Yusufzay’a 2012’de suikast girişiminde bulunmaktan hapse atıldıkları bildirilen 10 kişiden 8’inin serbest bırakıldığı ortaya çıktı. Nisanda Pakistan yetkilileri Malala’yı başından vuran 10 Taliban militanının yargılanıp suçlu bulunduklarını, 25 yıl hapis cezasına çarptırıldıklarını, bunun müebbet anlamına geldiğini duyurmuştu. Oysa yargılanan 10 kişiden sadece 2’sinin hüküm giydiği anlaşıldı. Daily Mail gazetesi Pakistan cezaevlerinde zanlıları bulmaya çalışınca, Pakistan’daki güvenlik yetkilileri ve Londra’daki diplomatik temsilcileri 8’inin delil yetersizliğinden beraat ettiğini söyledi. S Rus öğrenci Kilis’te yakalandı Rusya’da Moskova Devlet Üniversitesi’nde kültürel araştırmalar öğrencisi olan 19 yaşındaki Varvara Karaulova, IŞİD’e katılmak için Suriye’ye gitmek üzere ortadan kaybolmasının ardından, dün Kilis’te yakalandı. Kızını bulmak için İstanbul’a gelmiş olan baba Pavel Karaulov, Varvara ile henüz konuşamadığını, ama durumunun iyi olduğunu öğrendiğini belirtti. Avukatı Aleksandr Karabanov “İlk sor gulama Interpol’ün katılımıyla İstanbul’da yapılacak. Rusya’ya gönderilip gönderilmeyeceğine karar verilecek” dedi. Rus İçişleri Bakanlığı Interpol’ün tüm kapasitesini kullanması, TürkRus koordinasyonu sayesinde Varvara’nın bulunduğunu belirtti. Martta Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip bir IŞİD’liyle evlenen, ama sonra kaçan 22 yaşındaki Fransa vatandaşı Sonia Belayati de Şanlıurfa’da yakalandı. uçaklarının keşif uçuşlarıyla edindiği bilgiler teröristlere aktarıldı. İlavetenTürk F16, F15’leri birçok kez Suriye sınırına geldi, ancak Suriye radarları uçaklara kilitlendi. Cisr eş Şuğur’a saldırıyı yöneten Ebu Muslim El Şişani’nin telefon kayıtları elimizde. Konuşmalarda Şişani, Türkiye’deki operasyon odasından uçakların Cisr Eş Şuğur’daki hastanenin vurulmasını istiyor, ama Türk uçakları sınırdan dönünce buna tepki gösteriyor.” ‘Sorumlu Türkiye’ KOLOMBİYA Nihayet Hakikat Komisyonu Kolombiya’da hükümet ile FARC barış anlaşmasına varılması halinde Hakikat Komisyonu kurulması konusunda uzlaştı. Komisyonun bağımsız, tarafsız olacağı, 50 yıllık aşkın çatışmanın tüm taraflarını dinleyeceği belirtildi. Amacı çatışmaların neden gerçekleştiğini anlatarak bir daha böyle bir şeyin yaşanmamasını sağlamak ve taraflar arasında diyaloğa katkıda bulunmak. Elde ettiği bilgiler mahkemede kanıt olarak kullanılmayacak. 3 yıl görev yapacak komisyonun sonuç raporu tamamlanıp yayınlandığında önerilerinin uygulanabilmesi için ayrı bir izleme komitesi kurulacak. ğı belirtiliyor. Rus haber ağı Sputnik’in sahadaki kaynaklarına göre, İranlı milisler Halep çevresine ulaştı. İran ile Suriye güçlerinin IŞİD’e karşı SuriyeIrak sahasını birleştirerek savaşacağı söyleniyor. İran ajansı Fars’a göre, İdlib sınırındaki Hama’nın kuzeybatı kırsalında Suriye ordusu geniş çaplı operasyon başlattı. İdlib’in Eriha yakınındaki Sankara köyüne de helikopterle indirme yapıldı. Suriyeli bir saha kaynağı, İdlib kır salının derinliklerine lojistik ikmal hattı oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Sputnik adına gazeteci Hediye Levent’in konuştuğu Suriyeli askeri stratejist Selim Harba, İdlib’in Kaide’nin kolları Nusra ve Ahrar uş Şam’ın eline geçmesinde Türkiye’nin büyük rol oynadığını belirtip şunları söyledi: “İdlib, Mastume, Cisr eş Şuğur ve Eriha’da olanlar tamamıyla Erdoğan’ın planlaması ve Nusra’nın hayata geçirmesiyle gerçekleşti. Türk La Stampa’nın baş sayfasında “Türkiye için tarihi yol ayrımı” başlığını kullanan yakın dostum Roberto Toscano ise başyazısında Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberinin nasıl olup ta “hem montaj” ve “hem casusluk” olarak nitelendirildiğini soruyor. “Casusluk, tanımı icabı gizli kalması gereken gerçeklerin ifşasını içerir. Montajın tam tersidir” diyen Toscano, Erdoğan’ın “komplo şampiyonluğuna” meylettiğini kaydediyor. “Eski müttefik Fethullah Gülen’in paralel komploları yetmiyor” diyerek özetle ekliyor: “Erdoğan’a göre New York Times, BBC, CNN’in de ayrıca bir ‘üst akıl emrinde’ kullanıldığı dünya çapında bir komplo da bulunuyor. Durum dramatik olmasa komik sayılabilirdi. Ama iç politikadaki otoriterleşme dış politikada, radikal cihatçılarla deklare edilmese de görülen maceracı ve tehlikeli hizalanmayla at başı gidiyor.” Mısır’da “Müslüman Kardeşler projesinin” iflasının Ankara’yı bu yöne çektiğine değinen yazar, “Bölgede denge unsuru olması gereken Türkiye’nin, Erdoğan politikalarıyla tam ters yöne kaydığına” işaret ediyor. Yurtdışında seçimlerin bu denli ilgiyle izlenmesinin temel nedeni bu: dış politikadaki yön kaybıyla içteki otoriterleşmenin çakışması… Guardian gibi Anglosakson gazetelerinde seçime gösterilen ısrarlı ilginin de kaynağı gene aynı… Seçim sistemimizi “dünyanın en adaletsiz seçim sistemi” olarak tanımlayan İngiliz gazetesi; buna rağmen önümüzdeki seçimi bir “kader seçimi” olarak tarif ediyor. “Sadakatın mükafatlandırıldığı, muhalafetin ihanetle suçlandığı” bir ortamda Erdoğan’ın, sandığı “tek adam yönetimi için bir referanduma dönüştürdüğünü” belirterek seçimin anahtarının HDP olduğunu vurguluyor. Bu yazı ve yorumları okurken 2011’deki son seçimden bu yana ne baş döndürücü bir irtifa kaybı yaşadığımızı düşündüm. Dört yıl önce de ahım şahım konumda değildik… Ama Türkiye, dünyanın bu kertede nefesini tutarak böyle ibret ve kaygıyla izlediği bir konjonktüre girmemişti. Arap Baharı’nın Ortadoğu’daki etkileri; Gezi paranoyaları oluşmamış; 1725 Aralık yaşanmamıştı… 2011 “balkon konuşmasında” Erdoğan, “Gün hesaplaşma değil helalleşme günüdür” demiş, “Millet bize yeni anayasayı uzlaşmayla, anlaşmayla yapma mesajı verdi” tespitinde bulunmuş, “Bize oy vermeyenlerin de yaşam tarzını şerefimiz, onurumuz olarak göreceğiz. Herkesi kucaklayacağız” taahhüdünü vermiş, “Demokrasi daha ileri standartlara kavuşacak, özgürlükler çok daha ilerleyecek, herkes kendini daha rahat ifade edecektir” vaatlerinde bulunmuştu. İnsana şimdi şaka gibi gelen bir “alçakgönüllülük şovuyla”, “Kibirden zaten sakınıyorduk, artık daha büyük hassasiyetle sakınacağız” demişti: “Tevazu şiarımızdır, tevazuda toprak gibi olmaya özen göstereceğiz” sözünü vermişti. Masal gibi dahi olsa bunların söylendiği Türkiye arkada kaldı. Türkiye artık çok farklı bir ülke. O ülkeyi sanırım bir daha geri alamayacağız. Ama bari dünyayı dehşete düşüren bu frensiz savrulmaya set çekelim. Oyumuzu kullanırken; “tek adam yönetimini” en etkin yolla durdurmanın hesabını yapalım. ‘En adaletsiz seçim sistemi’ ABD’de en büyük siber saldırı BD’de federal hükümetin milyonlarca çalışanının kişisel bilgileri siber saldırıyla çalındı. ABD’li yetkililerin Çin merkezli siber korsanları sorumlu tutması ise Pekin’i kızdırdı. ABD tarihindeki en büyük siber saldırıda, yaklaşık 4 milyon eski ve mevcut kamu çalışanının sağlık kayıtları dahil kişisel bilgileri çalındı. ABD Personel Yönetim Ofisi (OPM), son dönemde siber güvenliği artırdıklarını, bunun sonucunda nisanda, birimin enformasyon teknolojileri sistem ve verilerine siber saldırıyla dışarıdan ulaşıldığını saptadıkları A Çin ile kriz çıktı YUNANİSTAN Türkiye üzerinden 6 kat göçmen Yunanistan’a göçmen akını geçen yıla oranla 6 kat arttı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, Yunanistan’a 2015’in ilk 5 ayında 42 bin göçmen denizyoluyla giriş yaptı. Geçen yıl aynı dönemde 6500 göçmen, 2014’te 43 bin 500 göçmen giriş yapmıştı. BMMYK sözcüsü Melissa Fleming “son haftalarda Türkiye’den denizyoluyla Yunanistan’a günde 600 göçmen geldiğini” belirtti. Bunların yüzde 60’ı Suriyeli, kalanı Afgan, Iraklı, Afrikalı. AB’nin sınır kurumu Frontex de Türkiye üzerinden Yunanistan’a geçenlerin Libya’dan Akdeniz’e açılanları solladığını bildirdi. Frontex’e göre yılbaşından beri Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların sayısı 46 bin, Libya’dan İtalya’ya geçenlerin sayısı 43 bin oldu. Artık Afrikalı göçmenler İstanbul’u uçup Türkiye üzerinden Yunanistan’a gidiyor. nı duyurdu. ABD İç Güvenlik Bakanlığı ve FBI, bunu ulusal güvenlik meselesi addederek soruşturma açtı. Siber saldırının Aralık 2014’te gerçekleştiği, hacklenen kişi sayısının 4 milyondan bile fazla olduğundan söz ediliyor. ABD’li yetkililerden siber saldırının arkasında “yabancı kurum veya hükümet” ya da Çin merkezli korsanların olabileceği açıklamaları geldi. Pekin yönetimi ise kanıtlanmadan Çin’in adının geçmesine tepki gösterip “Sorumsuz davranış” dedi. Çin’in ABD Büyükelçiliği de bu şekildeki suçlamaların işbirliğine zarar verdiğini, sınırötesi siber saldırı düzenleyenlerin izinin bulunmasının zor olduğunu belirtti. ABD yönetimi, ülkeyi vuran siber saldırılardan genelde Çin’i sorumlu tutuyor. Washington, kendi elektronik casusluğuna ve siber ordusuna bakmadan, Pekin’i siber orduya yatırım yapmakla suçluyor. Bu kez Çinli uzmanlar saldırının arkasında Pekin’i zorda bırakmak isteyen Çinli muhaliflerin olabileceğini ortaya attı. Geçen yılın sonunda Hollywood’un Kuzey Kore’yle alay eden “Ropörtaj” filmi üzerinden düzenlenen siber saldırılar ABD’yi sarsmıştı. Romanya Başbakanı’na soruşturma B üyesi Romanya’da Başbakan Victor Ponta avukatlığı döneminde sahtecilik, vergi kaçırma ve para aklama suçlamalarından savcılar tarafından sorgulandı. Yolsuzlukla mücadele kurumu DNA, Ponta’ya cezai soruşturma açtığını ve resmi soruşturma için dokunulmazlığının kalkması talebiyle meclise fezleke yolladığını duyurdu. Ponta yolsuzluk suçlamalarını ve istifa etmeyi reddetti. Kökenleri komünist döneme dayanan Sosyal Demokrat A Kat, araba... Parti’ye liderlik eden Ponta’ya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis istifa çağrısı yaptı. Alman azınlık mensubu, liberal lider Iohannis, başbakanın yolsuzluktan soruşturulmasının, ülkeyi katlanılması imkânsız bir duruma soktuğunu belirtti. Iohannis, siyasi kriz çıkmasının şu sıra Romanya’nın başına gelebilecek en kötü şey olduğunu söyledi. Kasımda cumhurbaşkanlığı seçimini Iohannis’e kaybetmiş Ponta, istifaya niyeti olmadığını söyledi. Pon ta Facebook’ta “Beni sadece parlamento görevden alabilir. Bir savcının parlamento, hükümet ve vatandaşlardan üstte olduğunu kabul etmem. Yoksa bu diktatörlük olur” dedi. Ancak mecliste solcuların ezici çoğunluğu yüzünden Ponta’ya hesap sorulması zor ihtimal. Ponta 2007’de ‘Şova ve Ortakları’ isimli hukuk firmasının sahte faturalarını kullanarak iki lüks daire ve bir Mitsubishi Lancer marka otomobil satın almakla suçlanıyor. Rumların Güven Yaratma paketi Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Ulusal Konsey’e sunduğu Güven Yaratıcı Önlemler paketi basına sızdı. En dikkat çeken maddeler şöyle: Lefkoşa Türk ve Rum belediyelerinin barikatların açılması teşviği çerçevesinde Baf Kapısı’nda serbest ticaret bölgesi oluşturulması. Maraş bölgesindeki binaların değerlendirilmesi için uzmanların giriş yapmasıyla Maraş’ın Rumlara iade sürecinin başlatılması. Ara bölgede asker sayısının azaltılması ve ateşkes hattında geri çekilme. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle