23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR ve GORUSLER 20 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK KÜLTÜR SANAT Cuma 5 Haziran 2015 Iktidar nereden çıkacak? Prof. Dr. K. ERÇİN KASAPOĞLU Kremerata Baltica Gidon Kremer konseri Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaydı. A KP’liler bu seçimleri kaybetmeleri durumunda sonlarının ne olabileceğinin ve başlarına neler gelebileceklerin bilincindedirler. Bu nedenle bu seçimleri ne pahasına olursa olsun kaybetmemek için daha önceki seçimlerde yaptıkları gibi akla gelebilecek ve gelmeyecek her türlü yola ve hileye başvurabileceklerdir. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde oylarının büyük ölçüde düşebileceği ve iktidarı kaybedebileceği kaygısı ile büyük bir panik yaşayan AKP için “olmak ya da olmamak” ya da “tamam mı devam mı” niteliğinde olan bu seçimler yaşamsal bir önem taşımaktadır. Müzik Festivali’nde iki Türkiye ilkçalınışı Sandığa sahip çıkmak Olası seçim hilelerini önlemek amacıyla muhalefet partileri seçmenlerini sandıklara sahip çıkmaya çağırıyor. Hatta sandık sonuçları ile YSK sonuçlarını denetleyip karşılaştırarak olası hileleri ortaya çıkarmak üzere bazı gönüllü gruplar oluşturuluyor ama yetmez Mevsimler arasında, müzikle... EGEMEN BERKÖZ YSK bilgisayarları denetlenmeli Çünkü asıl ve son hile bilgisayarlarda yapılabiliyor. Örneğin, 2004 yılındaki ABD Başkanlık seçim sonuçlarını televizyonda izlerken Ohio’daki sandık sonuçlarına ilişkin bir çelişki dikkatini çeken Stephen Spoonamore adlı bir bilgisayar uzmanı, seçim sandıklarından gelen doğru sayım sonuçlarının sayım merkezine aktarılmadan önce “elebaşı” (kingpin) görevi gören gizli bir bilgisayara aktarılabileceğini ve sayıların orada değiştirildikten sonar merkeze iletilebileceğini iddia etmiş ve bunu kanıtlamıştı. Bunun üzerine konuyu araştıran Ohio Başsavcısı da, diğer başkan adayı Kerry’ e verilen oyları Bush’a aktaran “elebaşı saldırısı”nın (kingpin attack) SmartTech adlı bir bilgisayar firması tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu ve bu firmanın Bush Cheney kampının seçim kampanyası başkanı, aşırı muhafazakâr evange Üstte: Sandık sonuçlarıyla YSK sonuçlarını karşılaştırmak, olası hileleri önlemek için bazı gönüllü gruplar oluşturuldu. Solda: YSK bilgisayarları seçim öncesi, bir noter huzurunda bilgisayar uzmanlarınca denetlenmelidir. denle, olası seçim hilelerinin kesin bir şekilde önüne geçilebilmesi için sandıklara sahip çıkmanın yanı sıra YSK bilgisayarları seçim öncesi bir noter huzurunda muhalefete mensup bilgisayar uzmanlarınca mutlaka denetlenmeli ve kayıt altına alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki, YSK seçim sonuçlarını açıkladıktan sonra belirlenebilecek hileler ve yanlışlıklar için itiraz etmek ve sonucu değiştirmek olanağı yoktur. Çünkü ilgili seçim yasasına göre YSK sonuçları kesindir değiştirilemez ve dava edilemez. list Cumhuriyetçi Parti üyesi ve aynı zamanda Ohio Eyaleti Müsteşarı Ken Blackwell tarafından kiralanmış olduğunu ortaya koymuştu. Sonuç olarak, sandık sonuçları bir noter huzurunda ne kadar doğru olursa olsun, bu sonuçlar YSK bilgisayarlarına ne kadar doğru girilirse girilsin, YSK bilgisayarlarına önceden yer leştirilebilecek “elebaşı” (Kingpin) benzeri bir yazılımla muhalefet parti oylarının bir bölümü AKP’ye aktarılabilir. Noter huzurunda... YSK sonuçları tüm Türkiye genelini yansıtacağı için de olası hilelerin Türkiye’nin hangi bölgesinden ve hangi sandıktan kaynaklandığını belirleyebilmek olanaklı değildir. Bu ne stanbul Müzik Festivali’nin 2 Haziran’daki “Mevsimler” başlıklı Kremerata Baltica Gidon Kremer konseri, izlencesinde yer alan yapıtların doğal olarak “mevsim” izlekli olmasının ötesinde, 20. yüzyıl müziğinden örnekler sunmasıyla, festivalin bu yılki ana izleği “kültürel görünümler”e de uyuyordu. Konserde iki “Türkiye ilkçalınışı” olması da önemliydi. Akşamın benim için özel bir yanıysa, “Konser Öncesi” söyleşisinde Cem Mansur’un konuşacak olmasıydı. (Mansur’un Akbank Oda Orkestrası konserleri öncesi yaptığı söyleşileri müzikseverler sanırım anımsıyor ve özlüyorlardır.) Konser, son yıllarda yeniden keşfedilen Polonya kökenli Rus besteci Mieczyslaw Weinberg’in (19191996) Op.145 1. Oda Senfonisi’nin Türkiye ilkçalınışıyla başladı. Yaşamını dolduran sıkıntı ve acıları müziğine yansıtmayan bestecinin bu özelliğini yer yer duyabildiğimiz Oda Senfonisi’ni Kremerata Baltica (Kremer’in Baltık Oda Orkestrası Baltık ülkeleri müzikçilerinden kurulu) Kremer’siz seslendirdi. Ardından sahneye gelen şef ve kemancı Gidon Kremer’le birlikte çaldıkları Astor İ Piazzolla’nın (19211992) “Cuatro Estaciones Portenas”ı (Buenos Aires’in Dört Mevsimi) bestecinin bandoneon için bestelediği dört tangonun keman ve orkestraya uyarlanmış biçimiydi. Leonid Destyanikov’un bu uyarlamasının Türkiye ilkçalınışını da 1999’daki festivalde yine onlar yapmıştı. Konserin ikinci bölümü Rus besteci Raskatov’un (d.1954) geçen yılki festivalde tamamını dinlediğimiz “Seasons Digest” (Mevsimler Derlemesi) adlı yapıtının bir bölümüyle (HaziranTemmuzAğustosEylül) başladı. Sahne gerisindeki perdeye yansıtılan (en etkilisi bana göre ağaçlı dünya ve yanından geçen öteki dünyaydı) görüntülerin yarattığı çağrışımlarla anlamı derinleşen bu kısa yapıtın ardından konser akşamın ikinci Türkiye ilkçalınışıyla sona erdi. Amerikalı çağdaş besteci Philip Glass’ın (d.1937) kemancı arkadaşı Robert McDuffie için bestelediği bu yapıtın bir özelliği bölümlere mevsim adları verilmeyip yorumun dinleyiciye bırakılması ise, ikinci bir özelliği iki bölümünde Vivaldi’nin “İlkyaz” ve “Güz”ünden bölmelerin yer almasıydı. İyi bir oda orkestrası, iyi bir şef ve kemancı, iyi yorumlar. Sonuç: İyi bir müzik akşamı! Güneşe çıkacak mıyız? ALİ TURGAY ILGAZ Yazar Angela Hewitt Süreyya Operası’nda 43. İstanbul Müzik Festivali’nin bu yılki Kültürel Manzaralar temasının İspanya ayağı, piyanist Angela Hewitt ile Süreyya Operası’nın tarihi atmosferinde sizleri bekliyor. Konser bugün saat 20.30’da Süreyya Operası’nda gerçekleşecek. l Kültür Servisi Bu pazar pikniğe mi gitsek yoksa evden hiç çıkmadan televizyon mu izlesek? Gün boyu temizlik, ütü mü yapsak yoksa mağazalarda alışverişte ya da arkadaşlarımızla sinemada mı olsak? Oyumuzun etkisi ne olursa olsun, oy kullanma hakkımızı unutmamalı, bu görevi yerine getirmeliyiz. H ayır, ne o ne öteki. Bu pazar ilk işimiz oyumuzu kullanmak olmalı. Sandığa gideceğiz ve belki bir süre sıranın gelmesini bekleyeceğiz ama sonra vermiş olduğumuz oyla içimiz rahatlayacak. Rousseau, “Özgür bir devletin vatandaşı ve hâkim varlığın uzvu olarak doğduğum için, kamu işlerinde oyumun etkisi ne kadar az olursa olsun, oy kullanma hakkım, beni o işler hakkında bilgi edinmekle yükümlü kılmaya yetmektedir” der. Bizim de oyumuzun etkisi ne kadar az olursa olsun, oy kullanma hakkımızın olması bizi yalnızca bu işler hakkında bilgi edinmeye yükümlü kılmaz aynı zamanda eyleme geçme sorumluluğunu da bize verir. Bu sorumluluklardan biri de oy kullanmaktır. Güdümlü sözde anket şirketleri muhalif seçmenlere umutsuzluk aşılamaya çalışmaktadır. Geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce de bir adayın yüzde 58 oy alacağını söyleyen bu şirketler, sözünü ettikleri kişiye yüzde 52’nin altında oy çıkmasına karşın hâlâ halktan özür dilemedi. Oyların etkisi Sandığa gitmek Onların yanıltıcı sözde anket sonuçlarını önemsemeyip, umutsuzluğa kapılmadan sandığa gitmek ve oy kullanmak gerekiyor. Futbol sadece futbol değildir, derler. Bundan esinlenerek oyunun etkisinin az olduğunu düşünenlere sözüm: “Bir oy asla bir oy değildir.” Çünkü bir oy, iş cinayetlerinin “fıtrat”, kadınların öldürülmesinin de “töre” kabul edilmemesidir. ‘Bir’ oy ne demek? Hırsızların cezasız kalmaması, çalıyorlar ama çalışıyorlar anlayışının yok edilmesidir. Bir oy yazarların, gazetecilerin düşüncelerinden ötürü hapse atılmaması, parasız eğitim istiyorum diyenlerin tutuklanmamasıdır. Bir oy, yoksulun sırtından doyan sırtlanların, millete küfredenlerin hak ettikleri cezayı almasıdır. Yalanın, yolsuzluğun, yoksulluğun olmamasıdır. Vereceğimiz bir oy özgürlük, barış, hukukun üstünlüğü, adil paylaşım olabilir. Yani bir oy asla bir oy değildir. Hapishaneye dönüştürülmek istenen yurdumuzda belki bu pazar Nâzım’ın söylediği gibi “Bugün pazar/Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar” diyerek özgürlüğe çıkacağımız ya da “motorları maviliklere süreceğimiz, güneşli güzel günler göreceğimiz” zamanların başlangıcı olacak bir gün olacak.” Seçim elimizde. Düzeltme: 3 Haziran 2015 tarihinde Olaylar ve Görüşler sayfasında yayımlanan, Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu’nun “İdeal Kent Tasarımı” başlıklı yazısında, Ebenezer Howard sehven Edward Howard olarak yazılmıştır. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle