15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 22 Haziran 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN haber 5 Eşcinseller onurlu insanların aralarına katılamaz! Karaman’dan nefret söylemi İlahiyatçı Hayrettin Karaman. umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen ve AKP cenahının görüşlerini dikkatle takip ettiği ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman, dün yayımlanan yazısında 22 28 Haziran’da düzenlenecek 23. LGBTİ Onur Haftası’yla ilgili olarak “Bu ülkenin düzeni laik, seküler, liberal demokrat vs. olabilir; ama kimse unutmasın ki halkımızın kahir çoğunluğu Müslümandır, eşcinselliği ahlaksızlık ola C rak kabul eder, eşcinseller kendilerini açıklayarak namuslu ve onurlu insanların aralarına katılamazlar, yaptıkları ‘kabahat’ yüzkızartıcı bir fiil olarak tiksinti ile karşılanır” dedi. Şiddeti mazur göstermeye çalıştı Karaman, “Kabahati işleyenler arı, namusu, hayâyı, ahlakı, toplumun tepkisini…hiçe sayarak yaptıklarını ilan etme ye, açıkta yapmaya, hatta bunu bir ‘onur hareketi’ olarak takdim etmeye yeltenirlerse toplumun ahlakına, geleneğine, kırmızı çizgilerine karşı savaş ilan etmiş olurlar. Savaşı onlar başlatınca da görmeleri muhtemel olan tepkiden şikâyet etmemeleri gerekir” diye yazarak eşcinsellere yönelebilecek şiddeti de mazur göstermeye çalıştı. Karaman’ın yazısı sosyal medya ve kamuoyunda büyük tepki çekti. l Haber Merkezi CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisine koltuk tedarikçisi diyen Bahçeli’ye cevap verdi: ‘Bizim tek önceliğimiz, halka verdiğimiz sözlerin, ortaya koyduğumuz ilkelerin hayata geçmesidir?’ HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin başbakanlık teklifini reddeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına üstü kapalı tepki gösterdi. Diğer muhalefet partilerinin, “Bir sonraki seçimi hesapladıkları için AKP’siz bir seçeneği hayal dahi edemez durumda” olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Bizim tek önceliğimiz baştan beri, halka verdiğimiz sözlerin, ortaya koyduğumuz ilkelerin hayata geçmesidir” ifadesini kullandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, milletvekili genel seçiminin ardından koalisyon tartışmalarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Seçimin ardından yaptığı açıklamadaki, “Yüzde 60’lık blok” şeklindeki sözleriyle halkın kendilerine verdiği sorumluluktan bahsettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yüz 60’lık blokla kimsenin kimseyle bir arada olmasını, bir siyasi ortaklığı değil, Türkiye’nin önceliği hukuk ve demokrasi üzerindeki tahribatın giderilmesi için halkın kendilerine verdiği sorumluluğu anlatmaya çalıştıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin çıkarı ve ilkeler için her koltuktan feragate hazır olduklarını dile getirdi. Seçim öncesinde üç siyasi partinin de AKP otoriterliğinin sonlandırılmasını, demokratik hukuk devletinin yeniden oluşturulmasını, başta 1725 Aralık olmak üzere yolsuzlukların üzerine gidilmesini öncelik olarak açıkladıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: ‘AKP’siz hayal edemiyor’ C ir önceki yazımda ‘restorasyon ve uzlaşma’ önerim çok tepki almış, hatta eş dost arasında bile burukluk yarattığını gördüm. Dahası, o yazıyı yazdığım esnada, Berlin’de katıldığım bir panelde de benzer şeyler söylediğim için orada da tepki almıştım. Bu seçimler sıradan seçimler değildi, iktidar partisi tüm muhalif çevreleri düşmanlaştırmaktan kaçınmadı, bunun yarattığı ruh halini anlıyorum, ama benim derdim kriz durumundan çıkıp, demokratik bir restorasyonu mümkün kılmanın yollarını üzerine düşünmek. AK Partisi yüzde 41 gibi bir oy oranını muhafaza etmemiş olsa, daha az oy almış olsa da aynı şeyleri yazacaktım, zira krizleri derinleştirmek değil, aşmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Evet, bu seçim sıradan bir seçim değildi, neredeyse iç savaşın eşiğine gelmiştik, zira bu seçim AK Partisi tarafından, ‘yeni İstiklal savaşı’, ‘2002 devriminin ikinci yarısı’ olarak takdim edildi. Seçim sonuçları böylesi bir gidişe dur deyip, önümüze büyük bir imkân çıkardı, şimdi bu imkanı demokrasi adına iyi değerlendirmek gerekiyor. Tam da bu nedenle, mesele sıradan bir koalisyon hesabı olarak görülmemeli, bizim öncelikle bir ‘barış süreci’ne ihtiyacımız var. Dahası, Kürt barış sürecinin yeniden hayata geçmesi de öncelikle bir ‘Türkiye barış süreci’ gerektiriyor. ‘Türk Barış Süreci’ B tarafın da aklı selimle davranması gerek; öncelikle AK Partisi’nin, Başkanlık sisteminden vazgeçip, güçlü bir demokratik parlamenter sistem inşasına razı olması, bunun önemini kavraması gerekiyor. Dahası, her iki partinin de Kürt barış sürecini temel hedeflerden biri olarak görmesi gerekiyor. ‘Büyük uzlaşma’lar zor süreçlerdir, iki tarafında bu konuda tavizler vermek zorunda olduklarını bilerek yola çıkmaları ile mümkün olur. O nedenle, iki tarafın da, birbirini fazlasıyla zora sokacak konuları bir yana bırakmasında fayda olduğunu düşünüyorum. CHP’nin seçmenini, önceliğin ‘Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak’ değil, demokratik bir restorasyon, yani geleceğimizi kurtarmak olduğuna ikna etmesi gerekiyor. AKP mesafe koyması lazım CHP’yi anlamak mümkün değil Demirel’in anıt mezarında jandarma nöbette Yapılan devlet töreninin ardından önceki gün memleketi İslamköy’e defnedilen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Çalca Tepesi’ndeki anıt mezarında yapılan ışıklandırmanın ardından jandarma nöbet tutmaya başladı. Çalca Tepesi’ndeki rumluluğu yerine getirmektir diye düşündük. ‘Bunun için her koltuktan feragat etmeye hazır olduğumuzu’ söyledik ve gösterdik. Çünkü ‘bizim için önemli olan ilkeler ve Türkiye’nin çıkarıdır’ dedik. Bizim tek önceliğimiz, ilkeler ve halka verdiğimiz sözlerin hayata geçmesi. Görünen o ki diğer muhalefet partileri bir sonraki seanıtmezar çevresine şerit çeken jandarma, mezarın yanında nöbet tutmaya başladı. Mezar çevresi akşam saatlerinde gelecek misafirlerin zorluk çekmemesi amacıyla da TEDAŞ ekiplerince ışıklandırıldı. Fotoğraf: AA bi... Çünkü siyaseti millete hizmet etme işi olarak görüyoruz. Bundan sonra da böyle olacak. Bizim dışımızdaki partiler, ne yazık ki kiminle koalisyon yapıp yapmayacaklarını söylüyor, bizim içinse kriter, ilkeler ve halka verdiğimiz sözlerdir. Yüzde 60 siyasi ortaklık değil, halkın verdiği sorumluluk.” l ANKARA/Cumhuriyet ‘Önemli olan Türkiye’ “Halk da sandıkta yüzde 60’a bunun için yetki verdi. Bir sonraki seçimi değil, Türkiye’yi düşünen her siyasetçinin görevi bu so çimi hesapladıklarından olacak AKP’siz bir seçeneği hayal dahi edemez durumdalar. Bizim tek önceliğimiz baştan beri, halka verdiğimiz sözlerin, ortaya koyduğumuz ilkelerin hayata geçmesidir. Emekliye 2 bayramda ikramiye, çiftçi mazotunun 1.5 lira olması, taşeron işçiliğin kaldırılması, asgari ücretin bin 500 lira olması gi MHP Kürt barış sürecine kategorik olarak karşı çıktığı için, MHP ile koalisyon Türk barış sürecini de imkânsız kılacak, hal böyle iken CHP’nin bu konudaki ısrarcı tavrını anlamak mümkün değildi. Dahası belli ki, bu tür bir koalisyonun temel amacı, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AK Partisi’ni hedef alacaktı, inanın böylesi de Türkiye barış sürecine hizmet edecek bir iş değil. AK Partisi’nden Erdogan’ı feda etmeyi talep etmek, olmaz bir iş, zira AK Partisi Erdoğan demek. Geçmişte onun dışında bir parti olmadığını gördük, bu partiden hiç kimse, Erdoğan’ın siyasetine, otoritesine karşı çıkma kapasitesi gösteremedi. Bu durumu Erdoğan’ın baskıcı kişiliği ile açıklamak kolaycılıktan başka şey değil, zira otoriter liderler, etraflarındaki el pençe duranların çokluğu ve inisiyatifsizliği ile güçlenir. Kısaca, toplumsalsiyasal barış sürecini gerçekleştirmenin yolu AK PartisiCHP koalisyonu gibi görünüyor. Bu durumda her iki AK Partisi’nin de, Başkanlık sistemi başta olmak üzere tek parti devleti hevesinden samimiyetle vazgeçmesi, bir süredir rehin olduğu düşmanlık dili ve bu dili körükleyen mesuliyetsiz, şuursuz çevreye mesafe koyması lazım. Nihayet, AK Partisi ve CHP’nin, uzlaşmacı kimliği öne çıkabilecek, bir AK Partili başbakanda anlaşması kolaylaştırıcı bir etken olabilir. Tabii, tüm bunların ötesinde bir de çetrefil bir dış siyaset konusu var. Bu konuda asıl iş AK Partisi’ne düşüyor, partinin dış siyasetinin tümüyle başarısız olduğunu açıkça değilse de, zihnen kabul etmesi ve revizyona razı olması gerekiyor. Bana çıkış yolu bu tür bir gidiş gibi geliyor, isteyen beğenir, istemeyen beğenmez, ama unutmayalım, Türkiye’nin geleceği açısından, hepimiz bugünlerde söylediklerimiz ve yaptıklarımızın büyük sorumluluğunu taşıyacağız. Tam da bu nedenle, hiçbir dönemde beğenilip beğenilmemek önceliğim olmadı. Asıl büyük sorun, başta AK Partisi olmak üzere, siyasi aktörlerin hâlâ durumun ciddiyetine uygun bir tutum takınmaktan uzak görünmesi. İktidar yanlısı gazeteler Kuzey Suriye’nin PYD kontrolüne geçmesini iç siyaset malzemesi yapmak hevesinde. Bazıları bu çerçevede, askeri müdahale, bazıları AK PartisiMHP koalisyonu fikrini ısındırma derdinde. Suriye’de olanların, siyasetin çok önemli bir gündemi olması kaçınılmaz, ancak, bu konuyu milliyetçimuhafazakâr iç siyaset hesabı çerçevesinde değerlendirmesi, Türkiye için tam bir felaket habercisi. Biliyorum, çok uzattım, o nedenle izninizle bu konuya bir sonraki yazıda devam edeyim. Gökçek’ten Saray’a hediye lk başlarda Başbakanlık için yeni bina olarak yapılan, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılmaya başlanan arazideki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın payı, Başbakanlık’tan alınıp Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edildi. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi dün olağanüstü toplandı. Toplantıda, Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) Başbakanlık’a ayrılan belediye hissesinin Cumhurbaşkanlığı adına tahsis edilmesi kararlaştırıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Gökçek başkanlığında gerçek Göstericiye yumruk atan polise 4.5 yıl hapis istendi ALİCAN ULUDAĞ Ankara Anakent Belediyesi Meclisi dün akşam olağanüstü toplanarak aldığı flaş kararla AOÇ’nin belediye hissesini de Cumhurbaşkanlığı’na tahsis etti İ süreyle bedelsiz olarak 5393 sayılı yasanın 75. Maddesi’nin (d) bendi gereğince Cumhurbaşkanlığı adına tahsis edilmesi ve bu süre içerisinde trampa (takas) yapılması hususunda karar alınması...” ifadeleri yer aldı. Toplantıda, kararı değerlendiren Gökçek, bunun, “hukuki bir formalite olduğunu” ileri sürdü. Başbakanlık olarak inşa edilen binanın, daha sonra Cumhurbaşkanlığı’na çevrildiğini belirten Gökçek, “Medya ve muhalefet liderleri ‘kaçak saray’ olduğunu söylüyorlar. Bu, tamamıyla yalan ve iftira. Burası ruhsatlı olarak inşa edildi” ifadesini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Formaliteymiş AOÇ’deki belediye ait hissenin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na tahsis edilme kararı oyçokluğuyla alındı. leşen toplantıda, oyçokluğuyla, AOÇ’nin Başbakanlık’a ayrılan belediye hissesinin, Cumhurbaşkanlığı adına tahsis edildi. “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın, Cumhurbaşkanlığı’na devrine” ilişkin başkanlık yazısında, “8 Ni san 2015 tarih ve 644 sayılı kararı ile Başbakanlık’a yapılan tahsisin iptal edilerek, Yenimahalle İlçesi Orman Çiftliği 63386 ada 6 parseldeki hissenin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hizmet binası olarak kullanılmak üzere, 2 yıl Gökçek: Adam bana kızmış laf etmiş, şimdi geri dönemiyor Ankara Büyükşehir Belediye Meclis’nde CHP’li Üyesi Hüseyin Kaya, Melih Gökçek’e, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “Ankara’yı parsel parsel sattı” şeklindeki sözlerini anımsattı. Kaya’a kızan Gökçek de “‘Parsel parsel’ demek terbiyesizliktir. Sizi mahkemeye vereceğim. Adam bana kızgınlığından arkamdan bir laf etmiş, ağzından bir laf çıkmış, ne kendisi geri dönebiliyor, siz de peşine takılıyorsunuz” dedi. l Haber Merkezi Alperen üyeleri Yazıcıoğlu için Boğaziçi Köprüsü’nü kapattılar Alperen Ocakları üyeleri, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili 3 gün sonra yapılacak mahkeme öncesi Boğaziçi Köprüsü’nde eylem yaptı. Köprüyü zincirle trafiğe kapatan Alperenler, Muhsin Yazıcıoğlu pankartı astı. Grupla polisler arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Grup basın açıklamasında Yazıcıoğlu’nun suikastle öldürüldüğü belirtilerek AKP’nin olayı aydınlatması istendi. l İSTANBUL\Cumhuriyet nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, parasız eğitim talebiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde yapılan eylemde göstericilerden Mahir Bağış’a kameralar önünde yumruk atan polis memuru Mevlüt Bolat hakkında dava açtı. Savcılık, şüpheli polis için “kasten yaralama” suçundan 4.5 yıla kadar hapis cezası istedi. Sanık polis Bolat, olaya ilişkin savunmasında “Yumruk atmadım elim kaydı” dedi. Ankara’da üniversite harçlarını protesto etmek isteyen bir grup 29 Kasım 2014’te Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürümek istedi. Söğütözü Caddesi’nde bir araya gelen ve yanlarında YÖK Başkanı Yekta Saraç’ı temsilen “Yekta Aranıyor” yazılı maket telefon taşıyan grup, bu maketi Cumhurbaşkanlığı Sarayı bahçesine bırakmak istedi. Polis gruba biber gazıyla müdahale edildi. Çevik kuvvet ekipleriyle eylemciler arasında arbede çıktı. Çıkan arbedede 5’i kadın 22 kişi gözaltına alındı. Müdahale sırasında Mahir Bağış adlı bir öğrenciye polis tarafından yumruk atması kameralara yansıdı. A Polis “Yumruk atmadım elim kaydı” savunması yaptı. 2 yıldan 4.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Savcı Karabay tarafından hazırlanan iddianamade, Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamede Bolat’ın zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aşarak ve sahip olduğu kamu görevine ilişkin nüfuzu kötüye kullanarak müşteki Mahir Bagış’ı yaraladığının anlaşıldığı ifade edildi. Garip savunma ‘Yetkisini aştı’ Öğrencinin şikâyeti üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Soruşturmayı tamamlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay, polis Polat hakkında kasten yaralama suçundan İddianamede, yumruk iddiasını reddeden şüpheli polis Bolat’ın savunmasına da yer verildi. Bolat, “Polis arkadaşım, Mahir’i kontrolde zorlanması nedeniyle yardım amaçlı müdahale ettim. Şahsı boynundan tutup etkisiz hale getirmek istedim. Ancak şahsın agresif tavırları sonucunda boynuna basarken boynunu çekmesi sonucu elim boşluğa düştü ve görüntülerde kendisinin şahsa vurmuş gibi bir durumun ortaya çıktı. Zor kullanma yetkisinin sınırlarını aşmadım” diyerek kendini savundu. ANKARA Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle