27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 22 Haziran 2015 yorum TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 20 Muhalefet çevreye de baksın THK de çürütüldü ürk Hava Kurumu (THK) da son yıllarda tüm Atatürk ve Cumhuriyet kurumlarına yöneltilen içten ve dıştan çürütme harekâtından payını aldı. İşlevini sürdüreceği yerde arpalık konumuna getirildi. Eski başkanı Osman Yıldırım, çeşitli savlarla tutuklu. THK yönetimindeki bitkinlik, kurumun öncelikli görevlerini aksatmasına neden oluyor. Örneğin, İzmir Selçuk’ta paraşütçülüğe gönül vermişlerin kullandığı bir atlayış mer T kezi var. Ancak THK, 2 yıldır bu atlayış merkezine uçak sağlamadığı için paraşütçülük Türkiye’de yapılamaz oldu. Paraşütçülük ile uğraşmak isteyen gençler artık THK’ye başvurmuyor. Başta Rusya olmak üzere yurtdışına gidiyorlar. Milli takımın seçildiği Paraşüt Okulu personelinin atlayış yapma olanağı kalmadı. Eğitim almıyorlar, maaşlarına da zam yapılmıyor. Sonuç olarak, bir Atatürk kurumu daha göz göre göre batırılmış durumda! KP iktidarında insanlar kadar çevre ve doğal varlıklarımız da ağır hasara uğradı. Doğal yaşam alanları bozuldu, tüm canlılar bundan zarar gördü. A Dereler, nehirler, göller, denizler, kıyılar, koylar ve sularımız... Verimli tarım topraklarımız, meralarımız, yaylalarımız, ormanlarımız, sermayeye ve yandaşlara peşkeş çekildi... Özellikle enerji ve madencilik sektörüne, vahşi bir saldırı için kapılar açıldı. Şimdi hak, hukuk, adalet ve özgürlükler kadar, her ne kadar geri dönüşü çok güç olsa da bozulan, kirletilen, talan edilen doğa ve çevrenin de onarılması, iyileştirilmesi gerekiyor... HHH AKP iktidarında duyarlı KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Haşim Kılıç’a armağan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşundan bu yana başkanlık yapmış üyelerin içinden en şanslısı ve değer verileni Haşim Kılıç olsa gerek. Bu saptamayı, Anayasa Mahkemesi Yayınları arasından yeni yayımlanan ve tuğla kalınlığında iki ciltlik, yaklaşık 1900 sayfalık “İnsan Onuru İçin Anayasa Mahkemesi’nde 25 YılHaşim Kılıç’a Armağan” adını taşıyan kitaba bakarak söylüyoruz. Kitaptaki yazılardan öğrendiğimize göre Haşim Kılıç, bir demokrasi âşığıydı. Türk hukuk tarihinin unutulmayan hukukçuları arasındaydı. Hukukçu değildi ama hukuk hocalarına, devlete, Silahlı Kuvvetler’e, yargı organlarına ve de kendini aydın zannedenlere hukuk dersi vermişti. Siyasete bulaşmamıştı, taraf olmamıştı, insan haklarının ve hukuk felsefesinin yanında yer almıştı. Üstelik, faşizan rüzgârların kol gezdiği dönemlerdeki Anayasa Mahkemesi kararlarında onun ve Sacit Adalı’nın özgürlükçü muhalefet şerhleri vardı. Bu şerhler onu öncü anayasa yargıçlığına ulaştırmıştı. Neydi o muhalefet şerhleri? Refah Partisi’nin kapatılmasına, “irtica odağı” sayılan AKP’ye hazine yardımının kesilmesine, türban yasağına karşı çıkmıştı. Yani “otoriter laiklik” kavramına karşı göğsünü siper etmiş, siyasi değil, hukuki değerlendirmeler yapmıştı. Özelleştirmelere olanak tanınması için mücadele vermişti. Çünkü o, “vatandaşını ezen, yok eden devlet”e karşı özgürlüğü savunmuştu. Ya, işte böyle... Bir Haşim Kılıç varmış, değerini hiç bilememişiz. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY Mustafa Kemal’in adı neden siliniyor? Bu köşeden Konya’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün adları Mareşal Mustafa Kemal, 23 Nisan ve Mustafa Necati olan okulların adlarının değiştirildiğini ve imam okuluna dönüştürüldüğünü duyurmuştuk. Eğitimİş, Cumhuriyet devrimine yönelen bu gerici girişimin peşini bırakmıyor. En son Milli Eğitim Bakanlığı’na bir yazı ile başvurarak duruma bir kez daha karşı çıktı: “İhtiyaca yönelik ve standartları belirlenmiş, altyapısı hazırlanmış, belirli gelenekleri, etkinlikleri olan, adlarıyla özdeşleşmiş okulların bünyesinde bir koridor, bir kat veya 34 derslikle adeta ‘gecekondu’ kurar gibi, bir ihtiyacı karşılamaktan çok, bir anlayışın dayatması sonucu imam hatip okulları açmak, milli eğitimin temel amaç ve ilkelerine aykırıdır. Mareşal Mustafa Kemal Ortaokulu’nun bünyesinde 4 derslikli Hamidiye İmam Hatip Ortaokulu’nun açılması bir ihtiyaçtan kaynaklanmamaktadır. Bu okula yürüme mesafesinde en az 78 tane imam hatip ortaokulu varken; ‘eğitim bölgesi’nde tek bağımsız ortaokul olarak kalmış olan Mareşal Mustafa Kemal Ortaokulu bünyesinde tekrar bir imam hatip ortaokulu açılması başka türlü nasıl izah edilebilir?” Atatürk’ün adından ve devriminden nefret ediliyor. Tek izah tarzı budur. Değil mi Sayın Konya Valisi ve Milli Eğitim Müdürü ve de Milli Eğitim Bakanı? 003, Irak’a saldırı, Saddam devriliyor, Irak yavaş yavaş bölünüyor; önce BağdatKürt çatışmaları, arkasından SünniŞii kavgaları yoğunlaştırılıyor. Kuzey Irak Kürdistan’ı ABD ve AKP’nin siyasi, iktisadi ve askeri destekleri ile yavaş yavaş bağımsızlaştırılıyor. Meclisi, askerleri, iktisadi kurumları ve hükümeti ile, “fiilen bağımsız bir konuma sokuluyor.” Erbil, bölgenin Beyrut’u haline dönüştürülmeye başlıyor. 2010 ve 11’ler; Arap baharı diye bir “ucube” yaratılıyor. Yemen’den Libya’ya her ülke yıkılıp parçalanıyor; kan gövdeyi götürüyor. Bu arada, Kürdistan’ın tamamlanması için Suriye’den de önemli bir parça koparılması ve ülkenin bölünmesi gerekiyor. Yavaş yavaş Kürdistan... 2 Halkçı Cahit Angın Geçen hafta yitirdiğimiz halkçı, Cumhuriyetçi Cahit Angın, siyaset anlayışı yeterince anlaşılamamış yurt gönüllülerindendi. Kamil Kırıkoğlu ile birlikte, CHP’nin 1970’teki 20. Kurultayı’nda Bülent Ecevit’in yanında Parti Meclisi’ne giren ekipte görürüz onu. Ardından Ecevit’in genel başkanlığa taşındığı 1972’deki 21. Kurultay’da Kamil Kırıkoğlu, Genel Sekreter olur; Cahit Angın ise MYK’dedir. Bu ekip, o kurultay bildirisinde “halkçıdevrimci” vurgunun öne çıkmasında önemli rol oynamıştır. 1973 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında çıkan tartışmaların ardından Ecevit, “bürokratik devrimcilik” suçlamasıyla Kırıkoğlu ile birlikte Angın’ın da içinde bulunduğu bir grubu parti yönetiminden dışlar. “Ecevit hançeri” olarak algıladığı bu olayı ömrü boyunca unutmadığına tanıklık ettiğimiz Cahit Angın, siyaset pastasının kremasını yiyenlerden çok, zor zamanların içten görevlisi olmayı yeğleyenlerdendi. CHP’nin kapatıldığı darbe döneminde SODEP ile HP’nin birleştirilerek SHP’nin oluşturulması sürecinde Cahit Angın’ın genel sekreterliği, işte bu niteliğine en iyi örnektir. Cahit Angın gibi siyasetçileri bugün mum ile arıyoruz. Anısı, siyasi tarihimizde dürüst yerini bulmuştur. Ve Suriye Kürdistanı Yine ABD, AB ve AKP’nin önemli katkıları ile Esad’ı devirmek gerekiyor. Çünkü Esad, ülkenin üniter yapısı için en büyük güvence. Suriye’de “muhalifler” olarak paralı askerler ve terörist gruplar kullanılmaya başlanıyor. Bunlara ek “IŞİD” diye bir canavar yaratılıp ortalığa salınıyor. Irak ve Suriye darmadağın. Radikal dincilerin vahşetle ele geçirdiği yerlerden daha sonra ABD ve AB güçleri tarafından IŞİD çıkartılıp Kürtlere adeta teslim ediliyor. Bu arada zavallı Türkmenler hem Suriye hem Irak’ta katlediliyor lar, kaçmak zorunda bırakılıyorlar, Ankara seyrediyor. Türkiye’nin Suriye sınırında 700 kilometrelik bölümde artık Suriye devleti (ve Esad) yok; Batı Kürdistan oluşturuluyor. ABD, AB ve Ankara’nın katkıları ile tabii. Ancak, IŞİD’in doldur boşalt operasyonlarını da unutmamak gerek. Sonuçta Irak Kürdistan’ından sonra Suriye Kürdistan’ı da kuruluyor. Bütün bunlar “komplo teorisi” filan değil, yaşanmakta olan somut gerçekler. Bunlara “yok” diyenler ya aptalı oynuyorlar ya da gerçekten öyle olanlardır. Ya Türkiye’deki durum? Türkiye’de de “süreç”, Irak ve Suriye’dekinden farklı olarak, “yumuşak geçişle” yürütülmek isteniyor. HDP’nin seçimlerdeki başarısı, “fotoğrafı ve coğrafyayı” ortaya koymuştur. PKK elde silah beklemektedir. Bu “duruşta” HDP, Kandil ve İmralı’nın desteği vardır. Demirtaş’ın “HDP Türkiye partisidir” ifadesi, nasıl bir Türkiye sorusunun yanıtı alınmadan ve rilemez; sadece “muğlak” bir ifade olmaktan ileri gidemez. Konuya kafa yoranların aklındaki sorular şunlardır: PKK elde silah bekliyor, “açılımdan Irak ve Suriye’de olduğu gibi, talepler karşılanmaz ise silahlar konuşur” mu demek isteniyor? Açılımı “siyasal özerklik” ile sonuçlandırıp Erbil ve Kobani ile örtülü bir entegrasyona mı gidilmek isteniyor? Dört siyasal parti de kamuoyu önünde bu soruları dile getirip “açılımdan ne anladıklarını ortaya koymaktan korkuyorlar.” Hele koalisyon pazarlıkları yapılırken. AKP’nin bütün derdi, hesap vermeden iktidarda kalabilmek, CHP, sistemle ve ABD ile karşı karşıya gelmeden, bir “orta yol” bulabilmek, MHP, “tabanı ile zıtlaşmadan iktidarı bir kenarından tutabilmek,” HDP ise “nihai amacına ulaşmak için” iç dinamikleri ve Batı’yı kullanıp basamak atlamak istiyor. Açılımın sonunda nereye varacağını dört parti de iyi biliyor. Biri dışında hepsi aptalı oynuyorlar. Diğer bir deyişle, “her partinin kendine göre farklı bir açılımı söz konusu.” Ancak HDP hariç diğerleri, “sistemle karşılıklı çıkarları dengeleyecek bir çıkış yolu bulmadan” Türkiye’ye yararlı olamazlar. HDP için zaten “stratejik hedef, sistemle örtüşmeyi öngörmektedir.” Tabii tek yanlı olarak. yurttaşların, çeşitli örgüt, dernek ve platformların, meslek odaları ve demokratik kuruluşların çevre ve doğa mücadelesi yükseldi. Maden şirketlerine, HES ve RES’lere, zehir saçan termik santrallara, canlılar için büyük risk taşıyan nükleer santrallara, kıyı ve koyların imara açılmasına, denizleri kirleten, balık çiftliklerine karşı direnildi. Öte yandan iktidarın güvenlik güçleri polis ve jandarma, yaşam alanlarını, doğayı korumak için direnenlere görülmedik şiddet ve baskı uyguladı. Karadeniz’de derelerini savunan kadınlara, yaşlı teyzelere, Tortum’da sularını koruyan genç kızlara, Bergama, Efemçukuru ve Uşak’ta altın üretimine karşı çıkan köylülere, taşocaklarına hayır diyenlere, ülke çapında çevre ve doğanın korunması için mücadele edenlere güç kullandı. Tüm canlıların temiz, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı anayasa hükmü olmasına karşın yargı, sahip çıkanların değil, iktidarın yanında oldu çoğunlukla. Birkaç mahkeme kararı dışında iktidarın güdümündeki yargı, çoğunlukla bu yağmaya yol verdi. Yağmanın önünü açan, bunun için olmayacak yasal düzenlemeleri gerçekleştiren iktidar, bakanlıklar ve bağlı bürokrasi, gözü kara tutumunu sürdürdü. Öyle ki çevreyi korumakla yükümlü bakan ve bakanlık, adeta çevre düşmanı gibi davrandı. Bu arada iktidarın pervazsızlığı olumlu mahkeme kararlarını uygulamamaya, yok saymaya değin uzandı... AKP iktidarı ve anlayışı bir biçimde sürerse, çevre ve doğa düşmanlığı sürecek demektir. Muhalefet partileri, çevre mücadelesinin yükseldiği sandıklara bir de bu gözle baksın, halkın iktidarı cezalandırdığını göreceklerdir... 22 HAZİRAn 2015 SAYI: 32765 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.23 Ankara 03.15 İzmir 03.31 nAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.1 3 17.11 05.13 12.57 16.53 05.41 13.24 17.19 Akşam 20.49 20.30 20.48 Yatsı 22.40 22.17 22.39 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle