16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 8 EDİTÖR: ZEKİ TEZER DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.7370 2.1 kuruş TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 3.0760 0.7 kuruş 10.07 0.1 puan 79.987 595 puan 694.43 5.29 lira 104.15 8 kuruş Salı 16 Haziran 2015 vrupa Birliği (AB), Yunanistan’la son tur müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından “acil durum” hazırlıkları yapıyor. Avrupa Komisyonu’nun Alman üyesi Guenther Oettinger, kreditörlerle, Yunanistan’ı Avro Bölgesi’nde tutmak ve temerrüte düşmesini engellemek için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine “acil durum hazırlıkları yapmanın zamanı geldi” dedi. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Avrupalı liderlerin hızlı hareket etmesine yönelik çağrılarına rağmen görüşmelerin sonuçsuz kalmasından kreditörleri sorumlu tuttu. Atina’nın çıkmaza giren müzakereler konusunda bir çözüm bulması için iki hafta süresi var. İki hafta içinde Uluslararası Para Fonu’na (IMF) 1.6 milyar Avro ödeme yapması gereken Atina, Avrupalı kreditörlerle uzlaşma sağlanamazsa ödemeyi gerçekleştirememe tehlikesiyle karşı karşıya. Yunanistan hükümet sözcüsü Gabriel Sakellaridis de, kreditörlerin emekli maaşlarını düşürme, temel gıda maddelerinde vergileri arttırma gibi taleplerini kabul etmeyeceklerini söyledi. Sakellaridis, Avrupa Merkez Bankası’nın ülkesine zarar verecek bir adım atacağına inanmadığını ifade etti. Komşuda ‘acil durum’ hazırlığı 45 yıl önce A DİSK, Meclis’teki tasarıya karşı sonuç alamayınca, işyeri temsilci ve yöneticileri ile 14 Haziran 1970’te toplanarak eylem kararı aldı. 1516 Haziran, kendiliğinden bir eylem değil, boyutları öngörülememiş olsa da DİSK’in örgütlediği bir eylemdi. Direnişin hedefi aynı Kısa bir süre önce otomotiv fabrikalarda başlayan ve işçilerin kazanımıyla sonuçlanan direnişlerin, 1516 Haziran direnişleriyle benzerlik gösterdiği belirtildi. Zira bu direnişler de 45 yıl öncekiler gibi önemli dönüşümlere yol açacağa benziyor. ısa bir süre önce pıldığını hatırlatan Adnan Önce bir fabrikaSerdaroğlu, “O dönem de da başlayan ve kımücadeleci bir sendikal anlayış ortadan kaldırılsa süre içinde başta fabrikamak isteniyordu. Mücadelara da yayılan işçi direnişleri leci sendikal hareket önü1516 Haziran ile hem benzerne duvarlar örülüyordu. lik hem de farklılık gösteriyor” Bugün de istenen bu. bu sözler DİSK’e bağlı Birleşik y Metal İş Sendikası Başkanı Ad Olca nan Serdaroğlu’na ait. Büyüktaş Yol ayrımı olacak Büyük işçi direnişinin yılBöyle bakıldığında ciddönümü için konuştuğumuz gerek di bir benzerlik söz konusu var” deSerdaroğlu hgerekse DİSK Başkadi. Zira Serdaroğlu’na göre bugün nı Kani Beko, kısa bir süre önce yade işçiler çalışma koşullarına, elleşanan metal fırtınanın önünüzderinden alınmış sendika seçme özki dönemde sendikal hareket içinde gürlüğüne, libarel düzenin kendiönemli değişikliklere yol açacağı ka lerine dayattığı sözleşme koşullarınısında. na karşı çıktı, ürettiği kardan adil Tarihi direnişin DİSK’i kapatmak pay istedi. için yapılan düzenlemeye karşı yaBir bakıma sendikasının hakları 1516 Haziran’dan ders çıkarmak KONUK YAZAR 4 1516 Haziran 1970 büyük işçi direnişinin 45. yılındayız. 45 yıl önce ezici bölümünü metal işçilerinin oluşturduğu DİSK üyesi on binlerce işçi sendikalarına sahip çıkmak için iki gün boyunca Kocaeliİstanbul hattında iş bırakıp direnişe geçmişti. 15Aziz 16 Haziran, 1961 Saraçhak li e Ç ne mitinginden sonra işçi sınıfının ikinci büyük kitlesel tepkisiydi. Ekonomik temelli bir direniş değildi. 1516 Haziran direnişi işçilerin sendikal haklara sahip çıkma bilincini göstermesi açısından emek tarihinde özgün bir yere sahip. 4 1516 Haziran direnişi, AP hükümetinin CHP’li sendikacı milletvekillerinin de işbirliğiyle Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i fiilen ortadan kaldırma girişimine karşı yapıldı. Direnişe neden olan yasa tasarısı “bir işçi sendikasının Türkiye’de çalışabilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda çalışan sigortalı işçilerin en az 1/3 ünü üye yazmış olması” koşulunu getiriyordu. Yani baraj yüzde 33’tü. 4 27 Mayıs darbesinin ardından 1961 Anayasası ve 274 ve 275 sayılı sendikal yasalarla sağlanan haklar DemirelAP tarafından sindirilememişti. Demirel hükümetinin CHP’li sendikacı milletvekilleriyle yaptığı sendikal hakları budama girişimin temel hedefi 1967’de DİSK’in kuruluşuyla kırılmaya başlayan sendikal vesayeti devam ettirmek ve sınıf eksenli bir sendikacılığın gelişimine ket vurmaktı. 4 DİSK’i fiilen yok edecek yasa tasarısını hazırlayan komisyonda AP’li Şevket Yılmaz yanında CHP’li Abdullah Baştürk de vardı. DİSK’in işçiler arasında yaratmış olduğu ilgiden duyulan kaygı, AP ve CHP’li sendikacıları TİP’li sendikacılara karşı birleştirmişti. 4 Bu durum emek tarihinin ironilerinden biridir. Baştürk 7 yıl sonra DİSK Genel Başkanı seçilecek, gerek başkanlığı gerekse DİSK yargılanmalarında kararlı bir tutum sergileyecek ve 12 Eylül mahkemelerinde ve cezaevinde DİSK’i sonuna kadar savunacaktı. Öte yandan tasarıya destek veren CHP sonra tasarıdan desteğini çekecek ve TİP gibi CHP de yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracaktı. 4 1516 Haziran’dan sonra sıkıyönetim ilan edildi, Kemal Türkler başta olmak üzere çok sayıda sendikacı ve işçi tutuklandı. İşçi hareketi 1516 Haziran sonrası, 12 Mart’ın da etkisiyle 1975’e kadar sürecek bir durgunluk yaşadı. Ancak 1975’ten itibaren fırtına gibi esti. 4 Bugün asıl mesele sıradan anmalar değil, bugün için dersler çıkarmakta. 4 Sendikal hareket, neden 1516 Haziran’dan bu denli uzakta ve etkisiz? 4Neden 1516 Haziran’da sendikalarına sahip çıkmak için gözünü karartan metal işçileri bugün sendikadan kaçma eğiliminde? 4 Neden sendikaların sınıfı harekete geçirme kapasitesi bu denli zayıfladı? 1516 Haziran işçi ile sendika arasındaki güvenin simgesidir. Sendikacıların bugün sorması gereken soru, bu güvenin neden sarsıldığıdır. Cevabı dostum, 1516 Haziran’da bunun, 1516 Haziran’da! sonuçları da aynı olacak “K nı korumak ve artırmak istedi. Burada da işçilerin kendilerin sunula koşulları kabul etmeyerek dur dediklerini anlatan Serdaroğlu, bazı fabrikalarda hala devam eden direnişler sonrasında mutlaka gerek işveren gerek sendika gerek de hükümetin kendi payına alacağı dersler, düşünecekleri konuları ve daha dikkatli davranacaklarını öngördü. Yalnız para vererek sorunun çözülemeyeceğini hem işverenin hem de sendikanın göreceğini belirtin Adnan Serdaroğlu, işçilerin artık sendikalarından sendikal sorumluluğu üstlünmelerini beklediğini ve önümüzdeki süreçte durumun önem kazanacağını ifade etti. KOÇ: İstihdamda açık ara öncüyüz oç Holding’in kurumsal dergisi Bizden Haberler’in haziran sayısı, 24’üncüsü Antalya’da düzenlenen Anadolu Buluşmaları toplantısına özel bir içerikle yayınlandı. Toplantıda konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, yurtdışında ve yurtiçinde yaşanan ekonomik dalgalanmalara rağmen Koç Topluluğu’nun geçtiğimiz üç yılda toplam 20 milyar TL’ye yakın yatırıma imza attığına dikkat çekti. Koç, “Topluluk olarak, ülkemizdeki özel sektör ArGe yatırımlarında, ArGe merkezi sayısında ve ArGe personeli istihdamında açık ara öncüyüz. Bu alanda da Türkiye’nin geleceği için çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Koç Topluluğu’nun her yıl yinelenen stratejik plan süreci, bu ayki Bizden Haberler dergisinin özel dosya konularından biri oldu. Stratejik plan sürecinin ilk toplantısı, Koç Holding CEO’su (Üst yönetici) Levent Çakıroğlu’nun açılış konuşmasının ardından, Holding Topluluk Şirketleri’nin üst düzey ve sorumlu yöneticilerinin geniş katılımıyla gerçekleşti. K Yaşananlar metalin Gezi’si oldu zellikle metal işkolunda yaşananların çalışma hayatı açısından çok daha sağlıklı bir sürecin başlangıcı olduğunu vurgulayan Serdaroğlu, “Birden bire gelişen ve işçinin kendi gücünü görmesi, dayanışma yaratması, bir bakıma metalde Gezi süreci gibi oldu” dedi. 1516 Haziran’da metal işçilerinin Kocaeli ve Gebze’dan İstanbul’a yürüdüklerini anlatan Serdaroğlu’na göre, çalışma koşulları, kalabalık fabrikalar, örgütlenmeyi de güçlü kıldığından metal sektörü işçi sınıfının lokomotifi konumunda. Metal işçilerinin yeni yıla direnerek girdiğini yeni bir destan yazdığını dile getiren Kani Beko da, metal işçileri sefalet ücretlerine, kölece çalışmaya, sarı sendika kuşatmasına karşı ayağa kalktığını hatırlattı. Birleşik Metalİş Sendikası’nın metal greviyle patron sendikası MESS’i titrettiğini ifade eden Beko, “O süreçte hükümet metal işçilerinin grev hakkını yasadışı bir şekilde gasp etti. Metal işçisi ne istiyordu? Metal işçisi aç Ö lık ve yoksulluk sınırının üstünde bir ücret istiyordu. Çocuklarına daha çok ekmek götürebilmek, onlara daha iyi bir gelecek sunabilmek, onlarla daha çok vakit geçirmek istiyordu. Patronlar ve hükümet ise metal işçisinin bu sesine kulak vermek yerine, yasadışı bir şekilde bu sesi bastırmaya girişti” dedi. Sonuçta işçinin bu gidişe razı olmadığını ve ne istediğini ortaya koyduğuna dikkat çeken Beko, 45 yıl önce de işçi sınıfı onurlu bir direnişle ayağa kalktığını ve yumruğunu masaya vurduğunu dile getirdi. Beko işçileri, Gün icazetli sendikacılığa karşı DİSK’te birleşme günüdür” sözleriyle Birleşik Metal İş’te birleşmeye çağırdı. işçiler, Kent Meydanı’ndan “1516 Haziran’ın ışığında iş cinayetlerine ve taşerona direniyoruz” ve “Metal işçisinin haklı direnişini destekliyoruz” yazılı pankartlarla Fomara Meydanı’na yürüdü. Geride bıraktığımız 12 yıl boyunca devletin kültüründe, pratiğinde bu gelişmelerin hepsi önemli bir değişime yol açmış, AKP liderliğini, daha da önemlisi siyasal İslamı destekleyen, kayıran bir “habitus” şekillenmiştir. Bu liderlik ve hareket, muhalefeti ve muhalefet liderlerini meşru görmeyen, her fırsatta aşağılayan, projesi her aksadığında “Haçlı Siyonist” bir komplo arayan akıldışı, paranoyak, saldırgan bir medya tarafından da desteklenmektedir. AKP ile koalisyon yapacak olan her parti, bu “makine” ile karşı karşıya kalacak, bu “makine”nin yukarda özetlediğim özelliklerini değiştirmeye hiçbir şansı olmayacak, biri esas diğeri göstermelik iki liderle muhatap olacak, karşısındakinin gerçek niyetini, nasıl kullanılmakta olduğunu anlayamayacaktır. Bursa’da kutlandı Hikmet Eraslan, Rusların büyük ilgi gösterdiği fuarda Kendall Jenner’ı podyuma çıkardı. Dossi Dossi Fashion Show Türk perakendecileri yabancı ülkeden alıcılarla buluşturdu. 10 yil önce is ve tatil konsepti ‘Business Holiday’ ile birleştiren Dossi Dossi Fuarı bu yil Antalya’da 32 ülkeden 5 bin müşteri ağırladı. Rusya ve Ukrayna’nın yanı sıra doğu ülkelerinden parekendeciler ile Türk üretici firmaları buluşturan fuar 1 haftada 1 milyon ürün satışıyla yıllık ciroda 110 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin düşük üretim maliyetleriyle Çin ve İtalya’dan daha cazip bir Pazar haline geldiğine dikkat çeken Dosso Dossi yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, fuar süresince yaklaşık 30 bin kişiye geçici istihdam sağladıklarını vurgulayarak, “Kurdaki parite farkı ve üreticilerimizin kârlarını düşürmesi rekabet avantajı sağladı. Bunlara bağlı olarak maliyetlerimizin yüzde 25 gerilemesiyle Çin’e karşı elimizi güçlendirdik. Bugün 150 firma ile 32 ülkeden 5 bin müşteriye ürün satıyoruz. 5 yil içinde müşteri sayımızın 20 bine ulaşması bekliyoruz. Devletin bize ayıracağı bütçe desteği ile tüm dünyaya açılabiliriz” dedi. 1 haftada bir milyon ürün çerde, dışarda bir AKPCHP koalisyonu yönünde baskı var. Geçmişteki hatalardan ders almayanlar da bir “istikrar” fantezisi adına bu baskıya destek veriyorlar. İ Eğer AKP sıradan bir düzen partisi olsaydı, AKPCHP koalisyonu, CHP açısından riskli olmakla birlikte istikrar adına katlanılabilir bir seçenek olabilirdi. Ancak AKP sıradan bir düzen partisi değildir. Türkiye devleti için de “postcolonial” (içinde “yabancı” iktidar barındıran) özellikler sergileyen bir “bağımlı” devlet tanımı yanlış olmaz. AKP’nin en büyük özelliği, projesinin kapitalist toplumun genel anlamda istikrarını, sınıfları arasındaki çelişkinin düzen sınırları içinde kalmasını sağlamaya ilişkin en temel ilkesini yadsıyan, başka bir “düzeni” arzulayan bir “restorasyon partisi” olmasıdır. Bu partinin liderliği, güçler ayrılığı ilkesini, ilgili kurumları bir istikrar garantisi olarak değil, “arzusu” önündeki engeller olarak görmüştür. Bu partinin liderliğinin, kişi yaşamının özelini, kadın erkek eşitliğini, piyasa kurallarını kabul etmek gibi bir anlayışı yoktur. Siyasi görevle ekonomik faaliyetin ayrı tu AKP çok özel bir partidir AKPCHP koalisyonu olasılığı üzerine tulması geleneği ise bu liderlik için anlamsızdır. Bu partinin liderliği, iktidarda olduğu 12 yıl boyunca, kapitalizmin liberal demokratik devlet geleneğini hemen her adımda hiçe saymış, yıkmaya çalışmıştır. Bugün Türkiye’de serbest piyasa ekonomisinden söz edilemez. Karşımızda bir “ahbap çavuş” ekonomisi, “aile vesayeti” olduğuna ilişkin, sorgulanmasına olanak verilmeyen çok sayıda iddia vardır. Bu parti devlet bürokrasisini, güvenlik güçlerini partizan bir yapıya dönüştürerek “devletin göreli bağımsızlığını” ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmış, bir DevletPartihareket lider “bir”liği kurmayı amaçlamış, büyük ölçüde de başarılı olmuştur Belirginleşmiş bir çizgiye, güçlü bir liderliğe sahip olmayan, siyasikültürel bir homojenliğe, en azından bir iç uyuma hâlâ kavuşamamış bir parti olarak CHP’nin böyle bir koalisyonda karşılaşacağı sorunlar çok daha bü SHP yıkımından, CHP yıkımına mı? yük, karmaşık olacaktır. Baykal’ın aniden, Cumhurbaşkanı’yla 2.5 saatlik anlamı ve içeriği belirsiz bir toplantıyla ortaya çıkışı, gelecekte yaşanacakların ilk işaretidir. Anımsarsanız, CHP “hareketinin” son DYPSHP koalisyonu (DYP sıradan bir muhafazakâr parti olmasına rağmen) bir fiyasko olmuştur. Başbakan Tansu Çiller, işçi hareketinin, “Bahar Eylemleri” kazanımlarını, “ruhunu” darmadağın edecek, kadrolarını tasfiye eden önlemler paketin açıklarken yanında oturan SHP başkanı görüntüsü hafızalara ibret verici bir sahne olarak kazınmıştır. SHPDYP koalisyonu pratiği, CHP hareketini yerel seçimlerin birinci partisi, işçi sınıfının en ileri kesiminin reformist tercihi konumundan, bugünkü, işçi hareketinden kopuk konuma sürüklemiştir. Sosyal demokrasinin işçi hareketinde yarattığı düş kırıklığı, siyasal İslamın işçi hareketine ulaşmasını kolaylaştırmıştır.. Bugün bir AKPCHP koalisyonunda, “Gezi” olayının toplumda demokratik güçlerde yarattığı canlanmayı, Kürt siyasi hareketinin, tüm Türkiye’nin demokratikleşmesi yönünde geliştirildiği refleksi, Türkiye sol hareketi ve cumhuriyetçi çevreleriyle kurduğu bağları korumak son derecede zorlaşacaktır. Bugün CHP, dün SHP’nin yarattığı yıkımdan daha büyük bir yıkıma yol açabilir. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle