16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 16 Haziran 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 12 ŞİD karşıtı koalisyon güçlerinin Irak ve Suriye’den IŞİD’i temizleme operasyonunun ilk atağı Tel Abyad’dan başladı ve sonuçlanmak üzere. Aslında ABD ve bağlaşıkları ilk atak olarak örgütün beyni Rakka’ya güneyden bir “çekiç” hareketi yapmayı planlıyorlardı. Ancak bu çekiç için kuzeyde bir de örs gerekliydi. O günkü şartlarda bölgesel olarak örs olabilecek tek yer Türkiye olarak görülüyordu. Bu da IŞİD karşıtı koalisyona hiç güven vermedi. Çünkü IŞİD’le ilişkisinden dolayı Türkiye’nin bir örs olmayacağına ilişkin genel bir kanı vardı. I ABD, Türkiye yerine Kürtleri seçti O zaman önce örsü sağlama alma planı uygulandı. Koalisyon uçakları vurdu havadan, YPG,YPJ ve Celal Burkan el ıç g n Fırat güçleri la ş a B doğusundaki Cizire ve batısındaki Kobane’den hareketle Tel Abyad’ı ele geçirmek üzereler. Bu arada Rakka’nın Tel Abyad’la, dolayısıyla IŞİD’in de GÖRÜŞ Türkiye ile bu noktadaki bağlantısı kesilmiş durumdu. Şu anda IŞİD’in Türkiye ile temas edebildiği tek nokta, Kobane ile batısındaki Afrin arasında kalan bölge. Orada da IŞİD, ÖSO’ya bağlı bazı İslamcı gruplarla çatışıyor. Bu savaşı kazanırsa IŞİD, Afrin’deki Kürt kantonunda bulunan YPG ve YPJ güçleriyle karşı karşıya kalacak. Ancak bunu da Kandil’deki karargâh komutanlığının dört gözle beklediğini söylemek mümkün. Abdullah Gül’ün oynamadığı rol bdullah Gül pişmanlık mı duyuyor, yoksa günah mı çıkarıyor, bunun değerlendirmesini artık başkalarına bırakıyoruz. Fakat mademki Ahmet Sever’in yazdığı gibi düşünüyormuş, o zaman demokrasimizin en kritik günlerinde gereken cesareti niçin gösteremediği sorusu birçok kişi tarafından haklı olarak sorulacaktır. Devlet adamı olmak, gereken cesur adımları, bazılarını rahatsız edecek olsa da, zamanında atmaktan geçer. Geriye bakıp, “keşke öyle değil de böyle davransaydım” diye hayıflanmanın fiiliyata bir anlamı yok. Yakın tarihimizi bilen Ankara’daki birçok Batılı diplomat da kuşkusuz aynı şeyleri düşünüyor bugün. TBMM’nin açılışında her yıl yaptığı konuşmaları ve bu çerçevede özellikle Türkiye’nin AB perspektifine verdiği güçlü desteği anımsayanlar, Gül’den zamanında çok şey beklemişlerdi. En büyük hayal kırıklığı, Gül’ün Gezi olayları ve 17/25 Aralık soruşturmaları sırasında Ankara’nın sözde kabul ettiği “Kopenhag Kriterleri” ile tümüyle çelişen internet ve HSYK yasalarını onaylamasıyla yaşanmıştı. Ardından, o sırada başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın emirleriyle atılan ve Türkiye’yi kademeli olarak bir polis devletine dönüştüren adımlar karşısındaki sessizliği de haliyle dikkat çekmişti. Özetle Gül, dünya nezdinde liberal ve demokrat bir kimlik yansıtmaya çalışmasına ve kendisi için böyle bir siyasi “persona” oluşturmasına rağmen, kritik anlarda bunun gereğini yerine getirmedi. Sever’in kitabından öğrendiğimize göre Gül, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olmak istediğini gördüğü anda aşağıya inip onun yerine geçip geçmeme ikilemiyle yüz yüze kalmış. Ekibiyle durum değerlendirmesi yaparken de “Ben aşağıya insem” diye başlamış ve sıralamış: “Türkiye’yi, kısa sürede yıldızının parladığı döneme tekrar götürürüm. AB sürecini yeniden canlandırırım. Dış politikadaki yanlışları düzeltirim. Ülke çok kutuplaştı, bunu giderecek adımları peş peşe atarım. Demokratikleşmeye ağırlık veririm. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanı derhal Yüce Divan’a gönderirim...” Bunlar kulağa hoş gelen şeyler, ancak Gül hiçbirini yapmadı. “Aşağı niçin inmediğini” “Tayyip Bey buna karşı çıkar. Aramızda çatışma çıkar... Bu ülke için de hayırlı olmaz. Bir ipte iki cambaz oynamaz” diye açıklamış. “Tayyip Bey” elbette ki “kızardı” ve aralarında tabii ki “çatışma çıkardı”. Demokrasi konusunda bu kadar zıt yaklaşımlar sergileyen iki kişi, “kardeş” de olsa, bu olurdu. Ancak bu durumun “ülke için hayırlı olmayacağını” kabullenmek mümkün değil. Sever’in kitabının yayımlanmasını Gül’ün talebi üzerine seçim sonrasına ertelediği yazıldı. Bunu yalanlayan çıkmadı. Bu arada kitabın nihayet Gül’ün onayı ile çıktığı da yazıldı ki bu da yalanlanmadı. Hâl böyle olunca akla hemen gelen soru şu oluyor: “Erdoğan ile çatışma çıkmasın” diye sessiz kalınması ve gereken adımların atılmamış olması ülke için daha “hayırlı” sonuçlar mı doğurdu? Başka bir ifadeyle, Gül’ün Erdoğan ile olan hukukunun bozulmaması mı, yoksa demokrasinin zemin kaybetmemesi mi daha önemliydi? Gözler şimdi sadece içeride değil, dışarıda da Gül’e çevrilmiş bulunuyor. Seçim sonrasında ortaya çıkan karmaşık siyasi denklem ışığında kendisine ne tür bir rolün düşeceği merak ediliyor. Herkesin umudu, demokrasiden yana ve kendisinin de kabul ettiği gibi ciddi şekilde bozulmuş olan iç ve dış dengelerimizin düzletilmesi için güçlü bir rol oynamasıdır. Fakat bu beklenti açısından bir ihtiyat payı bırakmakta yarar var. Siyasetçilerimizin kullandıkları bir ifade vardır: “Geçmişte yaptıklarımız gelecekte yapacaklarımızın teminatıdır” derler. Ancak bu sözü ters çevirmek de mümkün. “Geçmişte yapılmayanlar, gelecekte de yapılmayacakların teminatı” olabiliyor. Bu durumda Gül konusunda takınılacak en iyi tutum “ihtiyatlı bir iyimserlik” olsa gerek. Dağlarda savaş Çünkü, Afrin, Tel Abyat ya da Kobane gibi düzlük değil, belki de bölgenin en dağlık alanı. Böyle bir alanda IŞİD çetelerinin pek savaşma tecrübesi yok ve Kürtlerin bu konudaki üstünlükleri tartışılmaz. Aslında buradaki ana hedef de İdlip. Aynı Rakka üzerine yapılacak operasyon gibi güneyde Idlip’e vurulacak. Kuzeye kaçan IŞİD’çiler için yine Türkiye sınırında (burası Kilis, Karkamış gibi sınır bölgeleri Yeni komşu A Türkiye’nin) bir örs gerekecek. Yine bu örsün Kürtler olması için, Tel Abyat ve Rakka operasyonlarının tamamlanmasından sonra IdlipCerablus operasyonu başlayacak. Kobane ile Afrin birleştirilerek kuzeydeki örs tamamlanacak ve koalisyon güçleri (belki de bu alanda Suriye ordusu ile) bu kez Suriye’de, Rakka’dan sonra IŞİD’in ikinci büyük merkezi olan İdlip’i vuracak. Sonuçta şunu öngörebiliriz, IŞİD operasyonu tamamlandığında Türkiye’nin Kilis’inden Silopisi’ne kadar uzanan bir bölgede yeni komşusu Suriye devleti yerine 600700 kilometrelik sınırıyla Batı Kürdistan yani Rojava olacak. YPG ve ÖSO, Akçakale sınırında kontrolü ele geçirdi. RakkaTel Abyad yolunda birleşen Cizire ve Kobani kantonlarından gelen YPG güçleri, IŞİD’in başkenti Rakka’ya uzanan tedarik yolunu kesti PG ve Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) bazı grupların oluşturduğu Burkan El Fırat (Fırat Volkanı) güçleri dün Tel Abyad’a girerek Akçakale sınır kapısında kontrolü ele aldı. Sınırın karşısındaki IŞİD denetimindeki bölgede duvara akşamüzeri ÖSO bayrağı asıldı. Diğer yandan Cizire ve Kobani kantonlarından gelen YPG güçleri dün RakkaTel Abyad (Gire Spi) yolunda birleşerek IŞİD’in Tel Abyad’ın 85 km güneyindeki başkenti Rakka’ya uzanan ana tedarik yolunu kesmeyi başardı. Çatışmalardan kaçan Suriyeliler Akçakale’den Türkiye’ye sığınırken, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa Milletvekili Nureddin Nebati, 18 bin Suriyelinin Türkiye’ye sığındığını söyledi. YPG/YPJ ile Burkan elFırat güçlerinin IŞİD’in ana tedarik rotası olmanın dışında petrol ve diğer malzemelerin alınıp satıldığı merkezi konumundaki Tel Abyad’a yönelik kıskaç harekâtı nihayete eriyor. Kürt komutan Hüseyin Hojer, “Kobane’den ve Cizire’den YPG birikleri Tel Abyad’ın güneyinde birleşti. Rakka yolundaki rotayı kesdi. Daeş’in kaçabileceği hiçbir yer yok” dedi. Burkan el Fırat grubunun sözcüsü Şerfan Derviş de Daeş’le yer yer çatışmaların yaşandığını ve sivillerin çoktan kaçmış olduğunu söyledi. ANHA’nın haberine göre YPG/YPJ savaşçıları önceki gece Cellab Nehrini geçerek köprü ve kentin girişindeki tepenin kontrolü sağladıktan sonra, dün doğu ve güneydoğu yönlerinden kentin merkezine girdi. Kentin doğu yakasında bulunan Meşhur Fokani ile güneydoğuda bulunan Meşhur Tehtani mahallelerinde çatışmaların devam ettiği, YPG’nin Akçakale sınır kapısına 1 km yaklaştığı kaydedildi. YPG ve Burkan El Fırat’ın son 24 saatte 18 köyü kurtarmasının ardından son toplamda 43 köy ve 20 mezranın temizlendiği ifade edildi. Kobani ve Kürtler Tel Abyad’da Y IŞİD’cileri YPG kovaladı, asker yakaladı el Abyad Sınır Kapısı’nın bulunduğu bölgeye çıkan bir grup IŞİD militanı ile ÖSO ve YPG’li grup arasında kovalamaca yaşandı. Bu sırada Türk askerleri de tüfeklerinin namlularını Suriye’ye çevirdi. Bölgeye çok sayıda zırhlı araç takviyesi de yapıldı. Sınır tellerini aşarak Türkiye tarafına geçen 5 kişi askerler tarafından gözaltına alındı. Elleri duvara yaslanarak üst aramaları yapılan 5 kişinin silahlarını bırakıp Tel Abyad’dan kaçan IŞİD militanı oldukları saptandı ve zırhlı araçla bölgeden uzaklaştırıldı. Bazı IŞİD militanlarının ellerindeki tabanca, mermi ve el bombaCizire kantolarından Tel Abyad’ı kıskaca alan YPG/YPJ güçlerinin dün saat 15.20 sıralarında RakkaTel Abyat yolunda birleştiği ifade edildi. Çatışma ve patlama seslerinin azaldığı Telabyad semaların PYD: Halk yönetecek Tartışma yaratan etnik temizlik iddialarını yalanladılar YD’nin IŞİD’in elinde bulunan Tel Abyad kenti ve çevresindeki köylerde “etnik temizlik” yaptığı iddiaları tartışma yaratıyor. Aralarında selefi cihatçı Ahrer el Şam ile Ceyş ül Şam’ın da bulunduğu 15 İslamcı grup, Kürt güçlerinin Araplarla Türkmenlere yönelik “etnik temizlik” uyguladığını öne sürdü. YPG/YPJ güçleri iddiaları yalanlarken, Tel Abyad’ın IŞİD’den temizlenmesinin ardından sığınmacılara “Geri dönün” çağrısı yapılacağı, kentin tüm etnik unsurların katılımıyla oluşturulacak halk meclisi tarafından yönetileceği, ilçenin güvenliğini ise Burkan El Fırat grubunun üstleneceği iddia edildi. Selefi cihatçı grupların açıklaması, YPG/ YPJ güçlerinin dün Tel Abyad’da kontrolü ele almasıyla ve çatışmalardan kaçan çoğu Sünni Arap ve Türkmen sivillerin Türkiye sınırına akmasının ardından geldi. Açıklamada, “YPG güçleri Sünni Araplarla Türkmenlere koalisyon güçlerinin hava saldırılarının koruması altında yeni bir mezhepçi ve etnik temizlik uyguluyorlar. Terörize edilen siviller köylerini terk etmek zorunda kalıyor” denildi. Batılı ajanslar ise karşın etnik ve mezhep temizliğine dair kanıt bulunmadığını aktardı. YPG sözcüsü Redur Halil iddiaları güçlü bir dille yalanladı. Halil, Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, “İnsanlığın onurunu korumak bizim en üst düzeyde ilkelerimizdendir. Kanımızı bu yüzden döküyoruz” dedi. YPG’nin kadın birlikleri YPJ’nın Serekaniye Cephe Komutanlarından Çiçek Xemgin de “YPG yalnızca Kürtlerden oluşan bir güç değil. İçinde Arap ve Süryani hatta tüm dünya halklarından insanlar yer almaktadır. Biz halkalrın özgürlüğü için mücadele ediyoruz” dedi. PYD’nin Telabyad’da güvenliği ÖSO’da IŞİD’e karşı savayan ve YPG’ye destek veren Burkan El Fırat’a bırakacağı öne sürüldü. PYD’nin Telabyad’ı IŞİD’den kurtardıktan sonra sığınmacılara “Geri dön” çağrısı yapacağı ve Telabyad’ı buradaki tüm etnik unsurların katılımıyla oluşturulacak halk meclisi ile yöneteceği, ilçenin güvenliğini ise Burkan El Fırat’ın üstleneceği iddia edildi. l Dış Haberler T 24 saatte 18 köy larını bir çantaya koyarak Akçakale Sınır Kapısı’ndan Türkiye tarafına attıktan sonra kaçtıkları öğrenildi. IŞİD militanlarının geride bıraktığı mühimmatların içinde bulunduğu çanta, Türk güvenlik güçlerince incelendikten sonra imha edilmek üzere el konuldu. Akçakale Sınır Kapısı’nın hemen karşısındaki Tel Abyad Sınır Kapısı yakınında bulunan ve Türkiye tarafından da görülen buğday silolarına çıkan bazı kişiler, YPG bayrağını buraya astı. Bu kişileri, Türkiye tarafında takip eden çok sayıda Suriyeli de bayrak açılmasına alkışlayarak sloganlarla destek verdi. da koalisyon uçakları keşif uçuşu yaparken, IŞİD militanlarının köylerdeki bazı noktalar ve tarlalarda anızları ateşe vererek savaş uçaklarına hedef şaşırtmaya çalıştığı belirtildi. l Yurt Haberler P YPG’de Arap da var ABD’den koalisyon eleştirilerine sert yanıt ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun IŞİD’e karşı operasyonularının, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hükümet çevreleri ve iktidara yakın medya tarafından “Arap ve Türkmenlerin hedef alındığı, boşalan bölgelere PYD’nin yerleştirileceği” yorumları ABD’nin sert tepkisine yol açtı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, hükümete yakın gazete manşetlerinde yer alan iddialara “Bazı medya organlarının imalarının aksine koalisyon, hava saldırılarında sivillerin hedef olmaması için yoğun çaba göstermektedir. Sivil nüfusun Tel Abyad’a kaçması IŞİD tarafından başlatılan saldırının sonucudur” karşılığını verdi. Dışişleri Bakanlığı ise “kaygılarınızı ABD ile de paylaşıyor musunuz” sorusunu yanıtsız bırakmayı tercih etti. Türkiye’ye göçmen akını sürüyor Çatışmalardan kaçan Suriyelilerin, Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine kaçışı ise sürüyor. Önceki gün resmi kayıtlara göre 4630 kişi Türkiye’ye sığınırken, bu rakamın kayıt dışı geçişlerle birlikte çok daha fazla olduğu söyleniyor. Gece yarısı duran geçişlerin ardından dün de erken saatlerden itibaren yüzlerce Suriyeli gelmeye başladı Güvenlik güçlerinin oluşturduğu kordondan geçen sığınmacılar, kontroller sonrasında Akçakale Sınır Kapısı gümrük sahasında kayıt altına alındı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Nureddin Nebati “Dünden bu yana 18 bin Suriyeli geçti” diye konuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle