28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Haziran 2015 EDITÖR: HAYRİ ASLAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 KONUK YAZAR DOĞAN KUBAN ‘AKP ile koalisyon zarar verir’ Son günlerde dillendirilen AKPCHP koalisyonu olma ihtimalini değerlendiren Zeynep Akatlı, “AKP’li koalisyonun ortağı bir vekil olarak çok mutlu olmam” diyor nkara’da büyümüş bir çocuk olarak, şimdi CHP’nin İzmir milletvekili sıfatıyla gideceği Meclis’i hiçbir zaman ürkütücü bir yer gibi hissetmemiş. Ama Zeynep Altıok (Akatlı) Meclis kapısından girdiği ilk günü de iyi hatırlamıyor. Terörden Kaynaklanan Yaşam Hakkı İhlallerini Araştırma Komisyonu’ndan, Sivas katliamında öldürülenlerden şair Metin Altıok’un kızı olarak dinlenmek üzere davet alıyor. Oysa komisyondaki AKP’li milletvekillerinin sorularıyla bir tür sorguya dönüyor yaşadığı. AKP milletvekili Oya Eronat “Keşke Aziz Nesin konuşmasaydı da babam ölmeseydi dediniz mi?” diyor mesela. “Niye bu kadar önyargılısınız?” diye soruyor Mehmet Metiner. Meclis’e diğer iki gidişi de parçası olduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun taleplerini iletmek için zaten. Yemin etmeden vekilliğe başladı sayılır. Seçim sonuçlarının “yeni Türkiye”yi işaret etmesinin ardından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan “HDP bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yapar” demişti. Altıok, Twitter’dan hızla, konuşulan bir cevap verdi: “Akdoğan, HDP’yi süreçle tehdit ediyor. Hiç merak etmeyin yeni mecliste barışı sağlayacak yüzü sola dönük yani barışı ilke edinmiş çoğunluk var. Barışın filmini birlikte yapacağız. Barbarlar ve barışı cümle içinde kullanarak kirletenler öğrenebilsinler diye. Anlaşıldı mı Sayın Akdoğan” İzmirAnkaraİstanbul üçgeninde kendisine ve kedilerine yeni düzen kurmaya uğraşırken buluştuğumuzda, ilk sorum buydu. Üçbeş ay sonra biraz daha pişmiş bir vekil olarak bu cevabı verir miydi? Ayınısı düşünmüş. “Verirdim” diyor, “kaza tweet’i” olmadığını söylüyor. Gönlündeki vekillik tarzını tarif ediyor: Hislere ve vicdana yakın; kürsü değil, sokak siyaseti. “Barış koz değil, çözüm de Kürtlere hediye ettikleri bir şey olmamalı” diyor. Tahmin ettiğinin ötesinde takdirle karşılanmış yazdıkları. Hayır, parti içinden “biraz sakin” gibi bir uyarı almadığını söylüyor, “Benim bu partide olmamı isteyen CHP’nin, bana ‘böyle bir şey yazma diyen CHP olması mümkün değil” diyor. Tam da burada “evrilen CHP” sohbeti başlıyor. Tüketildiği için “yeni” demekten kaçınıyor Altıok. CHP nereye evriliyor? Gezi’yi ya Halkın iradesini politik yaşama yansıtamazsak, ülkeyi bataktan kurtaramayız ğer politik partilerin lider ve sorumluları ülkenin bugün içinde bulunduğu durumu gözlerinin önünden uzaklaştırırlarsa, seçim boyunca meydanlarda haykırılan cumhuriyete karşı işlenmiş suçlara ortak olurlar. AKP ile koalisyon yapan onun çamuruna da bulaşır. AKP’nin kurtarıcısı, kendi varlığının katili olur. Büyük koalisyon gibi düzenler vatanı değil, batanı kurtarma operasyonudur. Bunu Meclis Başkanlığı ve birkaç bakanlık için yapmayı düşünen herhangi bir parti, halkın 1950’den sonra ilk kez açıkça ortaya koyduğu iradeyi anlamamıştır, ya da hâlâ ilkel politik düşüncelerin tutuklusudur, veya bir başka AKP’dir. Bütün o mitingler, o törensel toplantılar, yerlere saçılan pis çamaşırlar, halkın çektiği eziyetler, ülkenin içine düştüğü insanlık ve çağdaşlık dışı durum, bir iktidar senaryosu için feda edilebiliyorsa, seçim söylemlerinin sadece bir oyun olduğuna inanmak gerekecek. Buna teşebbüs eden partinin AKP’den şikâyeti bir yalan olur. Hırsızlığın, adaletsizliğin, yolsuzluğun, daha sürecin başında ortağı olacak bir parti hayal edemiyorum. Halkı aldatan sürekli bir sahtekârlık, bu halkın kaderi olmamalıdır. Bu halk, ne kadar cahil olursa olsun, böyle bir karakterden uzak olduğunu seçimde gösterdi. A E ren yapısıdır. Seçim sonrası pazarlıklarının AKP döneminin görüntüsünden ne farkı var? Türk halkı seçimde bir ulusal bayram statüsü kazanan bir çağdaş irade göstermedi mi? Bunu sayılarla gazeteler, televizyonlar yayımlamadı mı? Neden bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘sorun parti sorunu değil, bu iradenin yerine getirilmesidir!’ demiyor? CHP, AKP ile koalisyon yaparsa RTE ve Kılıçdaroğlu söyledikleri sözleri tekrar edip yutacaklar mı? MHP liderinin söyledikleri sadece seçim şovu mu idi? Hiçbir gerçeği yansıtmıyor muydu? AKP, MHP koalisyon yaparsa o da söylediklerini tekrar edip yutacak mı? Böyle utanç verici sonuç gerçekleşirse, HDP Türkiye’nin partisi olarak görev yapabilir mi? Türk, Kürt bu topluma yazık değil mi? Biz birkaç kıt akıllı politika yamağının kuklaları mıyız? Pınar Öğünç Baykal’la ne konuştular? eki CHP’nin anladığı “barış filmiyle”, HDP’ninki aynı mı? “Barışı içselleştirenlerin barıştan anladığı birbirine benzer. Barışı siyaseten sağlayabilmek siyasete malzeme etmemekle olur. Biçimlendirme, öncelikler anlamında ayrılıklar çıkabilir ama çözümsüzlüğe sebep olacak ayrılığı yok iki partinin” diyor Altıok. Koalisyon kombinasyonlarının ortalığa saçıldığı günlerde çözüm süreci kilit noktada. AKP, Türkiye’yi çatışma ve kaosla tehdit ederken, MHP içinden çözüm süreci ve HDP geçen koalisyon ihtimallerine neredeyse “Rüyanızda görürsünüz” diyor. Altıok, o kadar umutsuz değil. MHP’nin içinde bulunmayacağı ama dışarıdan destekleyeceği formüllerin zorlanabileceği kanısında. Çok tartışılan AKPCHP koaşamış Türkiye’nin ve de çağın gereği olarak öncelikle değişen siyaset dilinden bahsediyor. “Kendini anlatabilmesi önemli. Türkiye’nin en eski partisi olması nedeniyle, geçmişte farklı siyasi dönemlerin tortularından kalanlar bugünkü CHP’ye atfediliyor” diyor. Elde taze bir seçim var, değişim niyetine ve iyi bulunan kampanyasına rağmen CHP’nin son tabloda başarısız olduğu tespitlerine katılmıyor. Böyle zorlu bir dönemde oy kaybetmemenin kıymetinden ve inkâr edilemeyecek emanet oylardan söz ediyor: “Bir kısmı HDP’ye baraj atlatmak için verilmiş oylar olabilir, bir kısmı HDP’nin hak ettiği P 13 yılda Türkiye nereye geldi? Türkiye’de hükümetin bütün etkinlikleri tek bir ağızdan çıkan emirlerle yerine getiriliyor. Buna dünyanın hiçbir yerinde demokrasi ve çağdaş hükümet sistemi denmiyor. Seçimde bunları haykırarak söyleyenler koalisyon hesabı yapanlar olamaz! Daha on gün önce Büyük Millet Meclisi’nde sadece bir parti ile figüranlar vardı. Zorba devlet tiyatrosu sergileniyordu. Öğretim ve adalet çökmüştü. Asker ve polis kapıkulu rolünü oynuyordu. Bilim ve Teknoloji askıda, kentler inmeli, tarım sürünüyor, sanat rafta, uluslararası itibar sıfır. Ekonomi tık nefes. Osmanlı’dan bu rejime iki büyük mirası kaldı; cehalet ve ülkenin her şeyini, toprak, ürün ve kurum olarak pazarlamak. Halk seçimde bunlar için oy vermedi. Partiler hangi tezgâhın pazarlığını yapıyor olabilirler? Gazeteler, televizyonlar elli yıllık yoz politik söylemlerine devam ediyor. Bu, ülkenin politik kırılganlığının ve adam olmazlığının uyku kaçıran, utanç ve Türk halkının yüzde 60’ı, 1950’den bu yana ilk kez sağduyusu ile demokratik bir yaşama dönme yolunu açtı. Bunun bedelini hesaplamak demokrasiyi sorgulamak olur. Toplum gazete bilgiçlerinden daha üstün bir sağduyuya sahip olduğunu gösterdi. Sorguluyor: Seçim sistemini, öğretim sistemini, soygunları, kent kargaşası ve spekülasyonu, adaletsizliği, fakirliği, işsizliği, lüksü, zorbalığı. Her şeyi bilim adamı gibi sorgulayamaz. Ama ayrıntıları ne kadar açık ya da kapalı olursa olsun, düzeni değiştirdi. Parti, politikacı, gazeteci, bunun formalitelerini tartışamaz. Gücüne göre yerine getirir veya getiremez. Gene halka gidilir. Demokrasinin tek yolu var. AKP dışındaki partilerin de tek görevi var: Seçim öncesi konuşmalarına sahip çıkarak yürümek ve halkın iradesinin gerçekleşmesini sağlamak. Şimdiye kadar söylenenleri unutmak sadece yalancılık değil, AKP’leşmek demektir. Bu da bataklığa geri dönmek anlamına gelir. Çünkü AKP’nin iktidar yapısı içinde kalması, suçu yok demekten farklı değil. Halkın yüzde 60’ı böyle düşünmüyor. Bu seçim, 1950’den bu yana, en büyük halk aydınlanmasının gösterisidir. Bu aydınlanma gençlerin olağanüstü cesur ve şiddet içermeyen direnişleriyle başladı. Bu seçimle devam etti. Türkiye’de canlara kıyıldı. Demokrasiye, adalete, öğretime, ekonomiye kıyıldı. Adi hesaplarla halkın iradesine kıyılmasın! Demokratik yaşamın yolu açıldı ‘Barış koz değil’ lisyon ihtimali var bir de. Hükümete yakın medyanın, sermayenin de selamını söyleyerek işaret ettiği “büyük koalisyon” “Güçlü bir seçenek olarak sunuluyor ama öyle mi, değil. ‘Biz bunun için oy vermedik’ diyen seçmen var, CHP’nin tercihinin bu olmadığını ifade eden bir genel başkanımız var. Bazı odakların ve iş dünyasının güçlü olarak önerdiği çözümse de, bizlerin AKP’ye karşı çıkmamızın tek sebebi ekonomi değildi. O kadar her alanda baskıcı bir rejim ve tarumar eden bir akıl ki, olası koalisyon o koalisyonu yapacak partiye zarar verir” diyor. Siyaset bu, olur olur. O zaman ne hisseder? Biraz duruyor, “AKP koalisyonun ortağı bir vekil olarak, çok mutlu olmam, evet” diyor. Başka bir önceliği var: “Önceliğim Türkiye’yi bir kez daha seçimle düşüncesiyle olabilir. Sonuçlara sadece matematik olarak bakmamak, dönemleri, koşulları yorumlayarak değerlendirmek lazım.” Hem AKP koalisyonu, hem Baykal’ın sahneye çıkışı hakkında Altıok gibi düşünen CHP’li oranı nedir? Gülüyor, pazartesi günkü parti meclisinin eğilimleri netleştireceğini ve ortak aklın bir yaklaşım belirleyeceğini söylüyor. CHP’nin hep bir “anaakımı” olur, içinden “ayrıksı” vekiller belirir. Altıok da, insan hakları mücadelesinin içinden gelerek onlar yormamak. Bu saikle yola çıktığımda en istediğim çözüm olmasa da her şeye açığım. Yeter ki AKP’yle olmasın. Yoksa diğer seçenekler bu zorlu aşamada değerlendirilebilir.” Deniz Baykal ve Cumhurbaşkanı Erdoğan iki saatten fazla ne konuştular? Ne düşünüyor? “Hiçbir fikrim yok. Ama daha önce de görüştüklerini biliyoruz. Niye büyütülüyor diye yadırgamıyorum ama gayrıresmi olduğu unutulmamalı” diye uyarıyor. “Biri tarafsızlığını seçim süresince bozmuş, şimdi de kimin kimle hükümet kuracağına karar veremeyeceği aşikâr bir kişi. Diğeri bir partinin genel başkanı, parti sözcüsü, grup başkan vekili olmayan, uzun yıllardır siyasette olması nedeniyle, bu partinin eski genel başkanı sıfatıyla yapılan bir görüşme” dan mı olacak? Bir kitle partisinin vekil çeşitliliği barındırması gerektiğinden, hatta bunun fikir özgürlüğünün göstergesi sayıldığından lafa giriyor. Ama CHP’de temel prensiplerde öyle çatışan vekiller biliyoruz ki, ayrı partide olsalar koalisyon zor. Umutlu olduğunu söylüyor, hem genel manada, hem CHP için. Aktif siyaset içinde yer almasına babası Metin Altıok, annesi yazar Füsun Akatlı şaşırır mıydı? Erken kaybettiği babasını kestirmek zor ama annesi için “Hiçbir şey elde edemeyerek dikenli uzun bir yolda o kadar koştuk ki bunun mümkün olmasına, takdir görmesine şaşırırdı galiba” diyor. Umutlu Demirtaş’a 2 koruma DP mitinginin bombalanması ve Diyarbakır’da İHYADer Başkanı Aytaç Baran’ın öldürülmesinin ardından HDP’ye yakın Eşit Özgür Yurttaş Derneği’ne düzenlenen silahlı baskında HDP’nin 3 mahalle temsilcisinin öldürülmesinin ardırdan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a, 2 koruma polisi verildi. Koruma Şube Müdürlüğü’nden tahsis edilen 2 koruma polisinin Demirtaş’ın resmi olmayan korumalarıyla birlikte kendisini bir an olsun yalnız bırakmadığı dikkat çekti. Korumaların, Demirtaş’ın programlarına göre talep edildiği ifade edildi. Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde geçici olarak 2 koruma polisi tahsis edilmişti. Demirtaş, daha önce tehdit aldığını ancak koruma polisi istemediğini ifade etmişti. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet Yandaş Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Kendi partisine oy vermeyen adayınız, il başkanınız var ya hu!” diye AKP’yi eleştirdi. andaş Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü “İza cae” başlıklı yazısında AKP’nin yolsuzluklarına ilişkin ipuçları vererek AKP’den aday olan ya da üye olanların “çıkar uğruna” tercih yaptığını itiraf etti. “O gün güç sizin elinize geçince, her taraftan size koşup geldiler. Güç sizden gittiğinde onlar çevrenizden dağılıp gideceklerdir” diyerek AKP’yi uyaran Dilipak şöyle devam etti: “Şimdi ‘içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım diye’ dü Dilipak şünmenin zamanıdır. Bu sonucu kimse beğenmedi. Paralelciler, SP, BBP’liler mutlular mı şimdi bu sonuçtan..” AKP’ye oy vermeyen milletvekili adayı olduğunu açıklayan Dilipak, “Kendi partisine oy vermeyen adayınız, il başkanınız var ya hu! Nereden buldunuz bunları. Çok mu aradınız da buldunuz ‘Yemekten doymayan lanet olası adamlar’ Y bu tipleri ya da bunları size kim getirdi? Biz size ulaşamaz iken birileri nasıl da kolay ulaşıyormuş demek.. Ya hu, size değil, nerede ise müşavirlerinize ulaşılmaz olmuştu. Mesaj bıraksanız geri dönme lütfunda bile bulunmuyorlardı” diye yazdı. AKP’deki ortaya çıkabilecek kırılmalara dikkat çeken Dilipak şöyle devam etti: “Belediyelerinize çekidüzen vermezseniz, bugün parlamento seçimlerinde yaşadığınızdan daha vahim bir sonuçla karşılaşabilirsiniz. Bu, yemekten doymayan lanet olası adamları başınızdan savın artık. Herkesin gördüklerini, duyduklarını siz görmüyor, duymuyorsanız, o zaman bırakın bu işi.. Birkaç kişinin yaptıklarının ceremesini bütün millete çektirme hakkı yok kimsenin. Zaten siz eğer kendinizi değiştirmeme konusunda ısrarcı olursanız, bu yanlışları bırakmazsanız, millet sizi bırakır.” Siyasete girdiği 2007’den bu yana Emniyet’ten koruma amaçlı polis istemeyen HDP Eş Genel Başkanı’na iki koruma verildi Kocaeli’nde 20 Alevi evi işaretlendi Kocaeli Tavşentepe’de Doğuş Sokak, Akif Sokak ve Hacı Bektaşi Veli Sokak üzerindeki 20 evin üzerine kırmızı boya ile çarpı işareti konuldu. ocaeli Hacı Bektaşi Veli Tavşantepe Cemevi’nin çevresinde 20’ye yakın ev gece geç saatlerde kimliği belirsiz şahıslar tarafından işaretlendi. Mahalleli yaşanan olay üzerine Alevilerin üzerinde bir oyun oynanmak istediğini ve provokasyonlara gelmeyeceklerini belirtti. Kocaeli Tavşentepe’de Doğuş Sokak, Akif Sokak ve Hacı Bektaşi Veli Sokak üzerinde bulunan 20 evin üzerine kırmızı boya ile çarpı işareti konuldu. H K Demirtaş daha önceleri tehdit aldığını söylemişti. ‘Provokatif’ iyarbakır Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde 9 Haziran’da Yeni İhyaDer Başkanı Aytaç Baran’ın öldürülmesinden sonra HDP’ye yakın Eşit Özgür Yurttaş Derneği’ne yapılan baskında öldürülen HDP mahalle sözcüsü 3 kişinin yaşamını yitirmesi ve 3’ü gazeteci 11 kişinin yaralanmasına ilişkin soruşturma kapsamında gözal Saldırganların yerine 14 HDP’li tutuklandı D tına alınan 22 kişi, önceki akşam adliyeye sevk edildi. Savcılıkta ifadeleri alınan 22 kişiden 4’ü serbest bırakılırken 18 kişiyse tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 3’ü adli kontrol kararıyla biriyse hâkimlikçe serbest bırakıldı. Diyadin Gümüş, Serkan Diker, Bilal Filiz, Mehmet Fidan, İshak Akkuş, Merge Polat, Süleyman Aktiz, Yusuf Akgün, Şaban Kestanlı, Bülent Aslan, Mehmet Tekin, Abdulhaluk Baltaş, Adnan Bayram ve 18 yaşından küçük olan Ö.D’nin de aralarında bulunduğu toplam 14 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan tutuklandı. Tutuklananların HDP’li olduğu belirtilirken silahlı saldırganlardan hiçbirinin yakalanmaması dikkat çekti. Yurt Haberler Öte yandan cemevinin yakınında bulunan bir kafe de kimliği belirsiz şahıslar tarafından kundaklandı. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Tavşantepe Cemevi Başkanı Ali Ekber İncesu, “En son 12 Eylül’de yaşadık böyle olayları. Halkımız provokasyona gelmeyecek. Sağduyulu davranarak bu oyunu bozacağız” dedi. l Haber Merkezi C M Y B Fotoğraf: KAAN SAĞANAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle