18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Mayıs 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN haber 5 AKP Sözcüsü Atalay: ‘HDP barajı aşsa da aşmasa da hükümeti tek başımıza kuracağız’ eçim için sona doğru yaklaşıldıkça anketlerdeki partilerin oy oranları da şekillenmeye başladı. AKP, ilk kez bu seçimde yüzde 39’lara kadar gerileyen oy oranlarını gördü. Partinin gerçekçi oy oranını yüzde 4345 bandında hesaplayan AKP kurmayları, HDP’nin de yüzde 8.9’la baraja takılacağı görüşünde. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, “HDP barajı aşsa da aşmasa da tek başına iktidarı sürdüreceklerini” söyledi. AKP, seçime 1 ay kala an ‘HDP barajı aşsa da iktidarız’ S kette durumunu ölçmek ve son düzlükte yeni ataklar geliştirmek amacıyla anketlere hız verdi. AKP kurmayları partinin 7 Haziran’daki gerçekçi oy oranını yüzde 43 45 bandı olarak hesaplıyor ancak AKP’liler yüzde 43’ün, HDP’nin barajı aşması halinde riskli bir oran olacağından hareketle yüzde 45’i yakalamayı hedefliyor. AKP’ye göre seçimde sona doğru gidildikçe kararsız oylar azalacak bu nedenle partiden bu aşamada gitmiş görünen oyların yeERDEM GÜL ediliyor. Beşir Atalay, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelerek kampyanya ve seçim süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Atalay seçimden çıkacak sonuç ve HDP’nin durumuna ilişkin olarak da niden geri geleceği de öngörülüyor. AKP’ye göre HDP barajı aşamayacak. AKP’de HDP’nin oy oranı yüzde 8.9 rakamı ifade “Her şey iyi gidiyor. Görülüyor ki rahat bir iktidar olacağız tek başına. Falanca barajı geçerse geçmezse tartışmasından bağımsız. İster geçsin, ister geçmesin” değerlendirmesini yaptı. Çözüm sürecine yönelik HDP’nin yaklaşımını da eleştiren Atalay, “Çözüm süreci ile ilgili HDP’nin çok kesin dönüşü var. HDP’ye de Sırrı Süreyya Bey’e de çok da önemli rol verdik. O bile Ankara’da diyor ki ‘Çözüm sürecinde masa dağıldı’. Bu büyük bir sorumsuzluk... Onlar yine şiddetten ay rılamayacaklarını hem beyannameleriyle hem de seçim ortamıyla gösteriyor. Bu işe çok emek vermiş, gönül vermiş, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir konuda HDP’nin tutarsızlığını görüyorum. Biz niye muhatap aldık onları. Şiddetle sorun çözme yerine, siyasetle çözmek için. İlk yıllarını düşünün HDP’nin, parlamentoda ne kadar manasız konumdaydı. Güneydoğu’da vatandaşlar, ‘HDP ne işe yarar’ diye soruyordu. Onlara biz güç aktardık” ifadelerini kullandı. ANKARA/Cumhuriyet ‘CIA’nın Türk casusu’, Hitler’in Müslüman askeri Ruzi Nazar iyografi yazarı Enver Altaylı’nın, ‘CIA’nın Türk Casusu’ diye takdim ettiği esrarengiz şahsiyet geçen hafta Türkiye’de vefat etti. Ardından, Murat Yetkin (Hürriyet) bir yazı yazdı, sağ kesimden bir iki yazı çıktı, o kadar. Oysa, Ruzi Nazar şahsında yakın geçmişe dair o kadar hatırlanması ve tartışılması gereken konu var ki! 2013 yılında yayımlanan biyografisi dahi pek ilgi çekmedi, ben konuya giriş mahiyetinde yazdığım tanıtma yazısına da aynı şikâyet ile başlamıştım (Ocak 2014, Toplumsal Tarih Dergisi). Ölümü vesilesi ile bir kez daha bu mevzuya girmekte fayda var. Zira, Ruzi Nazar’ın hayatı İkinci Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş döneminin tamamını kapsayan çok önemli ipuçları ile dolu; nitekim biyografisinin alt başlığı da “Kızıl Ordu’dan Alman Ordusuna… Afgan Direnişinden Tahran Operasyonuna…” Ruzi Nazar, Sovyetler döneminde doğmuş bir Özbek, ailesi (ağabeyi) Sovyetler karşıtı milliyetçi hareketler içinde yer almış, kendisi İkinci Dünya Savaşı esnasında Kızıl Ordu’da askere alınmış, savaş esnasında ise Alman tarafına geçmiş, ilginç hikâyesi böyle başlıyor. Karşı tarafa geçenler, sadece Sovyetler hegemonyasına girmiş Türkçe konuşan halklar değildir, ama Hitler döneminde kurulan ‘Türkistan lejyonları’, Sovyet ordusunda savaşırken esir düşmüş Sovyet Müslümanlarından oluşmuyordu. PanTürkist, Turancı akımlar ile Almanya’nın yolunun kesişmesi Birinci Dünya Savaşı’nın bilinen konusudur, Rusya’ya karşı mücadele eden milliyetçi akımların hatta daha öncesi vardı. Bu açıdan PanTürkizm, Turancılık fazlasıyla Alman siyaseti ile bağlantılı gelişmiş akımlardır. Bu çerçevede otuzlu yıllarda yükselen Turancılık, tek parti döneminde baskılandı, ama daha sonra, sağ milliyetçiliğin ‘Dış Türkler’, ‘Esir Türkler’ gündemi Soğuk Savaş yıllarında komünizmle mücadele ile birlikte yeni bir çerçeve kazandı. İşte Ruzi Nazar’ın Hitler Almanyası’nda başlayan kariyerinin CIA’da nihayetlenmesi, bu dönüşüm çerçevesinde oldu, zira ABD, savaş sonrasında Sovyetler’e karşı Nazi bağlantılarını devraldı. Türkiye’de sağ milliyetçiliğin fikir ve siyaset serüvenini daha iyi anlamak için bu arka planı dikkate almak gerekir. Diğer taraftan, Nazi döneminde Almanlara umut bağlayanlar sadece Sovyetler’de yaşayan farklı halklar ve bu arada Türkçe konuşan Müslüman halklar değildi. Ortadoğu, Birinci Dünya Savaşı ardından İngiliz ve Fransız manda yönetimlerine mahkum olmuştu ve iki dünya savaşı arasında Almanlar, Araplar ve dahi İran için doğal ilgi odağı oldu. Buna bir de Filistin mandasında inşa edilen ‘Yahudi yurdu’ eklenince, Ortadoğu’nun milliyetçi ve İslamcıları Nazi Almanyası’na meylettiler. Kudüs Müftüsü Hacı Emin Huseyni, Osmanlı kökenli İslamcı Şekip Aslan Hitler ile işbirliği yapanlar içinde en tanıdık isimler arasındaydı. Şimdilerde, İslamcılar ile Nazilerin ittifakı üzerine yayınlar artıyor, bunu İslamcılığa karşı bir hamle olarak görenler var, kuşkusuz işin o boyutu da var, ama bu konularda bunca uzun zaman sürmekte olan sessizliğinde kuşkusuz Batı dünyasının çıkarları açısından ‘siyasi nedenleri’ vardı, o nedenlerin başında Soğuk Savaş döneminde sadece Sovyetler’e değil, topyekun sola karşı verilen mücadele vardı. Ruzi Nazar’ın şahsi serüveni işte böyle bir tarihsel seyrin tecessüm etmiş haliydi. Tabii bu anlattıklarım çok genel tabloya dair şeyler, merak edenler biyografiye göz atabilirler. Ancak, Nazar’ın biyografisinde anlatılandan çok anlatılmayan hususlar olduğunu ve bunların Türkiye’yi çok daha yakından ilgilendirdiğini söylemeye bile gerek yok. Ruzi Nazar, Soğuk Savaş döneminde uzun yıllar CIA görevlisi olarak bulundu, askeri darbelere ‘tanıklık’ etti, Türkeş başta olmak üzere pek çok siyasetçi ile sıkı dostluk kurdu. Nazar’ın Türkiye serüvenini pek bilmiyoruz. Soğuk Savaş döneminde Ortadoğu siyasetinde, hatta tüm İslam dünyası çerçevesinde, başta Bağlantısızlar Hareketi’ni sabote etme gayretleri, dönemin sonlarına doğru ise Afganistan’a uzanan alanda pek çok önemli rolü oldu. Soğuk Savaş döneminde, Müslüman coğrafyada olup bitenler, milliyetçilik, İslamcılık ve genel olarak Ortadoğu’da bugüne gelinene kadar yaşanan siyasi serüven açısından kilit önem taşıyor, ancak hâlâ hakkıyla tartışma konusu yapılmaktan uzak. Ruzi Nazar’ın ölümü vesilesi ile tekrar bir gündeme gelsin istedim. Not: Hitler Almanyası ve Türk/Türkistan milliyetçiliği deyince, bu konuda 2012 yılında yayımlanan akademik olmasa da bu konuda bir araştırmacı kitabını da dikkatinize sunmak istiyorum; M. Sami Sert, ‘Hitler’in Müslüman Askerleri’, Bilge Karınca Yayınları, 2012 B Turancılık yükseldi Hitler ile işbirliği yaptılar Meclise 4 parti giriyor Haziran genel seçimleri öncesinde MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin anketine göre Meclis’e 4 parti giriyor. AKP yüzde 42.5 ile ilk sırayı alırken HDP ise yüzde 10.2 oy oranı ile barajı aşarak Meclis’e giriyor. Genel seçimlere 31 gün kala çeşitli anket şirketlerinin yaptırdığı araştırma sonuçları da yayımlanmaya devam ediyor. MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin nisan ayında yaptırdığı ankete ilişkin sonuçları açıklayan şirket sahibi Özer Sencar, AKP’nin yüzde 42.5, CHP’nin yüzde 26.4, MHP’nin yüzde 17.6, HDP’nin ise yüzde 10.2 oy alacağını söyledi. İSTANBUL 7 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle