18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Perşembe 28 Mayıs 2015 Blair’in Ortadoğu’yla işi bitti Eski Britanya başbakanı Tony Blair’in 8 yıldır sürdürdüğü Ortadoğu Dörtlüsü özel temsilciliği görevinden istifa ettiği öne sürüldü. Blair, İsrailFilistin sorununu çözmek için AB, ABD, Rusya ve BM’den oluşan grup tarafından atansa da başarılı olamamıştı. EDİTÖR: CEYDA KARAN TASARIM: BETÜL BERİŞE AB 40 bin göçmene yer arıyor AB, göçmen mezarlığına dönen Akdeniz’i geçip İtalya ve Yunanistan’a ulaşan 40 bin Suriyeli ve Afrikalı göçmenin üye ülkelere yerleştirilmesini istedi. Komisyon teklifinde göçmenler ekonomisi, nüfus, işsizlik gibi kriterlere göre dağıtılırken kota sistemi öngörüldü. Bazı üyeler tepkili. 17 [email protected] Hamas militanları işkence ve infazlarla suçlanıyor. Af Örgütü: Hamas da savaş suçu işledi f Örgütü, geçen yaz İsrail’le Gazze savaşında Hamas’ın avaş suçu işlediğine dair rapor yayınladı. Raporda, Hamas’ın İsrail’le işbirliği yapmakla suçladığı onlarca Filistinli’yi kaçırıp işkence ettiği, en az 23 kişiyi infaz ettiği, bunların çoğunun Hamas’ın rakibi El Fetih üyeleri olduğu belirtildi. Raporda örgütün Gazze’nin en büyük hastanesi Şifa’nın kullanılmayan kliniğini işkencehaneye çevirdiği kaydedildi. Af Örgütü’nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika direktörü Philip Luther, İsrail Gazze halkına yıkım operasyonları düzenlerken Hamas’ın “fırsattan istifade acımasız hesaplaşmaya girişmesi tamamıyla dehşet verici” diye niteledi. Hamas sözcüsü Fevzi Barhum ise “adaletsiz ve amatörce” bulduğu raporun “Filistin direnişi ve Hamas karşıtlığına adandığını” savundu. Af Örgütü, 50 gün süren ve 2100 Filistinli ile 6’sı sivil 67 İsraillinin öldüğü savaşla ilgili aralıktaki raporunda İsrail’i savaş suçu ile itham etmişti. Cameron’lu Britanya AB’nin ‘taçlı belası’ Britanya’da yasama yılı, sembolik lider kraliçenin hükümetin yazdığı programı okumasıyla başladı. AB referandumu en çetrefilli madde ritanya’da 7 Mayıs seçiminden Muhafazakâr Parti’nin tek başına iktidar çıkması sonrası dün parlamento yeni yasama yılına başladı. Kraliçe 2. Elizabeth tarafından okunan hükümet programında Başbakan David Cameron, AB üyeliğiyle ilgili “çıkmakalma” referandumu düzenleyeceğini doğruladı. Britanya’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyumunu sağlayan 1998 tarihli İnsan Hakları Yasası’nı iptal edip yerine Britanya Haklar Yasası çıkarma girişimi ise programda yer almadı. Bu konuda parlamentoda görüş alış verişi yapılacak. Yunanistan’ın Avro’dan çıkıp çıkmayacağı sorununu bile çözememiş AB için yeni başağrısı, Lordlar Kamarası’ndaki tahtta tacını takıp tören kıyafetini kuşanan 89 yaşındaki kraliçenin ağzından şöyle ifade edildi: “Britanya, AB ile ilişkisini yeniden müzakere edecek ve tüm üyelerin yararına olacak şekilde AB reformlarını devam ettirecek. Bunun yanısıra AB üyeliğinden çıkıp çıkmama konusunda en geç 2017 sonunda referanduma gidilmesini sağlayacak yasa hazırlanacak.” Yani Londra, 2017 sonuna dek AB, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkıp çıkmayacağı konularında birliği diken üstünde tutacak. Cameron, Britanya’ya göçmen gelmemesi, AB vatandaşlarının eşit haklara sahip olmaması, AB içindeki seyahat serbestisinin Britanya’da uygulanmaması, emek ve finans piyasasında başına buyrukluk talepleriyle ilgili AB’den ödün koparırsa, referandumun AB’de kalmaktan yana sonuç Podemos için gerçek saati odemos lideri Pablo Iglesias’ı, bu kış Madrid’de ilk kez gördüm. Partisinin ekonomi programını tanıtan bir basın toplantısı yapmıştı. At kuyruklu popüler siyasetçiyi tanımak için fırsattır deyip gittim. Salon doluydu. Kendime zor yer buldum ve siyasetçiyi beklerken “El Pais” muhabiri ile sohbete tutuştum. İspanyol meslektaşım, Iglesias’ın İspanya’nın son yıllardaki en karizmatik siyasetçisi olduğunu söyledi. Buna karşılık ben ’80’li yıllarda Madrid’de yaşadığımı, dönemin karizma abidesi sosyalist Gonzalez’i tanıdığımı; şimdi “solun yükselen lideri” gözüyle bakılan Iglesias’ta aynı “aura”yı görmediğimi belirtince “El Pais” muhabiri şunu belirtti: A B P Dijital karizma AB’ye başağrısı Monarşiden bağımsızlığın sembolü... Londra’da her yasama yılındaki tören, Ada’nın yaşlı kıtadan apayrı bir dünya olduğunu ortaya seriyor. Dün Buckingham Sarayı’ndan atlı arabayla Westminster’daki tarihi parlamentoya gelip “Tanrı Kraliçeyi Korusun” milli marşı eşliğinde giren 2. Elizabeth ile eşi Edinburgh Dükü Philip, Lordlar Kamarası’ndaki tahtlara oturdu. Ardından milletvekillerini Lordlar Kamarası’na “Bu farklı bir karizma. Iglesias’ın karizması dijital ve medyatik. Medyayı iyi kullanıyor. TV’de ‘La Tuerka’ adında bir programı var. Orada iletişimciliği göz dolduruyor. Iglesias’ı kamuoyunda meşhur eden zaten ‘La Tuerka’ oldu.” “Modern zamanlar karizması” böyle.. çok farklı. “Şeytan tüyü” denen çekicilik yerine “twitter” takipçilerinin sayısıyla ölçülüyor. 36 yaşındaki Podemos lideri tam bir “twitter kuşağı” fenomeni. Podemos’un itici gücünü birebir o takipçiler ve Iglesias’ta kendilerini bulan gençler oluşturuyor. Podemos ve Iglesias’ın çıkışında bu nedenle kuşak faktörü çok önemli. Her şeyden önce Podemos, İspanya’nın Gezi’si “Puerta del Sol” hareketinden çıkan bir parti. Bu hareketin tabanında da ekonomik kriz mağduru gençler var. İspanya genelinde yüzde 24 olan işsizlik, gençlerde yüzde 50. Genç nüfus mevcut siyaset ve siyasetçilerin bir gelecek vaat etmediğini görüyor. Geleneksel siyaset ve politikacılara bu yüzden sırt çeviriyor; yurttaş hareketinden beslenen, sistemi sorgulayan partilere yöneliyor; yolsuzlukrüşvete batan siyasetçileri affetmiyor ve öfkelerini gündeme taşıyan, yeni kan getirecek lider istiyorlar. Iglesias’ın etkileyici yükselişinde tüm bu unsurların rolü var. Geçen Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sandıkta ilk kez sınanan parti, daha ilk seçimden yüzde 8’le çıkmış ve fenomen olmuştu. Gazete okurlarının henüz daha tam tanımadığı; o dönemde birbirlerine “Bunlar kim?” diye sorduğu dönemde alınan sonuç; başarı efsanesi olmuştu. Benim İspanya’da olduğum Noel arifesinden sonra parti, kamuoyu yoklamalarında ilk sıraya dek tırmanmıştı. Bu beş ay öncesi yoklamalarıyla karşılaştırıldığında, Podemos’un pazar günkü yerel seçimlerde aldığı başarı, görece... Belediyeler için oylamaya kendi logosuyla katılmadığı ve yerel listelerde diğer sol akımlarla beraber adaylara destek verdiği için; belediye düzeyinde oy yüzdelerinden söz etmek mümkün değil. Barselona Belediye Başkanı Ada Colau buna tipik örnek. Colau, yeşillerden komünistlere, Podemos’a uzanan sol bir platformla seçime girdi. Colau’nun zaferinde Podemos’un desteği belirleyici olmakla beraber, bir yüzde ifade edilmiyor. Buna karşın yerel hükümetlerde Podemos’un yüzde 10 aldığı biliniyor. Her durumda Podemos, yerel ittifaklar için “anahtar parti” olarak öne çıkıyor. Podemos’un zaferi, son kertede “anahtar parti” olmasından kaynaklanıyor. Beri yandan ilk yorumlarda söylendiği üzere İspanya’da belirgin bir sola kayış söz konusu değil. Sağ iktidar partisi evet, ağır darbe aldı. Ama solsağ yelpazedeki partilerin toplam oyları hesaplandığında, İspanyol seçmenlerin ortadan ikiye bölündükleri görülüyor. Bu durumda asıl bahis kasımdaki genel seçimlerde oynanacak. O ana dek Podemos’un yerel yönetimlerde gösterdiği performans, partinin İspanyol siyasetinde kalıcılığını belirleyecek. Podemos’un gerçek saati o zaman çalacak. Kuşak faktörü MADAGASKAR Dini kullanan başkan azledildi Güneydoğu Afrika açıklarındaki yoksul ada ülkesi Madagaskar’da meclis, siyasete din karıştırmak ve ekonomik reform vaatlerini yerine getirmemekle suçlanan Cumhurbaşkanı Hery Rajaonarimampianina’yı azletti. 151 vekilden 121’inin aleyhine oy kullandığı Rajaonarimampianina, halka hitap edip istikrar için karara karşı duracağını söyleyip “Hâlâ buradayım, ayaktayım” dedi. 22 milyon nüfusun yarısından fazlasının animist olduğu ülkede kiliselerde konuşmalar yapan Rajaonarimampianina laik kimliği zedelemekle suçlanıyor. Azille ilgili nihai kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Diken üstü 3 kez çalınan kapı Kraliçe’yi dinlemeye davete giden kraliyet temsilcisinin yüzüne Avam Kamarası’nın kapısı sertçe kapatıldı. Temsilcinin 3 kez daha çalması üzerine kapı açıldı ve Kraliçe’nin Avam Kamarası’ndaki asası alınarak Lordlar Kamarası’na geçildi. Vekillerin gelişiyle Kraliçe koprogramının ana hatları şöyle: “Gelir vergisi, KDV ve sigorta oranlarının artırılmasına 5 yıl yasak. Çocuklar için haftada 30 saat ücretsiz bakım. 12 milyar sterlinlik tasarruf kapsamında hane başı sosyal yardımların 26’dan 23 bin sterline inmesi. İskoçya, Galler ve nuşmasına başladı. Konuşma parşömene el yazısıyla yazılıyor ve mürekkebin kuruması en az 3 gün alıyor. Tören, parlamentonun ve siyasetin monarşiden bağımsızlığını simgeliyor. Kraliçe sağ salim dönene dek Buckingham Sarayı’nda bir vekili “rehin” tutuluyor. Kuzey İrlanda’ya daha fazla yetki devri. Parlamentoda İngiltere ile ilgili yasalarda sadece İngiliz vekillerin oy kullanması.” Kraliçe’den sonra kürsüye çıkan Cameron, bugün hem AB referandumu yasasını sunacak hem de Paris, Varşova, Berlin turuna çıkarak AB reformları için pazarlığa başlayacak. lanacağı hesabı yapıyor. Ama kontrolü kaybeder ve aksi sonuç çıkarsa, bağımsızlık aşığı ve AB sevdalısı İskoçya’nın Birleşik Krallık’ı terk etmesinden AB’de yeni siyasiekonomik kriz çıkmasına uzanan felaketlere yol açabilir. Britanya’daki kemer sıkma karşıtlarının protesto gösterileriyle karşıladığı hükümet Sırada AB turu Anahtar parti SURİYE IŞİD Palmira’yı ‘infaz alanı’ yaptı IŞİD’in geçen hafta ele geçirdiği UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 2 bin yıllık Palmira antik kentindeki anfitiyatroyu “infaz alanına” çevirdiği belirtildi. Muhaliflerin İnsan Hakları Gözlemevi, militanların anfitiyatroda 20 erkeği “hükümet destekçileri” oldukları gerekçesiyle kurşuna dizdiğini duyurdu. Gözlemevi Başkanı Rami Abdülrahman, kentten kaynaklara dayanarak, halkın da anfitiyatroda toplanıp infazı izlediğini söyledi. Öncesinde Palmira’yı içeren Tedmür’de en az 400 kişi katledilmişti. Hamaney, İran’daki muhafazakâr vekilleri dünya güçleri ile nükleer anlaşmanın ülke yararına olduğuna iknaya çalışıyor. İran meclisinde hain ve yalancı krizi ran ile BM Güvenlik Kon seyi’nin daimi üyeleri ABD, Britanya, Fransa, Rusya ve Çin ile Almanya’dan oluşan 5+1 Grubu’nun nükleer anlaşma için 30 Haziran son mühletini tutturmak için müzakerelere Viyana’da yeniden başlarken, İranlılar sosyal medyaya düşen meclisteki tartışma görüntüleriyle sarsıldı. Muhafazakâr bir vekilin nükleer anlaşmayı müzakere eden Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’e “hain” yaftasına varan tartışma İran’da gündemi, her konuda son sözü söyleyen dini lider Ayetullah Ali Hamaney ağırlığını hükümetten yana koydu. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümeti ile İ IRAK ‘Hüseyin’ yerine ‘Irak’ın emrinde’... Irak’ın Anbar eyaletini IŞİD’den geri almak için “Lebbeyk ya Hüseyin” (Emrindeyiz Hüseyin) operasyonunu başlatan Irak ordusu ve Şii milisler, bu adın mezhepçi bulunması üzerine “Lebbeyk ya Irak” (Emrindeyiz Irak) kod ismini seçti. Milislerin sözcüsü Haşid Şaabi grubu, iki ismin de aynı anlama geldiğini savundu. Tartışmalı adı hem Pentagon, hem Sünni Iraklılar, hem de Şii dini ve milis lideri Mukteda Sadr eleştirmişti. yorum sana” derken işitildi. Çok sinirlenen ve yüzü kızaran Zarif ise “Ne cüretle dini lider adına konuşursun. Halt ediyorsun tümüyle yalan söylüyorsun” yanıtını verdi. Bazı vekiller görüntüleri sızdıran kişinin ortaya çıkarılması için soruşturma talep ederken, dün Hamaney tartışmaya ağırlığını koydu. muhafazakârlar arasındaki kapışmanın derinliğini ortaya seren olay, bir milletvekilinin pazartesi günkü kapalı meclis oturumunun görüntülerini sızdırmasıyla ortaya çıktı. Görüntülerde eski popülist muhafazakâr Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a yakın şahin vekil Mehdi Kuçekzade Zarif’e “Hamaney sana hain dedi. Onun ağzıyla söylü ranılmasını isteyen Hamaney “ortak pozisyona da saygı gösterilmesi” çağrısı yaptı. Hamaney’in internet sitesinde de “Nükleer meselelerde pozisyonumuz nettir ve benim kamuoyuna açıkladığım gibidir. Bunlar rejimin pozisyonudur” sözleri aktarıldı. Diğer yandan dün İran’ın nükleer müzakerecisi Abbas Arakçi dünya güçleriyle nükleer anlaşma için 30 Haziran mühletini aşabileceklerini “Özel bir zamanlama ile bağlı değiliz” ortaya koydu. Fransa’nın ABD Büyükelçisi Gerard Araud ise son anları yine dramatik tartışmalar öngörüsüyle anlaşmanın 30 Haziran’da tamamlanmayacağı öngörüsünde bulundu. 30 Haziran mı? ABD büyükelçisi Rumları kızdırdı Saygılı olun Hain, yalancı... Hamaney, dün bazı meclis üyeleriyle bir araya gelmesi vesilesiyle tartışmaya nokta koydu. Dini lider, Viyana’da yeniden müzakerelere başlayan Ruhani’nin ekibi için “ülkenin ve rejimin çıkarlarının en üst düzeyini yakalamak için çok çalışıyor, çok çaba sarf ediyorlar” dedi. İranlı bakanlara saygılı dav ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi John M. Koenig’in Kıbrıs sorununun Türkiye’nin 1974’teki askeri müdahalesinden kaynaklanmadığını söylemesi Rumları kızdırdı. Müzakerelerin yeniden başlaması sonrası gelen çıkışa Rum hükümeti sözcüsü Nikos Hristodoulides “Kabul edilemez. Tarihi olgularla çelişiyor. Bu tür açıklamalar ilerlemeyi engellediği gibi halihazırdaki müzakereler için de pürüz yaratıyor” tepkisini verdi. Elçinin sözlerini ABD yönetimiyle tartışacaklarını söyledi. Ağustosta emekli olacak Koenig, Kıbrıs Üniversitesi’ndeki bir panelde “Ben Kıbrıs sorununu özünde bir işgal meselesi olarak görmüyorum. Beğenmezseniz de görüşüm böyle” demişti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle