Katalog

Perşembe 30 Nisan 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Dansın büyüsü 21. yüzyılın en önemli koreograflarından, üç yıl önce tüm dünyada milyonlarca kişinin hayranlıkla izlediği Anna Karenina filminin dans sahnelerinin koreografı, sayısız uluslararası ödüllü Belçikalı yıldız Sidi Larbi Cherkaoui, topluluğu EASTMAN ile birlikte İstanbul’da. Ünlü yıldız, Hintli sanatçı Shantala ile birlikte yarattıkları “Play” adlı dans gösterisiyle İstanbullu sanatseverleri büyüleyecek. Gösterimler, 1 Mayıs Cuma ve 2 Mayıs Cumartesi akşamları Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda. 19 10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 1 Mayıs’ta başlıyor ‘İşimiz Gücümüz Yaşamak’ u yıl 10’uncusu düzenlenecek olan Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 1 Mayıs’ta başlıyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da eşzamanlı olarak gerçekleşecek festival 10 Mayıs’a kadar sürecek. Bu yıl “İşimiz Gücümüz Yaşamak” temasının kullanılacağı festivalde toplam 75 film gösterilecek. Festivalin açılış gecesi ise 2 Mayıs Cumartesi günü saat 19.00’da Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak. Oyuncu Funda Eryiğit’in sunacağı gecede Hakan Vreskala sahnede yerini alacak. Gecede geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da bir set işçisine plaket verilecek. Festivalin açılış filmi ise sinemacıların sansüre karşı 1977’de İstanbul’dan Ankara’ya yaptıkları yürüyüşü anlatan “Yollara Düştük” belgeseli. Film festivalin açılış filmi olacak ve CHP’den 1 Mayıs ‘tatil’ine destek yuncular Sendikası, Sinema Emekçileri Sendikası SİNESEN ve Sinema Televizyon Sendikası, yarın kutlanacak 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı için, yapımcılara ‘dayanışma’ çağrısında bulundu. Bu konudaki ortak bildiriyi Meltem Cumbul, Ceyda Düvenci gibi ünlü oyuncular da sosyal medya hesaplarından paylaştı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kültür Sanat Platformu Başkanı Ercan Karakaş ise, Cumhuriyet’e şu açıklamada bulundu: “1 Mayıs, çalışanların ve emeğiyle geçinenlerin dayanışma günü. Dizi oyuncuları da, gerçekten çok ağır şartlarda çalışan emekçi insanlar. Onların da 1 Mayıs’ta tatil yapması ve taleplerini dile getirmeleri en doğal haklarıdır. O nedenle Oyuncular Sendikası ile SineSen ve benzeri tüm STK’lerin bu talepleri haklıdır ve yerindedir. Bu girişimi CHP Kültür Sanat Platformu olarak destekliyoruz.” l Kültür Servisi B gecede sansüre karşı direnen sinemacılar sahneye davet edilecek. Festivalimizin onuncu yılı nedeniyle “İşçi Filmleri, Öteki ‘Sinemalar” isimli bir kitap da yayımlanıyor. Yordam Kitap tarafından basılan kitabı Prof. Dr. Funda Başaran yayına hazırladı. Festivalde Türkiye’de sansür nedeniyle gösterilemeyen Muammer Özer’in “Kara Sevdalı Bulut” filmi de gösterilecek. 1977’den itibaren İsveç’te yaşayan Muammer Özer, festivalin açılış gecesinde sahneye çıkacak ve izleyicileri selamlayacak. Özer’le, 3 Mayıs’ta Beyoğlu Sine ması Pera salonunda filminin gösterimi öncesi bir söyleşi de gerçekleştirilecek. Festivalde 22 uluslararası, 53 de Türkiye’den olmak üzere toplam 75 adet uzun ve kısa kurmaca, belgesel film seyirciyle buluşacak. Ayrıca festival filmlerinden seçilen 16 film 110 Mayıs tarihlerinde, sadece 22:0000:30 saatleri arasında her gün www.capul.tv adresinde gösterilecek. Festival kapsamında Ankara’da, emek ve iletişim üzerine düşünen, çalışan ve siyaset üreten akademisyenler ve eylemciler 910 Mayıs tarihleri arasında 6. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı’nda bir araya gelecekler. l Kültür Servisi O Yalanın düşmanları... Yakın zamanlarda yitirdiğimiz Marquez de, Yaşar Kemal de, Galeano da gazeteciliği edebiyatla hısım akraba kılmışlardı özünü budaktan sakınmayan eleştirileriyle ünlü İngiliz yazar Matthew Arnold’dan payını alan mesleklerden biri de gazeteciliktir. “Gazetecilik aceleye getirilmiş edebiyattır” der Arnold bir denemesinde. Amerikalı yazar Russell Lynes ise, konuya alaycı bir keskinlik getirir: “Her gazetecinin gönlünde bir roman yatar, ama en iyisi orada kalmasıdır!” Gazetelerdeki köşelerinde “edebiyat yapmaktan” kendini alamayan kimi gazetecilere baktıkça, Arnold’a da, Lynes’a da hak vermemek olanaksız. Ama birçok büyük yazarın gazeteciliği edebiyatla buluşturduğunu, hısım akraba kıldığını yadsımak da olanaksız. 14. Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nde Fazıl Say’dan Zeki Müren’e, Paganini’den Kubat’a uzanan müzikal çeşitlilik öne çıkıyor. Festivalin ücretsiz halk konserleri ise 16, 17 ve 18 Mayıs’ta. Mersin’de klasik müzik... Uluslararası Mersin Müzik Festivali, bugün Mersin Festival Orkestrası’nın Şef İbrahim Yazıcı eşliğinde seslendireceği Fazıl Say yapıtı ‘İstanbul Senfonisi’ ile açılıyor. 24 Mayıs’a kadar yer alacak festivalin programında dünyaca ünlü kadın sopranolar ‘Le Div4s’dan (10 Mayıs), ilhamını keman ustası Paganini’den alan Pagagnini’ye (3 Mayıs) uzanan bir çeşitlilik yer alıyor. Etkinlikte ayrıca, Die Wiener Strauss Company (2 Mayıs), Bahar Göksü, Dünya Bale Yıldızları , Göksel Baktagir, Atsuko Suetomi ve Eyüp Hamiş ile Uzak doğu’dan Anadolu’ya Esintiler, Kucerova ve Bezdüz, Hakan G Yaşar Kemal tecilik kanı akacak üç büyük edebiyatçı. Marquez, daha 1950’lerde, özellikle Kolombiya’daki El Espectador gazetesindeki haberleri, öyküleri ve röportajlarında düşgücünü dörtnal koşturuyordu. O yıllar, sonradan romanlarında mahmuzlayacağı büyülü gerçekçiliğin temelini oluşturmuştu: “Edebiyat gazeteciliğime yardımcı oldu, çünkü ona edebi değer kattı. Gazetecilik edebiyatıma yardımcı oldu, çünkü beni gerçeklikle yakın ilişki içinde tuttu.” Yine o yıllarda, 8 denizci, Kolombiya donanmasına bağlı bir destroyerin güvertesinden düşerek kaybolmuştu. 4 gün süren bir aramadan sonra denizcilerin öl lik onun edebiyat gücüdür. Haber bir yaratma değil, bir taşımadır... Röportaj bir yaratmadır.” Gabriel Garcia Marquez düğü açıklanmış, ancak bir hafta geçmeden sağ olarak bulunan Luis Alejandro Velasco kahraman ilan edilmişti. Marquez, o sıralar 20 yaşında olan Velasco’yu karşısına oturtup tuzak sorular sorarak kazadaki çelişkileri ortaya çıkaracaktı. Velasco’nun ağzından yazılan öykü El Espectador’da 14 gün tefrika edilecek, dönemin zorba devlet başkanı Gustavo Rojas Pinilla’yı zor duruma düşüren gerçekleri açığa vuracaktı: Destroyer, aralarında televizyon ve çamaşır makinelerinin de bulunduğu kaçak mallar taşıyordu. Hükümet, bu yayınından dolayı El Espectador gazetesine ağır baskılar uygulayacak, Velasco donanmadan ayrılmak zorunda kalacak, Marquez ise yıllar sonra, 1970’te, denizde 10 gün aç susuz yaşam savaşı veren Velasco’nun öyküsünü anlattığı “Bir Kayıp Denizci” adlı yapıtını yayımlayacaktı. Son bir yıl içinde yitirdiğimiz Gabriel Garcia Marquez, Yaşar Kemal ve Eduardo Galeano da, yapıtlarının damarını kessen gaze El Espectador’un Marquez’i İlk röportajını 1951’de Cumhuriyet’te yayımlayan Yaşar Kemal de, röportajın aslında edebiyatın ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmıştır hep: “Haber gerçeğin kaba yansıması, röportajsa yaşamın özüne, gerçeğin özüne doğru bir iniştir... Röportaj bir edebiyat sayılabilir mi? Röportaj bir edebiyat dalı sayılmak ne, röportaj bal gibi edebiyattır. Onu haberden ayıran nite Cumhuriyet’in Yaşar Kemal’i Galeano ise, Uruguay’da 1939’dan diktatörlük tarafından kapatıldığı 1974’e kadar Neruda’dan Paz’a, Che Guevara’dan Salvador Allende’ye, Goytisolo’dan Sartre’a sayısız ismin yazdığı dillere destan haftalık gazete Marcha’nın okulundan yetişmiştir. O da, gazeteciliğin etkili bir edebiyat türü olduğunu savunan yazarlardandır. “Kucaklaşmanın Kitabı”ndaki, “Ateş Anıları”ndaki şiirsel üslubunda, gazetecilik uğraşının payı az değildir. “Gazetecilik” der, “seni o küçük çevrenden çıkmaya ve gerçekliğe, başkalarının dansına katılmaya zorlar.” Diyeceğim, Marquez’in de, Yaşar Kemal’in de, Galeano’nun da romanlarının sırları onların gazetecilik serüvenlerinde belki de. Onların gazetecilik dönemlerindeki röportajlarını, yazılarını, öykülerini okurken, günümüz gazetelerinin can alıcı bir eksikliğinin ayırdına varıyor insan: Edebiyatın, başka bir deyişle yaratıcılığın eksikliğinin. Yaşar Kemal’in dediği gibi, haberin ötesindeki gerçeğe, gerçeğin, yaşamın özüne yaratmadan varmak olanaksız. Gerçeği yakalasan da, karşındakine anlatman olanaksız. John Berger’ın Galeano için dediği gibi, onlar yalanların, kayıtsızlığın, unutkanlığın düşmanlarıydılar. Marcha’nın Galeano’su Eduardo Galeano 14. Dünyaca ünlü kadın sopranolar ‘Le Div4s’ın konseri 10 Mayıs’ta... Aysev, Kubat, Mersin Festival Orkestrası, Mersin Polifonik korolar şenliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın yanı sıra Beste yarışması gibi konuklar ve temalar da göz dolduruyor. Festivalde bunun dışında, 12 Mayıs’ta ise St.Paul Müzesi’nde ünlü virtüözler eşliğinde Dünyanın Yerel Müziği Mersinli klasik müzik tutkunlarıyla buluşacak. Baleye gönül verenler ise Tokyo Nasyonel Tiyatro, Moskova Bolşoy Balesi, Hollanda Kraliyet Balesi ve Portekiz National’den gelen dünya bale yıldızlarıyla Türk bale sanatçılarını 14 Mayıs akşamı izleme fırsatını bulabilecek. Ayrıca festivalde Zeki Müren’in unutulmaz şarkıları ile klasik Türk müziğinin iz bırakmış eserleri de yorumlanacak. Yerelden Evrensele Klasik Türk Müziğinden seçmeler başlıklı bu konser, 19 Mayıs akşamı müzikseverlerin beğenisine sunulacak. Festivalin ücretsiz etkinlikleri kapsamında ise, Kubat ve Mersin Opera Solistleri, Mersin Festival Orkestrası ile 16, 17 ve 18 Mayıs tarihlerinde Folkloroma ile Mersin’de sahne alacak. Festival, kapanışını Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Selman Ada şefliğinde sunacağı ve Fransız piyanist Roberto d’Olbia’nın da katılacağı 24 Nisan tarihli konseriyle yapacak. l Kültür Servisi Başaran’ın dünyası Apel’de R essam Filiz Başaran’ın 1975’ten günümüze dek bir zaman dilimi içinde üretilen gravürbaskı resim dosyasında yer alan çalışmalardan bir seçki olarak sunulan sergisi, İstanbul Galatasaray’daki Galeri Apel’de. Sergide, sanatçının düşünce ve duyarlılıkların iç içe geçtiği, ince, hassas bir teknikle çinko ve bakır pla Başaran’ın ‘Küçük Kız’ adlı yapıtı. ka yüzeylere iğne uçlarıyla kazılarak oluşturduğu gravürlerinin kurgularıyla oluşan insandoğa yorumları ön plana çıkıyor. Sergi, 9 Nisan’a dek açık. l Kültür Servisi C M Y B