28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Nisan 2015 yorum TASARIM: TÜLES HASDEMİR 24 HP milli bayramlarda ikramiye sözü vermese de sevinmeliyiz. 23 Nisan hayırlara vesile oldu. Bir milli bayramımız daha oldu. Obama’nın 24 Nisan için “Soykırım” demeyip, “Büyük Felaket” diyeceği ilan edildi. Bu HDP’nin “Biz’ler”i için pek olmasa da bizim için, Cumhuriyet’in ilanından daha mutlu bir şey: Yani “Büyük Saadet”! Dedelerimiz, atalarımız bir yıl daha yırttı. “Soykırımcı” ve “seri ve kitlesel katil” damgası yemekten kurtuldu. İngiliz gazetecinin dediği üzere Obama, “İyi Türk” olmasa da “İyi İnsan İyi Müslüman” imiş. Ne de olsa Barak Hüseyin, babasının oğlu. Elbette din kardeşleri olarak az da olsa koruyacak. Evet, ne kadar sevinsek az. Hasan Hüseyin gibi seslenmenin tam zamanı: “ekmeği bol eyledik sıratı yol eyledik acıyı bal eyledik geldik bugüne!” Elbette Allah Kerim’dir yarına.. Ve gelecek yıllara ve sonraki 100 yıllara! Soykırım hukuksal bir kavram. 1. Dünya Savası söz konusu olduğuna göre, kesin ve doğru hükmü ortak tarihçiler ve hukukçular kurulu vermeli.. C tanahmet@gmail.com www.ahmettan.com Düzeltme ‘Eksik’ Doğurdu! eçmişe yönelik vergi mükellefiyeti tesislerinde, mükelleflerin işe başladıklarının tespit edildiği tarih ile yükümlülüklerinin oluşturulduğu tarih arasında kalan dönem için elektronik ortamda beyanname, Ba formu ve Bs formu verilmediği için özel usulsüzlük cezaları uygulanmaktaydı. Biz de bu uygulamayı uzun süredir eleştirmekteyiz. Geçmişe yönelik mükellefiyet tesislerinde, beyanname ve formlar verilmediği gerekçesiyle uygulanan özel usulsüzlük cezalarına hep karşı çıkmış ve uygulamanın yanlışlığını dile getirmiştik. Çünkü, konu çok açık: Henüz mükellef dahi olmayanlara, mükellef olmadıkları bu dönemde beyanname ve bildirim vermedikleri için ceza Felaket ve Saadet Ama ne yazık ki bu konuda Ermenistan’ın ve Batı’nın tutumu “Baba bir hırsız tuttum!” hikâyesindeki “Getir Gelmiyor / Bırak Gitmiyor” sahnesine benziyor. Arşivlere buyur edilen tarihçiler nedense gönülsüz ve devre dışı tutuluyor. Devrede ve en önde olanlar ise siyasetçiler, meclisler ve hükümetler. Onların önceliği de ne yazık ki, zamana, zemine ve ülkelerinin özel çıkarına göre değişiyor. ABD dünyanın her anlamda patronu. Diyaspora gibi biz de yıllardır Amerikan başkanlarının ağzına bakıyoruz: 24 Nisan’da ne diyecek? HHH Arap atasözüdür: “Gülün adı değişmekle kokusu değişmez!” Ermeniler, ölsün diye mi göçe zorlandılar? Yoksa göçe zorlandıkları için mi öldüler? Ama hakikat ne yazık ki, arşivler yerine Obama’nın iki dudağının arasında! Elbette hiçbir mazeret kitlesel katliamın özrü olamaz. Güme giden asıl soru ise şu: “Tam da o günlerde göçe neden zorlandılar?” Bunun yanıtı arşivlerin tozlu raflarından önce, onlarca yıldır Saatli Maarif Takvimi yapraklarında. Doğu Anadolu’da Rusya destekli Ermeni çetelerini ayaklanması: Tarih: 24 Nisan 1915 Batı Anadolu’ya İngiliz destekli Anzak gemilerinin saldırması: Tarih: 24 Nisan 1915 behicak@yahoo.com.tr G uygulanan bu cezaların artık uygulanmayacağı duyuruldu. İşte doğru olan buydu ve sonunda düzeltildi. Düzeltme de eksik Saatli Maarif Takvimi Evet, geçmişe yönelik mükellefiyet tesislerinde, beyanname ve bildirimlerin verilmediği gerekçesiyle geçmişe yönelik özel usulsüzlük cezası uygulanmayacağının açıklanması doğruydu. Ancak, bu açıklama eksik kaldı. Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla binlerce mükellef hakkında bu haksız ceza uygulaması yapılmıştı. Uygulanmış olan bu cezalar ile ilgili 449 numaralı tebliğde herhangi bir açıklama yapılmadı. Tebliğin yayımlandığı 10 Nisan tarihi itibarıyla beyanname ve bildirim verilmediği gerekçesiyle uygulanmış olan özel usulsüzlük cezalarının terkin edilmesi gerektiğinin açıklanması gerekirdi. Süreklilik kazanmış yargı kararlarına ve ceza uygulamasının haksız olduğunun Maliye Bakanlığı tarafından da kabul edilmiş olmasına rağmen, tebliğin yayım tarihinden önce uygulanmış cezaların terkin edilmemesi büyük bir eksiklik. Bu eksikliği gidermek için mükellefler haklarını yine yargıda aramak zorunda kalacaklar. Yapılacak yeni bir düzenleme ile haksız ceza uygulamalarının terkinin sağlanması gerekmektedir. Böylece, yargının üzerindeki iş yükü de azaltılmış olacak. Her şeyden önemlisi eksik yapılan doğrudaki eksiklik kaldırılacak. Baba bir hırsız tuttum! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK HHH Ülke, aynı hafta içinde ve dünya savaşı yangınının ortasında iken iki ateş arasında kalıyor. Bu duruma düşen her ülke gibi Osmanlı da, kendisini korumak için ilk akla gelen önleme başvuruyor. Pearl Harbor baskını üzerinde “Japon kökenli hiçbir ABD vatandaşına güvenilemez” gerekçesiyle Amerikan vatandaşı 120 bin Japon da 1944 yılında Başkan Roosevelt’in emriyle esir kamplarına gönderilmişti. Gerekçe arşivlerde şöyle yer aldı: “Ülkeyi casusluk ve sabotaja karşı korumak!” Demokrasi ve özgürlük ülkesi ABD’nin gözünde, savaş hali söz konusu ise Amerikan yurttaşı da olsa her Japon, makul şüphelidir ve esir kampına gönderilir! HHH Elbette şuç suça emsal olmaz. Osmanlı da cephe gerisini güvenceye almak üzere tehcir başlatmış. Elbette bu da “Büyük Felakete” yol açtı. Bunun arkasında “Şu kâfirleri yok edelim; Ve topraklarına el koyalım!” gibi insanlık dışı bir amaç arayanlar da olabilir. Ama bunun arşiv belgeleriyle desteklenmesi gerekir. Ki bugüne kadar böyle bir kanıtı kimse ortaya koyamadı. Zaten, “O menfur zaman dilimi dışında, bu ülkede Ermeni ırkına karşı bir toptancı eylemden, düşmanlıktan söz etmek” de mümkün değildir. Türkiye için, 100. yılın talihsizliği, işbaşında dindar ve kindar bir söyleme ve zihniyete sahip bir iktidarın olmasıdır. Bu iktidar artık dünyadaki birçok ülkenin gözünde de sevimsizdir. Bereket versin Ortadoğu’daki Amerikan çıkarları, Amerikan başkanlarının daha bir süre bu sevimsizliği görmesine manidir. “Davutoğlu geldi, Erdoğan’dan kurtulduk!” diye vatandaş ne yazık ki sevinemedi. Afedersiniz, halkı ben diyeyim aptal, siz deyin eşek yerine koyma konusunda ne yazık ki gelen gideni arattı: “Barış Süreci sayfası matbaaya giderken kaymış, kaybolmuş” gibi enayice bir mazereti Allah’ı var, Tayyip Bey zihnar beyan etmezdi! Harbiden tüm cüretiyle “Ne barışı ne süreci? Savaş mı var ki süreç olsun? O işi ben AK Partili Kürt kardeşlerimle aramızda bitirdik” der, çıkardı işin içinden! Stratejik derinliğin kitabı ile şöhret olan Davutoğlu’nda taktik derinlik bile yokmuş. Olsaydı, elektrik kesintisini “Trafoya giren kedi”ye bağlayan Enerji Bakanı gibi siyasi reklam malzemesi sağlayacak daha zekice(!) bir mazeret öne sürerdi. Neyse ki kaybolan sayfalar önceki gün, 380 sayfalık beyannameye eklendi. Hepsi 3.5 sayfa. Sayfa adedinin CHP ile değil ama belli ki HDP ve üç buçuk atmayla bir ilgisi var! HHH Son gelişme son söz: Devlet Güvenlik Mahkemesi olsa Davutoğlu, “Biz tehcir yapmıştık” diyen Efkan Ala’nın tanıklığında “Tehcir insanlık suçudur!” dediği için mahkum olurdu. Golü Obama’dan beklerken, altın vuruşu Davutoğlu yaptı. Diyaspora kendisini “Davutyan” olarak selamlayabilir artık. Tas düştü. Mezhep de meşrep de karıştı. Tek kurtuluş seçim! Üç buçuk name Yine Yargı uygulanması hukuken ve fiilen büyük bir yanlış. Bu haksız ceza uygulamasını sadece biz eleştirmedik. Nihayetinde, yargı da eleştirmeye başladı ve kesilen bu cezaların iptali yönünde kararlar verdi. Benzer nitelikte kararlar süreklilik kazanınca, Maliye Bakanlığı da geri adım attı ve bu haksız ceza uygulamasına son verdi. 10 Nisan tarihinde, Resmi Gazete’de yayımlanan 449 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, geçmişe yönelik olarak ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr SOSYAL GÜVENLİK İş Güvenliği Uzmanlarına Sorumluluk Geldi! ş sağlığı ve güvenliğine birlikte, meslek hastalığına İ ilişkin düzenlemelerin de sebep olabilme ihtimaline yer aldığı Torba Kanun’da karşı gerekli tedbirlerin işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarını ilgilendiren çok sayıda düzenleme yer alıyor. İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için; çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olmaları şartı aranıyor. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirmesi gerekiyor. Böylelikle, eksikliklerin düzeltilmesinden, önlemlerin yerine getirilmesinden işveren sorumlu oluyor. HARBİ SEMİH POROY Daha Dikkatli Olunmalı! Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların; yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesiyle alınmaması halinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilmeli. Bildirim yapmadığı tespit edilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının belgesi üç ay, tekrarında ise altı ay süreyle askıya alınıyor. Bu nedenle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının işletmelerde görevlerini yaparken daha dikkatli olması gerekiyor. Bu bildirimden dolayı işvereni tarafından işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş sözleşmesine son verilemez ve bu kişiler hiçbir şekilde hak kaybına uğratılmayacak. Aksi takdirde işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilecek, işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları da saklı olacak. Açılan davada, kötü niyetle gerçek dışı bildirimde bulunduğu mahkeme kararıyla tespit edilen kişinin belgesi altı ay süreyle askıya alınacak. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Hepimiz Hırsızız! in, belki de yüz bin yıl önce Transaksonya’da bir Satrap yaşardı. O zamanlar Aral Gölü’ne akan Amu Derya’ya Öküz Nehri denirdi. Transaksonya da, “Öküz’ün ötesi” anlamını taşırdı. Transaksonya Satrap’ı çok tatlı, küçücük, bıcır bıcır bir şeydi: Çocuklarına bayılır, onlara filcikler, gergedancıklar hediye ederdi. Ancak bu ülkede Satrap’ı sevmeyen, kıskanan, hakkında durmadan olumsuz söylentiler yayan, sloganlar üretip duvarlara yazan anarşistler de vardı. Öyle bir zaman geldi ki bu söylentiler çoğalmaya başladı: “Hint’in, Çin’in parası yükselmekte, bizimki batmakta” diyorlardı. Satrap süzülüp erimekte, profilden bakıldığında giderek bir devekuşuna benzemekteydi. Kentte iki ana cadde vardı: Kuzeyden güneye uzanan Satrap Caddesi ve bir de onu kesen Kurabiye Caddesi. Kurabiye, Satrap’ın kızının adıydı. O sabah birdenbire bir kıyamet koptu: Kurabiye’den bir kalabalığın geldiğini görenler yine bir takım çapulcunun Satrapı yeren Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı B Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. kötü sözler söyleyeceklerini sandılar. Kuşkusuz az sonra kolluk kuvvetleri gelecek bunları dağıtacaktı. Ancak beklenenin tam tersi oldu: Binlerce insan ellerinde pankartlar, dillerinde Satrap’a olan sevgilerini anlatan şarkılar yürüyorlardı. “Maymuncuklar elimizde, uzun ip belimizde; biz gideriz soyguna hey soooyguuuna!” diyorlardı. “Gün gelecekdevran dönecek, polisler hırsıza hesap verecek!” de diyorlardı. Kurabiye bu mitingi sarayın balkonundan izliyordu. Kalabalık yaklaşınca içeri koşup Satrap’a seslendi: Babacım, koş, bak ne oluyor? Yine o çapulcular mı? Hayır, hayır bu sefer seni çok sevenler! Satrap, önce perdelerin arasından baktı; sonra balkona çıktı. Gözlerine, kulaklarına inanamadı: Kalabalık, “Hepimiz hırsızız!” diye slogan atıyordu. Şimdiye dek böyle bir şey duymamış olan Satrap, bu muazzam sevgi, bağlılık ve özdeşleşme gösterisi karşısında gözyaşlarını tutamadı, hüngür hüngür l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya ağlamaya başladı. Hepimiz hırsızız! Hepimiz hırsızız! Hükümet çığırganları, en iri hecin develerine tırmanmış, ellerindeki borularla gösteride söylenenleri kentin dört bir yanına iletmeye çalışıyorlardı. Akşam saraya içişleri nazırı geldiğinde Satrap hâlâ ağlıyordu. Bu kalabalık gösterinin aslında düzmece ve düzenlemece olduğunu bilmediğinden daha saatlerce gözyaşı döktü. İşin aslını bilen Kurabiye, babası bir an için odadan ayrıldığında nazırı kutladı: Bu kadar adamı toplamak için kaç para verdiniz? Pek çok! Nereden buldunuz? Piramitlerin ihalesini kazanan müteahhide ödettik. Yetti mi? Yetmedi: Libya’dan Yunanistan’a kaçak giderken topladığımız sığınmacıları da kattık kalabalığa. Çoğu zenci değil midir? Evet, onları da una buladık! l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Düzeltme: Mustafa Çolak l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. nAMAZ VAKİTLERİ İmsak İstanbul 04.31 Ankara 04.19 İzmir 04.47 Güneş Ögle 06.07 13.10 05.53 12.54 06.18 13.17 İkindi 16.54 16.38 16.59 Akşam 20.00 19.43 20.03 Yatsı 21.38 21.09 21.30 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle